2015 enflasyon tahmini yüzde 6.8’e yükseldi

0
88

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı,  2015 yıl sonu enflasyon tahminlerini 1,3 puan yukarı güncelleyerek yüzde 5,5’ten yüzde 6,8’e yükselttiklerini söyledi.

Başçı, bu yılki ikinci enflasyon raporunu açıkladı.  Yabancı para cinsinden zorunlu karşılıklara faiz ödemeyi düşünebileceklerini belirten Başçı, “Teknik olarak yabancı para zorunlu karşılıklara faiz ödemesiyle ilgili duyuruyu hafta sonu yapıp, uygulamaya önümüzdeki hafta başlayabiliriz” dedi.

Başçı, Türk lirası cinsinden zorunlu karşılıklara ödenen faizin şu anda çok düşük olduğunu ve burada daha fazla artırım yapabileceklerini bildirdi.

>> Merkez Bankası FED’e mi hazırlanıyor?

Orta vadeli tahminlerini oluştururken enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki temkinli duruşlarını sürdürdükleri bir çerçeveyi esas aldıklarını ifade eden Başçı, ayrıca, alınan makroihtiyati tedbirlerin de katkısıyla yıllık kredi büyüme oranının geldiği makul seviyelerin 2015 yılında devam edeceğini değerlendirdiklerini söyledi.

Başçı, “Bu çerçevede enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2015 yılı sonunda yüzde 5,6 ile yüzde 8 aralığında (orta noktası yüzde 6,8), 2016 yılı sonunda ise yüzde 3,7 ile yüzde 7,3 aralığında (orta noktası yüzde 5,5) gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Enflasyonun orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağını öngörüyoruz” dedi.

>> Enflasyon raporunun tam metni için tıklayın

Sonuç olarak, ocak Enflasyon Raporu’nda yüzde 5,5 olarak verilen 2015 yıl sonu enflasyon tahminlerini, 1,3 puan yukarı yönlü güncellediklerini aktaran Başçı, bu güncellemede, petrol fiyatlarının ocak Enflasyon Raporu’nda öngörülenden yüksek gerçekleşmiş olması ve Türk lirası cinsinden ithalat fiyatlarının belirleyici olduğunu söyledi.

Bu çerçevede, petrol fiyatlarındaki güncellemenin ve Türk lirası cinsinden ithalat fiyatlarındaki hareketlerin yıl sonu enflasyon tahmini üzerinde sırasıyla 0,4 ve 1 puanlık yükseltici etki yapacağını değerlendirdiklerini kaydeden Başçı, şunları ifade etti:

“İktisadi faaliyette ve çıktı açığında aşağı yönde yapılan güncellemenin ise 2015 yıl sonu enflasyon tahminini 0,1 puan düşürücü etkisi oldu.  Ayrıca, geçtiğimiz raporda yüzde 5 olarak verilen 2016 yıl sonu enflasyon tahminimizi yüzde 5,5’e çektik. Bu güncellemenin 0,3 puanını yakın dönemde Türk lirası cinsinden ithalat fiyatlarında yaşanan gelişmelerin gecikmeli etkileri, 0,2 puanlık kısmını ise 2016 yılı için petrol fiyatlarında yapılan yukarı yönlü güncelleme nedeniyle gerçekleştirdik.”

Başçı, raporda her zaman olduğu gibi para politikası kararlarına temel oluşturan iktisadi görünüm ile makroekonomik gelişmelere ilişkin değerlendirmelerini paylaştıklarını ve son üç aydaki gelişmeler doğrultusunda güncellenen orta vadeli enflasyon tahminleri ile para politikası duruşunu sunduklarını kaydetti.
Başçı, ayrıca raporda ana bölümlere ilave olarak çeşitli konularda 8 kutuya yer verdiklerini ifade ederek, şunları söyledi:

“Bu kutularda güncel ve ilgi çekici konulara ilişkin analizler yer alıyor. Raporda taze meyve-sebze fiyatları üzerinde tedarik zincirinin ve akaryakıt fiyatlarının etkilerine bakan, firma maliyet yapısını ve maliyet kaynaklı enflasyon baskılarını inceleyen, altın hariç ihracat ve ithalat fiyatlarında parite ve enerji fiyatı etkilerini analiz eden kutular var. Ayrıca, asgari ücret ile ücret dağılımını inceleyen, Türkiye’deki işsizliğin akım dinamiklerine bakan, firmaların ihracat kararlarını analiz eden ve Türkiye’nin yakınsama deneyimine dair gözlemler sunan kutular da mevcut. Kutuların her biri Türkiye ekonomisi ile ilgili önemli konulara ışık tutuyor.”

Politikaları üzerinde önemli rol oynamaya devam eden küresel iktisadi görünüme değinen Başçı, “2015 yılının ilk çeyreği küresel finans piyasalarındaki oynaklığın devam ettiği bir dönem oldu. Bu gelişmede küresel para politikalarındaki farklılaşmanın sürmesi, normalleşme sürecine dair belirsizlikler ve iktisadi faaliyetteki zayıf seyir etkili oldu. Buna bağlı olarak, gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımları zayıf seyretti ve döviz kuru oynaklıkları arttı. Benzer şekilde gelişmekte olan ülke risk primleri de dalgalı bir görünüm sergiledi” değerlendirmesinde bulundu.

“KÜRESEL BÜYÜME ZAYIF SEYREDİYOR”
Başçı, bu dönemde, küresel büyümenin zayıf seyretmeye devam ettiğini anlatarak, ülke grupları ayrımına bakıldığında gelişmekte olan ülkelerde küresel krizden sonraki hızlı toparlanma döneminin ardından büyüme oranlarının bir gerileme sürecine girdiğini ve 2014 yılında kriz sonrası en düşük büyüme rakamlarına ulaşıldığını dile getirdi.

Gelişmiş ülkeler grubunda ABD göreli olarak güçlü bir performans sergilemeye devam ederken, yılın son çeyreğinde iktisadi faaliyetinde sınırlı da olsa canlanma gözlenen Avrupa’da büyümenin halen zayıf seyrettiğini aktaran Başçı, “2015 yılının ilk çeyreğine ilişkin öncü göstergeler küresel iktisadi faaliyete dair çok sınırlı bir iyileşmeye işaret ederken, Türkiye’nin dış talebi açısından oldukça önemli olan Avrupa ekonomisinde ise toparlanma belirtileri gözleniyor” dedi.

Başçı, küresel piyasalarda yaşanan oynaklığın etkilerini Türkiye ekonomisinde de gözlemlendiğini ve ülke risk primi göstergeleri ile Türk Lirası’nda dalgalanmaların yaşandığını belirterek, şunları kaydetti:

“Küresel belirsizliklerin yoğun olduğu bu dönemin Türkiye ekonomisi açısından çeşitli fırsatlar ve zorluklar barındırdığını düşünüyoruz. Bir tarafta, düşük seyreden emtia fiyatları girdi maliyetlerini olumlu yönde etkileyerek enflasyon ve dış denge üzerinde doğrudan iyileştirici rol oynuyor. Buna ek olarak, düşük düzeylerde seyreden enerji fiyatları kaynaklı harcanabilir gelir artışı büyümeyi destekleyebilecek bir faktör olarak ortaya çıkıyor. Düşük uzun vadeli faizleri ise ekonomi açısından destekleyici bir unsur olarak görüyoruz. Bu çerçevede düşük küresel faiz ortamında dış borç vadelerinin uzatılmasının ve basiretli borçlanmanın desteklenmesinin finansal istikrarı güçlendireceğini değerlendiriyoruz.”
 
“KÜRESEL EKONOMİDEKİ ZAYIF SEYİR İHRACATI SINIRLANDIRIYOR”
Diğer taraftan küresel ekonomide gözlenen zayıf seyrin ise ihracat büyümesini sınırlandırarak büyümeyi aşağı çeken bir gelişme olarak öne çıktığını ifade eden Başçı, “Ayrıca, para politikalarındaki farklılaşma sonucunda euro/dolar paritesinde gözlenen aşırı oynaklığın ülkemizin dış talep dağılımına bağlı olarak ihracatımız açısından bir zorluk oluşturduğunu gözlüyoruz” dedi.

Başçı, 2014 yılında büyümenin bir önceki yıla göre bir miktar yavaşladığını aktararak, “Üretim tarafında arz yönlü gelişmeler sonucu tarım sektörü katma değerinde düşüş yaşanması bu yavaşlamada etkili oldu. Harcama tarafında ise net ihracat büyümeye katkı veren en önemli kalem oldu. Bu gelişmelere bağlı olarak 2014 yılında cari açıkta önemli bir iyileşme gerçekleşti. 2015 yılı ilk çeyreğine ilişkin sahip olduğumuz veriler bize, iktisadi faaliyette hem iç talep hem de dış talep kaynaklı bir ivme kaybına işaret ediyor. İlk çeyrekteki zayıf seyir sonrasında iktisadi faaliyetin ılımlı ve kademeli bir şekilde toparlanacağını düşünüyoruz” diye konuştu. 

Para politikasındaki temkinli duruşlarının ve alınan makro ihtiyati önlemlerin olumlu etkisi ile çekirdek enflasyon göstergelerindeki iyileşme eğiliminin yılın ilk çeyreğinde de sürdüğüne dikkati çeken Başçı, “Gıda enflasyonunun yüksek seyri ise bu dönemde tüketici enflasyonundaki düşüşü geciktiren en temel gelişme oldu. Maliyet yönlü baskılar nedeni ile enflasyon görünümü bir miktar bozulmakla birlikte temkinli para politikası duruşu ve gıda fiyatlarında yaşanması muhtemel bir düzeltme sonucunda enflasyondaki düşüş sürecinin devam edeceğini tahmin ediyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

TEMKİNLİ PARA POLİTİKASI DURUŞU SÜRDÜRÜLDÜ
 Başçı, 2015 yılı ilk çeyreğinde, Merkez Bankası olarak faiz oranlarında ölçülü indirimlere giderken, likidite politikasını sıkı tutmak suretiyle temkinli para politikası duruşlarını sürdürdüklerini söyledi.
Çekirdek enflasyon göstergelerindeki iyileşme ile uyumlu olarak bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını ocak ayında yüzde 8,25’ten yüzde 7,75’e, şubat ayında ise yüzde 7,5’e düşürdüklerini anımsatan Başçı, ayrıca şubat ayında gecelik borç alma ve verme faizlerini 50 baz puan indirdiklerini hatırlattı.

Ocak ve şubat aylarında yapılan faiz indirimlerinin ölçülü tutulmasında küresel piyasalarda devam eden belirsizlikler, enerji fiyatlarındaki oynaklık, yurt içi gıda fiyatlarında gözlenen artışlar ve enflasyon beklentilerinin henüz arzu edilen seviyelere gelmemesinin etkili olduğunu vurgulayan Başçı, “Yakın dönemde uygulanan likidite politikası sonucunda ortalama fonlama maliyeti yüzde 7,50’nin bir miktar üzerinde oluştu” şeklinde konuştu.

Bu dönemde küresel piyasalardaki belirsizlikler ve yurt içi gıda fiyatlarındaki artışlar nedeni ile para politikasında temkinli bir duruş sergileyeceklerini belirttiklerini anlatan Başçı, şunları kaydetti:
“Ek olarak, enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurları yakından izlediğimizi ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar temkinli duruşumuzu devam ettireceğimizi vurgulamıştık. Çizdiğim bu çerçeveye bağlı olarak, likidite politikasındaki sıkı duruşumuzu koruduk. Böylelikle getiri eğrisi yataya yakın konumunu sürdürdü.”
 
Başçı, yakın dönemde döviz kuru oynaklığında görülen artış nedeniyle döviz likiditesine dair bazı önlemler aldıklarını belirterek, “27 Şubat 2015 tarihinden itibaren döviz satım ihalesi tutarlarını daha esnek bir şekilde belirlemeye başladık. 10 Nisan itibarıyla, gerekli görülen günlerde döviz satım tutarının bir gün önceden ilan edilen asgari tutarın 30 milyon dolar fazlasına kadar artırabileceğimizi sizlere duyurduk ve uygulamaya başladık” dedi.

Bunun yanı sıra 10 Mart 2015 tarihinde bankacılık sisteminin geçici döviz likiditesi ihtiyacının karşılanması ve TL cinsi aracılık maliyetlerinin azaltılması amacıyla rezerv opsiyonu katsayılarında teknik ayarlamalar yaptıklarını anımsatan Başçı, yine aynı amaçlara yönelik olarak nisan ayındaki PPK toplantısında 8 Mayıs 2015 tesis döneminden itibaren başlanmak üzere Türk lirası cinsinden tesis edilen zorunlu karşılıklara ödenen faiz oranlarını 50 baz puan arttırdıklarını söyledi.

Ayrıca makrofinansal riskleri sınırlamak ve basiretli borçlanmayı desteklemek amacıyla, dış borçlanma vadelerinin uzamasını teşvik edici yönde bankaların ve finansman şirketlerinin yabancı para cinsinden çekirdek dışı kısa vadeli yükümlülükleri için uygulanan zorunlu karşılık oranlarını arttırdıklarını belirten Başçı, sözlerini şöyle sürdürdü:

 “Buna ek olarak, küresel faiz oranlarındaki gelişmeler doğrultusunda, 9 Mart ve 22 Nisan 2015 tarihlerinde bankaların Merkez Bankası’ndan alabilecekleri bir hafta vadeli döviz depolarının faiz oranlarını indirdik. Mart ayı başındaki düzenleme öncesi ABD doları için yüzde 7,5; euro için yüzde 6,5 olan bir hafta vadeli döviz depo faiz oranının, 24 Nisan tarihinden itibaren ABD doları için yüzde 4, euro için ise yüzde 2 olarak uygulanacağını bankalarımıza duyurduk. Yansıda gördüğünüz üzere, sıkı para politikası duruşumuzun ve alınan makroihtiyati önlemlerin etkisiyle 2015 yılı ilk çeyreğinde finansal olmayan kesime açılan krediler ılımlı seyrini sürdürdü. Kur etkisinden arındırılmış olarak geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17,6 oranında artan finansal olmayan kesime açılan krediler, 2015 yılı ilk çeyreğini kapsayan 13 haftalık hareketli ortalamalara göre ise yıllıklandırılmış olarak yüzde 16 oranında arttı. Geçtiğimiz yılın zayıf bazının etkisiyle kredilerin yıllık büyümesinde kısa vadede bir miktar artış beklesek de finansal koşullardaki ılımlı seyre bağlı olarak ana eğilimde ivmelenme olmayacağını ve kredilerin makul oranlarda büyümeye devam edeceğini düşünüyoruz.”
Başçı, kredi büyümesine bakıldığında ticari kredilerin tüketici kredilerine kıyasla daha hızlı artmaya devam ettiğinin görüldüğüne işaret ederek, “Ticari kredilerin yıllıklandırılmış büyüme hızı 2015 yılı ilk çeyreğinin sonuna doğru 2007-2014 dönemi ortalamasına yakınsarken, tüketici kredilerinin yıllıklandırılmış büyüme hızı 2007-2014 dönemi ortalamasının altında kaldı. Son yıllarda uygulamaya konulan makroihtiyati politikalar kredi genişleme hızının sürdürülebilir düzeylere çekilmesinin yanı sıra kredi kompozisyonunun tüketimden ziyade üretimi teşvik edici bir yapıya dönüşmesinde önemli rol oynadı. Bu bağlamda, ticari kredilerin tüketici kredilerine göre daha hızlı büyümesinin hem dengelenme sürecine hem de finansal istikrara katkı sağladığını değerlendiriyoruz” diye konuştu.

“ENFLASYONA EN YÜKSEK KATKIYI GIDA FİYATLARI YAPTI” 
Başçı, 2015 yılının birinci çeyreğinde yıllık tüketici enflasyonun 2014 yılı sonuna kıyasla yaklaşık 0,6 puan azalarak yüzde 7,61 oranına gerilediğini ve Ocak Enflasyon Raporu öngörüsünün üzerinde gerçekleştiğini anımsattı.

Bu dönemde çekirdek enflasyonda belirgin bir iyileşme gözlenirken, gıda enflasyonundaki yüksek seyrin yıllık enflasyondaki düşüşü sınırlayan ana etmen olduğunu aktaran Başçı, gıda fiyatlarının ilk çeyrekte olumsuz seyrini sürdürdüğünü ve 3,47 puan ile yıllık enflasyona en yüksek katkı yapan bileşen olduğunu dile getirdi. 
Başçı, “2014 yılının son çeyreğinde enflasyonu düşürücü etkisi belirgin biçimde hissedilen petrol fiyatlarının şubat ayından itibaren artış göstermesiyle birlikte enerji grubu enflasyonundan gelen olumlu etki de bir miktar sınırlandı” şeklinde konuştu.

Uygulanan temkinli para ve maliye politikaları ile alınan makro ihtiyati önlemlerin enflasyonu, özellikle enerji ve gıda dışı yani çekirdek enflasyon göstergelerini olumlu yönde etkilemeye devam etiğini vurgulayan Başçı, buna bağlı olarak çekirdek enflasyon göstergelerinin ana eğiliminde, ilk çeyrekte önceki döneme kıyasla kayda değer bir iyileşme gördüklerini ifade etti.

Yılın ilk çeyreğinde gıda ve petrol fiyatları ile Türk Lirası cinsi ithalat fiyatı gelişmeleri neticesinde enflasyon üzerindeki maliyet baskılarının bir önceki döneme kıyasla güçlendiğine işaret eden Başçı, sözlerine şöyle devam etti:

“Para politikasında sürdürdüğümüz temkinli duruş ve yurt içi talepteki ılımlı seyir ise bu baskıları sınırladı. Gıda fiyatlarındaki yüksek seyrin yemek hizmetleri fiyatlarına yansımaları sürdü ve tüketim sepetinin yaklaşık yüzde 30’unu oluşturan gıda ve yemek hizmetleri grubunun yıllık enflasyonu mart ayı itibarıyla yüzde 14 olarak gerçekleşti. Bu dönemde gıda ve yemek hizmetleri hariç tüketici enflasyonu ise yüzde 4,82 oranına gerileyerek düşüş eğilimini sürdürdü.

Özetle, yılın ilk çeyreğinde çekirdek enflasyon göstergelerinde yaşanan belirgin iyileşmeye rağmen gıda fiyatlarındaki yüksek seyir enflasyondaki düşüş sürecini sınırladı. Bu dönemde petrol fiyatları ve Türk Lirası cinsinden ithalat fiyatları da enflasyonda maliyet yönlü baskılara sebep oldu. Hava koşullarının arzı destekleyici yönde olması ve alınabilecek politika tedbirleri ile gıda enflasyonunda önemli bir düşüş alanı bulunduğunu değerlendiriyoruz. 2014 yılının aralık ayında oluşturulan Gıda Komitesi’nin alınmasını önerebileceği önlemlerin gıda enflasyonunun düşürülmesine katkı sağlayabileceğini düşünüyoruz. Bu doğrultuda para politikasındaki temkinli duruşumuzun sürdüğü ve gıda enflasyonunun geçmiş yıllar ortalamasına döndüğü bir görünüm altında tüketici enflasyonundaki yavaşlamanın yılın ikinci yarısında devam edeceğini tahmin ediyoruz. Bununla birlikte, gıda fiyatları enflasyon görünümü üzerinde yukarı yönlü risk oluşturmaya devam ediyor.”
 
“TARIMDAN BÜYÜMEYE ÖNEMLİ BİR KATKI BEKLİYORUZ” 
Başçı, 2014 yılı son çeyreğine ilişkin Gayrisafi Yurt İçi Hasıla verilerine göre iktisadi faaliyetin Ocak Enflasyon Raporu’nda çizdikleri görünümle büyük ölçüde uyumlu gerçekleştiğini söyledi.
Gayrisafi Yurt İçi Hasıla yılın son çeyreğinde yıllık bazda yüzde 2,6 oranında artarken, bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,7 oranında artış gösterdiğini hatırlatan Başçı, 2014 yılı genelinde ise reel büyümenin yüzde 2,9 olarak gerçekleştiğini kaydetti.

Milli gelir bileşenleri üretim yönünden incelendiğinde, olumsuz hava koşulları nedeni ile gerileyen tarım katma değerinin 2014 yılı büyümesine düşürücü yönde katkı yaptığını gördüklerini anlatan Başçı, “Harcama tarafından baktığımızda ise, son çeyrekte nihai yurt içi talep bir önceki çeyrekte olduğu gibi dönemlik bazda özel kesim tüketim talebi kaynaklı artış gösterdi . Yıl geneli değerlendirildiğinde ise net ihracat büyümeye katkı yapan en önemli harcama kalemi oldu” ifadelerini kullandı.  

2015 yılı ilk çeyreğine ilişkin açıklanan verilerin iktisadi faaliyette zayıf bir görünüme işaret ettiğini aktaran Başçı, sanayi üretiminin ocak-şubat döneminde 2014 yılı son çeyreğine kıyasla değişmediğini, mart ayına ilişkin göstergelerden İYA ve PMI verilerinin de nispeten zayıf bir görünüme işaret ettiğinin altını çizdi.
Dış talebin küresel ekonomide gözlenen yavaşlama ve jeopolitik gelişmeler nedenleriyle zayıf seyrettiğine dikkati çeken Başçı, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bu çerçevede, 2015 yılında iktisadi faaliyetin ilk çeyrekte zayıf seyredeceğini, sonrasında ise ılımlı ve kademeli şekilde toparlanacağını öngörüyoruz. Dış talebe ilişkin jeopolitik gelişmeler kaynaklı aşağı yönlü riskler devam ederken, Avrupa’daki toparlanma belirtileri ihracat açısından olumlu bir görünüme işaret ediyor. Üretim tarafına baktığımızda, hava koşullarının destekleyici olması halinde tarım katma değerinde artış yaşanmasını ve 2014 yılındaki düşüşün oluşturduğu baz etkisi ile büyümeye tarımdan önemli bir katkı gelmesini bekliyoruz.”
 
“CARİ İŞLEMLERDE YAŞANAN İYİLEŞME 2015’TE DE DEVAM EDECEK”  
Başçı, cari işlemler dengesinde 2011 yılından itibaren yaşanan iyileşme sürecinin 2015 yılında devam edeceğini öngördüklerini söyledi.

Uluslararası enerji fiyatlarındaki düşük seviyelerin enerji ithalatı tutarında önemli bir azalışa yol açarak dış dengeyi desteklediğni belirten Başçı, ayrıca temkinli para politikası duruşları ve makro ihtiyati önemlerin etkisi ile kredi büyüme hızlarının makul seviyelerde seyretmesi ve kredi kompozisyonunun ticari krediler lehine olmasının dış dengedeki iyileşme sürecini olumlu bir şekilde etkilediğini, bu çerçevede ihracatın ithalatı karşılama oranında önemli bir iyileşme yaşandığını gördüklerini kaydetti.

Yılın ilk çeyreğinde petrol fiyatlarının bir önceki raporda öngördükleri patikanın üzerinde; ABD Doları cinsinden ithalat fiyatlarının ise öngördükleri patikanın altında gerçekleştiğini anlatan Başçı, “Bu çerçevede, ortalama petrol fiyatları varsayımını 2015 yılı geneli için yüzde 9, 2016 yılı için ise yüzde 5 yukarı yönlü güncelledik” dedi.

“Gıda fiyatlarında yılın ikinci yarısında özellikle işlenmemiş gıda kaynaklı bir düzeltme olma olasılığını göz önüne alarak, 2015 yıl sonu gıda enflasyonu varsayımını yüzde 9 olarak koruduk” diyen Başçı, şunları kaydetti:
“Orta vadeli tahminlerimizi üretirken vergi ayarlamalarının ve yönetilen/yönlendirilen fiyatların enflasyon hedefleri ve otomatik fiyatlama mekanizmaları ile uyumlu olacağı bir görünümü esas aldık. Maliye politikasının orta vadeli duruşu için 2015- 2017 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program projeksiyonlarını temel aldık. Bu çerçevede, dönem boyunca temkinli bir maliye politikası duruşu sergileneceğini ve faiz dışı harcamaların milli gelire oranının kademeli olarak azalacağını varsaydık.”