Deniz Ataç – TEMA Vakfı Başkanı
Her yeni güne zeytin yiyerek başlayan tek ülke bizim ülkemiz… Türkiye’dir…
Onsuz kahvaltı ve iftar sofralarımızı kuramayız…
Siyah ve yeşilin güzelliğini zeytinle tanımlarız…
Çocuklarımızı, sevdiğimizi ‘zeytin gözlüm’ diye severiz…
Biz duygularımızla yaşarız ve zeytini pek çok duygumuzun tercümanı sayarız ….
Barıştır, sağlıktır, aştır, iştir, güzelliktir, memlekettir zeytin.
76 milyonuz, hepimiz zeytin yeriz, 200 bin ailemiz ise zeytin tarımından geçinir…
Ülkemiz çok gelişti ama çok da değişti…
Pek çoğumuz son 30 yılda yerini, yurdunu, topraklarını bırakıp kentlere göçtü…
Köylerde kalanlarımız ise kentlerdeki yüzde 80’in karnını doyurmak için uğraşıyor.
Hem de tarım yapmak her gün biraz daha zorlaşır, verimli topraklar azalır, betonlaşırken.
Biz millet olarak, gıda yokluğunun hiçbir şeye benzemediğini biliriz.
‘Allahım bizi açlıkla terbiye etme’ diye dua eder, açın halini anlamak için oruç tutarız.
Bütün bunları hatırladığımızda;
Zeytin ağaçları mı?.. Enerji mi?.. Hangisi?..
Enerji için tarım topraklarımızdan, zeytin ağaçlarımızdan vazgeçmekten başka yapabileceğimiz
bir şey yok mu?
Ya mevcut durumu yanlış değerlendiriyorsak?
‘Enerji dengemizi’ kuralım derken ‘ekolojik dengemizi’ bozuyorsak?
Kesilenler yerine yeni dikimler yapılacak ama körpe fidanlar yaşlı ve bilge ağaçların yerini tutabilecek mi?
Tutamazsa, torunlarımıza bunu kim ve nasıl anlatacak?
Gelin zeytin ağaçlarının barışında, bereketinde birleşelim..
Hemen bir kampanya başlatalım milletçe…
Ayrıştılar, kutuplaştılar denilen tüm millet bir araya gelelim, amaç birliği yapalım…
Enerji Bakanı’mızı dinleyelim; “12 gün elektrik kullanmayın, bu santralleri yapmayalım” diyor.
Milletçe elektrik tasarrufuna başlayalım ve ‘dededen kalma’ zeytin ağaçlarımıza kıymayalım!
Zeytin ağacının yerine kömür karası ya da nükleer atığı koymak bu millete hiç yakışır mı?
Halk, devlet, sivil toplum elele veririz ve başarırız!
Hedeflediğimiz enerjiyi de tasarruf ederiz.
Birliğimizle Dünya’ya örnek oluruz.