İnovatif çalışmalarla 25’ten fazla yenilikçi ilacı piyasaya sunduklarını ve HIV ve Hepatit B için kür araştırmalarıyla kanser türlerine çözüm bulmaya odaklandıklarını söyleyen Gilead Türkiye Genel Müdürü Şebnem Girgin, “Hedefimiz bilim yolculuğumuzda daha fazla yol kat edip hayat kurtaran tedavi yöntemlerini dünya çapında olabildiğince çok insana ulaştırmak” diyor.
Yerli üretim HIV ilacını 2022 yılının ikinci çeyreğinde kullanıma sunmaya hazırlanan Gilead, bu yatırımla birlikte Türkiye; Almanya, Kanada ve İrlanda’dan sonra Gilead’ın yenilikçi tedavilerini ürettiği 4. üretim ülkesi haline geldi.
Dünya genelinde HIV/AIDS, hepatit B, hepatit C, hepatit D, Covid-19, inflamasyon, onkoloji ve sistemik mantar enfeksiyonları alanlarında yenilikçi tedaviler geliştiren Gilead’ın Türkiye’deki yapılanması, büyümesi ve ilaç sektörüne olan katkılarından bahseder misiniz?
Dünyada 35., Türkiye’de 15. yılını kutlayan Gilead, tedavi, koruma, her basamakta tedaviye ulaşım ve yenilikçi tedaviler geliştirmeye odaklanıyor.
Hikayemiz Asya’da gönüllü bir doktor olarak çalışırken tedavisi olmayan bir hastalık geçiren ve böylece o zamana kadar tedavisi olmayan enfeksiyon hastalıklarına çözüm bulma hedefiyle Gilead’ı kuran Michael L. Riordan’a dayanıyor. Kuruluş felsefesinden aldığımız ilhamla HIV/AIDS’in ölümcül bir hastalık olmaktan çıkıp, kronik bir hastalığa dönüşmesine öncülük ettik. Hepatit C alanında kandan virüsün tamamen arınmasını sağlayan tedaviyi; Hepatit B alanında ise dünyada son keşfedilmiş tedaviyi kullanıma sunduk. Pandemiye en hızlı cevabı veren ilaç firması olarak ilk Covid-19 tedavisini kullanıma sunduk. Ayrıca hepatit D, hematoloji, inflamasyon, onkoloji ve sistemik mantar enfeksiyonları alanlarında yenilikçi tedaviler geliştirmeye odaklanarak bu hastalıkların yönetilebilir hastalıklara dönüştürülmesi yolundaki çabalara destek oluyoruz. Merkezi Kaliforniya’da olan Gilead, 35’ten fazla ülkede 14 binin üzerinde çalışanıyla hizmet verirken, Türkiye’de ise 2007 yılından bu yana faaliyet gösteriyor. Bilindiği gibi ülkemizde ilaçta yerelleşme, devletimizin Kalkınma Planlarındaki stratejik hedefleri arasında yer almakta. Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı içinde ilaç alanında, Türkiye’nin küresel pazardaki rekabet gücünün artırılması, değer zincirinde daha üst konuma taşınması ve yerli üretim oranının artırılması hedeflenmişti. Özellikle son dört yıldır yerli üretimi öncelikleri arasına alan bir şirket olarak devletimizin yerli üretim vizyonunu politikalarımıza dahil etmiş ve çalışmalara başlamıştık.
Bu kapsamda Türkiye için Türkiye’de vizyonuyla iş ortağımız Pharmactive iş birliğiyle yerli üretim yapmaya karar verdik. Dünya Sağlık Örgütü’nce (DSÖ) ilaca erişimin en kritik olduğu hastalıklar olarak tanımlanan Hepatit ve HIV alanlarındaki hayat kurtaran stratejik ilaçları Türkiye’de üretmeye başladık. Dünyada geliştirilen en son Hepatit B tedavisi olan ve Türkiye’de ürettiğimiz hepatit ilacımızın yerelleşme yolunda
tüm onayları Sağlık Bakanlığı tarafından tamamlandı. Söz konusu tedaviyi bu yılın başında hastaların kullanımına sunduk. Yerli üretim HIV ilacımızı ise 2022 yılının ikinci çeyreğinde hastaların kullanımına sunmayı hedefliyoruz. Böylece şirketimizin Türkiye cirosunun %70’inden fazlasını Türkiye’de üretir duruma gelmesini hedefliyoruz. Bu oran, 10. Kalkınma Planı’nda tarif edilen yerelleşme hedeflerindeki değer bazında yerelleşme hedef oranından çok daha yüksek.
Gilead olarak bu yatırımımızla Amerikan Şirketler Derneği (AmCham Türkiye/ ABFT) tarafından “Yatırım” kategorisinde ödüle layık görülmekten gurur duyuyoruz. Ayrıca, bu yatırımla birlikte Türkiye; Almanya, Kanada ve İrlanda’dan sonra Gilead’ın yenilikçi tedavilerini ürettiği 4. üretim ülkesi haline geldi.
Türkiye’de patentli ve yenilikçi ilaçlar konusunda nasıl bir ilerleme var? Gilead Türkiye olarak bu çalışmalarda ne kadar yer alıyorsunuz? Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarında nasıl ilerliyorsunuz? Çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Bir yandan yerli üretim için çalışırken, diğer yandan Türkiye’ye getirdiğimiz klinik araştırmalar, Ar-Ge yatırımlarımız, bağış ve proje desteklerimizle ülkemizde değer yaratmak için tüm gücümüzle çalışıyoruz. Gilead, Türkiye’de son 5 yılda 6 milyon dolarlık Ar-Ge yatırımı yaptı. 2015 yılında 5 merkez ile başladığımız klinik araştırma faaliyetlerinde, merkez sayımız bugün 41’e ulaştı. Pandemi döneminde Türkiye’nin Covid-19 ile mücadelesine çeşitli fonlarla katkı sağlamaya çalıştık. Gilead olarak bu süreçte Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı’na İstanbul ve Ankara’da iki Covid-19 test merkezi açılması için gerekli ekipmanların sağlanması ve Gebze Sanayi Bölgesi ve İstanbul Havaalanlarında Covid-19 tarama merkezi açılması için toplam 2 milyon liralık karşılıksız fon bağışladık. Covid-19 tedavisinde 50’den fazla ülkede onay almış tedavimizi Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü kontrolünde kullanılmak üzere Sağlık Bakanlığı’na bedelsiz olarak tedarik ettik. Gilead olarak hasta ve hekim derneklerimizin bu süreci kolay atlatabilmelerine destek olabilmek amacıyla toplam 1.3 milyon liralık karşılıksız bağış ve proje desteği sağladık. Böylece Gilead Türkiye olarak pandemi sürecindeki karşılıksız destek miktarımız toplam 3.3 milyon liraya ulaştı. Gilead olarak Hayat Bulan Fikirler programı ile ülkemizdeki araştırmacıların ve sivil toplum kuruluşlarının yenilikçi fikirlerinin hayata geçmesine destek oluyoruz. Türkiye’de 2013 yılında başlayan, Gilead ile Hayat Bulan Fikirler programı HIV, viral hepatitler, sistemik mantar enfeksiyonları, onkoloji ve hematolojik maligniteler alanlarında; hastalıkların taranmasını, teşhis edilmesini, uygun tedavilere daha iyi koşullarda ulaşımı sağlamaya yönelik en iyi ve yenilikçi uygulama ve fikirlerin geliştirilmesini destekliyor. Ayrıca bu alanlarda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının hayata geçirdiği sosyal içerikli projelere de katkı veriyor. Bu yıl 9’uncusu düzenlenecek olan ve adayların www.hayatbulanfikirter.com web sitesi üzerinden başvurularını yapabileceği Hayat Bulan Fikirler programı ile Gilead, bugüne kadar HIV, hepatit B, hepatit C, hematoloji, onkoloji ve sistemik mantar enfeksiyonları gibi alanlarda 45’i bilimsel, 19’u sosyal olmak üzere, toplam 64 projeye 860 bin dolar tutarında karşılıksız bağış yöntemi ile destek sağladı.
Şirketinizde kadın gücünün organizasyona kattığı değerler hakkında hayata geçirilen stratejilerinizden cinsiyet dengesi, karar alma süreçlerini ve finansal performansı nasıl etkiliyor?
Cinsiyet eşitliğinin, bir ülkenin gelişmişlik düzeyinin en önemli göstergelerinden biri olduğuna inanıyoruz. Gilead Türkiye’de kadın-erkek oranında dengeyi yakalamış olmaktan ve kadın yöneticilerimizin sayısının erkek yöneticilerimizden fazla olmasından gurur duyuyoruz. Her alanda “Fırsat Eşitliğini” önceliklendiriyoruz.
Son 3 yılda yurt dışına transfer ettiğimiz yeteneklerimizin dörtte üçü kadın. Women@ Gilead adında Gilead içinde kadının daha da güçlendirilmesini hedefleyen bir oluşumumuz var. Bu oluşumda Türkiye’den iki temsilcimiz yer alıyor ve global düzeydeki çabaların ülkemize de gelmesi ve Türkiye ofisimizde uygulanması konusunda aktif sorumluluklar üstleniyor.
Gelecek döneme ilişkin gündeminizde neler var? 2022 ve sonrası hedeflerde büyüme, ciro ve çalışan sayısı açısından öngörüleriniz nedir? Sektörde en büyük farklılığınız neler üzerine olacak?
HIV ve hepatit alanında hayatları iyileştirmek için 1987 yılından bu yana büyük bir özen ve dikkatle çalışıyoruz. Şimdi ise kanser ile yaşayan bireylere dönüştürücü ilaçlar sağlama hedefiyle bu mirasımızı bir adım öteye taşıyoruz. Gilead global ölçekte lider bir ekiple onkoloji alanına önemli yatırımlar yaptı ve bu alandaki tedavilerini ihtiyacı olan hastalara mümkün olan en kısa sürede ulaştırmak için çalışıyor. Gilead Türkiye olarak biz de onkoloji alanında yatırım yapıyor, yenilikçi tedavilerimize ait klinik araştırmaları ülkemize getirmek için yoğun şekilde çalışıyoruz. 2015 yılında 5 merkez ile başladığımız klinik araştırma faaliyetlerinde, merkez sayımız 41’e ulaştı. Onkoloji alanında yeni gelecek çalışmalarla da bu sayıyı daha da artırmayı hedefliyor, Hayat Bulan Fikirler programımız ile onkoloji alanında geliştirilen yeni fikir ve projeler için genç bilim insanlarına karşılıksız destek sağlıyoruz. Yeni dönemdeki en önemli girişimlerimizden biri sağlıkta fırsat eşitsizliğini azaltmak, kaliteli sağlık hizmetlerine erişimi iyileştirmek ve sağlık bilincini geliştirmek amacıyla, HIV salgını ve COVID-19 pandemisinden en çok etkilenen ülkelerdeki toplulukları desteklemek amacıyla başlattığımız 24 milyon dolarlık bağış programı oldu. Gilead, “HIV Salgınına Son Vermek” (Zeroing In: Ending the HIV Epidemic)’ adı verilen program kapsamında 41 ülkede 116 sivil toplum kuruluşunu karşılıksız olarak destekleyecek. Covid-19 pandemi sürecini de göz önüne aldığımızda HIV/AIDS konusunda toplumsal farkındalığı artırmak daha da önemli hale geldi. Gilead olarak Zeroing In programı kapsamında kaynakları yetersiz topluluklara ulaşarak yenilikçi ve etkili çözümler bulmalarını destekleyeceğiz, HIV bakımına ve hizmetlerine erişimi artırmaya yardımcı olacağız ve HIV salgınını herkes için ve her yerde sona erdirme çabalarına katkıda bulunacağız. Türkiye’den de 3 STK’nın programa dahil edilmesinden mutluluk duyuyoruz. Global vizyonumuz “Creating Possible”. Buradan yola çıkarak “İmkansız diye bir şey yoktur. Biz imkansızı mümkün kılıyoruz” diyoruz. Kuruluşumuzdan bu yana yaşamı tehdit eden hastalıklara en iyi çözümleri geliştirerek bu hastalıkları yeryüzünden silmeye çalıştık ve bu amaçla 25’ten fazla yenilikçi ilacı piyasaya sunduk. Bilimsel keşif yolumuzda HIV ve Hepatit B için kür araştırmalarımıza, hücre tedavisi araştırmalarımızla günümüzde tedavisi olmayan kanser türlerine çözüm bulmaya odaklanıyoruz. Hedefimiz bilim yolculuğumuzda daha fazla yol kat edip hayat kurtaran tedavi yöntemlerini dünya çapında olabildiğince çok insana ulaştırmak. Tüm bunları yaparken, Gilead Türkiye olarak ülkemizin geleceğine inanıyor, başta üretim ve Ar-Ge olmak üzere faaliyet gösterdiğimiz tüm alanlarda yatırım yapmaya devam ediyoruz.