Almanya doğalgaz kullanımını kısıtlamaya hazırlanıyor. Fransa’da tüketicilerden elektrik kullanımını azaltmaları isteniyor. İngiltere’de elektrik fiyatlarındaki artışa karşı protestolar düzenleniyor. Avrupa ciddi bir enerji sorunuyla karşı karşıya.
Ancak Avrupa’nın bu sorunu aslında sadece Ukrayna kriziyle de bağlantılı değil.
Avrupa son birkaç yıldır sadece Rus gazına değil tüm fosil yakıtlara olan bağımlılığını azaltmaya çalışıyor. AB kısa süre önce, 2022 yılı yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik tüketimi içindeki payını yüzde 37,5’e çıkardı. Rüzgâr ve hidro toplam yenilenebilir enerji üretiminin üçte ikisini oluşturuyor.
Peki o halde Almanya ve Fransa niçin enerji tüketiminde kısıtlama istiyor? Burada tabii Ukrayna savaşının da rolü var. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in gaz tedariği için ruble ödeme talep etmesi Avrupalı ülkelerin doğalgaza yönelik isteksizliğini daha da artırdı. Üç Baltık ülkesi 1 Nisan itibariyle Rus gazı alımını durdurduklarını açıkladı. Ancak Baltık ülkeleri ilginç bir biçimde, AB’ye kendi izinden gitmesi çağrısı yaparken, fosil yakıtın yerine rüzgâr ve güneşi koymuş değiller.
Bloomberg bu yılın başında, çevreci bir think tank kuruluşunun raporuna dayanarak, AB’de yenilenebilir enerji kaynaklarının doğalgazı hızla “saf dışı” bıraktığını belirmişti.
Analistler, kriz zamanlarının paradigma değişimi için bir fırsat sunduğunu, yenilenebilir enerji kaynaklarının hem daha ucuz ve rekabetçi olduğunu, bundan dolayı da cazip bir seçenek oluşturduğunu belirtiyorlar.
Peki o halde bu doğalgaz mücadelesi neden? Niçin Avrupa yeni rüzgâr enerjisi parkları ve güneş enerjisi çiftlikleri inşa ederek Putin’e cevap vermiyor? Bu soruyu samimiyetle cevaplayabilmek için bakır, çelik, polisilikon gibi emteanın fiyatlarına bakmak gerekiyor. Ayrıca bu tesisleri kurmak zaman alan bir şey; yani sıvılaştırılmış doğalgaza (ithalat için terminalleriniz varsa) ya da kömüre dönmekten çok daha uzun süreli ve maliyetli bir iş.
Nitekim, Avrupa Komisyonu’nun Rus gazının kullanımının azaltılmasına yönelik kısa süre önce yayımlanan planında, rüzgâr ve güneş kaynaklarına değil de daha fazla doğalgaz ve kömüre yönelim görülüyor.
Alman Die Welt gazetesinin yayımladığı plana göre, AB yıllık 50 milyar metreküplük Rus gazı alımını başka kaynaklardan sıvılaştırılmış doğalgaz ve ilaveten 10 milyar metreküpü de başka kaynaklardan boru hattıyla temin edecek. Bu da yıllık toplam 155 milyar metreküplük tüketimin 60 milyar metreküpüne denk düşüyor. Endüstri ve İç Pazar Komiseri Thierry Breton’a göre, bu miktarın 20 milyar metreküpü de kömürden karşılanacak.
Oysa Avrupa yıllardır kömür kullanımının sonlandırılması için çalışıyor. Aynı Avrupa Paris Anlaşması’nda yer alan emisyonun azaltılması hedefleri doğrultusunda tüm kömür santrallerini 2030 yılından önce kapatmayı öngörüyordu. Ayrıca Avrupa 10 milyar metreküp Rus gazının yerini alması için doğalgaz yerine petrol kullanmayı planlıyor.
Kısacası, Avrupa Komisyonu Rus gazı tüketiminin yarısından fazlasını başka fosil yakıtlarla telafi etmeyi planlıyor. Bir karşılaştırma yapmak gerekirse, rüzgâr ve güneş enerjisi Rus gazının yaklaşık 22,5 milyar metreküpünün yerini alacak; 10 milyar metreküp rüzgâr, 12,5 milyar metreküp güneş enerjisinden sağlanacak. Bu tablo da, gezegenin en yeşili olmayı hedefleyen bir coğrafyanın söylemiyle çelişiyor. (Kaynak: oilprice.com/yahoofinance.com)