Türkiye Üretiminin Geleceği Projesi, Türkiye’deki Üretimi Gerçek Potansiyeline Kavuşturacak

By Fortune Türkiye

Autodesk, Türkiye Üretiminin Geleceği projesiyle Türkiye’deki üretim sektörünün dijital dönüşüm farkındalığını artırmayı, teknolojinin getirdiği yeni üretim tekniklerini rekabet avantajına dönüştürecek yeni yol haritaları çizmeyi hedefliyor.  
Levent Daşkıran

Autodesk, Türkiye’de hayata geçirdiği Türkiye Üretiminin Geleceği projesiyle dijital dönüşümün üretim sektörü açısından önemini ortaya koymaya yönelik önemli bir adım attı. Proje, coğrafi konumu ve kültürel yapısıyla dünyanın doğusu ve batısı arasında benzersiz bir köprü vazifesi gören Türkiye’nin üretim potansiyelini ve rekabet gücünü çağdaş teknolojiler eşliğinde gerçek potansiyeline ulaştırmayı hedefliyor. 

Konuyla ilgili olarak sorularımızı Autodesk Üretim Sektörü Bölge Yöneticisi Murat Tüzüm ve Autodesk Türkiye, İsrail ve Güney Afrika’dan Sorumlu İmalat Ürünleri Teknik Satış Uzmanı Timuçin Ersin Taşdemir’e yönelttik.

Autodesk Üretim Sektörü Bölge Yöneticisi Murat Tüzüm
  • Autodesk’in üretim endüstrisine yaklaşımı nasıl?

M.T: Üretim endüstrisi çok dinamik ve sürekli değişen bir yapıya sahip. Özellikle 4. sanayi devrimi sonrasında ortaya çıkan yapay zeka, nesnelerin interneti, 3 boyutlu yazıcıların sektörde kullanımı, karanlık fabrika gibi kavramlar üretim endüstrisini değişime zorladı ve yaşanan değişimde yol gösterdi. 

Eskiden daha çok insanın her aşamada bireysel dokunuşlarıyla yer aldığı, birbirini takip eden seri süreçlerden oluşan üretim yaklaşımı vardı. Üretime önce tasarımla başlar, daha sonra işi mühendislik sürecine devreder, oradan analiz doğrulama sürecine aktarır ve en sonunda asıl üretime geçerdiniz. Fakat bu dört aşamalı süreçte her geçişte bir zaman kaybı, hatta anlam kaybı, veri kaybı yaşanırdı. Sancılı ve verimsiz bir sürece dönüşürdü. O nedenle bu yaklaşım bugünün dinamiklerinde çok geçerli değil. 

Bizim yaklaşımımız geleneksel üretim sürecinin sancılarını ve zorluklarını aşmaya yardımcı olan, dünyadaki ve Türkiye’deki üreticilerin verimi artıran bir yaklaşım. Biz bu yaklaşımda veriyi merkeze koyuyoruz. Farklı iş birimlerinin aynı veri ve süreçler üzerinde eş zamanlı çalışabildiği, iş birliğini özendiren ve güçlendiren, yanlış anlamalardan ve veri kaybından kaynaklı hataları en aza indiren bir üretim stratejisine dayanıyor. Çözümlerimizi işletmelerin tasarım ve üretim süreçlerinin iç içe geçtiği, verimliliği yüksek dijital üretim stratejisi üzerine yerleştiriyoruz. 

  • Bölge ülkeleri ile Türkiye üretiminin karşılaştırmalı değerlendirmesini yapar mısınız?

M.T: Türkiye’nin coğrafi konumu gereği bölgede ve dünyada bir köprü olduğu geçmişten beri sürekli dile getirilen bir konu. Ancak Türkiye’nin sadece coğrafi konumu itibariyle dünya için bir köprü vazifesi gördüğünü söylemek eksik bir söylem olur. Türkiye kültürel olarak da doğuyla batı arasında bir köprü kuruyor. Kültürümüzde her iki taraftan gelen pek çok ortak unsur mevcut. Bu tarihsel geçmişimizden ve genlerimizden gelen bir özellik. Sonradan kazanılamayacak türden bir avantaj. 

Bu da bizim hem doğu hem batı ülkeleriyle iş yapabilmemizi sağlıyor. Bu Türk üretim sanayi açısından eşsiz bir fırsat, erişebileceğimiz çok geniş bir pazar var. Türkiye’deki üreticileri ziyarete gittiğimde bazen makine parklarındaki sevkiyat etiketleri gözüme çarpıyor. Yan yana duran makinelerin kimi Amerika’ya, kimi Birleşik Arap Emirlikleri’ne, kimi Güney Afrika’ya gönderilmeyi bekliyor. Hedeflediğimiz pazar gerçekten çok geniş. 

Türkiye çalışkan bir toplum. Üreticilerimizin dişiyle tırnağıyla bir yere getirdiği önemli marka ve kurumlara sahibiz. Bu da bizi rekabette öne çıkarıyor. Yüksek kurun getirdiği ekonomik maliyet avantajı da diğer ülkelere kıyasla Türkiye’yi avantajlı konuma taşıyor. 

Ancak bunun yanında bazı eksiklerimiz de var. Örneğin birlikte çalışma ve işbirliği üzerine bir eğitim alamıyoruz. Toplumumuz genelde daha bireysel yetiştirilmiş bireylerden oluşuyor. Birlikte çalışabilmek çok güçlü olduğumuz bir alan değil. Üretimde daha iyi konumlara gelmek istiyorsak işbirliği alanındaki yeteneklerimizi geliştirmemiz gerekiyor. Dünyanın mevcut düzeninde birbirinden bağımsız şekilde tek tek projeler üzerinde çalışmanın sizi götüreceği yol fazla uzun değil. 

Üretimde bir diğer eksiğimizi de sorgulama konusunda görüyorum. Üreticilerin çoğu üretim tekniklerinde geçmişten gelen geleneksel yöntemlere sadık kalmayı, kendinden öncekilerden nasıl gördüyse öyle devam etmeyi tercih ediyor. Oysa üretimin nasıl iyileştirilebileceğini daima sorgulamak lazım. Tekerlek de icat olalı 6 bin yıl oldu ama Autodesk çözümleriyle dünyanın en hızlı araçlarında kullanmak için daha dayanıklı, daha hafif tekerler tasarlayıp yarışı kazananlar var. Bir şey daha dayanıklı yapmanın yolunun daha kalın yapmaktan geçtiği düşünülür. Oysa akıllı tasarımlar sayesinde daha az malzeme kullanarak çok daha yüksek dayanıklılığa sahip sonuçlara ulaşanlar var. 

Teknoloji burada bizim en büyük yardımcımız. Çünkü teknoloji, sorgulamayan bir kültürü üretken tasarıma dönüştürme gücüne sahip. Üretken teknoloji üretimde insan beyninin düşünebileceğinin çok daha ötesinde seçenekler sunuyor. Belki de hiç sorgulamayacağınız alternatifleri gündeme getirerek daha iyi sonuçlara ulaşmanızı sağlıyor. 

Biz Autodesk olarak sunduğumuz teknoloji ve çözümlerle kişileri ve kurumları aynı platformda bir araya getirmeyi, işbirliğini kolaylaştırmayı, birlikte çalışma kültürünü güçlendirmeyi hedefliyoruz. Türkiye’deki üreticilerin ileri teknolojileri kullanarak güçlü oldukları alanlarda daha rekabetçi hale gelebileceğine inanıyoruz. 

  • Türkiye’de üretim nerede ve gelecekte nasıl bir etkisi olacak?

M.T: Türkiye’de yeni teknolojiyi üretim süreçlerimize adapte etmek bizi daha birlikte çalışabilir, daha sorgulayabilir hale getirecek. Bu da verimliliğimizi ve dünyadaki rekabet gücümüzü artıracak. 

Bu noktada sürdürülebilirliğe de değinmek istiyorum. Sürdürülebilirlik artık dünyada insanların kararını etkileyen, geleceğe karşı sorumlu olduğumuz bir kavram. Türk üretiminin de o noktaya yaklaştığını düşüyorum. Sunduğumuz teknolojilerle kurumlara bu alanda sağlayabildiğimiz çok şey var. Alternatif malzemeler kullanarak yaptığım üretimin dünyada bıraktığı ayak izini azaltabilir miyim? Bu süreci tasarım aşamasındayken üretime entegre edebilir miyim? Tüm bunların maliyetini nasıl dengelerim? 

Biz tüm bu sorulara cevap vererek sürdürülebilirliği bir üretim kriteri olarak görünür kılmayı, üreticilerin çevreye olan etkisini azaltırken verimliliği ve rekabet gücünü artırmayı hedefliyoruz. 

Autodesk Türkiye, İsrail ve Güney Afrika’dan Sorumlu İmalat Ürünleri Teknik Satış Uzmanı Timuçin Ersin Taşdemir
  • Bize biraz Türkiye Üretiminin Geleceği projesinden bahsedebilir misiniz?

T.E.T: Türkiye Üretiminin Geleceği projesinin amacını Türkiye’de sanayi sektörünün dijital dönüşüme dair farkındalığını artırmak, üretim süreçlerini etkileyen faktörler konusunda sanayicileri bilgilendirmek ve bu trendlerle ilgili inisiyatif almalarına, dönüşümün yönünü tayin etmelerine yardımcı olmak şeklinde özetleyebilirim. 

Dijital dönüşüm farklı sektör ve endüstrilerde sıkça karşımıza çıkan popüler bir konu. Özellikle COVID-19 salgınından sonra bu alandaki tartışmalar arttı ve süreçler hızlandı. Dijital dönüşüm üreticiler üzerinde de ciddi etkilere sahip. Yapay zeka, nesnelerin interneti gibi kavramlar iş yapış şekillerini temelinden değiştiriyor. Normalde bir tasarımcı belirli bir optimizasyonu kendi yaparken veya birkaç ekip arkadaşıyla proje üzerinde çalışırken, artık belli noktalarda yapay zekayı devreye alabiliyor ve çok daha verimli bir sonuç elde edebiliyor. Amacımız tüm bu dinamiklerden sanayicilerimizi haberdar etmek, dijital dönüşüm konusundaki bilgi birikimini ve diğer detayları aktararak doğru kararlar vermelerine yardımcı olmak.

  • Neden Türkiye Üretiminin Geleceği girişimine başladınız?

T.E.T: Ben işim gereği hem Türkiye’de hem bölgedeki gelişen pazarlarda üreticilerle sık sık bir araya geliyorum. Şunu gördüm ki dijital dönüşüm bölgeden bağımsız bir şekilde üretim süreçlerimizi etkilemeye başladı ve giderek artacağını öngörüyoruz. Bu pek çok yeni yöntem ve yaklaşımı beraberinde getiriyor. Örneğin eklemeli imalat diye bir kavram hayatımıza girdi ki, bunun en güzel örneğini 3 boyutlu yazıcılarda görebilirsiniz. 

Biz bu değişimin üreticileri zorladığını fark ettiğimizde, Türkiye’nin jeopolitik olarak önemli üretim potansiyelini de göz önünde tutarak harekete geçtik. Türkiye konumuyla, üretim altyapısıyla, mühendislik potansiyeliyle, iş dünyasının ihracat ve uluslararası ticaret konusundaki deneyimiyle önemli bir üretim üssü olmanın yanı sıra büyük bir gelişim potansiyeline sahip. Biz de bu noktada üreticilerimize ve ülkemize katkı sağlamak adına dijital dönüşüm farkındalığını artırmak ve bu potansiyeli büyütmek adına paydaşlarımızla birlikte yola çıktık. 

Paydaşlarımız arasında operasyonel mükemmellik konusunda Selco Consulting, yapı bilgi modellemesinde SP Architect ve biyotasarımda Acıbadem Üniversitesi Kuluçka Merkezi’nden destek alıyoruz. Edindiğimiz tüm farklı bakış açılarını paydaşlarımızla birlikte toplamak ve üreticilerimize sunmak istiyoruz. Bunu da entelektüel bilgi birikimini sistematik bir şekilde aktararak, adım adım net bir şekilde sunuyoruz.

  • Üretim Endüstrisinin Dijital Dönüşüm konusunda karşılaştığı en büyük zorluk nedir?

T.E.T: Bu alandaen önemli zorluk netlikte yaşanıyor, başlangıç noktanızın ve hedeflerinizin net olması lazım. Benim gördüğüm kadarıyla genellikle hedeflerin açık uçlu tutulması netlik problemine sebep oluyor. Üreticilerin bir yandan imalat devam ederken ilgilenmeleri gereken çok kavram var. İşleyen süreçleri kesintiye uğratmadan diğer konuların öne çıkması netlikte problem oluşturuyor.

Türkiye Üretiminin Geleceği tam da bu noktada yardımcı olacak bir konu. Biz netlik problemini çözmek için birlikte adımlar öneriyoruz. Bunun için dijital atölyemiz ve yenilik atölyemiz var. Birlikte beyin fırtınası yaparak üretimi etkileyen çeşitli faktörleri ve eğilimleri birlikte değerlendiriyoruz. Online durum değerlendirme formumuz var. Üreticiler kendilerine özel hazırlanan raporlarla geliştirmeleri gereken noktaları öğrenebiliyor. 

Bunun daha ötesinde değerlendirme isteyen müşterilere süreç keşif metodu adlı bir çalışma öneriyoruz. Çalışma sonunda detaylı bir dijital dönüşüm raporu strateji haritası ve atılması gereken adımların net planı şekilleniyor. Böylece hedef, süreç ve kavramlardaki muğlaklık giderilmiş oluyor. Devamında da irtibatımızı kesmiyor, birlikte nasıl gelişebiliriz konusunda tavsiyelerimizi paylaşmaya devam ediyoruz. 

  • Dijital dönüşüm konusunda gerekli adımlar atılmazsa firmaları nelerle karşılaşırlar?

T.E.T: Maalesef atılmayan adımlar zamanla birikerek çok ciddi oranda kayıplara sebebiyet verebiliyor. Bunların çoğu kısa vadede hissedilmese de uzun vadede ortaya çıkan türden etkiler. Birkaç yıl içinde üretim süreçlerinde ciddi aksamalar, satışlarda düşüş, müşterilere verilen terminlerin uzaması, sadık müşterilerin kaybı gibi durumlar yaşanıyor. Çalışanların üzerinde ciddi bir iş yükü binmesi, sirkülasyonu hızlandırıyor ve süreci verimsizliğe sürüklüyor. Acil adımlar atılıp süreç planlanmazsa bu kısır bir döngüye dönüşebiliyor.

  • Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?

M.T: Türkiye Üretiminin Geleceği girişimi yeni dünya düzeninde karşımıza çıkan üretken tasarım, eklemeli imalat, nesnelerin interneti, yapay zeka gibi kavramları iyi anlayıp gerekli olanları iş süreçlerine uyarlamak adına faydalı bir girişim. Neyin kim için gerekli olduğunu ortaya koymak açısından da çok önemli. Bu alanda ciddi bir farkındalığa imza attığımızı düşünüyorum. Şimdiye dek 2 binin üzerinde tekil girişimci bu yola başladı. 100’e yakın şirket farkındalığı bir adım öteye taşıyıp kendi değerlendirmesini yaparak eyleme geçti. Birlikte birçok inovasyon çalıştayı düzenledik, 30’a yakın şirket bunlara dahil oldu. Daha çok kurumu bu girişime katılmaya çağırıyorum. Türkiye’deki üreticileri ve bu alanda çalışan tüm profesyonelleri turkiyeuretiminingelecegi.com adresini ziyarete davet ediyorum. 

T.E.T: Özellikle dijital dönüşümle ilgili konulara bulutun ve yapay zekanın hayatımıza girmesi belli çekinceler ortaya çıkarıyor. Örneğin tasarımcılar yapay zekanın işlerini ellerinden alacağı endişesi yaşıyor. Oysa geçmişte de gördük ki her köklü değişim belli işlerle ilgili süreçleri değiştirirken çok daha fazla yeni potansiyel ortaya koydu. Bundan 50 yıl önce network uzmanı veya simülasyon mühendisi diye bir kavram yoktu, bugün şirketler için vazgeçilmez konumdalar. Önümüzdeki değişim süreci de belirli iş yapış şekillerini değiştirmenin yanında ciddi potansiyeller ve fırsatlar sunacak. Türkiye bu alanda özel bir konumda ve kültürel bağlantıları çok güçlü. Ciddi bir üretim potansiyeline sahip. Şirketler dijital dönüşümü büyümeye yönelik değerlendirirse, yeni servis ve hizmetler sunmaya odaklanırsa üreticilerimizin ve üretim sektöründe çalışan profesyonellerin önemli başarı hikayeleri ortaya koyacağına inanıyorum. 

BENZER MAKALELER

SON MAKALELER

Loading...