Özyeğin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Barış Tan, Türk yöneticilerinin uluslararası şirketlerdeki etkinlerini artırmaya yönelik projeyi eylülde hayata geçireceklerini belirtti. Özyeğin Üniversitesi bünyesinde kurulacak olan Global Liderlik Enstitüsü ile Türk yöneticilerinin uluslararası alanda daha fazla söz sahibi olması sağlanacak. – Zeynep Aktaş
Türk yöneticilerinin uluslararası şirketlerdeki yükselme potansiyelini artırmayı amaçlayan “Global Turks” projesi, Özyeğin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Barış Tan’ın liderliğinde önemli bir dönüşüm yaratmayı hedefliyor. Tan, bu projeyle Türk iş dünyasının global alandaki etkinliğini arttırmak için gerekli stratejileri ve iş birliklerini oluşturduklarını ifade ediyor. Prof. Dr. Barış Tan ile gerçekleştirdiğimiz bu röportajda, Türk yöneticilerinin uluslararası şirketlerdeki kariyer yollarındaki engelleri nasıl aşacakları ve Özyeğin Üniversitesi’nin bu alandaki katkıları girişimcilik, uluslararası iş birlikleri ve geleceğe yönelik projeler hakkında sohbet ettik.
İş dünyasını düşünürken akademisyen oldu
Barış Bey, Özyeğin Üniversitesi’nin girişimcilikle ilgili oldukça ilgi çekici projeleri olduğunu biliyorum. Ancak buna geçmeden önce akademik geçmişiniz hakkında kısa bir bilgi verebilir misiniz?
Barış Tan: Aslında benim akademisyen olma gibi bir planım yoktu. Eğitimci bir aileden geliyorum; annem ve babam fen fakültesi mezunu ve üniversitelerde çalışmışlardı. Dedem, İzmir Atatürk Lisesi’nde müdürlük yapmış bir matematik öğretmeniydi. Ancak ben, üniversiteyi bitirene kadar akademisyenlik düşünmemiştim. İş dünyasında çalışmak istiyordum. Boğaziçi Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliğini bitirdikten sonra Amerika’da master yapmaya karar verdim. Bitiminde hocam, “Doktora yapmayı düşünmez misin?” dedi. O dönemde doktora yapmanın daha sonraki iş planlarım için bana fırsat yaratacağını düşündüm ve kabul ettim. Süreç ilerledikçe akademiye olan ilgim arttı. IBM’in bursuyla doktoramı tamamladım ve yarı iletken fabrikasında çalışarak araştırmalarımı sürdürdüm. Doktora sonrası da eşimle birlikte Türkiye’ye dönmeye karar verdik.
Göründüğü kadarıyla tercihiniz akademiden yana olmuş?
Aslında Türkiye’ye döndüğümde, iş dünyasında çalışmaya devam edebilirdim, hatta farklı firmalarla ve danışmanlık firmaları ile görüştüm. Ancak tercihim üniversiteden yana oldu. Akademi yolculuğum tamamen bir tesadüf olarak başladı, ancak yaptıkça sevdim. Steve Jobs’ın dediği gibi, “Geçmişteki noktaları birleştirdiğinizde her şeyin nasıl bir araya geldiğini görüyorsunuz, ama geleceğe baktığınızda bu noktaların nasıl birleşeceğini görmeniz mümkün olmuyor.” Gerçekten de kariyerim ilerledikçe, çok sevdiğim bir işi yaptığımı fark ettim.
Akademik kariyerinizin şimdiki durağı Özyeğin Üniversitesinin rektörlüğü. Üniversite ile girişimciliği oldukça güçlü şekilde bağlantılandırdığınızı görüyorum. Bunun sebebi nedir?
Girişimcilik Türkiye’nin gücünü artıran ve de artıracak önemli bir faktör. Özyeğin Üniversitesi açıldığından bu yana girişimcilik konusunda önemli adımlar attı. Üniversitemizde, mezunlarımızın bir kuluçka merkezi gibi çalıştığı bir girişimcilik fabrikası mevcut. Bu merkezde, başarılı girişimcilere üniversite olarak ortak oluyoruz. Bugüne kadar 100’ün üzerinde firma kuruldu ve girişimcilik ruhu üniversitemizde giderek daha da gelişiyor. Mezunlarımız, sadece teorik bilgiyle değil, aynı zamanda girişimcilik becerileriyle de donanmış olarak üniversitemizden ayrılıyorlar.
Öyleyse girişimciliği bundan sonra da merkezde tutmaya devam edeceksiniz?
Kesinlikle. Gelecek dönemde, kurumsal girişimcilik platformlarıyla iş dünyasıyla daha yakın ilişkiler kurmayı düşünüyoruz. Kurumsal girişim sermayesi konusunda CVC Bosphorus konferanslarını ortak düzenliyoruz. Ancak girişimcilik alanında daha fazlasını yapmak istiyoruz. Ayrıca, sektörel çözümler programı ile her öğrencinin girişimcilik konusunda bir eğitim almasını sağlayacak bir yapı kurmayı planlıyoruz. Bu program, mühendislikten, hukuka, gastronomiden mimarlığa kadar tüm bölümleri kapsayacak şekilde tasarlanacak. Öğrencilerimize iş kurma yeteneklerinin yanı sıra, işlerini nasıl yönetebileceklerini ve sürdürülebilir bir şekilde büyütebileceklerini öğretmeyi amaçlıyoruz.

Az ve öz proje olmalı
Girişim projesiz olmaz. Projelerde önemsediğiniz husus nedir?
Üniversite olarak, büyük bir proje yelpazesi yerine daha odaklı ve etkili projelere yönelmeyi tercih ediyoruz. Geçenlerde üniversitedeki her birimden 3 yeni 3 iyileştirme projesi isteyerek bir liste oluşturduk; 58 yeni proje, 65 iyileştirme projesi oluşturuldu. Bu projeleri bir araya getirip yarısını hayata geçirebilsek büyük bir başarı elde etmiş oluruz. Yaptığımız görüşmelerde şirketlerle de benzer bir yaklaşımı benimsiyorum. “100 şey yapmamıza gerek yok, bir tane yapalım ama onu gerçekten altını doldurarak, hayata geçirelim,” diyorum. Bu tür projeler, heyecan yaratacak ve kalıcı etkiler oluşturacak işler olmalı.
Yani daha fazla proje üretmektense, kaliteli ve etkili projelerden bahsediyorsunuz. Böylesi projelerin nasıl bir katkı sağlamasını bekliyorsunuz?
Kalıcı etkiler yaratacak projelere odaklanmak, üniversitelerin daha sağlam temeller üzerine kurulmasını sağlar. Çok sayıda yüzeysel proje yerine, birkaç tane büyük, etkili ve de kalıcı projeyi hayata geçirmeyi daha yerinde buluyorum. Eğer her yıl 1-2 tane heyecan verici proje gerçekleştirebilirsek, 8 yıl sonunda toplamda 16 büyük, etkisi olan projeyi tamamlamış oluruz. Bu da üniversitemizin çok daha farklı bir noktaya gelmesini sağlar.
Girişimcilik, ardından projelerden bahsettiniz. Sanki bunun üçüncü ayağı iş dünyası olacak gibi?
Kesinlikle, şirketlerle olan iş birlikleri bu projelerin başarılı şekilde hayata geçirilmesinde kritik bir rol oynuyor. Şirketlerle görüşmelerde, projeleri sadece “yapmak” değil, gerçekten “hayata geçirmek” gerektiğini vurguluyoruz. Projelerin, sektörlerle doğrudan etkileşimde olması ve hem akademik hem de ticari açıdan kalıcı etkiler yaratması önemli. Bu yüzden şirketlerle, projelerin sadece başlangıcını değil, sürdürülebilirliğini de sağlamaya yönelik ortaklıklar kuruyoruz. Böylece, üniversitemiz ve iş dünyası arasında daha derin ve uzun vadeli ilişkiler oluşuyor.
Uluslararası firmalarda Türk yöneticilerin etkinliği artacak
Peki bu yılın önemli projesi nedir?
Global Turks, bu yıl bizim için çok önemli bir proje. Heidrick & Struggles kurucu ortağı Ayşegül Aydın ve American Chamber of Commerce (AmCham) ile iş birliği içinde yürütülen bir araştırmaya dayanıyor. Bu araştırma, Türk yöneticilerinin uluslararası şirketlerdeki yerlerini inceliyor ve bu liderlerin bir kısmının yükselmesini engelleyen faktörleri araştırıyor.
İş dünyası için oldukça önemli bir çalışmaya benziyor. Küresel boyutta üst kademeye daha fazla Türk yönetici çıkarmanın yolunu açabilecek mi?
Evet, kesinlikle katkısının olacağını düşünüyoruz. Bu araştırmadan yola çıkarak, Global Liderlik Enstitüsü kuracağız. İlk programımız da bu araştırma ile bağlantılı olacak ve üst düzey yöneticilere yönelik olacak. Programda, Türk iş dünyasının tanınmış liderleri mentorluk yapacak. Programı Eylül ayında başlatmayı planlıyoruz.
Yani kuracağınız enstitü daha fazla Türk yöneticisinin uluslararası şirkette üst kademeye çıkmasını mı sağlayacak?
Global Liderlik Enstitüsü, Türk yöneticilerinin uluslararası arenada daha güçlü bir şekilde yer alabilmeleri için büyük bir fırsat sunacak. Araştırma, Türk yöneticilerinin uluslararası şirketlerde karşılaştığı engelleri ortaya koyuyor ve bu engellerin aşılması için gerekli stratejiler üzerinde çalışacağız. Üst düzey yöneticilere yönelik programda, katılımcılara uluslararası liderlik becerilerini kazanmaları sağlanacak. Bu sayede, Türk yöneticilerin global iş dünyasında daha fazla yer edinmesi mümkün olacak.
Yapay zeka platformu kurulacak
İş dünyası için oldukça etkili bir projeye benziyor. Başka hangi projeler üzerinde çalışıyorsunuz?
Yapay zeka her sektörü etkileyen önemli bir alan haline geldi. Biz de bu alanda büyük bir platform oluşturmayı planlıyoruz. Yapay zeka platformu, finans, üretim, e-ticaret ve perakende, bilgi teknolojileri gibi belirlediğimiz dört dikey endüstriye dayanan bir proje. Ayrıca, bu alanları ilgilendiren yatay konularda da çalışmalar yapılacak. Örneğin, araştırma, inovasyon, girişimcilik, eğitim ve hukuk gibi alanlar da bu platformda ele alınacak. Şirketler ve araştırmacılar, bir araya gelerek ortak projeler yaratacaklar. Şu ana kadar 30 şirket, bu platforma katılmayı ve birlikte çalışmayı konuştuk.
Yapay zeka platformunun şirketler ve araştırmacılar için nasıl bir fayda sağlayacağını düşünüyorsunuz?
Bu platform, şirketlerin yapay zeka alanındaki sorularına yanıt bulmalarına ve yeni projeler geliştirmelerine olanak tanıyacak. Şirketler, platform aracılığıyla sadece diğer firmalarla değil, aynı zamanda akademik dünyayla da iş birliği yapabilecek. Bu tür iş birlikleri, hem şirketlerin inovasyon süreçlerine katkı sağlayacak hem de akademik araştırmaların pratikte uygulanabilirliğini artıracak.

Dört ayaklı robotla mühimmat taşınacak
Fakülte bazlı çalışmalarınız var mı?
Mühendislik fakültemiz robotik konusunda oldukça ileri bir noktada. Özellikle savunma sanayi alanındaki projelerimiz, üniversitemizin bu alandaki gücünü gösteriyor. Örneğin, Savunma Sanayi Müsteşarlığı’ndan aldığımız Kuantum Lidar projesi, mühendislik fakültemizin kapasitesini ve yetkinliğini çok net bir şekilde ortaya koyuyor. Ayrıca, Savunma Sanayi Müsteşarlığından fonlanan dört ayaklı robotlarla yük taşıma projeleri gibi önemli projeler de mevcut.
İş portföy ile iş birliği
Başka bir fakültenin çalışması var mı?
İşletme Fakültemiz de oldukça başarılı işler yapıyor. Özellikle finans mühendisliği alanında önemli bir merkezimiz bulunuyor. Burada, araştırma merkezimizin danışmanlığını yaptığı bir yatırım fonu var (FBV). Türkiye’deki en yüksek getiriyi sağlayan fonlardan biri ve İş Portföy ile yapılan iş birliği sayesinde işletim ücretinin bir kısmı üniversitemize geliyor. Bu fonun portföy oluşturma danışmanlığını, finans mühendisliği araştırmacılarımız yapıyor ve yapay zeka modelleriyle önerilerde bulunuyorlar.
Pakistan’da kadın girişimciliği
Kadın girişimciliğiyle ilgili çalışmanızı biliyorum. Proje ne durumda?
Özyeğin Üniversitesi olarak kadın girişimciliğini desteklemek adına başlattığımız 10 bin girişimci kadın programı, Türkiye’deki kadın girişimciliği için gerçekten önemli bir adım oldu. Şimdi, bu programı uluslararası düzeyde hayata geçirmeyi planlıyoruz. Pakistan gibi ülkelerle iş birlikleri kurarak, bu programı daha geniş bir kitleye ulaştırmayı hedefliyoruz.
Projeyi yurt dışına taşımadaki hedef nedir?
Global etki yaratmak, sadece içeride değil, aynı zamanda uluslararası iş birlikleri yaparak da mümkün. Türkiye’deki kadın girişimciliği örnek alınarak, bu programı farklı coğrafyalarda da hayata geçireceğiz. Bu şekilde, kadınların girişimcilik ekosistemine daha fazla katılımını sağlamayı amaçlıyoruz.

Özyeğin Üniversitesi daha görünür olacak
Bu girişimlerin neticesinde üniversitenin nasıl bir büyüme kaydetmesini bekliyorsunuz?
Özyeğin Üniversitesi, kaliteli ve verimli bir büyüme hedefliyor. Mevcut kaynaklarımızla, belirli alanlarda daha iyiye gitmeyi amaçlıyoruz. Kampüs kurmak yerine, daha çok iş birlikleri yaparak, programları genişletmeyi planlıyoruz. Bu şekilde odaklı bir gelişim sağlayacağız.
Son olarak, üniversitenizin geleceğiyle ilgili önünüzdeki 5 yılı nasıl görüyorsunuz?
Özyeğin Üniversitesi’nin önümüzdeki 5 yıl içinde çok daha tanınan ve etki alanı genişlemiş bir üniversite olacağını düşünüyorum. Özellikle araştırma altyapımızı güçlendirmeye devam edeceğiz. Sektörel iş birlikleri, uluslararasılaşma ve girişimcilik ekosistemi gibi alanlarda önemli adımlar atacağız. Bu strateji doğrultusunda, üniversitemiz ulusal ve uluslararası alanda çok daha görünür olacak.