Türk halkı kadını, erkeği ve çocuğuyla şişmanlıyor

By Fortune Türkiye

Ekonomist, toplum sağlığı uzmanı Sibel Güngör; sağlıklı beslenmenin ve sağlıklı besinleri tüketmenin günümüzde artan fazla kilo ve obezite ile savaşabilmek için giderek önem kazandığını, çevremizde geçmişe göre şişman ve obez daha fazla yetişkin ve çocuk gördüğümüzü, okullarda ve parklarda daha fazla şişman ve obez çocuk ve gençle karşılaştığımızı, sağlıksız beslenmenin bireye ve topluma getirdiği yüklerin arasında fazla kilo ve obeziteyle bağlantılı kronik hastalıkların var olduğunu, tüm bunların sağlık ekonomisinin üzerindeki yükü de arttırdığınıda dile getirdi.
  
Türk halkı kadını, erkeği ve çocuğuyla şişmanlıyor 
Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı ‘Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması – 2010’ ön çalışma raporuna göre Türkiye’de obezite kadınlarda %41; erkeklerde %20.5 olarak görülüyor. Çocuklarda ise 0-5 yaş aralığında %8.5; 6-18 yaş aralığında %8.2 olarak görülüyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre 2030 yılında Türkiye’de obezite erkeklerde %51, kadınlarda %25 olarak bekleniliyor.
 
Yani Türkiye giderek şişmanlıyor. Daha endişe verici olan fazla kilo ve şişmanlık çocukluktan itibaren daha sık görülmeye başlıyor; çocuklarımız da bizimle birlikte şişmanlıyor.
 
Sağlıklı Beslenmek Ne Demek?
Sağlıklı beslenmeyi temel olarak et, süt, tahıl, taze meyve ve sebze ürünlerinin hepsini birarada dengeli ve düzenli şekilde tüketmek olarak tanımlayabiliriz. Fakat yaşadığımız günümüz hayatında sağlıklı beslenmek birçok tanımı içeriyor. Doğal olan, mevsimsel olan ve yerel ürünlerle beslenmek, katkı maddesi içermeyen ürünleri tüketmek, işlenmemiş ürün tüketmek, zirai ilaç kalıntısı olmayan ürünleri tüketmek gibi özellikler şehirlerde yaşayanlar için sağlıklı beslenmek tanımının içine giriyor.
 
Maalesef beslenme konuları ve özellikle sağlıklı beslenmek diyet yapmak, besinleri kısmak gibi bir algı oluşturuyor. Halbuki çocukluktan itibaren sağlıklı beslenen bir bireyin yetişkinlik çağında diyet yapmasına gerek kalmadığını gösteren pek çok çalışma mevcut. Fazla kilo ve obezite konusunda artık genetik faktörler eskisi kadar ön planda değil ve hatta şişmanlayan bir toplumda genetiğin de değişmeye başladığı görülüyor. Bugün karşılaştığımız fazla kilolu veya obez çocuk ve yetişkinlerin beslenme öyküsü incelendiğinde özellikle şehirlerde yaşayanların aşırı şeker, tuz, karbonhidrat tüketimi, abur cubur, katkılı ve işlenmiş gıda tüketimi ve fast food gibi dengesiz beslenme alışkanlıkları nedeniyle şişmanladıkları görülüyor.
 
Pahalı Olanı Tüketmek Sağlıklı Beslenmek mi Demek?
Günümüzde süpermarketler ve semt pazarları hedefledikleri müşteri kitlesine ve bulundukları semtlere göre ürünlerinin fiyatlarını oluşturuyorlar.
 
Köy ve kasaba hayatı içinde yaşayan orta halli bir aile temel besinleri yeteri kadar alabilecek gelire sahipse doğal ve sağlıklı beslenmesi şehir hayatındaki benzer bir aileye göre daha kolay. Köy ve kasaba hayatındaki yaşamda bazı besinler zaten yerel olarak üretildiği için en doğal şekliyle en ucuz olarak tüketmek mümkün. Şehir hayatındaki aile için ise sağlıklı beslenmek daha maliyetli ve kimi zaman da daha zor veya imkansız. 
 
Tüm bunları hesaba kattığımızda özellikle şehirlerde yaşayan ailelerin sağlıklı beslenmeleri gelir seviyelerine, eğitim seviyelerine ve şehirde yaşadıkları bölgelere göre değişiyor. 
 
Şehir hayatında sağlıklı beslenmek biraz daha karmaşık bir konu haline geliyor.  Maalesef şehir hayatında bazı temel ürünler fiyat ve kalite olarak birebir ilişki gösteriyor. Bazı temel besinlerin kalitesi ve sağlık açısından güvenilirliği fiyatlarıyla bağlantılıyken bazı besinlerin sağlık açısından kalitesinin fiyattan bağımsız olduğu görülüyor.
 
Örneğin büyükşehirlerde et fiyat-kalite bağlantısını gösteren ürünlerin başında geliyor. Etin kaynağı, kesiliş-hazırlanış biçimi ve saklama koşulları biz Türk halkı için çok önemli. Aynı zamanda et özellikle çocuklar ve gençler için günaşırı tüketilmesi gereken temel bir protein kaynağı. Özellikle büyük şehirlerde et ve süt ürünleri satıldığı mecra ve bölgelere göre fiyat değişiklikleri gösterirken özellikle etin kalitesi de aynı oranda değişiklik gösteriyor. Yani şehir hayatında eti iyi ve güvenilir bir yerden almak çok önemli ama aynı zamanda daha pahalı. İyi olarak bilinen et genel olarak daha pahalı et oluyor.
 
Taze meyve ve sebzeler de bol bol tüketmemiz gereken, sağlıklı beslenmenin temel besinlerin başında geliyor. Dört mevsimi yaşayan ve her mevsimde yeni çıkan sebze ve meyveleri bulabilen bir ülkede olduğumuz için sebze-meyve açısından şanslı bir ülkede yaşıyoruz. Bu açıdan bir ailenin bol meyve ve sebze tüketmesi aslında birebir meyve-sebzenin fiyatıyla ilgili değil daha çok ailedeki yeme alışkanlıklarıyla ilgili. Fakat önemli bir konu şu ki şehir hayatına geldiğimizde marketlerden, pazarlardan satın aldığımız meyve ve sebzelerin sağlıklı olup olmaması başka dış faktörlere bağlantılı. Gelen ürünlerin içinde veya üzerinde tarım ilacı kalıntısı olup olmadığı, hangi tohumdan yetiştirildiği, yetiştirme, saklama koşulları ve şehre transfer sürecinde ilaçlanıp ilaçlanmadığı gibi faktörler yediklerimizin sağlıklı olup olmamasını etkiliyor.

 

Fiyat ve ekonomi açısından baktığımızda şehirlere gelen sebze ve meyvelerde yerel olanlar az olması nedeniyle daha değerli oluyor ve pahalılık gösteriyor. Organik sertifikalı ürünler de fiyat olarak yaklaşık 2-3 kat daha yüksek fiyatlı olduğu için sadece gelir seviyesi kısmen daha yüksek olanlar alabiliyor. Mevsim dışı olan sebze ve meyveler – kışın satılan salatalık, domates, yaz kabağı, çilek gibi – hem fiyat olarak daha pahalı hem de sağlık açısından oldukça zararlı. Mevsimin getirdiği meyve ve sebzeleri tüketmek hem daha ekonomik hem daha sağlıklı. Bunun yanında giderek yaygınlaşan internet üzerinden yerel, doğal ve işlenmemiş köy ürünlerinin şehre ulaştırılması şehirlerde yaşayan ailelerin bu ürünlere daha uygun fiyatlarla ulaşabilmelerine yardımcı oluyor.
 
Büyükşehir hayatının bir gerekliliği olarak çalışanlar, çocuklar ve öğrenciler en az bir öğünü ev dışında yiyorlar. Ev dışında yemek yemek de sağlıklı beslenmemizi etkileyen temel faktörlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Yediğimiz besinleri gerek kalitesi gerek kalorisi açısından kontrol edebilmek aile sofrasında elbette daha kolay. Bu nedenle mümkün olduğunca ev yemeği tüketmek, ev yapımı ürünleri tercih etmek de katkısız ve doğal ürünleri tüketmeyi arttıran, günlük hayatın içinde sağlıklı beslenmeyi kolaylaştıran yollardan biri.
 
Sonuç olarak sağlıklı beslenmek ve sağlıklı yemekler tüketmek gelirimizle birebir bağlantılı değil ama gelirden tamamen kopuk da değil. Araştırıcı olmak, sorgulamak, bilgilenmek ve bilinçli olmak da sağlıklı beslenmemizi olumlu yönde etkiliyor.
 
Büyükşehirlerde sağlıklı beslenebilmek için öncelikle satın aldığımız besinlerin kaynağını iyi araştırmamız gerekiyor. Özellikle et ve süt ürünleri gibi kaynağı ve hazırlanışı önemli olan temel besinlerin güvenilir, kontrollü yerlerden alınması gerekli. İkinci en önemli konu mevsim ürünlerini tüketmek. Mevsim ürünlerini tüketmek hem daha ekonomik hem daha sağlıklı beslenmemizi sağlıyor. Mevsim ürünlerinde özellikle yerel olanları tercih etmeye, market ve pazarlardaki ürünlerde en parlak görünenleri değil daha doğal görünümlü olanları tercih etmeye dikkat etmemiz gerekiyor. Doğal ve işlenmemiş yerel ürünlere internet dahil çeşitli yerlerden ulaşmak, bunları araştırarak satın almayı bir alışveriş alışkanlığı  haline getirmek, daha fazla evde ve ailede yemek yemek bireysel olarak yapabileceğimiz, kendimizi ve ailemizi sağlıksız beslenmeye karşı koruyacak yöntemler olabilir.
 
 
 
 
 

BENZER MAKALELER

SON MAKALELER

Loading...