“Önceliğimiz Akıllı Sistem Şirketi Haline Gelmek”

By Fortune Türkiye

WPP çatısı altında geçen 20 yılı aşkın sürenin ardından, 2023 yılının başında Publicis Groupe EMEA COO’luğu ve çok kısa bir süre sonra EMEA bölgesi CEO’luğunu üstlenen Demet İkiler ile kariyerindeki bu hızlı değişimin perde arkasını, son bir yılda yaşananları ve bölgeye dair hedeflerini konuştuk.

SÖYLEŞİ – ELİF ERMAN

2023 yılı başında Publicis Groupe EMEA COO’luğu ve ardından aynı yıl içinde EMEA CEO’luğu görevlerini üstlendiniz. Publicis çatısı altında geçen bir yılın değerlendirmesini yapmak gerekirse neler söylersiniz?
Publicis Groupe’a geçerken görevimin zaman içerisinde evrileceğini biliyordum. COO olarak geçirdiğim yaklaşık bir sene benim için grubu anlamak, operasyonlar hakkında bilgi sahibi olmak, ülkelere, müşterilere, becerilerimize, ürünlerimize, hizmetlerimize daha yakından bakabilmek, öğrenebilmek ve deneyimleyebilmek adına çok faydalı bir alt yapı süreci oldu diyebilirim. Bu dönemden sonra bir yıllık derinlemesine bir oryantasyonun ardından CEO’luk görevi aldığım için şanslıyım.

Göreve geldiğinizde ajandanızdaki en önemli madde ne oldu? Bu bir yılda neler değişti?
Publicis Groupe’un vizyonu Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Bölgelerini bir araya getirerek yeniden yapılandırmaktı. Benim de göreve getirilme sebebim aslında buydu. Bu da aslında büyük bir bölge, güçlü ve birbirinden farklı pazarların bir araya gelmesi demek. Dolayısıyla, bütünsel olarak bölgeyi daha ileriye taşıyabilmek adına gerek insan kaynağı, beceriler, hizmetler ve ürünler anlamında yapılacak yatırımları da planlamak ve hayata geçirmek üzere göreve geldim. Ekip arkadaşlarımda değişiklikler oldu. Yeni ekipler kurduk ve bu sayede birçok yeni yeteneği bünyemize kattık. Bunun yanı sıra, bölgede büyüme hızla devam ediyor. Bir taraftan biz kendimizi geleceğe daha hazır hale getirmeye çalışırken, diğer taraftan da büyümeyi sürdürülebilmek adına eforlarımızı devam ettiriyoruz. Bu anlamda aslında misyon son sürat başladı ve devam ediyor diyebilirim.

Peki “bölgeyi daha ileri taşıma” misyonunu gerçekleştirmeye çalışırken karşılaştığınız zorluklar oldu mu? Publicis yapısı içinde EMEA’nın kendine has dinamikleri neler sizce?
Publicis Groupe olarak dünyadaki mottomuz, çalışanlarımızın her birine verdiğimiz değer ve saygıyı sembolize eden “Viva la Difference.” Bu vizyon doğrultusunda, farklılıklarımızı kucakladığımızda ve kutladığımızda çok daha güçlü bir ekip olduğumuza inanıyoruz. Avrupa, Orta Doğu ve Afrika ile ilgili harika olan ve bizi diğer bölgelerden ayıran noktalardan biri de bu çeşitliliğe ve farklılığa sahip olmamız. Bunun en önemli göstergelerinden, dayanaklarından biri de çalışanlarımızın daha köklü pazarlardaki çalışma arkadaşlarından beslenmeye, öğrenmeye hevesli ve açık fikirli oluşu. Türkiye de genç ve dinamik yapısı ile bu pazarlar arasında yer alıyor.

Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’nın, müşterilerimizin birçoğunun kendi bölgesel yapılarını yansıtacak şekilde, küresel çerçevede daha iyi bir merkez haline gelmesini hedefliyoruz ve bunun da büyümemize katkı sağlayacak bir başka alan olduğuna inanıyorum. EMEA bölgesi olarak uyumlu ve birbiriyle kuvvetli bağları olan bir bölgeyiz. Sorumluluklarımızı zamanında yerine getirme konusunda oldukça iyiyiz. Sektörün en iyi yeteneklerinden birçok çalışan, ekibimiz içerisinde yer alıyor. Bu dinamikler, diğer pazarlardaki meslektaşlarımıza ilham vermek için bölgedeki her ülkeden en iyisini alabileceğimiz anlamına geliyor. Bizim için her pazar önemli bir potansiyele sahip. Tüm bu etmenler, EMEA bölgesinde ve çalışanlarımızda böylesine güçlü bir potansiyel görmemizin nedenlerinden sadece birkaçı.

EMEA bölgesinin 2024 yılına ilişkin hedefleri ve gündem maddeleri neler?
EMEA bölgesi olarak birincil amacımız, mevcutta başarılı bir çizgide devam eden iş sonuçlarımızın devamlılığını sağlamak. Publicis Groupe olarak küresel hedeflerimiz kapsamında, yüzde 4’lük bir organik büyüme oranına ulaşmayı hedefliyoruz. Makro koşulların ikinci yarıda, özellikle dijital dönüşüm danışmanlık şirketimiz Sapient’in avantajına olacak şekilde ilerlemesi halinde ise, yüzde 5’lik organik büyüme oranına ulaşabileceğimizi düşünüyoruz.

Bu noktada öncelikli odak alanlarınız neler olacak?
Öncelikli odak noktamız, sadece bir platform şirketi olmak değil, “Akıllı Sistem Şirketi” haline gelmek. Publicis Groupe, veri-teknoloji alanındaki tüm güçlü kaslarını ortaya koyarak, Sapient ve Epsilon’u satın aldı. Epsilon da veri-teknoloji alanında küresel boyutta uzun yıllardır faaliyet gösteren bir platform şirketi. Grubumuzun 2015’te kurduğu ülke modeli sayesinde, veri ve teknolojiyi merkeze alan, tek P&L ve operasyonel omurga ile yönetilen bir yapı hayata geçti. Bu sayede, müşterilerimizin dönüşüm yolculuklarında gerçek bir iş ortağı olduk. Bu yeni yapı, bizi sadece bir holding şirketi olmaktan çıkarıp, dinamik bir platform şirketine dönüştürdü. Bu platform organizasyonu, Publicis’in hem finansal hem de finansal olmayan hedeflerinde pazar- dan daha iyi performans göstermesini sağlamakla kalmadı, aynı zamanda bizi yapay zekanın gücünden maksimum seviyede yararlanabilmek adına benzersiz bir şekilde konumlandırdı.

Uzmanlıklarımız, bu uzmanlıklara bağlı olan iş birimlerimiz ve farklı coğrafyalar arasındaki her veri noktasını birbirine bağlayan, tüm çalışanlarımızı destekleyen bir Akıllı Sistem Şirketi olma yolunda ilerlediğimizi söyleyebilirim. Bu sisteme geçiş, her bir Publicis çalışanının bir veri analisti/mühendis gibi markaların büyümesine etki edecek gerekli tüm bilgilerle donatılacağı anlamına geliyor. Özellikle EMEA Bölgesinde, bu sinerjiden yararlanarak müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılamada her zamankinden daha da esnek ve dünya standartlarında bir itibar oluşturmayı amaçlıyoruz. Tüm bunların yanı sıra, EMEA’nın bölgesel hedeflerinin gerçekleştirilmesine katkıda bulunacak en iyi yetenekleri çekmek ve elde tutmak için çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Publicis yapısı içinde Türkiye’yi farklı kılan dinamikler neler?
Publicis Groupe Türkiye’yi, diğer ülkelerden farklı kılan üç önemli etmen var. Bunlardan birincisi, son üç yıldaki büyüme hızını 5 katına çıkarması ve bu sayede bağlı olduğu MENA Bölgesi’nin en hızlı büyüyen ülkelerinden biri olması. Pazarın dinamiklerine uyum sağlayarak stratejik adımlarının da etkisiyle büyüme momentumu konusunda önemli bir ivme kaydettiler. İkinci olarak, Türkiye’de dijital ve perfomans pazarlama alanında hayata geçirilen hub yapısını ekleyebilirim.

2023’te hayata geçirilen hub modeli çok başarılı bir şekilde ilerliyor. Bütün uzmanlık alanlarını bir araya getiren iş modelimiz ‘Power of One’ çerçevesinde sadece ülke içi değil, ülkeler arası duvarları da kaldıran bir yapı kuruldu. Hub yapısını, Türkiye dışına da taşıdığımız bir istihdam seferberliği olarak görüyorum. Bu yapının bir mükemmellik merkezi olması noktasında önemli olduğunu düşünüyorum. Bunu çoğaltmak, performans pazarlama dışında kreatif ve medya alanlarında da önemli başarılara imza atmak Publicis Groupe Türkiye’nin en önemli hedeflerinden biri.

Üçüncü ve son olarak, Türkiye pazarının sosyal ticaretten (social commerce), TikTok prodüksiyonuna, veri bilimi danışmanlığından teknoloji-inovasyona, dijital deneyim tasarımından stratejik iletişim danışmanlığı ve yaratıcılığa kadar uzanan uçtan uca 20’den fazla uzmanlığın yer aldığı hizmet yapısının çeşitliliği sayesinde birçok farklı gelir kaynağından oluşan iş modelinin sağladığı avantajı söyleyebilirim. Sadece medya ve kreatiften ibaret bir grup olsak zorlanabilirdik. Ancak bugün dijital teknoloji, performans pazarlama gibi birçok farklı gelir kaynaklarımızın olması, sektörde bizi güçlendiriyor. Aynı zamanda bu yapı hem risklerimizi minimize ediyor hem de büyürken dönüştüğümüzü de gözler önüne seriyor.

Şu anda Publicis çatısı altında oldukça kritik bir dönüşüme liderlik ediyorsunuz. Tüm bunlar yaşanırken liderlik anlayışınız kapsamında önem verdiğiniz noktalardan bahsedebilir misiniz?

Çalışanları motive etmek, liderlik felsefemin merkezinde. Çalışanları işlerini sahiplenmeleri, inisiyatif almaları ve yenilik yapmaları konusunda motive etmenin etkili bir yöntem olduğuna inanıyorum. Motive etme kültürünü oluştururken sadece yaratıcılığı ve inisiyatifi teşvik etmekle kalmıyor, aynı zamanda ekibim arasında bir sahiplenme duygusu oluşturarak onlara sorumluluk bilincini de aşılıyorum.

İş birliği liderliğe bakış açımın bir diğer önemli parçası. En iyi sonuçların ekip çalışması ve iş birliği yoluyla elde edildiğine inanıyorum. Farklı düşünce yapılarına/fikirlere değer verildiği, herkesin görüşüne önem verildiği ve saygı gördüğü kapsayıcı bir ortam yaratmaya çaba gösteriyorum. İnovasyonu desteklemek ve hedeflerimize ulaşmak için ekibimin kolektif zekasından ve uzmanlığından yararlanıyorum.

Bir lider olarak, zorlukların ve aksiliklerin üstesinden gelmede esnekliğin ne kadar önemli olduğunun farkındayım. Zorluklar karşısında dirençli, hedeflerimiz doğrultusunda sonuna kadar sabırlı kalarak çalışanlara ilham olacak bir liderlik sergilemeye çalışıyorum. Esneklik kültürünü teşvik ederek, ekibimin değişikliklere hızla adapte olarak karşılarına çıkabilecek her türlü engeli aşmalarını sağlıyorum.

BENZER MAKALELER

SON MAKALELER

Loading...