OECD’nin “Ekonomik Görünüm” raporunda Türkiye ekonomisi için “Uygulanan makroekonomik istikrar politikalarının etkisiyle büyüme yavaşlayacak” denildi.
OECD, Türkiye’nin uyguladığı makroekonomik istikrar politikalarının iç talebi yavaşlatması nedeniyle, bugün yayınladığı “Ekonomik Görünüm” raporunda, Türkiye’de ekonomik büyümenin 2024 yılında yüzde 3,5’e, 2025 yılında ise yüzde 2,6’ya gerileyeceğini bildirdi.
OECD, mayıs ayında yayınladığı “Ekonomik Görünüm” raporunda ise Türk ekonomisinin bu yıl yüzde 3,4 büyüyeceğini, 2026’da büyümenin yüzde 3,2 olacağını öngörmüştü.
“Sıkılaşan finansal koşullar ve devam eden mali konsolidasyon hane halkı tüketimini sınırlayacaktır. Deprem sonrası yeniden yapılanmanın etkileri geçtikçe yatırım ve kamu tüketimi de yavaşlayacaktır” değerlendirmesini yapan OECD, ancak, dış ortamdaki iyileşme ve uluslararası turizmdeki canlanmanın devam etmesi sayesinde ihracatın artmasının beklendiğini vurguladı.
OECD, istikrar politikalarının etkilerinin azalmasıyla GSYH büyümesinin 2026 yılında toparlanarak yüzde 4’e ulaşacağını tahmin etti.
“Enflasyonda yukarı yönlü riskler devam ediyor”
“Maliye ve para politikası karışımı haklı olarak sıkı olurken, enflasyon hedefe doğru sağlam bir şekilde ilerleyene kadar da böyle kalmalıdır. Fiyatlarda süregelen ılımlı seyre rağmen, yüksek enflasyon beklentileri ve güçlü atalet enflasyon görünümü üzerindeki yukarı yönlü riskleri devam ettirmektedir” diyen OECD, yapısal reformların, makroekonomik çerçevenin istikrara kavuşturulmasının ve uzun vadeli büyüme potansiyelinin artırılmasına yönelik mevcut çabaların büyümeyi daha da destekleyebileceğini de belirtti. “Özellikle işgücü piyasası reformu, yüksek kaliteli kayıtlı iş yaratımının artırılmasına yardımcı olacaktır” diye ekledi.
Temel risk: Gevşeme
“İşsizlik biraz artacak ancak yüzde 9 civarında kalacaktır” tespitinde de bulunan OECD, “Enflasyonu kontrol altına almaya yönelik tedbirlerin etkisi olacaktır, ancak yine de enflasyon sadece kademeli olarak düşecek ve tahmin dönemi boyunca yüzde 5’lik hedefin üzerinde kalacaktır. Görünüme ilişkin temel risk, mevcut makroekonomik istikrar politikalarının gevşetilmesi ihtimalinden kaynaklanmaktadır; bu durum daha yüksek enflasyona ve daha fazla istikrarsızlığa yol açabilir. Buna karşılık, mali, finansal ve parasal politikalarda daha fazla güvenilir politika iyileştirmeleri yatırımcıların hissiyatını iyileştirebilir ve büyümeyi güçlendirebilir” dedi.