Tarihselliği modernizimle buluşturan Hiref, Nişantaşı’ndaki yeni konsepti Hiref Cafe ile sanat, gurme lezzetler ve bistro kültürünü bir araya getiriyor. Hiref Cafe, konuklarına bir yandan Anadolu kültüründen seçme tatlar sunarken, diğer yandan özel koleksiyon ve tablolarıyla sanat dolu bir yolculuğa çıkarıyor.
İstanbul’un popüler semtlerinden Nişantaşı; çağdaş tasarımların, el sanatlarının ve gurme lezzetlerin bir araya geldiği Hiref Cafe isimli yeni bir konsepte ev sahipliği yapıyor. Demsa Group bünyesinde bulunan Hiref Cafe, St. Regis otelinin girişinde konumlanıyor. Mekan, tarihselliği modernizimle buluşturan koleksiyonlarıyla ve lezzetleriyle dikkat çekiyor. “Sanat benim hayatımın ayrılmaz bir parçası” diyen Demsa Group Yönetim Kurulu Başkan Vekili Demet Sabancı Çetindoğan, yeni konseptleriyle ilgili sanat, tasarım ve özel tatlar denildiğinde konuklarına keyifli vakit sunacak bir yer olmasını hedeflediklerini söylüyor.
Hiref adını Osmanlı’da 15. yüzyılda “Ehl-i Hiref” adında bir sivil toplum örgütünden alıyor. Osmanlı kültür tarihinin en önemli kurumlarından biri olan Ehl-i Hiref, içerisinde pek çok sanat grubunu barındırıyor. Saray için eserler üreten bu sanatçı topluluğu, dönemin ayrıca trend belirleyicisiydi. Anlamı Farsça, “sanatlar” olan ve el sanatları ustalarının üye olduğu bu örgütte, sanatkâr padişahların çoğu da kendi hazinelerinden Hiref’i destekliyor. Bir ülkenin kültürünün tanıtılmasında sanatın çok değerli bir araç olduğuna dikkat çeken Sabancı Çetindoğan, “Teknolojinin gelişmesi, insanların hayatlarını dijital ortama taşıdı. Ancak bu durum insanların mutlu olduğu ya da tercih ettikleri bir şey değil. Bu, zamanın ruhu. Oysa ki seçme şansı olsaydı inanıyorum günümüz insanı hikayesi olan, insan eli değmiş, aklımız kadar ruhumuza seslenen ürünleri tercih ederdi. Gelecek belki bugünden daha teknolojik ve fonksiyonel olacak. Ama zanaatkârlık, sanatsal bakış açısı ve insani değerler daha saygın ve itibarlı bir yere sahip olacak” diyor.
Hiref koleksiyonlarında genç tasarımcılara kapılarının hep açık olduğunu söyleyen Sabancı Çetindoğan, mekanla ilgili 2020 yılı planları arasında, heykel, resim, fotoğraf veya baskı gibi sanat dallarının özel isimlerini sanatseverler ile buluşturmak istediklerini söylüyor. Hiref Cafe’nin, tasarım bölümünde geleneksel el sanatlarının çağdaş bir tasarım anlayışıyla birleştiği objelerin yanı sıra Anadolu kültürünü yansıtan aksesuar ve mücevher koleksiyonlarının satışı da bulunuyor.
Hiref Cafe’de bir yemek ise, Fikret Mualla, Ahmet Güneştekin, Nuri İyem gibi usta sanatçıların tablolarının duvarları süslediği sanat dolu bir atmosferde başlıyor. Hiref Cafe’nin gurme bölümünde geleneksel lezzetlerin modern yorumlarla birleştiği hurmalı cheesecake (35 TL), damla sakızlı Hiref puding (45 TL), ıspanak dolgulu Hiref mantı (50 TL) gibi örneklerin yanı sıra Kayseri mantısı (45 TL), Antep usulü etli dolma (55 TL), safran ve zerdeçallı tavuk but yahni (55 TL) gibi Anadolu
Türk mutfağından da esintiler bulabilirsiniz. Gökçeada’dan gelen zeytinyağları, Artvin’de özel olarak üretilen organik ballar yine gurme bölümünde karşılacağınız detaylardan birkaçı. Doğal ürünlerle hazırlanan portakallı ve fıstıklı lokumlar ise Hiref Cafe’nin favorileri arasında yer alıyor.
BEYKOZ KOLEKSIYONU A’LEM III. Selim Dönemi’nde, Venedik’e cam işçiliği eğitimi için giden ustalar tarafından kurulan atölyelerde can bulan “Beykoz İşi Cam”, zamanla Osmanlı’da sanatın gözbebeği oluyor. Çeşm-i Bülbül tekniği kullanılarak üretilen tasarımlarda çubuklara özel bir teknik ile mevcut formları veriliyor. FIYAT: 1.400 TL
ABDAN KOLEKSIYONU Farsça da “su tutan” anlamına gelen Abdan, el kesme ve boyama ile üretiliyor. Tepesindeki hilal bronzdan imal ediliyor. FIYAT: 1.350 TL.
NAZAR MUMLUK Tasarım, Hiref’in nazar boncuğunu estetikle buluşturduğu İnanışlar Koleksiyonu’na ait. Anadolu kültüründe nazar, kıskanılan ya da hoşlanılmayan kişiye yöneltilen; kötü şans getirdiğine inanılan bir bakıştı. Bu bakışın gücünü önlemenin ya da ondan korunmanın yolu ise, “göze gözle karşı gelmek” olmuş. FIYAT: 275 TL
AHŞAP KULPLU ORKIDELIK Elegans Koleksiyonu’na ait bakır üzeri gümüş kaplama “El Oyması Gül Ağacı Ahşap Kulplu Orkidelik.” FIYAT: 6.750 TL.
“VARLIK İÇİNDE YOKLUK YAŞIYORUZ”
Sabancı Çetindoğan, İstanbul’u çevresel ve sanatsal açıdan değerlendiriyor: “Biz derya içinde yüzen balıklarız ve çoğu zaman deryayı görmüyoruz. Varlık içinde yokluk yaşıyoruz. Basit kaygıların büyük değerleri tükettiği bir ortam var. İki tane Orta Çağ şatosu bulunan Avrupa şehirlerinin dünya mirası listesine girdiği bir zamanda biz Doğu Roma İmparatorluğu’nun kalan son duvarını kullanarak butik otel inşa ediyoruz. Örnekleri çoğaltarak demogoji üretmek istemiyorum. Suçlu da işaret etmiyorum. Elinizde bulanık akan dört metre derinliği olan bir nehir varsa kenarı yeşillendirilir, üstüne değerli köprüler yapılır. Işıl ışıl aydınlatılır. Ama elinizde Boğaziçi gibi bir değer varsa yapmanız gereken sadece elinizdeki çöpü çöp kutusuna atmaktır. Milyonlarca yılda çizilmiş bir sanat eseri Haliç, elin maharetiyle aklın zarafetinin, gözün inceliğiyle mistik havanın buluştuğu Ayasofya… Topkapı Sarayı’nın kapısında durup denize bakın en az 300 yıl dünyayı yöneten en büyük gücün gördüğü manzarayı göreceksiniz. Turkey-One Derneği olarak biz de dünya medeniyetinin ortak değerlerine hizmet etmek ve evrensel bir dünya kültürü kurulmasına aracılık etmek için çalışıyoruz.”