Yılın ilk aylarında son zamanların en önemli pazarlama olaylarından biri olarak görülen Clubhouse’un sektörde yarattığı rüzgar yılın ortasını bile göremeden dindi. Geçtiğimiz ayın sonunda Android kullanıcılarına kapısını açan uygulama neden bir anda saman alevine dönüştü? Yolunda gitmeyen neydi?
ELIF ERMAN

2020 Yılının Nisan ayında AlphaExploration Co. tarafından piyasaya sürülen ve pandemininde yadsınamaz etkisiyle aradan bir yıl bile geçmeden aynı yılın Aralık ayında 600 bin kayıtlı kullanıcı sayısı açıklayan Clubhouse’un Türk kullanıcıları tarafından keşfedilmesi çok da uzun bir zaman almadı. 2021 yılı Ocak ayı itibariyle Türkiye’deki kullanıcı sayısını artırmaya başlayan sosyal ağ, Şubat, Mart aylarında kulaktan kulağa yayılan ve en fazla konuşulan sosyal medya fenomenlerinden birine dönüşmüştü bile. Uygulamanın sadece iOS kullanıcı- larına açık olması ve nispeten “eski moda” olarak tabir edilebilecek davet sistemiyle kullanıcı kabul ediyor olması bir yandan penetrasyon anlamında bariyer oluştururken diğer yandan yarattığı gizem nedeniyle daha fazla merak edilir bir medya olmasını sağladı.
Türk kullanıcılar arasında Clubhouse hızla yayılırken çok geçmeden influencer’lar, medya kuruluşları, celebrity’ler ve elbette markalar platformda kendine sağlam bir yer edinme telaşına düştü. Pandemi nedeniyle günlerini, haftalarını hatta belki de aylarını evde geçirmek zorunda kalan bireysel kullanıcılar için Clubhouse deyim yerindeyse bir “ilaç” gibi geldi. Gerçek insanlarla gerçek sohbetler etmeye hayli acıkmış kullanıcılar kendilerine sunulan bu “sanal mikrofonun” başında saatler geçirmeye dünden razıydılar. Uzun zamandır özlemini çektik- leri sosyalleşme, kendini ifade etme, yeni birileriyle tanışma ve yeni bir mecrada kimlik inşa etme gibi ihtiyaçları karşılayacakları yeni bir alan vardı. Peki ya diğerleri? Konuya pazarlama bakış açısından bakıldığında ise tablo bu kadar parlak değildi. Çünkü Clubhouse sektör profesyonellerinin yıllardır süregelen kaygısının yeniden tetiklenmesine neden oldu…
TREND MI YOKSA GEÇICI BIR HEVES MI?
Evet, sektör bu soruyu kendine ilk kez sormadı elbette. Ancak pandemi gibi kaynakların oldukça kısıtlı olduğu ve daralmış bütçelerle efektif işlerin yapılmaya çalışıldığı bir dönemde bu soru biraz daha önem kazandı. Pandemi nedeniyle son bir yılda ses ve görüntüyle iletişim kurma becerilerimizin geliştiği, podcast ve Discord gibi bugüne kadar nispeten gölgede kalmış mecraların kullanıcı sayısını artırdığı bir dönemde ortaya çıkan Clubhouse, mükemmel zamanlamasıyla bu rüzgarı arkasına alıp “yeni nesil pazarlamanın” kapılarını açacak bir platform muydu yoksa Android kullanıcıla- rının gelmesine fırsat bile kalmadan solup gidecek bir heves miydi?
Bu sorular toplantı odalarında, dost meclislerinde ve elbette Clubhouse odalarında uzun uzadıya tartışılırken, “media first” işlere imza atmak isteyen marka ve ajanslar ilk case’lerini ortaya koymaya başladı. Kısa sürede furyaya yeni markalar eklendi ve Clubhouse çok geçmeden bir “markalı içerik” mecrasına dönüştü. Ancak hikayenin ilginç yanı tam olarak burada başladı. Çünkü Clubhouse belki de bugüne kadar diğer hiçbir platformda görmediğimiz kadar hızlı bir şekilde düşüş trendine geçti. Üstelik gemiyi ilk terkedenler de sürecin başında en hevesli olan kitle yani pazarlamacılar oldu. Uzun saatler süren tartışmalar azalarak bitti, markalar elini ayağını çekti, konu fikir toplantılarının gündeminden çıktı ve yavaş yavaş hesaplar kapanmaya başladı.
Bu yazının yayına hazırlandığı Mayıs ayı sonu itibariyle Clubhouse, Android kullanıcılarının belki de aylardır beklediği haberi verdi. Ancak Türk kullanıcıları için bu bir nebze geç verilmiş bir haber olarak görülmeye başlandı. Çünkü Clubhouse Türk kullanıcılar için bir heves olmaktan öteye geçemediğini çoktan ispat etmişti. Peki Clubhouse’u sadece birkaç ay içinde “son yılların en büyük pazarlama trendi” klasmanından “saman alevi”ne düşüren nedenler neler oldu? Yolunda gitmeyen şey neydi?
“CLUBHOUSE SEVILDI FAKAT AŞIK OLUNMADI”
Rafineri Stratejik Planlama Direktörü Can Çalışkan, başlarda bu yeni teknoloji- nin yaratıcı kullanımlarını keşfetmenin oldukça ilgi çekici olduğunu anlatıyor. “Platform elindeki teknolo- jinin deneme tahtası olarak lanse edildi. Kalıp bir oyun hamuru gibi” diyor Çalışkan ve ekliyor: “O dönemde en büyük sohbet konusu ‘burada ne yapılır’ üzeriney- di. Herkes içeride platforma uygun formatlar denemenin ve deneyimlemenin heyeca- nını doyasıya yaşadı. Sonra ne oldu derseniz, teknoloji sevildi fakat Clubhouse’a aşık olunmadı. İnsanlar Instagram veya Twitter da bu hizmeti sunacaksa başka bir uygulamaya gerek var mı bilemedi.”
Bundan böyle Clubhouse’u takvimli veya spontan sesli etkinlikleri hayatımıza sokmasıyla hatırlayacağımızı düşünen Çalışkan, “Aynı Meerkat gibi” diyor ve ekliyor “Onu da eğer hatırlıyorsanız!”
AKSIYON ALMAKTA GEÇ KALIYOR
Girişimci ve Dijital Strateji Danışmanı Özgür Alaz, Clubhouse’un elde ettiği başarıda sahip olduğu davetiye sisteminin büyük bir etkisi olduğunu düşü- nenlerden. Platformun ilk doğduğu günlerde Silikon Vadisi elitlerinden başlaya- rak adım adım herkesin yer almak istediği bir yer haline dönüştüğünü hatırlatan Alaz, böylesine olumlu bir başlangıca karşın gelinen noktanın nedenlerini yorumlarken: “Clubhouse, büyük sosyal ağların ya- nında hala ekip ve kaynak olarak çok küçük” diyor ve uygulamanın kendisine milyonlarca kullanıcı kazandırabilecek Android uygulamasını aylar sonra geliştirmesinin negatif etkisine vurgu yapıyor. Aynı şekilde, büyümeyi korumayı sağlayabilecek, ödüllendirme programları, marka iş birlikleri gibi konulara henüz sıra bile gelmediğini hatırlatıyor Alaz.”
EVDE GEÇIRILEN ZAMAN AZALDIKÇA ILGI DE AZALDI
PepsiCo Dijital Strateji, Transformasyon ve İnovasyon Pazarlama Müdürü Volkan Budak, uygulamanın yaşadığı
hızlı yükseliş ve arkasından gelen hızlı düşüşün birçok farklı nedeni olabileceğini savunuyor. Bir yandan tıpkı Özgür Alaz gibi alınmakta gecikilen aksiyonların etkisinden bahseden Budak’a göre, pandeminin etkisinin azalması ve hayatların yavaş yavaş normale dönmeye başlamasının da ilginin azalmasında önemli bir payı var. Bir sosyal ağa ilişkin stratejik yaklaşımlar geliştirebilmek için platformu, kullanıcı kitlesini tam olarak anlamanın ve datalara sahip olmanın kritik olduğunu söyleyen Budak, tam da bu nedenle hayata geçirilen projelerin bütünleşik yaklaşımlar olmaktan uzak olduğunu düşünüyor.