Pek çoğumuzun çalışma hayatında daha iyi iletişim kurma, daha fazla ilgili olmayı başarma vb konularda patronların, şirket yöneticilerinin rolü yadsınamaz. Fakat ya bir de olumsuz örneklerle davranışlarımızı ve yönetim tarzımızı şekillendiren liderlere ne demeli?
Uzmanlara göre, ister kötü ister iyi deneyimler olsun beraber çalıştığımız herkesten bir şeyler öğreniyoruz. Kötü deneyimler bize neleri yapmamamız gerektiğini öğretebilir. Peki kötü örnekler bizlere iş hayatında nasıl bir “iyilik” yapabilir?
Kapalı bir zihne sahip olmanın bedeli
Austin merkezli dijital ajans T3’ün kurucusu ve CEO’su Gay Gaddis pazarlama yöneticisi olarak çalıştığı yıllarda hep doğru bildiğini sanan bir patrona sahipti. Ekonomik bir kriz sırasında Gaddis şirkete çıkış yolu sağlamak için nasıl yön değiştirilebileceğine dair bir iş planı hazırladı ve büyük bir heyecanla, aynı zamandan mentor’u olarak da gördüğü patronuna sundu.
Gaddis, patronunun planı sert bir dille reddetmesiyle büyük bir hayal kırıklığı yaşadığını anlatıyor. Ancak bu deneyim aynı zamanda ona bir şey daha öğretmiş; yani etrafındaki insanları dinlemenin önemini…
Eğer patronu kapıyı yüzüne çarpmasaydı, Gaddis hiçbir zaman kendi başının çaresine bakıp, işini kurmayı düşünmeyecekti.
Kuralların önemi
Teksas, San Marcos’ta yaşayan eğitimci Cynthia Gonzales, kuralları keyfine göre, hiçbir gerekçe olmadan değiştiren bir patronla çalışıyordu. Çalışanlar neyin ne zaman neye göre değişeceğini hiçbir zaman bilemezlerdi ve her konuda patronun keyfine göre davranmak zorundaydılar.
Bir gün Gonzales, bir öğrenciyi almak üzere önceden rezerve edilmiş şirket aracını kontrol etmeye geldiğinde, patronunun rezervasyondan vazgeçtiğini ve aracı bir başkasına verdiğini öğrendi. “Bu durumda kendi şahsi arabamı kullanmam bekleniyordu ama ben bunu kabul etmedim “ diyor Gonzales. “Herhangi bir kaza olması halinde şahsi arabalarımız sigorta kapsamında değildi.”
Gonzales bu tavrının ardından şirketten ayrılmak zorunda kaldı. Ancak bu deneyimi sayesinde kendi personelini kendi kararlarını almaya ve sürekli patronun ne diyeceğiyle ilgilenmek yerine önceden belirlenmiş kurallara göre davranmaya teşvik etti.
Korku sorunların üzerini örter
Seattle’da pazarlama yöneticisi olan Gail, patronunun çalışanları herkesin içinde azarladığı bir şirkette çalışıyordu. Bu tavrı onur kırıcı olmasının yanı sıra personelinin sorunları konuşmaktan çekinmelerine de neden oluyordu. Gail, “bu durum bir korku iklimi yaratıyor ve korku da bir işi yönetmek için iyi bir yöntem değildir” diyor.
Şimdi artık kendisi yönetici olduğundan, çalışanlarından her zaman sorunları ya da hataları açıkça konuşmalarını istiyor. “Bir hata yaptığınızda ve ekibiniz de bunu yakaladığında, bu durum, hataları olan önemli bir pazarlama memosu göndermekten çok daha sağlıklıdır” diyor.
Dürüst bir bilgilendirmenin önemi
Danışmanlık işi yapan Courtney Johnston uzun zamandır mentorluk yapan birisi için çalışmaya başladıysa da, kısa sürede pişman oldu. Mentor Johnston’dan New Jersey’deki ofisine personel bulmasının yanı sıra kendisinin işteki full-time sorumluluklarını da üstlenmesini istemişti. Bu arada, mentor Johnston’ın getirdiği adaylardan hiçbirisini beğenmiyordu.
“Altı ay boyunca haftada 30-40 kişiyle görüştüm” diyen Johnston nihayetinde bir danışman ekibini görevlendirmek zorunda kaldı çünkü mentorun tüm taleplerini karşılayan tam zamanlı adayları bulmak zordu.
Johnston büyük bir projeyi tamamladıktan sonra ofise dönünce, patronunun bir sonraki projeyi planlamak için yapılacak toplantıyı iptal ettiğini gördü. İşten kovulmuştu.
Johnston önceden bu konuda kendisine hiçbir uyarı yapılmadığı için çok şaşırmıştı. “Ben hiçbir zaman çalışanıma bu şekilde davranmazdım” diyor. “Bu tür bir arkadaşlık ilişkisi ve dürüst bir bilgilendirmeden kaçınma uygun bir davranış değil.”