Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Maden Sektörü Uzmanı Martin Georg Hahn, Türkiye’nin işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat konusunda uzun zamandır çaba gösterdiğini ancak yasaların her bir işyeri ve maden ocağında uygulanmasının sağlanmasına ihtiyaç olduğunu söyledi.
Son 10 yılda Türkiye’de yaklaşık 15,000 kişi iş kazalarında hayatını kaybedip 30,000 kişi de iş göremez hale gelirken; bu yıl Mayıs ayında Soma’da yaşanan kömür madeni faciasında 301 işçinin hayatını kaybetmesinin ardından maden sektörü ve iş güvenliği koşulları yeniden tartışılmaya başlandı.
Çalışma Bakanlığı ve ILO’nun birlikte düzenlediği Madencilik Sektöründe İş Sağlığı ve Güvenliğinin Geliştirilmesi toplantısı sırasında Reuters’ın sorularını yanıtlayan Hahn, Türkiye’nin uzun zamandır işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında yasal zemine yönelik çalışmalar yaptığını belirtti, şöyle konuştu:
“Türkiye mevzuat çalışmalarında belli bir çaba sarf ediyor ama bu yasaların her bir maden ve iş yerinde uygulanması konusuna ihtiyaç olduğu görülüyor. Bu, birçok ülkenin karşılaştığı bir konu ve bunun için işçilerin eğitilmesi, işverenlerin farkındalığının artırılması, her aktörün hakları ve sorumlulukları konusunda bilinçlendirilmesi ve yardım alması gerekiyor.”
Çalışma Bakanı Faruk Çelik katıldığı bir toplantıda, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda yeterince farkındalık olmadığını belirterek, müfettişlerin uygunsuz bulup mühürlediği bazı ocaklarda, maden sahiplerinin mührü kırıp ocağı açtığını, işçilerin de bu durumu bildikleri halde ocağa indiklerini söyledi.
Çelik, “Yılda iki kere gelen müfettişe işi bırakamazsın. ‘cezayı öde, yanlışa devam et’ anlayışı olduğu sürece en katı ceza da kâr etmeyecek” dedi.
Hahn, Türkiye’nin, ILO’nun 1995 yılında kabul ettiği 176 sayılı madenlerde iş güvenliği sözleşmesini kabulünün önemli bir gelişme olacağını kaydetti.
Hükümet, Eylül ayında, ILO’nun 167 sayılı inşaat işleri ve 176 sayılı maden işlerinde güvenlik ve sağlık sözleşmelerini onaylanmak üzere TBMM’ye sevk etti.
Bu yıl Türkiye’de, Soma faciasının yanı sıra, Eylül ayında İstanbul’da bir inşaatta asansör kazasında 10 işçinin hayatının kaybetmesi de dikkatleri bu sektörlere çekti.
Madencilik, gemi inşa, inşaat gibi sektörlerin dünyanın her yerinde riskli iş olduğunu söyleyen Hahn, “Her riskli iş, tehlikeli olmak zorunda değildir… Bu işlerde koşullar ofis işlerine göre anlık olarak değiştiği için ona göre tedbirleri düzenlemeniz gerekir” dedi ve şöyle devam etti:
“Riskli sektörlerde vasıflı olmanın büyük önemi vardır. Hatta, madencilik, inşaat gibi vasıfsız işçilerin çalıştığı riskli işlerde, işçilerin iş ortamını diğer iş yerlerine göre daha iyi anlaması gerekir. İşçilere vasıf kazandırılması konusunun da önümüzdeki dönemde Türkiye’nin bu alandaki diğer büyük gündem maddesi olacağını düşünüyorum.”
ILO’dan Türkiye’deki iş güvenliği ile ilgili açıklama
By Fortune Türkiye