Türkiye ekonomisine sağladıkları net döviz girdisi ile stratejik sektörler arasında yer alan çimento, cam ve seramiğin her yıl artan ihracat performansı, Irak ve Rusya’daki siyasi istikrarsızlıktan olumsuz etkilendi. Üç sektörün tek koordinatör birliği olan Çimento, Seramik, Cam ve Toprak Ürünleri İhracatçıları Birliği’nin (ÇCSİB) ocak-temmuz dönemi ihracatı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2 azalarak 1,9 milyar dolar oldu.
ÇCSİB, 2014 yılı Ocak-Temmuz dönemi ihracat verilerini ve gelecek dönem hedef ve beklentilerini bugün düzenlenen basın toplantısında paylaştı. Toplantıya, ÇCSİB Başkanı Bahadır Kayan, Başkan Yardımcıları Ali Özinönü ve Haluk Sarıaltın ile yönetim kurulu üyeleri katıldı. Toplantıda konuşan ÇCSİB Başkanı Bahadır Kayan, birliğin en büyük pazarı olan Irak’a ihracatın, ülkedeki siyasi istikrarsızlık ve İran nedeniyle ocak-temmuz döneminde yüzde 24 azalarak 157 milyon dolar seviyesine indiğini söyledi. Kayan, en fazla ihracat kaybının yüzde 35 ile Libya ve yüzde 27 ile Rusya’da yaşandığına dikkat çekti. Kayan, Irak dışında birliğin en büyük pazarları arasındaki Almanya’ya ihracatın yüzde 21, İngiltere’ye ise yüzde 40 arttığına işaret eden Kayan, ürünleriyle ulaşılan ülke sayısının 196’ya çıktığını söyledi.
Kayan, Irak ve Rusya’da yaşanan ihracat kaybına rağmen, yılsonu ve 2023 hedeflerinin değişmediğini belirterek, “Bu yılsonunda yüzde 5 artışla 3,9 milyar dolar ve 2023 yılında ise ortalama yüzde 7 artışla 7,3 milyar dolar ihracat hedefliyoruz. Hedef pazarlarımız ise AB’den Rusya’ya Ortadoğu’dan Uzakdoğu’ya tüm dünya olacak” dedi.
Ebola virüsü ihracatçıları tedirgin ediyor
ÇCSİB Başkan Yardımcısı Ali Özinönü, çimentonun ocak-temmuz dönemi ihracatının yüzde 18 azalarak 400 milyon dolar olduğunu, Irak’a ihracatlarının ise durma noktasına geldiğini söyledi. Özinönü, “Çimento ihracatı Libya, Irak ve Rusya’daki siyasi istikrarsızlık nedeniyle yüzde 50’ye varan oranlarda düştü. İran’ın düşük enerji maliyetleri ve navlun avantajı sayesinde Irak pazarına egemen olması da sektörümüzü olumsuz etkiledi. Rusya ise limanlar üzerinde baskı kurarak ihracatımızı engellemeye çalışıyor. Firmalarımız Irak ve Rusya’daki kaybı Batı Afrika gibi yeni hedef pazarlarda karşılamaya çalışıyor. Ancak bölgede yaşanan Ebola salgınının sürmesi de ihracatçıları gelecek dönem için endişelendiriyor. Gemi firmaları da bölgeye ulaşım maliyetlerini yükseltmeyi planlıyor” dedi.
İç piyasa satışlarının yılın ilk dört ayında oldukça canlı geçtiğini belirten Özinönü, “Yılın ilk aylarında yüzde 35’lere varan oranda artış yaşandı. Ancak mayıs sonrasında tatil sezonunun başlaması ve daha da önemlisi Ramazan ayının etkisiyle durağan bir döneme girildi. İç piyasadaki talep azalmasında, bu yıl içinde gerçekleşen seçimlerin de etkisi oldu. Yılsonunda çimentoda ortalama yüzde 7 artış ile 1 milyar dolar ihracat hedefliyoruz” dedi.
Irak ve Rusya’da yaşanan olumsuz tabloya rağmen, çimento ihracatının Suriye ve İsrail’e artarak sürdüğüne dikkat çeken Özinönü, “Suriye’ye ihracatta yüzde 61, Mısır’a ise yüzde 285 oranında bir artış yakaladık. İsrail’e ihracat, yaşanan sorunlara rağmen artarak sürüyor. ABD pazarının yeniden büyümeye başlamasıyla çimento ihracatının yeniden ivme kazandı” dedi.
Türkiye seramikte İtalya ve İspanya ile aynı ligde
Birliğin en genç ve en güçlü sektörü olan seramikte ise AB ülkelerindeki daralma ve özellikle komşu ve çevre ülkelerde yaşanan siyasi istikrarsızlık nedeniyle büyüme oranı yavaşlasa da artış trendi sürdü. Birlik ihracatından yüzde 34 pay alan seramik sektör, ocak-temmuz döneminde yüzde 7 artışla 671 milyon dolar ihracat gerçekleştirdi.
ÇCSİB Başkanı Bahadır Kayan, seramik sektörünün Libya’ya ihracatta yüzde 42’lik oranda kayıp yaşadığını, bununla birlikte ABD gibi dev bir pazara yüzde 38 gibi artış kaydettiğini söyledi. Gerek katma değerli üretim gerekse Seramik Tanıtım Grubu’nun promosyon aktivitelerinin sektör rekabetine olumlu katkı yaptığına değinen Kayan, “Türk seramiğinin marka imajı, artık İtalya ve İspanya gibi ülkelerle aynı kalite seviyesinde algılanıyor. Buna paralel dünyada seramik sektörünün en büyük hedef pazarları arasında yer alan Almanya, İngiltere, İtalya ve Fransa gibi ülkelere ihracat artışımız ocak-temmuz döneminde de sürdü ve söz konusu ülkelerin seramik ihracatımız içindeki payı yüzde 28’e yükseldi. Aynı şekilde ABD ve Kanada gibi dünya devi pazarlara da yılın ilk aylarında yüzde 50’e varan oranlarda ihracat artışı kaydettik. Yılın ilk yarısında beklentinin üzerinde bir performans gerçekleştiren seramik sektörümüzün, önümüzdeki dönem iç piyasada da kentsel dönüşüm projeleri ile gelişimini sürdüreceğine inanıyoruz” dedi.
Kayan, Türkiye’nin halen dünya seramik kaplama malzemeleri ihracatında beşinci, seramik sağlık gereçleri ihracatında ise Avrupa’da birincisi olduğunu hatırlattı.
Cam sektöründe yatırımlar yurt dışına kayıyor
Dünya cam ev eşyası üretiminde dünyada üçüncü olan ve birlik ihracatından yüzde 27 pay alan cam sektörü ise ocak-temmuz döneminde geçen yıla göre yüzde 12 artışla 532 milyon dolar ihracata imza attı. Başkan Yardımcısı Haluk Sarıaltın, sektörün en büyük ihracat pazarlarının Batı Avrupa ülkeleri ve Irak olduğunu, İngiltere’ye yüzde 47 oranında artış yaşandığını söyledi. Sarıaltın, bakırsız ve kurşunsuz üretilen doğa dostu ekolojik ayna, standart çift camlara göre dört kat daha etkin ısı yalıtımı ile daha etkin enerji tasarrufu sağlayan üçlü çiftcam üniteleri gibi ürünlerle doğaya saygılı çevre dostu binalar yaratılmasına olanak sağladıklarını ve uluslararası rekabette öne çıktıklarını söyledi.
Sarıaltın, yükte ağır değerde hafif olan cam sektöründe yatırımları yurt dışına kaydığını belirterek, “Yatırımların Rusya gibi yerel pazarlarda yapılması ağırlık kazandığı için, maalesef Türkiye ihracatına net katma değer yaratan ihracatımızın orta ve uzun vadede azalması gündeme gelebilir. Ayrıca Rusya’da cam üretiminin artması, gümrük vergileri ve tüketimdeki durgunluk, bu ülkeye gelecek beş yıllık ihracatta durgunluk yaşatabilir”
Sarıaltın, ayrıca iç piyasada ise yapı ruhsatlarının yüzde 89, yapı izin belgelerinin yüzde 81 gibi rekor düzeyde artması, buna paralel inşaat firmalarının mevcut projeleri hızla tamamlayıp yeni projelere başlamasının yurtiçi üretim kapasitesinin yarıdan fazlasını oluşturan düzcam tüketimine olumlu yansıdığını söyledi. Sarıaltın, “Diğer yandan sektörümüzde artan ithalat da rekabet gücümüz açısından önemli bir konu. İhracat gelirlerinden vergi almayan kalitesiz Uzak Doğu ürünleriyle iç pazarda rekabet zorlaşıyor” dedi.
Enerji vergilendirmesinde AB mevzuatına uyum gerekli
Gerek birliğin gerekse Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşma yolunda kamu desteğine ihtiyaç duyduğuna dikkat çeken Kayan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Üç sektörde üretim yüksek enerji ve işçilik maliyetleri ile gerçekleştiriliyor. Özellikle girdi maliyetlerimizin büyük kısmını oluşturan enerji fiyatlarının düşürülmesi için yoğun bir çaba içindeyiz. Enerjinin vergilendirmesinde AB mevzuatına uyum, enerjiyi verimli kullanan firmalara özel indirimler sağlanması gibi uygulamalar, firmalarımızın iç ve dış rekabette elini güçlendirmesi ve yatırımların yurt dışına yönelmemesi açısından büyük önem taşıyor. Birlik olarak ayrıca; hammadde kaynaklarına erişimin kolaylaştırılması ve kullanımının önündeki engellerin kaldırılması, demiryolu ağı başta olmak üzere lojistik altyapının geliştirilmesi ve hedef pazarlarla serbest ticaret anlaşması imzalanması gibi konular, sektörümüz için ivedilikle atılması geren önemli adımlardır.”