‘İdam ve hadım tartışılsın’

By Fortune Türkiye

Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, kadına karşı şiddete ve vahşete dayalı öldürmelerde idam cezası ile ölümle sonuçlanmayan cinsel şiddette niteliğe göre süreli veya sürekli olarak erkeklik gücünü yok etme cezası seçeneklerinin yeniden tartışılması gerektiği görüşünü dile getirdi.

İyimaya, yaptığı yazılı açıklamada, Özgecan Aslan’ın muhatap olduğu cinsel şiddet ve vahşice öldürülmenin, insanlığa düşülmüş ağır bir leke olduğunu belirterek, “Hukukun mümkün kıldığı en katı cezayı katile tatbik etmek; bizleri sorumluluktan kurtarmaz. Ağır travmalardan ders çıkarmak ve sistemi buna göre düzeltmek; vicdanın, aklın ve bilimin gereğidir” dedi. 

Büyük Meclis’in tabii misyonunun en başta yaşama hakkını korumak ve ona yönelik tehditleri caydırıcı-hukuk ile bertaraf etmek olduğunu kaydeden İyimaya, şunları kaydetti: “Bu anlayış içinde; kadına karşı şiddete ve vahşete dayalı öldürmelerde idam cezası, ölümle sonuçlanmayan cinsel şiddette niteliğe göre süreli veya sürekli olarak erkeklik gücünü yok etme cezası seçenekleri yeniden tartışılmalıdır. Bu tür cezalara, yasama organının af veya benzeri azaltıcı yasalarla müdahalesini önleyecek çekirdek Anayasa normlarını üretmeliyiz. (Aksi takdirde cezalar, çoğu kez ödüle dönüşmektedir). 

En başta yaşama hakkı olmak üzere, temel hakları koruma misyonu uhdesinde bulunan Büyük Meclisin değerli Başkanına, iş bu misyondan kaynaklanan görev düşmektedir: Partiler, Başkanımız tarafından bu gündemle ziyaret edilerek, toplumun güvenini tazeleyecek ve caydırıcı hukuku yürürlüğe koyacak kısa süreli ve sınırlı bir norm çalışmasının sağlanmasının uygun olacağını düşünmekteyim. Yasama iktidarı, daha çok bu günler için vardır. Türkiye’mizin, Özgecan’ın ailesinin, dostlarının, hepimizin başı sağolsun. Özgecan’a Allah’tan rahmet diliyorum.”

“Kızımın başına gelse cezasını kendim verirdim”
Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın öldürülmesine ilişkin, “Şayet benim kızımın böyle bir olay başına gelseydi ben elime silah alır bunun cezasını kendim verirdim ve cezasına da katlanırdım, ama devletlerin reaksiyonlarının bu şekilde olmaması gerekir” dedi. 

AB Bakanlığı’nda düzenlenen kahvaltıda Jean Monnet Kürsüsü başkanlarını ağırlayan Bozkır, Jean Monnet bursuna ilişkin bilgi verdi ve gazetecilerin sorularını cevapladı. 

Bozkır, gazetecilerin Özgecan Aslan’ın öldürülmesine ilişkin soruları üzerine, “Gerçekten Özgecan kızımızın menfur bir cinayete kurban gitmesi, hepimizin içini yakmıştır.  Hem bir insan olarak hem baba olarak beni de derinden yaralamıştır” diye konuştu. 

Bozkır, sözlerine şöyle devam etti: “Ancak idam cezası konusunu, sanıyorum bugün içinde bulunduğumuz psikoloji içinde değil, çok daha sağlıklı bir ortamda değerlendirmemizin doğru olacağını düşünüyorum. İdam cezası, Türkiye’de 2000 yılında kaldırılırken çok uzun düşünülmüş bir cezadır ve 1986 yılından beri Türkiye’de idam cezası olmasına rağmen de bu gerçekleştirilmemiştir. Şayet benim kızımın böyle bir olay başına gelseydi ben elime silah alır bunun cezasını kendim verirdim ve cezasına da katlanırdım, ama devletlerin reaksiyonlarının bu şekilde olmaması gerekir.”

Kişisel hislerle devletin reaksiyonunu ayırmak gerektiğini söyleyen Bozkır, “Devlete insan öldürmek bir anlamda yakışmaz diye düşünüyorum. Devletin görevi, suçlu yakalamaktır ve hak ettiği en ağır cezayı vermektir. Tabiatıyla devlet, herkese adalet çerçevesinde yaklaşmak zorundadır” ifadelerini kullandı.

Özgecan’ı öldürenleri lanetlediğini belirten Bozkır, bu kişilerin son günlerini cezaevinde acı, pişmanlık ve utanç içinde geçirmelerinin onlara verilecek en büyük ceza olduğunu vurguladı. 

Bakan Bozkır, “Bu çerçevede de mevcut kanunlarımızdaki en ağırlaştırılmış müebbet cezasının, bu tür suçlar için idam cezası yerine uygulanmasının daha doğru olacağını düşünüyorum” dedi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çalık
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Öznur Çalık da “İdam kararının tekraren mutlaka tartışılması gerektiğini düşünüyorum” dedi.

Mersin Öğretmenevi’nde ”Yeni Türkiye’de Sivil Toplum Buluşmaları” programı kapsamında kentteki sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya gelen Çalık, burada Türkiye’de yapılan ve yapılacak yatırımları ele alacaklarını, aynı zamanda, başlattıkları Milli Birlik Kardeşlik Projesi’ni de konuşacaklarını söyledi.

Mersin’i hep güzel yönleriyle andıklarını fakat 3 gün önce yaşanan Özgecan Aslan’ın vefatıyla yüreklerin yandığını ifade eden Çalık, şöyle devam etti: ”21. yüzyıldayız ve 20 yaşında bir genç kızımızı maalesef hunharca katlettiler. Bu katlediş, cahiliye döneminde ancak diri diri toprağa kadınların gömüldüğü dönemlerden kalmıştır. O dönemleri ‘cahiliye dönemleri’ diye nitelendirir ve ‘kız çocukları diri diri toprağa gömülürdü’ diye anlatırız. Bugün 21. yüzyılın Türkiye’sinde 20 yaşındaki bir kızın; hayatının baharında, çiçeği burnunda bir evladımızın; Özgecan’ın katledilişi hepimizin yüreğini dağladı. İnsanlık dramı ve insanlık dışı bir işlemle karşı karşıyayız. Bunu yapanların insan olmayacağını çok net ifade etmek gerekir.”

Bir insanın canını yakmanın bütün insanlığın canını yakmakla eşdeğer olduğuna işaret ederek bu konuyla ilgili tedbirlerin alınması gerektiği kanaatini dile getiren Çalık, şunları kaydetti: ”Biz idamı kaldırdığımız andan itibaren özellikle devlete karşı yapılan suçlarda idamın kaldırılması tabii ki hepimiz için çok önemliydi ama bugün dönüp Türkiyemize, dünyaya baktığımızda cana kıyan 20 yaşındaki bir genç kıza ya da geçmiş dönemlerde 3-4 yaşında çocuklara tecavüz ederek, onların hayatını karartarak, öldürerek, canlarını alan bu canilere verilecek en güzel cevabın bence insanlık adına verilmesi gerektiğini düşünüyorum ve idam kararının tekraren mutlaka tartışılması gerektiğini düşünüyorum.”

Devlete karşı yapılan suçları bir tarafa koyup bir insanın canını alanın karşılığında canının alınacağını bilmesi gerektiğini ifade eden Çalık, bu konuda sivil toplum örgütlerinin de sesini yükselteceğine inandığını belirtti.

BENZER MAKALELER

SON MAKALELER

Loading...