Bain&Company tarafından açıklanan 13. Küresel Girişim Sermayesi Raporu’na göre, yapılan satın alma anlaşmalarının toplam değeri 1.1 trilyon doları aşarak bütün zamanların rekorunu kırdı. Ortalama bir satın alma anlaşması ilk kez bir milyar dolar seviyesini aştı.
ERSAN TAYLAN
Öncü girişimcilerimizin yurtdışına açılıp küresel pazarlarda önemli yerler edindikleri hepimiz gururla izliyoruz. Bu sayı arttıkça Türkiye girişimcilik ekosistemi de gelişiyor. Aynı zamanda ülkemiz- deki girişimcilik eğilimi yükseliyor. Bu artış ve finansal kaynaklar ile Türkiye, dünyanın önde gelen girişim ekosistemlerinden biri olmaya aday. Peki, küresel girişim sermayesi yatırımları ne durumda?
SATIN ALMA FİRMALARI
Bain&Company tarafından hazırlanan 13. Küresel Girişim Sermayesi Raporu’na (Global Private Equity Report) göre; girişim sermayesi 2021’de kendisi için yeni ve yüksek standartlar belirledi. Yapılan satın alma anlaşmalarının toplam değeri 1.1 trilyon doları aşarak bütün zamanların rekorunu kırdı. Bu performans 2020’deki 577 milyar doları ikiye katlarken, küresel mali kriz öncesi 2006’da kırılan 804 milyar dolar düzeyindeki rekoru da yerle bir etti. Bu artışın altında anlaşmaların sayısı değil ölçeği yatıyor. Bir milyar doların üstündeki anlaşmaların sayısı 2021’de yaklaşık iki katına çıktı; ortalama anlaşma büyüklüğü ise yüzde 57 artışla ilk kez 1.1 milyar dolar seviyesine yükseldi. 10 yıldır istikrarlı bir şekilde artan yatırıma dönüşmemiş sermaye 2021’de yeni bir rekor kırarak küresel düzeyde 3.4 trilyon dolara çıktı. Bunun yaklaşık bir trilyonu satın alma fonlarında bulunuyor.
FİNANS-TEKNOLOJİ-SAĞLIK
Yapılan her üç satın almadan birinde bir teknoloji şirketi oluyor. Finans teknolojisi, sağlık hizmetleri ve iş hizmetleri gibi rakiplerin önüne geçmenin teknoloji uzmanlığının bir fonksiyonu haline geldiği sektörlerdeki sürekli büyüme artık bütün satın alma anlaşmalarının yarıdan fazlasında teknolojinin kilit önemde bir yatırım nedeni olduğu anlamına geliyor.
Yatırımlara ek olarak çıkışlar da rekor kırdı. 2021’de her bir çıkış kanalı olabildiğince cazipti. Satın alma fonları toplamda 957 milyar doları küresel düzeyde varlıklara yatırdılar ve hem 2020’deki güçlü performansı ikiye katladılar. Bir önceki yıla göre yüzde 325 artışla 158 milyar dolara ulaşan özel amaçlı alım şirketlerinin anlaşmaları özellikle dikkat çekici.
SATIN ALMA FONLARI
Girişim sermayesi 2021’de yatırımcılar için iyi sonuçlar almaya devam etti. Satın alma fonları, halka açık pazarlara kıyasla daha güçlü, net ve zaman içinde daha iyi getiri sağlarken, kapsamı genişletiyor
ve daha istikrarlı performans sunuyor. Preqin tarafından 2021’in dördüncü çeyreğinde yapılan ankete katılan sınırlı ortakların yüzde 95’i geçen yıl girişim sermayesi portföylerinin beklentilerini karşıladığını veya aştığını söylerken, bazıları 2022’de performansta biraz soğuma beklediklerini ifade etti. Toplanan küresel fonlar tüm özel sektör yelpazesinde şimdiye kadarki en yüksek düzeyi olan 1.2 trilyon dolara ulaştı. Satın alma fonları 2021’de 387 milyar dolar toplayarak en iyi ikinci yılı yaşadılar.
ÇEVRE, SOSYAL, YÖNETİŞİM…
Rapor çevre, sosyal ve yönetişim üzerindeki baskılar, Asya’daki anlaşmalarla ilgili gelişmeler ve artan enflasyon sorunu gibi izlenmesi gereken ana unsurlar üzerinde de duruyor. Giderek daha fazla sınırlı ortak ve nitelikli ortak çevre, sosyal ve yönetişim konularında anlamlı stratejiler uygulama arayışına girerken karşılarına ölçüm alanındaki boşluk çıkıyor ve başarıyı ölçmelerini zorlaştırıyor. Söz konusu alanlara yönelik belirli veri standartlarının ve bunlarla ilgili en iyi uygulamaların olmayışı yatırımcıların girişim sermayesi portföylerinin bu alandaki performansını tutarlı bir şekilde değerlendirmelerini engelliyor.
ENFLASYON SORUNU
Girişim sermayesi yatırımcılarının 2021’de yaptıkları teknoloji anlaşmaları 284 milyar doları buldu ve bunun yüzde 90’ı yazılım anlaşmalarıydı. B2B yazılım ve teknoloji alanındaki yatırımların performansı yükseldikçe yatırımcıların da bunlar için iştahı artıyor. 2021’de başını kaldıran yeni bir etken ABD’de ve diğer pazarlarda 40 yıldır görülmemiş seviyelere çıkan enflasyon oldu.
Bu enflasyonist dönem geçici olabilir, ama ABD Merkez Bankası’nın ve diğer merkez bankalarının tepkileri mevcut ve gelecekteki anlaşmaları şekillendirecek.