EY Türkiye Ülke Başkanı Metin Canoğulları, futbol kulüplerinin önünü görebilmesi için borçlarının yapılandırılmasının hayati önemde olduğunu söylüyor.
Ağır borç yükü altındaki futbol kulüplerinin borçlarının yeniden yapılandırılması gündemde. Kulüplerin 15 finans kuruluşuna borcu bulunuyor. EY Türkiye Ülke Başkanı Metin Canoğulları, futbol kulüplerinin kısa vadede önünü görebilmesi ve orta vadede ekonomik olarak düzlüğe çıkması için böyle bir hamlenin yapılmasının hayati önemde olduğuna dikkati çekiyor. Canoğulları, borç yapılandırması, şirket birleşme ve satın almaları konusundaki sorularımızı yanıtladı.
Birçok şirketin borçlarını yapılandırması gündemde. EY olarak kaç şirketle yapılandırma çalışmasına girdiniz?
Belirttiğiniz gibi, ekonomide hassas bir dönemden geçiyoruz. Özellikle, Ağustos 2018’den bu yana küçük/orta ölçekli firmalardan büyük holdinglere kadar tüm piyasa oyuncularının nakit akışını olumsuz yönde etkileyen gelişmeler yaşanmış olsa da kısa sürede alınan önlemler ile ekonominin dengelenmesi sağlandı. Tabii bu süreçte, finansman maliyetlerinin artması şirketlerin kısa ve uzun vadeli nakit ihtiyaçlarını karşılamasında zorlanmalarına sebep oldu. Bu zorluklara ek olarak, şirketlerin borçlanma yaklaşımlarındaki hatalar da (uzun vadeli yatırımların kısa vadeli finansmanlarla yapılması, firmaların gelirlerinden farklı döviz türleri ile borçlanması gibi) şirketleri olumsuz etkiledi. EY Türkiye olarak yeniden yapılandırma kapsamında farklı sektörlerde faaliyet gösteren 6 şirkete danışmanlık hizmeti sunduk ve sunmaya devam ediyoruz. Önümüzdeki süreçte de yeniden yapılandırma hizmetlerine olan ilginin devam edeceğini düşünüyoruz. Finansal yeniden yapılandırmanın yanı sıra operasyonel ve tecrübeli insan kaynağı anlamda da yeniden yapılandırmanın önemli olduğunu görüyoruz.
Yeniden yapılandırma şirketlere ne tür avantajlar getirebiliyor?
Hem borçlunun hem de finansal kuruluşun borcun tamamının tahsil edilmesini sağlayacak ve firmanın gelecek dönem iş planlarıyla elde etmeyi hedeflediği nakit akışına uygun olarak borcun daha uzun vadeye yayılarak tamamının geri ödenmesi hedefleniyor. Söz konusu iş planlarıyla uyumlu olarak gerekli olması durumunda bankalardan geri ödemesiz dönem talep ediliyor ve firmaların likidite sıkışıklığının önüne geçiliyor. Finansal kuruluşlar tarafından da bakıldığı zaman bugün borcun tamamını tahsil edememe riski yerine borcun uzun vadeye yayılması ve tamamının tahsil edilmesinin önü açıyor. Burada en önemli nokta, finansal kuruluşların, firmaların sunduğu iş planına ve içinde bulundukları nakit likiditesi sorunundan çıkış hikâyelerine inanmalarıdır. Bu noktada bağımsız danışmanlardan teknik ve finansal açıdan iş planlarının teyit edilmesi önem arz ediyor. Böylece finansal kuruluşlar ve şirketler bir araya gelerek çözümü kendi aralarında yeniden yapılandırma ile bulup taraflar için en kazançlı sonuca ulaşmış olurlar, aksi halde hukuki bir yola gidilmesiyle iki tarafın da maddi kayıplarına ek olarak zaman kayıplarına sebebiyet verir.
Şirketlere sıkıntılardan çıkış anlamında bir reçeteniz var mı?
Yeniden yapılandırmaya girmeyi düşünen bir şirketin, içerisinde bulunduğu durumu net bir şekilde göstermek için mevcut durumunun tespiti önem arz ediyor. Bu kapsamda, şirketin kısa ve orta vade nakit likiditesinin iyi analiz edilmesi gerekiyor. İlaveten, şirketin mevcut iş planı ile uyumlu olarak orta ve uzun vadeyi içerecek şekilde finansal modeli ve bankalara sunulacak olan finansal ve hukuki unsurları içeren yapılandırma teklifi ön hazırlık adına sayabileceğimiz belli başlı evrakların arasında geliyor. Finansal modelin çıktılarına göre farklı senaryolar üzerinde hazırlanacak olan yapılandırma planında vade uzatım senaryoları ve varlık satışları gibi kritik konuların analizlerinin yapılması hazırlık sürecinin önemli bir parçası.
Futbol kulüpleri bu süreçten nasıl etkilendi?
Öncelikle, kulüplerin mali açıdan yeniden yapılandırılması hamlesi ve harcamaların disiplin altında yapılması için yürütülen çalışmalar kulüpler tarafından olumlu karşılıyor. Aynı zamanda Finansal Fair Play (FFP) uygunluğu için yeniden yapılandırmalar önemli bir adım oluyor. Bütçeyi ölçülü kullanan kulüpler de dahil olmak üzere kurların ani artışından etkilenen takımlar, yabancı döviz kuru ile futbolcuların maaşlarını ödemekte zorluk çekiyor. Bunun yanı sıra faizlerin artması da kulüplerin borçlanmalarında sıkıntı yaratıyor. Futbol kulüplerinin kısa vadede önünü görebilmesi ve orta vadede ekonomik olarak düzlüğe çıkması için böyle bir hamlenin yapılması, kulüpler için hayati önem taşır hale geldi.
Geçtiğimiz yıl şirket satın alma birleşmelerde işlem sayısının azaldığı görüldü. Bu yıl için öngörünüz nedir?
Hem siyasi hem de ekonomik belirsizliklere paralel olarak 2019 yılında da 2018 yılına benzer bir performans bekliyoruz. Bazı büyük hacimli özel sektör ve özelleştirme işlemlerinin olması durumunda işlem hacmi 10-15 milyar dolar seviyelerinde olabilir. İşlem adedi ise 200 seviyelerinde gerçekleşebilir.
Yabancıların Türkiye’ye bakışı nasıl? Türk şirketleriyle bu dönemde ilgileniyorlar mı?
Yabancı yatırımcıların Türkiye’ye ilgisinin özellikle kur dalgalanmaları sonrası azalış gösterdiğini gözlemliyoruz. Yabancılar için ekonomik ve siyasal istikrar bir hayli önem arz ediyor. Özellikle kur hareketleri ve artan maliyetler sebebiyle Türk şirketlerinin karlılıklarında azalış ve bilanço yapılarının etkilenme durumu sebebiyle yatırımcıların inceleme süreçlerini daha uzun tuttuğunu ve işlemlerin kapanışları üzerinde risk oluşturduğunu gözlemliyoruz. Özellikle bu dönemde işlemlerde sinerji ve ek değer yaratma potansiyeli olan stratejik yatırımcıların ilgisinin finansal yatırımcılara nazaran daha yüksek olduğunu ve hem Türkiye’deki ucuz işgücü ve maliyet unsurlarından hem de Türkiye’nin geniş iç piyasası ve coğrafi konumundan faydalanmayı ön planda tuttuklarını söyleyebiliriz. Özellikle seçimler sonrasında türlü belirsizliklerin ortadan kalması durumunda harekete geçmeyi planlayan birçok farklı coğrafyadan farklı yatırımcı grupları olduğunu biliyoruz. Hangi sektörle ilgileniyorlar?
Yatırımcıların ilgisinin gelir yapısını çeşitlendirebilen ve katma değerli üretim/hizmet sağlayan sektörlere daha çok olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle kurlardaki ve enflasyondaki artışın etkisiyle maliyetleri artan üreticilerin hem pazar çeşitlendirmesi sağlaması hem de yabancı para biriminde gelirleri artırması durumunda risklerini düşürdüğünü ve yatırımcıların daha çok ilgisini çektiğini belirtebiliriz. Özellikle katma değerli ve ihracata yönelik üretim yapan sektörler ve teknoloji alanları yatırımcıların daha çok ilgisini çekiyor.
Geçmişte özellikle ABD ve Avrupa’dan yatırımlar geliyordu. Bu anlamda hangi yatırımcılar Türkiye ile ilgileniyor?
ABD ve Avrupa merkezli yatırımcıların Türkiye ilgisi azalarak da olsa devam ediyor. Özellikle Avrupa ülkeleri ile uzun süreli ticari ilişkilere istinaden yatırımcıların Türkiye’deki şirketlere ilgisi devam etmekte. Özellikle son dönemde bu coğrafyalara ek olarak uzak doğudan özellikle Güney Kore, Çin ve Japonya’dan yatırımcı ilgisinin arttığını gözlemliyoruz. Bunda Türkiye’deki düşük maliyetlerden faydalanma ve sinerji yaratarak Avrupa pazarlarına genişleme stratejisi öne çıkıyor.