Bir zamanlar fotoğraf makinesi ve filmiyle özdeşleşmiş olan Japon FUJİFİLM günümüzde sağlık teknolojisinde genetik alana kadar uzanan ürün ve çözümleriyle küresel lider bir marka.
ANAHİD HAZARYAN
İş dünyasında şirketler çok farklı sektörlerde faaliyet gösterse de hepsinin ortak noktası artık teknolojik uygulamalar. Bu sektörler arasında sağlık ise, teknolojinin en sofistike halinin görülebileceği bir alan. Dünyada özellikle kardiyovasküler, nörolojik hastalıklar gibi kronik sağlık sorunlarının artması tıbbi görüntüleme cihazlarını daha önemli hale getiriyor. Nitekim Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), dünyada her yıl 3,6 milyar tanı amaçlı görüntüleme gerçekleştirildiğini belirtiyor. Fortunebusinessinsight.com’un verilerine göre, global tıbbi görüntüleme pazarı 2019 yılında 33,69 milyar dolar değerindeydi; 2027’de bu rakamın 43,33 milyar dolara yükselmesi bekleniyor.
Bu sektör son derece teknoloji yoğunluklu; hızla hayatımıza giren
ve geleceğin odak noktası olması öngörülen yapay zekanın tıbbi görüntülemeyle bütünleşmesi, kullanıcıların karmaşık tanı prosedürlerini otomatikleştirmesini ve standart hale getirmesini sağlıyor. Görüntü segmentasyonu ve derin öğrenme (deep learning) yöntemlerinin kullanıldığı nesne algılama gibi yapay zeka teknikleri, verilerin daha hızlı ve daha kesin bir şekilde belirlenmesine ve karşılaştırılmasına olanak tanıyor.
Dünyada sağlık teknolojileri/tıbbi görüntüleme sektörü birkaç büyük şirketin yer aldığı son derece konsantre bir alan; belli başlı kuruluşlar GE Healthcare, Koninklijke Philips, Siemens Healthineers, Fujifilm, Samsung, Canon, Hitachi gibi isimler.
Statista’nın verilerine göre, küresel pazar payları bazında ilk beş şirket Siemens, General Electric, Philips, Canon ve Fujifilm’den oluşuyor.
İlk üçteki şirketin pazar payları yaklaşık yüzde 20 ila 23 arasında değişirken, Canon’unki yüzde 9-10, Fujifilm’inki ise yüzde 6 civarı.
Bunlardan Japon Fujifilm, sağlık teknolojileri alanında lider oyunculardan biri olsa da, aslında 1934 yılında fotoğraf filmi üretimi amacıyla kurulmuş olan bir şirket. Fujifilm’in 2000’li yıllardan itibaren hızla önemini kaybetmeye başlayan fotoğraf filmi üretiminden çıkıp başarılı bir şekilde sağlık alanına yönelmesi ise, aslında özellikle şu aralar çok sıkça yenilenen değişimi yakalama/değişime ayak uydurma tavsiyelerinin birebir somut ve başarılı örneği. O derece ki, Fujifilm’in bu başarılı dönüşümü araştırmalara konu olmuş durumda; karşılaştırma ise, fotoğraf makinesi ve filmiyle adeta özdeşlemiş ancak büyük dijital dönüşümü görüp zamanında harekete geçemeyen ve 2012 yılında da, iflas koruma başvurusunda bulunan Kodak’la yapılıyor. (Kodak daha sonra iflas koruma başvurusundan çıkıp iş dünyasına baskı çözümleri vb. hizmetler sunan bir şirket olarak yola devam etti.) Fujifilm CEO’su Shigetaka Komori, “Sıklıkla öngörülemeyen iş dünyasında, zirve her zaman aldatıcı ve tehlikeli bir vadiyi barındırır” diyor.
Analistlere göre, Kodak’la karşılaştırıldığında Fujifilm’in başarısını sağlayan en önemli özelliği, her şeyden önce sürücü koltuğunda kimin oturduğu; Kodak kendi dijital inovasyonuna odaklanmak yerine pazarlama ve marka adıyla Fujifilm’le rekabetini sürdürmeye çalıştı. Ancak Kodak’ın bu süreçteki çabalarında asıl sorun şirket içinde deneyim ve uzman bir yöneticinin eksikliğiydi. Fujifilm ise tam tersine CEO Shigetaka Komori yönetiminde yeni teknolojiler, ürün ve işlerde uzmanlık geliştirmek gibi zorlu bir yolu seçti. Analistler, iş dünyasında başarılı olmak isteyen şirketlerin Fujifilm’den şunları öğrenebileceğine dikkat çekiyorlar:
Şirket içi deneyim ve yeni teknolojilere odaklanmak işin özü; küçük yeni projelere yatırım yapmak riskli ama önemli; strateji önemli ama uygulaması da aynı derecede önem taşıyor.
Fujifilm’i aslında salt sağlık teknolojisiyle açıklamak da sınırlı olabilir; ana faaliyet alanları sağlık ve materyal çözümleri, iş dünyasına yönelik doküman hizmetleri ve görüntüleme hizmetleri; bunlar da kendi içlerinde alt segmentlere ayrılıyor.

Türkiye’de sağlık alanındaki bütün ürünleriyle var olan Fujifilm Türkiye Ülke Başkanı Michio Kondo Fortune Türkiye’ye verdiği özel röportajda, şirketin 1936’da yani kuruluşundan iki yıl sonra X-ray filmleri satmaya başladığını, 1983 yılında da dünyanın ilk dijital X-ray tanı görüntüleme sistemi olan Fuji Bilgisayarlı Radyografi’yi piyasaya çıkardığını belirtiyor. Tanı amaçlı görüntüleme verilerini yönetme, depolama ve kullanmaya yönelik “SYNAPSE” PACS, tüm dünyada 5 bin 500 tesiste yer alıyor.
Bu sistemin özelliği, medikal kuruluşlardaki çeşitli ürünlerin SYNAPSE sistemine bağlanarak entegre çözümler sunabilmeleri.
Sağlık sektörünün çok büyük gereksinimleri olduğunu ve 21. yüzyılda da son derece önemli bir alan olmaya devam edeceğini kaydeden Michio Kondo, Fufifilm’in medikal sistemler işinin medikal IT’yi merkeze koyarak büyüyeceğini kaydediyor.
Fujifilm’in orijinal işi olan fotoğrafçılık etrafında büyüyen, nanoteknoloji, analiz teknolojisi, sentez teknolojisi, üretim teknolojisi ve kalite kontrol teknolojisi dahil benzersiz teknolojileri sağlık alanına uyarlanabiliyor. Fujifilm Türkiye Ülke Başkanı Michio Kondo, tüm bu farklı uygulamaların grup çatısı altındaki şirketlerin farklı kategorilerdeki ilerlemeleri ve teknolojileriyle birleşip, yeni değerler yaratabildiğini ifade ediyor.
Cirosunun yüzde 7’sini ARGE’ye ayıran Fujifilm, bütün sağlık hizmetlerinin COVID-19’a yoğunlaşması, acil olmayan vakalar dışındaki tıbbi uygulamaların ertelenmesi nedeniyle bu yıl finansal performansında düşüş yaşadı.
Fujifilm’in ilk yarı yıl (nisan-eylül 2020) satış geliri yıllık bazda yüzde 11,9 oranında gerileyerek 997, 4 milyar yen oldu. Mart 2021’de sona erecek mali yıl toplam gelirinin de yüzde 5 oranında düşerek 2,2 trilyon yen olacağı tahmin ediliyor. Sağlık alanı şirketin odak noktası; medikal sistemler, biyo CDMO ve rejeneratif tıptaki hücre kültür ortamı işi sağlık kategorisindeki büyümeyi sağlıyor.
Peki, Fujifilm’in geleceğe yönelik planları neler? Türkiye Ülke Müdürü Michio Kondo, şirketin 2017 yılında “Sürdürülebilir Değer Planı 2030” ve orta vadeli yönetim planı “VİZYON 2019”u hazırladığını belirtiyor. “Sürdürülebilir Değer Planı 2030”, BM tarafından ortaya konulan “sürdürülebilir kalkınma hedefleri”ne paralel Fujifilm’in 2030 yılı hedeflerini içeriyor. “VİZYON 2019” ise bu hedefleri gerçekleştirmeye yönelik spesifik bir aksiyon planı. Gelecekte sosyal zorlukların çeşitli sorunlarla iç içe geçerek daha karmaşık hale geleceği dolayısıyla bir kurumun tek başına çözüm bulmakta zorlanacağı öngörülüyor. Michio Kondo, “Sürdürülebilir Değer Planı 2030” kapsamında Fujifilm’in yapay zeka gibi yeni teknolojileri mevcut faaliyetlere dahil etmek ve aynı amaçları gözeten kişiler ve kurumlarla işbirliği yapmak suretiyle, sosyal alanda karşı karşıya kalınan zorlukları aşmaya yönelik çabalarını hızlandıracağını belirtiyor. Kondo bu konudaki sözlerini şöyle tamamlıyor: “Fujifilm yeni zorluklarla mücadele etme, inovasyon yaratma, toplumumuzu zenginleştiren bir güce dönüşme ve insanların hayatlarının önemli bir parçası olma yolunda asla durmayacak.”
Öte yandan, şirketler büyük sıçramalar gerçekleştirebilmek için son yıllarda stratejik satın almalarla yola devam ediyorlar. Bu doğrultuda son birkaç yılda önemli satın almalar gerçekleştiren Fujifilm en son geçen yıl Hitachi’nin tanı amaçlı görüntüleme operasyonunu satın aldı. Anlaşmanın Temmuz 2020’de tamamlanması bekleniyordu ancak COVID-19 nedeniyle bazı hazırlıklar geciktiğinden birleşmeyle ilgili prosedürün daha ileri bir tarihte tamamlanması öngörülüyor.
Fujifilm Türkiye Ülke Başkanı Michio Kondo, Türkiye’deki faaliyetleriyle ilgili olarak ise tüm medikal malzemelerinin şehir hastanelerinde yer aldığını belirtiyor; yeni açılan Başakşehir Çam ve Sakura şehir hastanesine onlarca endoskopi ve DEXA görüntüleme sistemleri verdiklerini kaydediyor.
Fujifilm, Türkiye pazarındaki tüketici ürünleri kategorisinde dijital ve analog fotoğraf makineleri, sağlık kategorisinde ise medikal sistemler, endoskopi, grafik sistemleri, fotoğraf baskı sistemleri, recording media, optik cihazlar ve endüstriyel ürünlerle yer alıyor. Ayrıca Türkiye’deki ürünlerle bağlantılı olarak çalışan lokal bir yazılım da mevcut. Fujifilm ürünleriyle uyumlu bu yazılımlar pek çok hastanede kullanılıyor.
2019 yılında Türkiye’deki görevine başlayan, daha önce Japonya dışında şirketin Kuzey Amerika ve Kanada’daki birimlerinde de üst düzey yöneticilik yapan Michio Kondo, farklı ülkelerde edindiği deneyimlerin kendisi için son derece değerli olduğunu, bu deneyimin Türkiye’deki operasyonları üzerinde de önemli bir pozitif etkisi olacağını belirtiyor. Bir yıldan biraz daha uzun bir süredir Türkiye’de olan Japon yönetici, Türklerin çözüm odaklı perspektifinin işlerine katkıda bulunduğuna da inanıyor.
FUJIFILM’IN SON YILLARDAKI STRATEJIK SATIN ALMALARI
2008: Eczacılık alanına tam olarak girmek için FUJIFILM Toyama Chemical Co. Ltd’nin (FFTC) satın alınması.
2011: Biyofarmasötik alanında başka şirketlere hizmet veren ilaç geliştirme
ve imalat organizasyonu (contract development and manufacturing organization; CDMO) olan bugünkü FUJIFILM Diosynth Biotechnologies’i ABD’li Merck & Co’dan satın alarak biyo CDMO işine girdi.
2014: Rejeneratif tıbbi ürünler pazarlayan ilk Japon şirketi olan Japan Tissue Engineering’in satın alınması.
2015: İndüklenmiş pluripotent kök hücre (İPSC) geliştirip, pazarlayan bugünkü FUJIFILM Cellular Dynamics’in satın alınması.
2018: Hücre kültüründe önemli olan kültür ortamının üretiminde pazar lideri olan FUJIFILM Irvine Scientific’in (FISI) satın alınması.
2019: Bugünkü FUJIFILM Diosynth Biotechnologies Denmark’ın (FDBD) Biogen’den satın alınması.
2019: Hitachi’nin tanı amaçlı görüntüleme operasyonunun satın alındığı açıklandı.