İklim değişikliği sorununa dikkat çekmek amacıyla dünya çapında bir süredir gençlerin öncülüğünde temelleri hazırlanan farkındalık hareketi, 15 Mart günü küresel bir okul greviyle taçlanacak.
Uzmanlara göre, hareketin Türkiye ayağı, karar alıcılara iklim karnelerindeki zayıfları anımsatmak açısından büyük fırsat sunabilir.
Dünyanın en büyük eylemlerinden biri olması planlanan küresel etkinlik için, son iki aydır Gelecek için Cuma Günleri (Fridays for Future) hareketi tarafından hazırlık yapılıyor.
İran’dan Hindistan’a, Avrupa ülkelerinden Şili’ye dek 64 ülkede 596 farklı yerde yapılması öngörülen iklim hareketine Türkiye’den de öğrenciler saat 12’yle 2 arasında farklı noktalardan katılacak.
İstanbul’da Bebek Parkı ve Karaköy’de Saint Benoit Lisesi önünde toplanacak olan çocuklara Muğla, İzmir ve Antalya’daki çocuk grevleriyle de destek verilecek.
“Fosile Elveda, Güneşe Merhaba.”
11 yaşındaki Atlas Sarrafoğlu, okulu kırıp İstanbul’da Bebek Parkı’ndan greve katılacak olan iklim eylemcilerinden biri. Pankartlarının çoğunu hazırlamış. İçlerinde belki en çarpıcı sloganlar, “Gezegen B Yok”, “Fosile Elveda, Güneşe Merhaba.”
Uzun zamandır arkadaşlarına iklim değişikliğinin sebepleri ve sonuçları konusunda, adaların sular altında kalma tehlikesine dair ders aralarında bilgilendirme çalışmaları yapıyor. Çevresinde merak uyandırdıkça daha da seviniyor.
Birleşmiş Milletler’in açıkladığı “Küresel İklim Riski Endeksi”ne göre, 2017 yılında iklim değişikliğinin Türkiye’de sebep olduğu afetlerin ulusal ekonomiye zararı 1,9 milyar dolara ulaşmış durumda.
Geçtiğimiz ay İngiltere’de binlerce öğrenci iklim değişikliği konusundaki tepkilerini dile getirmek için ders bırakma eylemi gerçekleştirmişler, Başbakanlık konutunun bulunduğu Downing Caddesi’nde yürüyüş yapmışlardı.
Greta’nın izinden gidiyorlar
Aslında Z kuşağı aktivistlerinin bu konudaki eylemlerini fitilleyen, 15 yaşındaki İsveçli öğrenci Greta Thunberg’in geçen yıl Ağustos ayında İsveç Parlamentosu önündeki tek başına protestosu olmuş, protestolar akabinde Almanya ve Avustralya’ya dek yayılmıştı.
‘İklim hareketinin sesi yerelden yükselir’ sloganıyla yola çıkan ve küresel boyutta çalışmalarda bulunan 350.org Türkiye Kampanyalar Sorumlusu Efe Baysal’a göre; Greta’nın başlattığı okul grevinin küresel ölçekte dört bir yana yayılması yetişkinlerin iklim krizine karşı ne kadar başarısız olduğunu gösteriyor.
“Bu konuda en büyük bilimsel otorite olan IPCC’nin geçtiğimiz Kasım ayında yayınladığı 1,5 derece raporu, içinden geçmekte olduğumuz krizi önlemek için giderek zamanımızın daraldığının altını çiziyordu. İklim zirvelerinde gördüğümüz gibi ise hükümetler sorunun etrafında dönüyor, sürekli somut adımları öteliyorlar” diyor Baysal ve ekliyor:
“Öte yandan unutmamak gerekiyor ki, şayet karar alıcıların somut adım atmadaki aciziyeti devam ederse, krizin faturasını gelecekte, bugün dünyanın dört bir yanında ayağa kalkan gençler, çocuklar ödeyecek.”
Baysal’a göre; karar alıcıların bu konudaki başarısızlığı ve çocukların seslerini yükseltmesi tüketime dayalı, fosil yakıtlardan beslenen sistemin meşruiyetinin çökmekte olduğunu da gösteriyor.
Başarı şansı var mı?
Peki göle çalınan maya tutacak mı? Atlas umutlu. “Büyüyerek güçleneceğiz. Kaç kişi olduğumuz önemli değil, ama yalnız olmadığımızı bilmek önemli,” diyor. Kendisinin eylemini öğretmenleri de destekliyor.
“Benim hedefim, Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı imzalaması ve bu anlaşmanın meclisten geçip kabul edilmesi,” diye ekliyor.
2015’te Paris’te kabul edilen Paris İklim Anlaşması, küresel ısınmayı 1,5 derecede sınırlandırmayı hedefliyor. Bunun için de 2030 yılına kadar karbon salınımlarının yarıya indirilmesi, yenilenebilir kaynakların ise yüzde 60 oranında artırılması öngörülüyor.
Anlaşma, 197 taraf ülkesi arasından şu ana kadar 185 ülkenin parlamentosundan onaylayarak yasalaştı.
Türkiye, Paris Anlaşması kapsamında, iklim finansmanına ulaşabilmek için “kalkınmakta olan ülke” olarak sınıflandırılmayı talep etti. İklim finansmanı ile kast edilen; ülkedeki altyapı yatırımlarının düşük karbonlu ekonomiyi ve yeşil enerjiyi destekleyebilecek şekilde tasarlanması.
Ankara’nın Paris İklim Anlaşması çerçevesinde açıkladığı ulusal katkı niyet beyanına göre, Türkiye 2030 yılına kadar en az yüzde 21 emisyon azaltımı taahhüdünde bulunuyor.
Türkiye, Paris anlaşmasını onaylamayan ülkeler arasında
Türkiye, Rusya ile birlikte G-20 içerisinde yer alıp Paris anlaşmasını onaylamayan iki ülke.
Climate Transparency’nin son yayımlanan raporuna göre; Türkiye, 2015-2019 Stratejik Planları kapsamındaki yerli kömürden sağlanan yıllık elektrik tüketimini 2019’a kadar 2012’deki yüzde 54’ün üzerine çıkarmayı hedefliyor. Türkiye enerjisinin yüzde 88’ini fosil yakıtlardan temin ederken, G20 ortalaması yüzde 82.
Her ne kadar siyasi gündeminde öncelikli sırada ele alınmasa da, Türkiye’nin, özellikle gıda ve sağlık alanlarında iklim değişikliği sebebiyle yüksek ekonomik hasarlarla karşılaşacağı tahmin ediliyor.
Uzmanlar, son dönemde bazı kentlerde yaşanan kum fırtınası, kasırga, şiddetli yıldırım gibi ekstrem hava olayları veya meyve-sebze fiyatlarının artışının ardında da Türkiye’nin iklim değişikliğine maruziyetinin etkili olduğuna işaret ediyorlar.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün 2018 yılı İklim Değerlendirmesi Raporu’na göre; Türkiye’de geçtiğimiz yıl, 1981-2010 yılları ortalamasına göre 1,9 derece daha sıcak geçti ve son 47 yıldaki en sıcak ikinci yıl olarak kayıtlara geçen bir sene yaşandı. İklim değişikliği sonucunda geçen yıl 840 tane “ekstrem hava olayı” kayıtlara geçti.
350.org’dan Baysal’a göre, Akdeniz havzasında yer alan Türkiye, iklim değişikliğinin etkilerinden sert şekilde etkilenecek ve kriz derinleştikçe Akdeniz havzasında sıcaklık artışları ve buna bağlı olarak kuraklık ihtimali de artacak.
“Yapılan araştırmalar bu yüzyılın ortasına doğru Türkiye’nin su kıtlığı yaşayan ülkeler arasına katılabileceğini, tahıl üretiminin %20 oranında düşebileceğini, ani hava değişimlerinden dolayı başta İstanbul ve İzmir olmak üzere kentlerimizde ciddi altyapı sorunlarının ortaya çıkacağını söylüyor,” diyor Baysal.
Zeytin rekoltesini de etkiliyor
Benzer şekilde, Akdeniz kuşağındaki ülkelerin zeytin üretiminin de iklim değişikliğiyle bağlantılı düzensiz yağışlar, zararlıların çoğalması gibi etmenler sonucunda olumsuz etkilendiği söyleniyor ve rekoltelerdeki bu değişimden Türkiye de muaf değil.
Uzmanlara göre, Türkiye’nin iklim karnesini düzeltmesinde, Paris İklim Anlaşması’nı onaylaması ve fosil yakıtlardan yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişi hızlandırması etkili olacaktır.
Yaklaşan yerel seçimlerde de birçok belediye başkan adayı, iklim değişikliğine uyumda dirençli kentler için önlemlerini sıralıyorlar. Avrupa Birliği’nin de iklim değişikliğinin kentlere etkisinin hesaplanması ve haritalandırılmasına dair fonladığı projeler mevcut.
Baysal’a göre; Türkiye’nin yenilenebilir enerji potansiyeli yüksek ve iklim krizine karşı önleyici önlemler almasının yanı sıra bu konuda küresel mücadeleye liderlik yapabilecek kapasitesi de mevcut.