‘Dijital Dünya, Yeni Nesil Yaratıcılığı Öne Çıkarıyor’

By Fortune Türkiye

Gönder, tweetle, yayınla eli, “Demokles’in Kılıcı” gibi tepemizde duruyor. Dijital dünyanın oluşturduğu yeni nesil  beğeni anlayışı  yeni nesil yaratıcılığı doğuruyor.

İbrahim Yoğurtçu/ Argos Reklam Ajans Başkanı

“Kim ne derse desin her türlü bilginin bol ve ulaşmanın kolay olduğu günümüzde bu yeni durumun ve bunun yarattığı halet-i ruhiye’nin  yaratıcı işlere bulaşmaması mümkün değil. Rekabet ortamı ve finansal baskının da tabir i caiz ise ‘ Dar alanda kısa paslaşmalara ‘ zorladığı gerçeği de ortada iken; Bu yeni nesil öğrenme biçimi ile hemhal olup yaşama biçimi haline getirmiş zihinlerden doğan fikirlerin, müşteri baskısı, mecra gerçekleri ve iş yetiştirme stresinin da eklemlenmesiyle  genel çıktıyı etkilediği, müşteri memnuniyetini sarstığı gün gibi ortada. ( Gün gibi ortada olduğu birkaç yaşanmışlıkla tecrübe edilmiş,  sağlaması yapılmıştır)

Durum bu kadarla kalsa hemen herkes ‘ Değişim şart ‘ klişesi ile durumu açıklar. Ne zaman başımız sıkışsa, yaratıcılık çıktısına ulaşmak için malzemenin dar ve karanlık sokaklarında kaybolsak, bir bilen, yeni dönemin şartlarına uyum sağlamak gerektiğinin,  yaratıcılığın  kral olduğu sektörde elzem olduğunu BÜYÜK HARFLERLE tahtaya yazar. Ama ne gerçekler öyle ne de mesleğin kırmızı kitabında böyle yazıyor.  Yaşı bir bilen olacak kadar kemale ermiş, tecrübeli, usta, duayen, müşteri direktörü için bu yeni alanın getirdiği yeni iletişim dinamikleri ve iş yapma biçimlerini tanımlamak, yorumlamak, müşteri ilişkilerini yönetmek, daha açık ifade ile onu anlamak, empati yapmak bagajda birikmiş konvansiyonel ve çok daha samimi terminolojiye sahip olunmasından olsa gerek çok daha kolay oluyor.

Ama Heyhat… her pozisyonun yeni ve afili kelimelerle yeniden tanımlandığı sektörde bu bol janjanlı mevkilerin hakkını vermek ?? için kıyısından değil tam ortasından sürece dahil olunuyor. Ve bizim, bu topraklarda çokça aşina olduğumuz çok sesli kaos müziği ortaya çıkıyor. Yaratıcı çıktıya, ortak akla, elden geldiğince katkıdan çok, ışıltılı bir kariyer için bireysel oynanmaya başlanıyor. Üstelik taktik ve oyun planı belli iken, ‘ strateji ‘ bir süredir oyun planına çevrilmiş ,üzerinde çalışılmış iken. Oysa bu bir takım oyunu. Bu oyunlarda kalecinin müthiş kurtarışlar yapması oyunu kazanmaya yetmiyor, birisinin topu kaleye sokması gerekiyor. Hasılı… Ön prodüksiyonda genel konular konuşulmuş, prodüksiyondan önce mood hazırlanmış hatta maket film bile yapılmış, üzerinde bütün takım AL – VER yapmış iken. Hepi topu 50 sn olan filmin her saniyesi için bütün kreatif fikir belirtmiş, akşam istiareye yatıp sonraki gün fikrini revize edenler bile olmuşken.

Müşteriden gelen sayısı hatırlanmayan revizeye karşı toplu defans yerine bireysel yetenekleri öne çıkarmaya çalışan kreatiflere söz geçiremeyen tecrübeli ( bir bilen ) orta yaş yönetici, yukarıdan gelen  ‘ Bu müşterimiz de böyle ‘ diyerek yapılan incir çekirdeğini dolduran açıklamalara ; Sahil kasabası, tiny house veya keçi çiftliği hayali kurup direnmekten başka çıkar yol bulamıyor. 

Ona sorarsanız ki; bazı değil her durumda bir bilendir o, meslekten kaynaklanan auranın gittikçe kaybolması ve içinde sıklıkla ‘ Yaratıcılık ‘ kelimesinin geçtiği bir sektörün kendini inkar ederek seri üretim yapan bir fabrikaya dönüştüğünü söyler.

Doğru da söyler çünkü ;

Reklamverenin çoklukla sahada olduğu hatta bir çok maça ilk 11 de başladığı günümüz reklamcılığında, mesleğin cafcaflı zamanlarındaki iş yapma biçimine alışkın bir bilen kreatif , bundan  mütevellit, miş kadar bilen yeni nesil yöneticilerin, reklamverenlerin milenyum çağı mayasıyla yoğrulmuş iş yapma biçimlerine uyumlanmaya çalışması, en azından bir orta yol bulma çabası kendi yaratıcıklarını tam kapasite kullanmalarının önünde bir engel oluşturuyor.

Çok değil birkaç on yıl öncesinin başat yol alma biçimleri büyük oranda ters yüz olmuş durumda. Tepeden tırnağa bütün ekibin görev tanımlarının mümkün olduğu kadar kalın çizgilerle yeniden tanımlanması gerekiyor. Tek doğrunun olmadığı hatta doğrunun ne olduğunun bile bilinmediği ana malzemeye katkı sunma yarışı içinden çıkılmaz bir kakafoniye dönüşüyor.  Bu sıkışma bir miktar fikrin oluşum sürecinden, kreatiflerin konuya katkısından, sunumlara, sunum çıktılarının yeniden değerlendirilmesi aşamasında  Görev tanımlamalarının daha keskin tarif edilmesi bir çözüm gibi dursa da, yaratıcı iş denilen amorf, görece ve her tarafa çekmeye müsait çıktının ele avuca gelmesi, şekle şemale kavuşması için bir baba yiğitin ‘ Budur ‘ demesi gerekiyor.  Kakafoni bazen verimli bir sonuca ulaşsa bile ne yöne gideceği belli olmayan ve zamanın amansız baskısı altında ezilen fikrin olgunlaşma süreci en iyi ihtimalle strese ve zamanı efektif kullanamama sorunsalına dönüşüyor.

BENZER MAKALELER

SON MAKALELER

Loading...