Dönüşüm konusunda şirketlere özel profesyonel strateji ve çözümler geliştiren Novida şirketinin kurucusu Işık Aydın’ın bu konudaki değerlendirmeleri şöyle: Dijital dönüşüm, “müşteri ve çalışanlar için değer üretmek ve dijital ekonomide daha etkili rekabet edebilmek için yeni teknoloji, iş modelleri ve süreçler etrafında yeniden yapılanmak ve/ya yatırım yapmak” şeklinde tanımlanabilir.
Dijital dönüşüm, başlıca üç boyutta ele alınmakta. Operasyonların ve tedarik zincirinin dijital otomasyonu ve mükemmelleştirme çabaları bunlardan biri. Pazar, müşteri ya da ekosistemlerle etkileşimi artırmak ise bir diğeri. Ve daha ileri aşaması diyebileceğimiz, ürün ve çözümleri dijital servislerle bütünleştirerek pazarla buluşturma da üçüncüsü.
Türkiye özelinde biz hâlâ yoğun bir üretim ve ürün bakış açısıyla hareket etmekteyiz. Pazar, rekabet, müşteri eğilimleri ve gelişmelerini algılasak dahi yola çıkışımız genelde verimlilik ve üretkenlikten olmakta. Genelde operasyon, kalite, bilgi teknolojileri gibi birimler dijital dönüşümün gerçekleşmesine daha istekli, zira verim kaybını daha yakından gözlemlemekte.
Elbette yeni ekonomi şirketleri ve pazara dönük, müşteri etkileşimi yoğun işletmelerde iş biraz daha müşterilere sunulan ürün ve hizmetlerde iyileştirme olarak öne çıkmakta. Özellikle bilgi ve iletişim teknolojileriyle doğrudan uğraşan işletmeler için ise dijital servislerle bütünleşme çabalarını görmekteyiz.
BT altyapısının daha esnek ve güvenilir hale gelmesi ve operasyonel çeviklik işletmenin rekabet gücünü mutlaka etkilemekte.
YÖNETİMDE ZİHİNLERİ DEĞİŞTİRMELİYİZ
Dijital dönüşümün önündeki en temel engelin “yönetim zihniyeti” olduğunu gözlemliyoruz. “Potansiyel” ve “alternatif maliyet” kavramlarının zihinlerde yeterince yer etmediğini görüyoruz. Çoğunlukla, alışılmış ve statükocu yaklaşımlarla “gemi gitsin de, yeter!” diye bakıyoruz. Pazar ve rekabet baskısı ile karşılaştığımızda da kriz çözmekten başımızı alamıyoruz. Örneğin lisansı alınan bilgi teknolojileri altyapı ve uygulamalarının nasıl atıl kullanıldığını, asıl işlevlerini yerine getirmesi için uğraşılmadığını, herkesin eski alışkanlıklarına dirençle tutunduğunu görmekteyiz.
Dijitalleşme bir dönüşümün habercisi. İşin kaynak, teknoloji, operasyon boyutları kadar ve hatta daha fazla kısmını insan (çalışanlar, müşteriler, tedarikçiler vb.) ve kültür (davranış değişikliği, çevikleşme, katılım vb.) konularına ayırmamız gerek.
Bizler, dijital dönüşümün, “toplam ürün” (yaptığımız ve sunduğumuz her şey) ve “değer zinciri” (şeyleri nasıl geliştirdiğimiz, ürettiğimiz ve sunduğumuz) bakış açısı ile ele alınması gerektiğini savunuyoruz. Artık lineer bakış açısı ile rekabetçi olmak mümkün değil. Elbette unutulmaması gereken husus, tüm bu çalışmaların finansal ve emek anlamında bir yatırım gerektirdiği. Dolayısıyla işletme yönetiminin dijital dönüşümü önceliklendirerek ve ancak bir yol haritası kapsamında ısrarla ve dirençle uygulaması kritik öneme sahip.