Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ve Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi tarafından hazırlanan “COVID-19 Tedavisinin Ekonomik Yükü Araştırması” ekonomik maliyetleri ortaya çıkarmanın yanı sıra acil tedbir alınması gereken toplum sağlığı risklerine dikkat çekiyor.
![](https://www.fortuneturkey.com/wp-content/uploads/2021/03/Prof.Dr_.Simten-Malhan-768x1024.jpeg)
Prof. Dr. Simten Malhan
TÜM dünyada olduğu gibi Türkiye’de de COVID-19 hastalığı ile mücadele ve aşılama çalışmaları sürüyor. Hastalığın test, tanı ve tedavisi için yapılan harcamaların sağlık bütçesine olan yükü de ortaya çıkmaya başladı. Bu konuda yapılan ilk çalışmalardan biri olma özelliğini taşıyan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ve Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi’nin Gilead’ın desteğiyle yürüttüğü “COVID-19 Tedavisinin Ekonomik Yükü’’ araştırmasının sonuçları açıklandı. Araştırmaya göre; COVID-19 hastalığının direkt tıbbi maliyeti, Türkiye’nin sağlık faturasına bir yılda 3.7 milyar TL ek yük getirdi. Araştırmayı yapan bilim insanları 16 Mart-31 Temmuz 2020 tarihleri arasında, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde tedavi gören 1056 hastanın ortalama maliyetini hesapladı. Ortaya çıkan hasta başı maliyet rakamını pandeminin başlangıcından bu yana Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan analiz yapılırken açıklanmış toplam hasta sayısı ile çarparak 11 aylık maliyeti, buradan projekte ederek de 12 aylık COVID-19 hastalık maliyet yükü rakamına ulaştılar. Araştırmaya göre, 11 aylık sürede toplam 2 milyon 477 bin 463 hasta yatarak ve ayaktan tedavi gördü. Bu hastaların ülkemize direkt tıbbi maliyeti toplam 3 milyar 433 bin TL oldu. 11 aylık verilerden yola çıkılarak COVID-19’un 12 aylık direkt tıbbi maliyet yükü ise tahmini 3 milyar 745 bin TL olarak hesaplandı. Maliyet yükü araştırması yapılırken sadece test, tanı, tedavi, ilaç gibi direkt tıbbı maliyetler dikkate alındı. Dolaylı maliyetleri de hesaba katılınca COVID-19’un sağlık sistemi üzerindeki yükü bu rakamın çok üzerinde olduğu belirtiliyor.
“İHMAL EDİLEN HASTALIKLAR ALARM VERİYOR”
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak, “Bu araştırmanın yalnızca direkt tıbbi maliyetlere odaklandı. Aslında bu sonuçlar buzdağının görünen yüzü. Dolaylı maliyetlerin daha da artmasını önlemek için COVID-19’un sağlık sistemine yükünü hafifletmemiz gerekiyor. İlk adım elbette aşılama. Sistem üzerindeki yükü hafifletmek için hastanede yatış sürelerinin kısaltılması ve hastaların en kısa sürede taburcu olmalarının sağlanması bir diğer önemli öncelik olmalı” diyor. Pandemi sürecinde hekim kontrollerinin ertelemesi gibi nedenlerle uzun vadeli yeni sağlık sorunlarının gelişme risklerine dikkat çeken Tabak, “Bu dönemde örneğin hepatit gibi birçok bulaşıcı hastalığın taraması yapılamadı. Başka bir örnek… Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2020’de Türkiye’de HIV tanısı alan kişi sayısı önceki yıla oranla yüzde 62 azaldı. Aslında azalan ya da yok olan hastalıklar değil. Tedaviler ihmal edildiği, ertelendiği için bir süre sonra sağlık sisteminin yükü başka nedenlerle ağırlaşacak. Bu nedenle COVID-19’un önümüzdeki yıllarda toplum sağlığı ve sağlık sistemine uzun vadeli yükünün görünenden çok daha yüksek olacağının söylemek mümkün” diyor.
ARAŞTIRMA YÖNTEMİ
Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Simten Malhan ise araştırmanın yöntemini şöyle anlatıyor: “Araştırmayı yürütürken, COVID-19 hastalığının Türkiye sağlık sistemine olan ek maliyetini ortaya koymak için sadece test, tanı, tedavi, ilaç gibi direkt tıbbi maliyetler dikkate alındı. Önce hasta başı direkt tıbbi maliyetler bulundu, sonrasında COVID-19 tanısı alan tüm hastalara genellendi. Hasta başı direkt tıbbi maliyetleri hesaplamak için, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’nin gerçek hasta verileri ve Türkiye’ye genellemek için Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan günlük COVID-19 hasta verileri kullanıldı. Tüm dünyada olduğu gibi hastalık hakkındaki belirsizlik, kişilerde gösterdiği farklı etkiler, organ tutulumları ve hastalığın şiddeti pek çok dolaylı maliyete de neden oluyor. Ölüm, sakatlık ve işgücü kaybı oldukça önemli bir hastalık yükü olarak kabul ediliyor. Bu maliyetler de göz önüne alınırsa COVID-19’un sağlık alanında Türkiye’ye ekonomik yükünün bu araştırmada hesaplanandan çok daha fazla olduğu görülecektir.”
YOĞUN BAKIM MALİYETİ 30 BİN TL
Araştırma için verileri değerlendirilen 1056 hastanın; yüzde 55’i erkek yüzde 45’i kadın. Hastaların ortalama yaşı 56.6 olarak belirlendi. Sadece serviste sağlık hizmeti tamamlayanların oranı yüzde 84.6, yoğun bakımda yatanların oranı yüzde 15.4 oldu. Hastaneye başvuranların hastalık şiddetleri asemptomatik yüzde 5,9, hafif yüzde 17, orta yüzde 41,2 ve şiddetli yüzde 36 oranlarında tespit edildi. Hastalığın şiddeti arttıkça maliyetlerin de arttığı tespit edildi. Şiddetli COVID-19 hastalarında ortalama maliyetler, belirti göstermeyen, hafif şiddetli ve orta derece şiddetli COVID-19 maliyetlerinden çok daha yüksek gerçekleşti. Orta şiddetteki hastaların, hastanede ortalama 8.6 gün kaldığı, bu sürenin 51 güne kadar uzadığı görüldü. Orta şiddetteki bir hastanın ortalama maliyeti 8.791.1 TL olarak hesaplandı. Hastalığı şiddetli geçiren hastaların ortalama yatış gün sayısı 10,8 gün oldu. Bu hastaların yoğun bakım tedavi süresinin 93 güne kadar uzadığı gözlendi. Bu hastaların ortalama hasta maliyeti 13.405.9 TL olarak hesaplandı. Oksijen tedavisi ile birlikte yoğun bakım hizmeti de alan şiddetli hastaların ortalama yatış gün sayısı 17.3 gün oldu. Bu hastaların ortalama hasta maliyeti ise 30.257.3 TL olarak hesaplandı. Hastaların yüzde 43’ünde eşlik eden hastalıklar bulunmakla birlikte, bu hastalıklar arasında ilk sırada yüzde 23.9 oranında hipertansiyon, sonrasında sırasıyla yüzde 13.6 diyabet, yüzde 9.1 astım, yüzde 8.1 iskemik kalp hastalığı ve yüzde 7.6 kanser olduğu tespit edildi. Hastaneye yatan tüm hastalar arasında ölüm oranı yüzde 9.5 olarak tespit edildi.