Çin Trump’ın Zayıf Noktasını Biliyor

By Fortune Türkiye

ABD Başkanı Trump’ın Çin’i hedef alan yüzde 145’e varan gümrük vergisi uygulamasına Pekin yönetimi de Amerikan ürünlerine yüzde 125 gümrük vergisi uygulayarak karşılık verdi.

Dünyanın birinci ve ikinci büyük ekonomileri arasındaki bu savaş, dünya borsalarında, para piyasalarında da sert dalgalanmalara neden oluyor.

Konuyla ilgili Yahoofinance’tan Rick Newman’ın yorum yazısı da, bu savaşta Trump’ın zayıf noktalarına dikkat çekerek şöyle diyor: Başkan Trump, rakiplerini her zaman alt eden dört dörtlük bir müzakereci olduğunu düşünüyor ancak gerçek dünyadaki ticaret savaşında, kartlarını en güçlü rakibine açık etti ve bazı zayıf yönlerini gösterdi.

Trump’ın haftalarca süren manik gümrük vergisi uygulamalarının aslında tek bir gerçek hedefi vardı: Çin.

Bu da Çin’in özel olarak hasım bir pozisyona kaymasıyla son buldu. Çin, Trump’ın gümrük vergilerine diğer ABD’nin ticari ortaklarına kıyasla çok daha sert cevap verdi. Çoğu misillemede bulunmadı ya da taviz vermeyi kabul etti. Çin ise, ABD’ye gümrük vergilerini hem artırdı hem de çok daha sert bir retorik benimsedi. Çin Ticaret Bakanı, Çin’in “sonuna kadar dövüşeceğini” söyledi.

Çin isterse ticaret savaşından kaçınabilirdi ancak kararlı bir otokrat tarafından yönetilen gururlu bir ülke. Xi, son yıllarda kendine yeterlilik ve özgüvenin ulusal simgesine dönüştü ve Trump’la olan ticaret savaşını ekonomik büyüklüğe götüren yolda geçilmesi gereken zorunlu bir aşama olarak görüyor olabilir.

Xi’nin bazı avantajları var. Her şeyden önce, Trump’ın gümrük tarifeleri Çinli ihracatçılara değil Amerikan iş dünyası ve tüketicilerine vergi anlamına geliyor. Bu da, ABD borsalarını vuruyor. Tabii ki, gümrük vergileri Çin menşeli ürünlerin fiyatını artırdığı ve Amerikalı tüketicilerin de daha az satın almalarına ya da başka tedarikçilere yönelmelerine yol açtığı için Çinli ihracatçılar da olumsuz etkileniyor. Ancak zararı ilk elden hisseden ABD borsaları çünkü hisse fiyatları gelecekteki ekonomik gelişmelerin ön göstergesidir ve piyasalar da bunun kötü olduğuna dikkat çekiyor.

Hisse fiyatlarındaki bu serbest düşüşün bir başka endişe verici yan etkisi de oldu: Tahvil piyasalarındaki gök gürültüsü. Tahvil getirileri yani faiz oranları normalde borsada satış olduğunda düşer; nedeni, yatırımcıların parayı likit Hazine bonolarına kaydırmalarıdır. Hazine bonolarına olan talep bono fiyatlarını artırırken, yatırımcıların ellerinde tutmak için talep ettikleri faiz oranlarını düşürür.

Ancak 4-9 Nisan arası, ABD Hazine tahvil getirileri normalde düşmeleri gerekirken arttı. Aynı zamanda doların değeri euro ve diğer para birimleri karşısında sıra dışı bir düşüş kaydetti; bu da ABD varlıklarının haraç mezat satıldığının işaretiydi.

Yatırımcılar, Çin’in ya da ABD’nin diğer ticari rakiplerinin ellerindeki Hazine bonolarını satarak ABD faiz oranlarını yukarı taşıyabileceklerini, bunun da kredi piyasalarını dondurabileceğini belirtiyorlar. Kredi krizi genellikle hisse satışından daha kötüdür çünkü şirketlerin ödeme yapmak için ihtiyaç duydukları likiditeyi olumsuz etkileyebilir. Nitekim, kredi piyasalarındaki çöküş ve likiditedeki donma, 2008 yılında konut piyasasındaki sönmeyi mali çöküşe dönüştürerek, ekonomik buhrana yol açmıştı.

Çin’in elinde yaklaşık 760 milyar dolar değerinde ABD Hazine bonosu var ve bu da piyasalarda işlem gören ABD’nin toplam borcunun yüzde 2,6’sı.

BENZER MAKALELER

SON MAKALELER

Loading...