Geleneksel altyapı stratejileri gelişen teknolojiler ve iş ihtiyaçları eşliğinde ciddi bir dönüşüm geçirirken, dijital dönüşümün etkisiyle hızla değişen pazar şartları organizasyonları daha çevik, esnek ve hızlı olmaya zorluyor.
Yüksek performans, erişilebilirlik ve verimlilik hedeflerini destekleyecek yeni bir hiperbütünleşik mimarinin ortaya çıkmasına neden oldu. HPE buna “dHCI – Disaggregated HCI” adını veriyor ve HCI 2.0’a geçiş yapıyoruz diyen HPE Türkiye Hibrit BT Çözümleri Yöneticisi Mert Sarıkaya, yeni nesil hiperbütünleşik çözümleriyle ilgili gelişmeleri ve görüşlerini Fortune Türkiye ile paylaştı.
Her sektör ve ölçekteki kurumun gündeminde önemli bir yer tutan dijital dönüşüm, BT yatırımlarının odak noktası olmaya devam ediyor. IDC’nin yaptığı araştırmalar, günümüz altyapı yatırımlarının şirketlerin gelecek vizyonunu destekleyen stratejik nedenlerle yapıldığını ortaya koyuyor. Eylül 2020’de yapılan ‘IDC Türkiye CIO Araştırması’na göre, kurumlardaki BT liderlerinin yüzde 40’ı “mevcut BT altyapısının modernleştirilmesi”nin ilk üç öncelikleri arasında olduğunu ifade ediyorlar.
Bu durum dijital dönüşümün temelinde yer alan veri merkezi dönüşümünü altyapı dönüşümü ve modernizasyonuyla desteklemek gerektiği anlamına geliyor. Pek çok kurum, donanım odaklı geleneksel BT altyapı çözümlerinin getirdiği kısıtlamalar nedeniyle yönetim, çeviklik ve maliyet anlamında ciddi avantajlar sunan çözümlere yöneliyor. Bu da yeni iş hedeflerini ve inovasyonu daha fazla destekleyen yeni nesil altyapı çözümlerini ön plana çıkarıyor.
Hiperbütünleşik altyapı çözümleri, veri merkezinin karmaşasından bunalan kurumlara esneklik, performans ve operasyonel verimlilik anlamında birçok fayda sağlayan bir yaklaşım sunuyor. Hiperbütünleşik altyapıların sağladığı ciddi faydalar, BT yöneticilerini bu sistemleri daha geniş yelpazade iş yükleri için kullanmaya yönlendiriyor.
Daha Yüksek Performans, Erişilebilirlik, Verimlilik
Özellikle tahmin edilemeyen büyüme oranlarına sahip kurumsal uygulama ve iş yüklerinde, bilgi işlem ve depolama kaynaklarının sınırlı genişleme olanaklarına sahip olması hiperbütünleşik sistemlere geçişte endişelerden biri olarak gündeme gelebiliyor. Diğer yandan hızla büyüyen uygulama ve veri dünyasında, uygulama veri kümeleri tek bir hiperbütünleşik düğüme sığmayacak kadar büyük olduğunda tutarlı performans sağlayamama kaygısı da oluşabiliyor.
Tüm bu gereksinimler, hiperbütünleşik tanımının yeni bir yöne doğru evrilmesi sonucunu doğurdu. Geleneksel hiperbütünleşik sistemler iş yükü büyümesinin daha öngörülebilir olduğu ortamlar için daha uygunken, büyüme açısından öngörülemeyen iş yükleri için kaynakların bağımsız olarak ölçeklenmesini sağlayan ve yüksek performans, erişilebilirlik, verimlilik hedeflerini destekleyen yeni nesil bir ayrıştırılmış hiperbütünleşik altyapı kategorisi ortaya çıktı. Biz buna “dHCI – Disaggregated HCI”adını veriyoruz ve hiperbütünleşik dünyada ikinci aşamaya HCI 2.0’a geçiyoruz.
Yeni nesil hiperbütünleşik çözümler, hibrit bulut ortamları için optimize edilerek tasarlandı. Bu yazılım tanımlı yaklaşım şirket içi uygulama geliştirmeyi, veriyi ve uygulamaları bulut, kurumun sahip olduğu veri merkezi ve uçlar (edge) arasında taşıyabilme yeteneği de dahil olmak üzere pek çok ihtiyacı karşılayacak biçimde geliştirildi.
Modern İş Yüklerine Uyum Sağlayabilen Modern Altyapı Çözümü
Günümüz iş yükleri, verinin her noktada analiz edilmesini gerektiriyor. Veriye dair analiz ihtiyacı arttıkça, veri merkezinin dışında, uçtaki (edge) iş yüklerini desteklemek de gittikçe önem kazanıyor. Bunun için özel olarak tasarlanmış, her yerden yönetim desteğine sahip, yeni nesil ayrıştırılmış dHCI çözümü kurumların edge – uç bilişim stratejilerinde önemli bir avantaj sağlıyor. Geleneksel hiperbütünleşik sistemler BT’nin başlangıçtaki ihtiyaçlarını karşılamak için yeterliyken, 2. gün ve sonrasında yaşanacak zorluklar için yeni nesil hiperbütünleşik sistemler proaktif ve ölçeklenebilir operasyonları mümkün kılan yeni yetenekler sunabiliyor.
dHCI çözümü kullanıcılara tek bir arayüz üzerinden tüm kaynakların yönetilebildiği, kurulumu basit, sürekli yönetim entegrasyonu ve otomasyonu sağlayan birleştirilmiş bir yönetim anlayışı ve desteği sunuyor. Böylece depolama ve hesaplama kaynaklarının bağımsız olarak ölçeklendirilebilmesi sağlanıyor. Bağımsız kaynak ölçeklendirme ve kurumsal düzeyde işlevsellik sorunlarına çözüm getiren dHCI çözümleri, geleneksel HCI için zorlu olabilecek iş yüklerini de barındırabiliyor.
Yeni nesil HCI 2.0 mimarisinin bazı avantajlarını şöyle sıralamak mümkün:
– İş gereksinimlerinize göre ölçeklenebilen akıllı bir platform deneyimi sunuyorç Gereksiz tedarik ve boşa harcanan kaynak kullanımını önlüyor.
– Sisteminizin kesintisiz çalışmasını sağlamak için sorunları ortaya çıkmadan önce tahmin eden ve çözen yapay zekadan faydalanıyor.
– Klasik hiperbütünleşik mimarinin basitliğini, esnek mimari yaklaşımı ve kolay yönetim özellikleriyle birleştiriyor.
HCI 2.0 Mimarisinin Avantajlarını HPE ile Keşfedin
Hewlett Packard Enterprise (HPE) olarak bizler de bu yeni mimariye destek veriyor, organizasyonlara geniş kapsamlı altyapı çözümleri portföyü sunuyoruz. Depolama çözümlerimiz, hiperbütünleşik altyapılarımız, birincil ve ikincil depolama çözümlerini içeren bulut tabanlı hizmetlerimiz, scale up ve out mimarilerimiz, InfoSight bulut tabanlı öngörülebilir analitik platformumuz ve bulut deneyimini istediğiniz her yerde sunduğumuz GreenLake çözümlerimizle, bu yeni nesil altyapıdan faydalanmak isteyen tüm kuruluşların yanındayız.
Daha fazla bilgi almak ve HPE Türkiye sponsorluğunda hazırlanan IDC Türkiye Çevik ve Basit Yeni Nesil Hiperbütünleşik Mimari: HCI 2.0 Analist Raporu’nu indirmek için tıklayınız