Bir bodrum katında başlayan hikâye, 61 ülke, 1300 mağaza ve 207 milyar TL ciroya dönüştü. Yönetim Kurulu Başkanı Vahap Küçük ile LC Waikiki’nin dönüm noktalarını ve Avrupa’nın ilk üç moda markası olma hedefini konuştuk. – Zeynep Aktaş
LC Waikiki, Zeytinburnu’ndaki küçük bir atölyeden dünyanın dört bir yanına yayılan etkileyici bir başarı hikâyesi yazdı. Bugün 61 ülkede faaliyet gösteren ve 1300 mağazasıyla 207 milyar TL ciroya ulaşan marka, yurt dışına açılmasının 15. yılını Belgrad’da kutladı. Toplantıda Yönetim Kurulu Üyesi Pamir Dizdar, Genel Müdür Berna Akyüz Öğüt ve LC Waikiki’nin büyüme stratejisini hayata geçirmede önemli katkısı olan Avrupa Operasyonu’ndan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Burç Korkmazlar da katıldı. Markanın 36 yıl önce başlayan yolculuğunu, kırılma noktalarını ve vizyonunu doğrudan şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Vahap Küçük’e sorma fırsatı bulduk. LC Waikiki’nin bir atölyeden nasıl 5 kıtaya yayıldığını ve geleceğe dair hedeflerini kendisinden dinledik.
Bir Atölyeden Başlayan Hikâye
Vahap Bey, LC Waikiki’nin bugünlere geleceğini hiç hayal etmiş miydiniz?
1988 yılında Zeytinburnu’nda küçük bir atölyede işe başladığımızda bu noktaya geleceğimizi düşünmemiştik. Bodrum katında fason üretimi yapıyorduk. O zaman Türkiye tarımdan sanayiye geçiyordu ve hazır giyim sektörü büyük bir fırsattı. Genç nüfus, düşük işçilik maliyetleri derken biz de bu yolda ilerlemeye karar verdik. Ama o tarihlerden baktığımda bu kadar büyüyeceğimizi tahmin etmek mümkün değildi.
Peki, LC Waikiki ismiyle nasıl yollarınız kesişti?
O dönemde Fransa’nın popüler markalarından biri olan LC Waikiki’ye fason üretim yapıyorduk. Ancak Türkiye’de markanın taklit ürünleri ortalığı sarmıştı. Fransa’daki marka sahiplerine dedik ki, “Bize lisansı verin, Türkiye’de bu markayı geliştirelim ve taklitlerin önüne geçelim.” Onlar da kabul etti. Böylece 1990’da LC Waikiki’nin Türkiye’deki lisansını aldık ve marka serüvenimiz başlamış oldu.
Bu kararın ardından işler hemen yoluna girdi mi?
Hayır, başlangıçta çok zorlandık. Marka bilinmiyordu, insanlar telaffuz bile edemiyordu. Ancak kaliteye ve uygun fiyat politikasına odaklandık. Anadolu’da iyi mağazalarla bayilikler vermeye başladık. Üretim tarafında da yatırımları sürdürdük. Malatya, Safranbolu, Adapazarı gibi yerlere fabrikalar kurduk. 1994’e geldiğimizde 500 bayiye ulaşmıştık.
Kriz ve Dönüşüm Yılları
Her şey yolunda gidiyor yani…
Öyle sanıyorduk. 1998’e geldiğinde işlerin ters gittiğini görmeye başladık. Yani bir şeyler ters gidiyor ama adını koyamıyorduk. Sorunun adını koymamıza bir danışmanın bir cümlesi vesile oldu.
Neydi o cümle?
Danışman, üretimle perakende alanında aynı anda başarılı olan pek firma görmediğini söyledi. Ya üretimde ya da perakendecilikte başarılı olmuşlar. Bu cümle bize ilham kaynağı oldu.
Ne yaptınız bunun üzerine?
98 yılında üretimle perakendeyi birbirinden ayırdık. Böylece İki tane kâr merkezi oluşturmuş olduk.
İki ayrı alanda uzmanlaşmaya gittiniz yani…
Evet, üretim ayağına süre verdik ve dedik ki iki yıl sonra tedarikçimiz olmayacaksınız. Biz de aynı şekilde kendimize farklı üretici bulacaktık. Her iki merkez de böylece kendi kârını geliştirecekti.
Anlaşıldığı kadarıyla faydasını görmüşsünüz.
Kesinlikle, bir iki sene sonra meyvesini görmeye başladık. Uzun sürmedi 2001 krizi patlak verdi. Aslında bu Türkiye kriziydi. O yıllarda biz yurt dışına ciddi firmalara ihracat yapıyorduk. Üretim tarafı diğer markaların üretiminden döviz girdisi sağlıyordu. Böylece 2001 krizini kazasız atlattık.
Üretimle perakendeyi ayırmasaydınız ne olurdu? Geriye dönüp hiç düşündünüz mü?
Aslında net olan bir şey varsa 98’de verdiğimiz karar, 2001’de bize can suyu oldu. Eğer o kararı vermeseydik fabrikalarımız kendimize üretim yapar durumda olacaktı. Döviz girdisi olmayacaktı, ihracat olmayacaktı. 2001 krizinde belki yara aldık ama gemiyi batırmadan karaya çıkmamızı sağladı.
Sonrasında düze çıkmış olmalısınız…
Hiç de öyle olmadı. 2001 krizinde yine bir karar vermemiz gerekiyordu. O tarihte 800 bayiye ulaşmıştık. Resmi kayıtlı mağaza 15-20 tane ama toplam büyüklüğü şu andaki İstiklal Caddesi’ndeki mağazamızın metrekare büyüklüğünü dahi yakalamıyordu. 200-300 metrekare mağazalardı. İşlerde bir terslik vardı.
Bu defa sorun neydi?
Bayilikle bu işin gidemeyeceğini görüyorduk. Ama gelirin %80’i bayiden geldiği için bu dönüşümü bir türlü yapamıyorduk.
Şimdiki mağazalar size ait olduğuna göre bir şekilde başarmış görünüyorsunuz.
Öyle oldu. 2001 krizinde bayi bizden mal almıyor, aldığının da ödemesini yapmıyordu. Biz de bunu fırsata dönüştürmeye karar verdik. Bayilik kanalından vazgeçerek kendi mağazalarımızı açmaya karar verdik.
Oldukça cesur bir karara benziyor…
Tabii ki oldukça zor bir karardı. Bu kararı verdiğimizde 800 bayinin 700’ü artık bir daha bizden ürün almayacaktı. Rakam verecek olursam 80 milyon dolarlık gelir 10-15 milyona düşecekti. Yapı komple değişecekti. Yani yeni bir organizasyon yapısı oluşturmamız gerekiyordu.
Bu saydıklarınıza bakınca vazgeçmiş olmalısınız.
Neticede farklı bir iş alanına geçmek kolay değil. Açıkçası ben biraz daha duygusalım ama kardeşim Mustafa Bey, daha realist. Onun realistliği bu kararı aldırttı bize. Böylece bayilikten vazgeçtik. Kendi mağazalarımızı açmaya karar verdik. İlk yıllarda gelirimiz ciddi şekilde düştü, ama bu karar uzun vadede bizi bugünkü konumumuza taşıdı.
Yalnız bayilik sisteminden neden vazgeçtiğinizi tam anlamış değilim…
Birincisi, bayiyi finanse etmek zorundasın. Dört ay beş ay vadeli ürün alıyor. İkincisi, ona para kazandırmak zorundasın. Maliyetleri yükseltiyor. Üçüncüsü, değişime, yeniliğe kapalı. Daha başka sebepler de sayabilirim. Zaten bu üç gerekçe yetiyor.
Öyleyse mağazalaşma 2001’de başladı
Evet, 2001’de mağazalaşmaya başladık ama sorunlar bitmiyor. Bu sefer de en önemli sıkıntımız lokasyon bulmak oldu. Çok zorlandık.
Dertleriniz hep dermanıyla birlikte gelmiş. Bunu nasıl aştınız?
(Gülümseyerek): Haklısınız, 2003-2004 yıllarında gerek yurt içi gerek yurt dışı yatırımcılardan AVM yatırımları başladı. Bizim kararımız bu AVM yatırımlarıyla örtüştü. Her AVM’ye LC Waikiki açma şansını yakaladık. Neredeyse her yıl 15-20 AVM yapılıyor, belki daha fazla… Tabii bunun üzerine cadde fiyatları da makul fiyata inmeye başladı.
Yurt Dışına ilk mağaza açılıyor
Yurt dışına açılma kararını nasıl aldınız?
İlk yurt dışı denemelerimiz 2004-2005 yıllarında oldu ama başarısız olduk. Gittiğimiz yerlerde hazır değildik. Bunun üzerine 2009’a kadar yurt dışına açılmama kararı aldık. Rakiplerimizle rekabet edebilecek seviyeye geldikten sonra Romanya’da ilk mağazamızı açtık. Ardından Kazakistan, Fas, Balkanlar gibi bakir pazarlara yöneldik.
Dikkatimi çekti saydıklarınız hep gelişmekte olan ülkeler. Özel bir sebebi var mıydı?
Gelişmiş ülkeler doygundu ve rekabet çok yüksekti. Bunun yerine biz de daha bakir olan ve Türkiye’nin 10-15 yıl gerisinden gelen ülkelere odaklandık.
Faydasını gördünüz mü peki?
Bu strateji, 23 ülkede sektör lideri olmamızı sağladı. Eğer o gün o kararı vermeyip de gelişmiş bir ülkeye gitseydik şu anda girdiğimiz bu pazarların hepsi gelişmiş olacaktı. Biz de ne Kazakistan’a ne Fas’a ne de Mısır’a girme şansını yakalayabilecektik.
Gelinen aşamada ne durumdasınız?
Bugün 61 ülkede beş kıtada 1300 mağazayla faaliyet gösteriyoruz. Metrekareye vurduğumuzda 2 milyon metrekare satış alanındayız.
Çok farklı ülkelere hitap etmenin zorlukları olsa gerek…
Kesinlikle… Malezya’sından Latin Amerika’ya. Ters iklimlerde, uzak coğrafyalara… Çok farklı giyim tarzları var. Hiç kolay bir iş değil.
Pek zorlanıyor görünmüyorsunuz?
Bunun sebebi arkada müthiş bir teknoloji altyapısının olması. Yani neredeyse bir teknoloji firmasında bu kadar mühendis yok. 800 yazılımcımız var. 800 tane bilgisayar mühendisi, yazılım mühendisi. Arkada görünmeyen ciddi bir yapı çalışıyor.
Hedef 2026’da Avrupa’nın ilk üç markasından biri olmak
Yeni hedefiniz Avrupa’nın en başarılı üç markasından biri olmak, değil mi?
Esasen bu yeni bir hedef değil. Biz yirmi yıl önce Türkiye’nin başarılı markası olacağız demedik. Avrupa’nın en başarılı üç markasından birisi olacağız, dedik. Tüm politikalarımızı, yatırımlarımızı, stratejimizi, insan kaynağını, teknolojiyi buna göre dizayn ettik.
Peki ne zaman olacaksınız?
Şu an Avrupa’da ilk beş markadan biriyiz, ama daha iyisini yapabileceğimizi biliyoruz. Hedefimiz 2026’da Avrupa’nın en başarılı üç markasından birisi olmak.
Rakamlarla LC Waikiki’nin Başarısı
Rakamlarınız şu anda ne diyor?
2024 yılında 207 milyar TL ciroya ulaştık. Bu, yüzde 55’lik bir büyümeyi ifade ediyor. Ayrıca 1,2 milyar dolar marka ihracatı yaptık. 2025 hedefimiz ise 290 milyar TL ciro ve 1,4 milyar dolar ihracat.
Bahsettiğiniz rakamlar göz kamaştırıcı. Ödediğiniz vergiyi merak etmeden geçemeyeceğim.
LC Waikiki geçen sene 16,3 milyar TL vergi ödedi. Bankaları ve devlet kurumlarını çıkardığınızda en fazla vergi ödeyen üçüncü firma. İnşallah bu sene 25 milyar TL’yi bulacak.
Konuşmanızdan teknolojiyi içselleştirdiğinizi anlıyorum. İnternetten satışlarınız ne durumda?
E-ticarette yüzde 70 büyüme kaydettik. 2025’te dolar olarak baktığımızda 6,5 milyar dolar eşiğini geçmiş olacağız.
Ama internette bilindik pazaryerlerinde yoksunuz
İki yıl önce pazaryerlerinden çıktık ve kendi pazaryerimizi oluşturduk. 250’den fazla işletmeyle 400’den fazla markayla faaliyet gösteriyoruz. Oran ne derseniz, yüzde 10’unu alıyoruz şu anda. LC Waikiki toplam Türkiye satışının yüzde 10’unu e- ticaretten sağlıyor. Diğer markalar da e-ticaretin yüzde 15’ini buldu. Yeni olan pazaryeri oluşumumuz hızlı büyüyor.
Bu başarıda yatırımların payı büyük olsa gerek
Aynen öyle, yeni pazaryeri yatırımlarımız büyüyerek devam edecek. 2025’te lojistik yatırımları da sürecek. Ömrünü zaman açısında doldurmuş mağazalar yenilenecek, yeni mağazalar açılacak. Teknoloji yatırımları devam edecek…
Sonuçta 2025’te ne kadar yatırımınız olacak?
Yaklaşık 5 Milyar TL yatırım öngörüyoruz.
Yöneticilerin yarıya yakını kadın
Kadın istihdamı konusunda da oldukça iddialısınız…
Evet, 55 bin çalışanımızın 35 bini kadın. Kadın yöneticilerimizin oranı yüzde 47. Sektörde kadın istihdamında lideriz. Ayrıca sosyal sorumluluk projelerini ciddiyetle uyguluyoruz.
Sosyal sorumluluk projeleri için kârınızın yüzde 15’ini ayırdığınızı biliyorum. Biraz bahseder misiniz?
Pek dillendirdiğimiz bir konu değildir bu husus. Evet, kârımızın %15’ini sosyal sorumluluk projelerine ayırıyoruz. Yaklaşık 14.720 öğrenciye burs sağlıyoruz. 21 milyon ürünü dar gelirli ailelere, okullara, öğrencilere, ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyoruz. Sanırım bizden her gün 1-2 tır farklı il ve ilçelere yardım gider. Sınır ötesine de ulaşıyoruz. Bu bizim iftihar ettiğimiz bir konu.
Hedefine emin adımlarla ilerliyor
Son olarak, LC Waikiki’nin geleceğine dair neler söylemek istersiniz?
Hedefimiz, 2026’da Avrupa’nın en başarılı üç moda markasından biri olmak. Bu, ekip çalışmasıyla mümkün. 61 ülkede 1300 mağaza ile hedefe emin adımlarla ilerliyoruz.
Bu keyifli sohbet için teşekkür ederim. LC Waikiki’nin hikayesi, birçok girişimci için ilham verici.
Ben teşekkür ederim. Başarılarımızda emeği geçen tüm çalışanlarımıza bir kez daha teşekkür etmek isterim.
LC Waikiki’nin başarı hikayesi, doğru stratejiler, zamanında alınan cesur kararlar ve ekip çalışmasının önemini ortaya koyuyor. 36 yıl önce Zeytinburnu’nun bir bodrum katında başlayan yolculuk, Türkiye’den bir global markası çıkabileceğinin canlı bir kanıtı. Avrupa’da ilk üç hedefi ise bu hikâyenin daha yeni başladığını söylüyor.