Finans uzmanı Emel Gülap, sıfır karbon hedefleri doğrultusunda enerji sistemlerini daha esnek ve verimli hale getiren hibrit projelerdeki gelişmeleri açıkladı. GES ve RES santrallarına entegre edilen bataryaların faydalarını paylaşırken, bu depolama entegrasyonlarının hibrit projeler arasında sıklaştığına dikkat çekti.
2015 Paris İklim Anlaşması kapsamında 2053 için net sıfır taahhüdünde bulunan Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynaklarının yanı sıra, enerji sistemlerini daha esnek ve verimli hale getiren hibrit projeler öne çıkmaya başlıyor. Finans alanında 15 yıla dayanan uzmanlığını yenilenebilir enerji projeleriyle faydaya dönüştüren Emel Gülap ise yalnızca enerji sistemlerinin geliştirilmesiyle sınırlı kalmayarak sanayi, ulaşım ve binalar gibi sektörlerde de kaydedilen kapsamlı ve köklü dönüşümü anlatıyor.
“Batarya ve depolama entegrasyonlarının hibrit projeler arasındaki yeri artıyor”
2009 yılında Dünya Bankası tarafından Türkiye’de finanse edilen ilk yenilenebilir enerji yatırımı olan Osmaniye Rotor Rüzgar Santralı projesinin finansman işlemini tamamlayarak proje finansmanı kapsamında Bank of Amerika, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), Avrupa Yatırım Bankası (EIB) gibi kuruluşlarla uzun vadeli kredi işlemleri gerçekleştiren finans uzmanı Emel Gülap, “2025’i karşıladığımız şu günlerde, artan hibrit projeler arasında batarya ve depolama çalışmalarını da görüyoruz. Batarya enerji depolama sistemi, elektrokimyasal çözüm kullanan bir alt enerji depolama sistemi olarak ifade ediliyor. Bu sistemde, enerjiyi tutarak daha sonra kullanmak için depolamak, kolay bir yöntem olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle lityum iyon bataryalar, şebekeye erişimin olmadığı noktalarda jeneratör alternatifi kabul edilirken, uzun kullanım ömrüne ve yüksek enerji verimliğine sahip özellikleriyle dikkat çekiyor. Teknoloji maliyetinin düşmesiyle birlikte de popülerliği giderek artıyor” dedi.
“Entegre batarya gibi hibrit projeler, sürdürülebilir enerji sistemlerinin önünü açıyor”
Güneş enerjisi santralları (GES) ve rüzgar enerjisi santralları (RES) üzerinden yapılan batarya teknolojisinin arbitraj, şebeke frekans düzenlemesi ya da üretim tesisi enerji dengesizliklerinin yönetimi için pozitif fizibiliteler sunabildiğini aktaran finans uzmanı Emel Gülap, “GES ve RES’lere entegre edilen bataryalar, yenilenebilir enerji yatırımlarını daha verimli hale getiriyor ve karbon emisyonlarını önemli ölçüde azaltıyor. Bu tür hibrit projeler, hem ekonomik hem de çevresel açıdan sürdürülebilir enerji sistemlerinin önünü açıyor. Bu dönüşüm süreçlerinin etkin şekilde uygulanabilmesi için enerji politikaları, teknoloji yatırımları ve finansman modellerinin uyum içinde olması kritik bir gereklilik” ifadelerini kullandı.
“Bataryalar, şebeke frekans optimizasyonunu da gerçekleştirebilecek”
GES ve RES’lere entegre edilen bataryaların faydalarına dair detayları da paylaşan finans uzmanı Emel Gülap, “Bu entegre çözümler,özellikle imalat sanayinde temiz enerji dönüşümleri sayesinde elde edilecek üretim kazançları, fosil yakıtlarla ilişkili geleneksel imalat alanlarında yaşanacak kayıpları telafi edebilme imkanı tanıyor. Bataryalar, nispeten kısa sarj-desarj aralıklarına sahip olmaları nedeniyle, iletim hatlarına yüklenmeleri dengeleyebiliyor. Gelecek dönemde de GES ve RES yatırımlarının yoğun olduğu bölgelerde oluşturulacak kapasitelerle de şebeke frekans optimizasyonu gerçekleştirilebilecek.
Emel Gülap, rüzgar, güneş, jeotermal, hibrit elektrik santrallarının yanı sıra, sürdürülebilirlik ve enerji verimliliği yatırımları konusundaki uzmanlığıyla yenilenebilir enerji konusunda birçok projeye imza attı. Kariyerine Dünya Bankası tarafından Türkiye’de finanse edilen ilk RES yatırımı olan Osmaniye Rotor Rüzgar Santrali projesi finansmanı ile başladı. 135 megawatt elektrik kurulu güce sahip santral yatırımı, 2009’da Euromoney’nin Project Finance Dergisi tarafından 27 yıldır verilen “Project Finance Ödülleri’nde Avrupa’nın En İyi RES Finansmanı ödülünü almaya hak kazandı. 2025’e kadar 5 bin megawatt üzerinde enerji yatırımı finansmanı işlemini gerçekleştiren Emel Gülap, ilerleyen dönemlerde sürdürülebilirlik dönüşümü kapsamında profesyonel bakış açıları geliştirerek kapsamlı işlemler gerçekleştirmeyi hedeflediğini belirtti.