İNSANLA MEKANIN OLDUĞU her yerde var Hafele. Dünyanın en büyük mutfak, banyo, gardırop, vestiyer ve kapı gibi alanlardaki aksesuar ve donanım Alman üreticisi. Hafele, Ar-Ge ve inovasyon gücüyle farklılaşan bir marka ve 90 yılı aşan bir tecrübeye sahip. 150 bin ürün çeşidi, yılda 1,3 milyar Euro ciro, 37 ülkede operasyon şirketi ve 11 uluslararası satış ofisi ve ek olarak dünyanın her yerinde dağıtıcı iş ortaklarıyla da bir dev. Yılda 2 milyon Euro Ar-Ge yatırımı gerçekleştiriyor. 50 ürünün ise patent sahibi. Hafele Türkiye ve Bölge Ülkeler İcra Kurulu Başkanı Hilmi Uytun, bu önemli markanın 18 yıldır Türkiye’deki stratejilerine yön veriyor.
Uytun, “2000 yılında Türkiye’de bağlantı ofisine genel müdür olma teklifi aldığımda bu işle ilgili deneyim sahibi değildim. Öncesinde turizm ve tekstille ilgili yöneticilik deneyimlerim olmuştu ancak mobilya ve mimari donanımları hiç bilmediğim bir alandı. Doğrusunu isterseniz bunun nasıl bir iş olduğunu anlamam bile bir yılımı aldı. Elimde bir katalog vardı ve içinde 28 bin ürün bulunuyordu. Sonra gördüm ki bu ürünler insanın ve mekânın, kısaca, yaşamın olduğu her yerde var” diyerek bu süreci özetliyor. 1998 yılından beri Hafele Türkiye ve Bölgesi İcra Kurulu Başkanlığını yürüten Uytun, “Ürünlerimiz üzerinden mutluluk satıyoruz” diyor.
Hafele Türkiye’de 18, merkez olarak ise 12 yıldır faaliyette. 300 çalışan, 6 bölge müdürlüğü, üç show room ve 80’in üzerinde Hafele Kalite Noktasına sahip. Bu bilgiler ışığında inovatif ürünler arasından süzülüp, toplantı odasındaki yerimizi alıyoruz.
Güne oldukça zinde başlayan ve kahvesini yudumlayan Uytun’un son birkaç senede hayata geçirdiği yenilikler, gözle görülür neredeyse elle tutulur somut başarılar üzerine..
Neyi nasıl farklı yaparak öne çıktıklarını konusundaki soruyu, sürdürülebilir stratejiler, dataya sahip çıkmak, veriyi kontrol etmek ve ekip gücü başarısı diyerek cevaplıyor.
Hafele’nin başarısında iletişim stratejisinin etkisi büyük. B2B çalışan şirket olmasına rağmen marka iletişimi B2C seviyesinde gerçekleşmiş. Fark yaratacak olan son kullanıcının markayı iyi tanımasına odaklanılmış. Güçlü ekiplerle bu değişim ve dönüşüm sağlanmış. Türkiye’de franchise iş ortakları olan bayiler ile büyüyen Hafele, dünyada olmayan bir cesaretle sadece Hafele adı altında mağazalar açarak büyüdü. Şirketin ölçeği büyüyünce dağıtım 2016 yılı sonundan itibaren doğrudan yapılmaya başlandı. Uytun bu konuda, “Türkiye’de işe ilk başladığımızda dağıtım ve tahsilat metotları konusunda Avrupa’nın çok ötesinde olduğumuzu görmüştük. İş modelimizi revize ettik. Dağıtım ve tahsilat işini ele aldık. Tahsilat işi bizi çok yoruyordu. Zamanımızın yüzde 60’ını tahsilat oluşturuyordu ve sonunda tahsilat işini değiştirdik. Güçlü bir insan kaynağına sahibiz. Bu sistemi hayata geçirince zaman da bize kaldı” diyor. Marka adına alınan bir diğer önemli konu da Hafele Kalite Noktaları iş modelinin geliştirilmesi olmuş. Küçük ve orta boy mutfak, banyo üreticilerini alıp onlara kurumsal kimlik, tasarım, eğitim ve pazarlama desteği vermek üzerine kurgulanmış bir sistem. Hafele Kalite Noktası özellikle, Malezya, Vietnam, İngiltere, Hindistan gibi 7 ülkeye model olmuş.
Türkiye’de bir bağlantı ofisi olarak kurulan Hafele’nin merkezin geleneksel dağıtım kanalı uygulamalarını izlemek yerine kendi özgün iş modellerini geliştirerek şirketin dünyadaki en büyük beş operasyonu arasına girmesini sağladıklarına değinen Uytun, “Çabuk algılamak ve adapte olmak en iyi tarafımız. Anında olaylara müdahale edebiliyoruz. Sistemler insanlara hep bir defekt oluşturur. Son dönemde üzerinde çalıştığımız veriyle ilgili çalışmaların nihayet sonuna geldik. Bütün verileri bütün çıplaklığıyla alarm setleriyle görebileceğiz. Planla operasyonun birbiriyle uyumluluğu söz konusu olacak. Bölüm liderlerinin iş gücünü geliştirecek bu yöntemle sahada en hızlı datayı veren marka olacağız” diyor.
Uytun geliştirilen metotlardan birini de Hafele Konsept Proje olarak açıklıyor. Ev şartnamesi geliştirdiklerini, ihtiyaca göre fonksiyon mekanizmalarını oluşturduklarına değiniyor. Hafele Concept Project’in, konut sektörüne işlevsel ve konforlu çözüm sağladığına değiniyor.
Uytun’un altını çizdiği bir diğer konu ise sürdürülebilirlik. Tedarikçilerle sürdürülebilir ilişki içinde olmak gerektiğini söylüyor.
Kendini diri tutmaktan ve operasyon verimliliğinden bahsediyor ve şöyle devam ediyor. “En büyük olduğumuz yerde çok doğru tedarikçi ilişkileri lazım. Bu da bizi çok hızlı büyütecek. Tanımlı süreçler meselesine inanıyorum. Bugün seri halde patates kızartması standardize edilebiliyorsa bu bizim sektörde de olabilir. Değişim zor değil, nereden başlayacağınız önemli.” Hafele’nin büyük satış hacmine sahip olmasının temelinde, izlenen yalınlık stratejisi var. İşin zorluklarını, yalın olmayan yönlerini doğru tespit edip o noktaları basitleştirerek başarılı olmak mottosu söz konusu. Kısaca operasyonel beceri, veri analitiği, stok yönetimi…
Uytun’a piyasa ve ekonomi ile ilgili düşüncelerini sorduğumda, ekonomik kriz ve olumsuz şartların birer fırsat olduğunun altını çiziyor ve şöyle devam ediyor “Biz TL’ye döndük. Yıllardır söylediğim bir şey var o da Türkiye’nin Avrupa’nın yeni Çin’i olması gerektiğidir. Bu kurlarla Türkiye’nin ihracatı artar. Karamsar değiliz. Kapıkulede 10 kilometre ihracat kuyruğu var. Üretebildiğimiz kadar satarız. Her şeye pozitif bakmak gerek.