Daha önce geleceğe yönelik planlar olarak gündemde olan 5G’de dananın kuyruğunun 2019’da kopacağı açıklık kazanmış durumda. Huawei 10 bin 5G baz istasyonunun sevkiyatına başlayarak önemli bir adım atarken Güney Kore’nin sınırlı da olsa ticari kullanıma start vermesi heyecanı artırdı. Wembley’den 5G ile maç yayını ise, bu yeni dünyanın ne getireceği konusunda bir fikir verdi.
Kasım sonunda Londra’da düzenlenen Uluslararası Mobil Genişband Forumu’nda 5G’nin artık ete kemiğe bürünmeye başladığı mesajı dikkat çekti. “5G Geleceği Aydınlatıyor” temasıyla düzenlense de, Londra’da dokuzuncu kez düzenlenen forum, şimdiye kadarki organizasyondan çok daha büyük ölçüde bugüne odaklandı. 21 Kasım’daki oturumlarda Wembley’den 5G ile canlı yayın yapılacağının açıklanması “şimdi” aşamasına gelindiğinin en canlı kanıtı oldu. Çarpıcı olan nokta, genellikle büyük bir kamyon olan yayın aracına gerek kalmamış olması ve stadyumun istenen noktasından rahatlıkla yayın yapılabilir hale gelmesiydi. Yayıncılık böylece tamamen mobil bir hale gelirken bunun naklen maç yayınları ile sınırlı kalmayacak örnekleri çok daha büyük zevk verecek bir yayıncılık deneyimine olanak tanıyacağa benziyor. Tüketiciler bunu zaten kendi özel hayatlarında şimdiden sosyal medya üzerinde yarattıkları içerik zenginliği ile gösteriyorlar. 5G bu içerik zenginliğinin profesyonel alana da taşınmasını sağlayacak.
Bunun ilk örneği, 25 Kasım’da düzenlenen 2018 EE Wembley Cup oldu. Sosyal medyanın etkili isimleri ile eski futbol yıldızlarını karşı karşıya getiren final maçı 5G kullanılarak canlı yayınlanan ilk sportif etkinlik olurken maç YouTube üzerinden 230 binden fazla izleyiciye ulaştı. 2019’da kullanıcılara daha yüksek indirme ve yükleme hızları ile daha etkileşimli bir medya ortamı sunmayı planlayan EE (BT grubunun mobil şebekesi) ve ücretli televizyon yayını yapan BT Sport, görüntüleri bir merkeze aktarmadan işleyebilme ya da uzaktan prodüksiyon ve spor izleyicilerine yapacakları içerik dağıtımını zenginleştirmede çok önemli bir avantaj elde etmiş olacaklar. Her iki şirket şimdiden bu kaynağı bir güç gösterisi ve rekabet aracı olarak hem kullanmaktan hem de sergilemekten büyük zevk alıyorlar.
Forumdaki demo sırasında yarattıkları etkiye bakılırsa bunda haksız da değiller. 25’indeki maçın dört gün öncesinde Uluslararası Mobil Genişbant Forumu’nda Wembley’den yapılan demo, 5G örneklerinin en fazla ilgi göreni oldu. Bunun BT’ye getirisini öngörmek çok zor değil.
Getirilerden bahsederken, getiriyi maksimize etmek için Huawei Dönüşümlü CEO’larından Ken Hu’nun açılış konuşmasında kullandığı bir terim olan “always on” ifadesini iyi algılamak ve anlamak gerekiyor. Sürekli açık ya da sürekli güncel olarak Türkçeye çevirebileceğimiz bu terimi anlamak için önce güncelleme ya da İngilizcesiyle update dediğimiz terimi unutmamız gerekecek. Gerçek zamanlı sistemleri ve online ya da çevrimiçi işlemleri hepimiz az ya da çok biliyoruz. Gerçek zamanlı veri kullanımı ve bunun üzerindeki uygulamalar şimdiden çok şeyi değiştirmiş durumda. Ancak bu yeni dünyanın ancak deneyimledikçe öğrenebileceğimiz özellikleri olduğu kesin. Belki şimdiden dünyanın her yerindeki kişilerin birlikte oyun oynamasına yakın diyebileceğimiz bir dünya sunacak 5G.
Bu deneyimi yaşama konusunda da çok uzak bir geleceğe gözleri dikmeye gerek yok.
Organizasyon, telekomünikasyon operatörleri, dikey sektörler ve düşünce liderlerinden oluşan 2 bin 200’den fazla küresel endüstri lideri ve analistin huzurunda, Huawei Dönüşümlü CEO’su Ken Hu, Huawei’nin ilk 10 bin 5G baz istasyonunun sevkiyatına başladıklarını açıkladı.
Hu, “5G tüm BT odaklı sektörlere yepyeni bir güç getirecek ve iş yaşamını yeniden şekillendirecek. Bugüne kadar hiç karşılaşmadığımız fırsatlarla, bu dönemde karşılaşacağız. Yeni cihazlar, yeni uygulamalar ve yeni deneyimler için bizlere cesaret verecek” diyor. Gerçek anlamda otonom sürüşten kendi kendini organize eden yapay zeka sistemlerine ve bunları besleyecek IoT çözümlerine kadar birçok sistemin sürtünmesiz bir biçimde birlikte çalışmasında 5G önemli rol oynayacak. Hu, 5G’nin hayatımızda önemli değişimler yaratacağı noktaları ise beş ana başlık altında topluyor:
- 5G bağlanabilirliği bir platforma dönüştürecek. 5G ile kablosuz erişim ağları sınırsız bağlantı sağlayan bir teknoloji olmanın ötesine geçecek.
- Her şey çevrimiçi olacak. Bugün hâlâ birçok alanda çevrimdışı kullanım çok fazla. Birçok elektronik cihaz, hali hazırda internete bağlı değil. 5G ile artık bağlantılı bir yaşam, çok daha sıradan hale gelecek.
- Dünya bir bulut haline gelecek. 5G’nin inanılmaz hızı ve gücüyle, bilişim başka bir boyut kazanırken, aktarım hızları da sıfıra yakın gecikme ile büyük oranda artacak. Bu da herkes için her yerden bilgi erişimini ve iletişimi kolaylaştırırken Cloud X gibi yeni iş modellerinin de önünü açacak. Cihazlar sonsuz bulut tabanlı kaynaklarla daha güçlü hale gelecek.
- Cihazlar yeniden tanımlanacak. Artık cihazlar, ağ ve bulut arasında yapay zeka desteği ile kullanıcıları daha iyi anlayabilecekler. İhtiyaçlarımızı etkin bir şekilde tahmin edebilirken, sadece komutlara pasif olarak cevap vermekle kalmayıp, daha etkileşimli bir hale gelecekler.
- Birçok alanda deneyimimiz artacak. Mevcut ağlarda, çevrimiçi deneyimimiz bir senaryodan diğerine geçerken mutlaka boşluklarla karşılaşıyoruz. Her şey çevrimiçi ve bulut tabanlı olduğunda, yaratacağımız içerikler ve iletişim aksiyonları, tüm senaryolarda gerçek anlamda bütünsel bir deneyim için, zaman ve mekan tanımaksızın bambaşka bir boyut kazanacak.
Buradaki en önemli nokta ise, 5G’nin şimdiden sunulan bir teknoloji olmanın ötesine geçerek talep edilen bir teknoloji haline gelmiş olması. Kullanıma hazır ve maliyetleri giderek daha uygun hale gelen
5G’nin her açıdan hazır olduğunu söyleyen Hu, 5G dağıtımında hala bazı engeller olduğunu da kabul ediyor. Bunların başında kullanılan frekansın yükselmesi nedeniyle kapsama alanının daralması ve 4G’de 400 watt ile çalışan bir donanımın 5G’deki muadilinin 2 bin watt civarında enerji harcamasının getirdiği yük geliyor. Ancak büyük resimde asıl maliyet, operatörlerin gücü ile hızlı değişen teknolojinin bu yeniliğinin maliyetini karşılanması arasındaki dengenin bozulması.
Ken Hu, spektrum tahsisi ile ilgili zorluklara değinirken özellikle, mobil operatörlerin spektrum kaynaklarından yoksun olduğunun altını çiziyor. Hu, dağıtımların hızlandırılmasına yardımcı olmak için hükümetlerin 5G spektrumlu geniş bandların 4G’den daha düşük bir maliyetle uyumlu hale getirilme ve serbest bırakılma sürecinin hızlandırılmasını tavsiye ediyor. Hu, C-bandına ek olarak, 5G için 2.3 GHz ve 2.6 GHz bandlar da dahil olmak üzere, kullanılabilir ve kullanılabilecek kaynakların değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Daha geniş alanları kapsamayı sağlayacak bu frekans bantlarının kadar Türkiye’de şiddetle tartışılan ortak altyapı konusu da gündemde ciddi bir tartışma konusu olarak kalacağa benziyor. Fiberde ortak altyapı kurulmasını engelleyen yaklaşımların yarattığı maliyet baskısı ve operasyonel zorluklara dikkat çeken Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu, 5G altyapısını kurma maliyetinin ortak altyapı ile yedide birine yakın bir noktaya çekilebileceğini söyleyerek bu tartışmanın fitilini ateşledi.
Ken Hu bu demeçten ayrı olarak “Büyük yerleşim alanlarında ağ dağıtımı maliyetli bir iştir. Bizler yönetim kademelerini, geniş çaplı dağıtımlarda daha fazla kamu kaynağının kullanımı için teşvik ediyoruz. Çatı ve aydınlatma direkleri gibi ortak altyapılar taşıyıcıların maliyetlerini azaltırken, kurulum özelinde de zaman kazandıracaktır. Bu şekilde kamu özelinde yeni gelir kaynakları da yaratılabilir” ifadesini kullanıyor.
Bu tezler şimdiden Güney Kore’de sınırlı da olsa başlayan ticari 5G operasyonunda test ediliyor. Güney Kore’de operatörlerin 1 Aralık’ta 5G şebekelerini açmaları, bu sürecin özellikleri konusunda bir fikir edinmeyi sağlıyor. SK Telecom (SKT), KT ve LG Uplus, kendi deyimleriyle “dünyanın 3GPP standartlarına dayanan ilk ticari 5G servisi için aynı anda düğmeye bastılar. Bu, Türkiye’de de operatörlerin 5G’yi aynı anda başlatması gerektiğini düşündürüyor.
Ülkede 3,5 GHz ve 28 GHz frekansları için haziran ayında açtığı ihalede 3,2 milyar dolarlık bir toplam fiyata ulaşılmıştı. Türkiye’de operatörlerin durumu düşünüldüğünde hayal gibi görünen bu rakama ulaşılmasına karşın servisini başlatılması sadece sınırlı bir bölgede ve kurumsal müşterileri hedef alan uygulamalarla gerçekleşti.
SKT, 13 şehir ve bölgeyi kapsadığını açıklarken ülke çapındaki kapsama için 5G telefonlarının piyasaya çıkacağı Mart 2019’u bekleyeceğini açıkladı. İlk görüşmede kullanılan cihazın, Samsung’un 5G telefon prototipi olması dikkat çekti.
Servisi SKT gibi Seul ağırlıklı olarak başlatan KT ve 4 bin 100 5G baz istasyonu ile işe başlayan LG Uplus, farklı başlangıçları sadece aynı anda yapmakla kalmadı. LG Uplus’ın başlangıcı, ilk 5G deneyimini Samsung’un 5G router’ına bağlı bir dizüstü bilgisayar ile yapması cihaz tarafında da çeşitlilik yarattı.
Türkiye ile Güney Kore’nin ortak temasını ise, şimdiden ortak altyapıya yapılan vurgu oluşturuyor. Güney Kore Bilim ve Bilişim Bakanlığı’nın operatörlere, aşırı rekabetten kaçınarak ülkenin bu yeni teknolojiyi kucaklayan ilk global oyuncu haline getirmeleri yapmasının ardından ülkedeki üç operatör ticari operasyonu birlikte başlatmak için işbirliğine gitti.
Bu ortaklığa katılması gereken bir diğer oyuncu ise, donanım üreticileri. 5G çağının mobil cihazlarına da şimdiye kadar alışık olmadığımız türden ve form faktörlü cihazlar damga vuracak. Bu yeni çağın favori cihazlarının katlanabilir ekranlı ya da telefon/tablet olarak adlandırabileceğimiz cihazlar oluşturacak. 5G ile ilgili gelişmeler yeni bir mobil iletişim çağının hayallerini şekillendirirken Samsung’un San Francisco’da konsept olarak tanıttığı katlanabilir ekranlı telefon/tableti bu yeni dünyanın resmini çizdi.
Samsung, San Francisco’daki geliştirici konferansında ilk katlanan akıllı telefon modelini tanıttı. Sektörde uzun zamandır süren inovasyon -uzun süredir akıllı telefonlarda inovasyon yapılmadığı- tartışmalarına açık bir yanıt olan yeni model 5G çağında kullanıcıların farklı form faktörlerini tek cihaz ile elde edebileceğini gösteriyor. 5G şebekelerinin sağladığı hız ve kapasite ile gecikmeyi azaltma özelliklerinin oyun ve iş başta olmak üzere birçok alandaki etkisi katlanabilir ekranlar sayesinde katlanacak. Sürekli büyüyen akıllı telefon ekranlarının sağladığı performans bu şekilde farklı bir boyuta taşınacak.
Infinity Flex Display adı verilen teknoloji sayesinde açıkken tablet modunda 7,3 inçe genişleyen ekranda üç farklı uygulama aynı anda çalıştırılabiliyor. Bu, tabletlerin bilgisayarlar karşısında daha hızlı büyümesini engelleyen bir etkenin ortadan kalkması anlamına geliyor. Samsung’un uzun süredir Google ile birlikte üzerinde çalıştığı yeni yüz Samsung One UI, katlanma modları arasındaki geçişte optimizasyonu sağlamaya odaklı. 2019 başında pazara sunulması planlanan yeni telefonun fiyatının bin 850 dolardan başlayacağı açıklandı.
Yeni cihazın özelliklerinin Samsung Geliştirici Forumu’nda konsept olarak açıklanması, akıllı telefon dünyasında ağızları açık bırakacak şovlarla yapılan ürün lansmanlarının yerini ürün planlarının açıklandığı bir diğer tür etkinliğe bırakacağının da işaretini veriyor. Bunun nedeni, geliştiricilerin uygulamalarının bu yeni dünyada sorunsuz çalışmasını sağlamanın öneminin artmasına dayanıyor. Farklı formlar arasında geçişte sıkıntı yaşanmamasının taşıdığı önem, akıllı telefonlarda katlanabilir ekranlara geçilirken daha da büyük önem taşıyacak. Tasarım ve kullanıcı arayüzü tarafında tamamen yeni bir deneyim yaratacak olan katlanabilir ekran inovasyonu, bu önemden kaynaklanan riskle de yüzleşmek zorunda. Note 7’de bu riski zirvede yaşayan Samsung, bu kez çok daha dikkatle ilerliyor.
Bu yolculuğun sonrasındaki ödül oldukça büyük. İster oyun ister iş odaklı olsun, tablet ya da bilgisayarda yapılmasına alışık olunan işlerin daha kompakt bir cihazla yapılmasına olanak tanımak mobilite açısından önemli bir inovasyon ve ödül bundan kaynaklanıyor. Katlanabilir cihazını 2019’un ilk yarısında piyasaya sunamaması durumunda Apple’ın rol çalmasına izin verecek olduğu değerlendirmesi yapılan yeni cihaz kategorisi, başka oyuncuların da ilgi alanında. 2019 ortasında kendi katlanabilir telefonunu çıkarmayı planlayan Huawei de bu oyunculardan biri.
Bu alan, akıllı telefon pazarının zirvesindeki üç oyuncunun yanısıra startup’ların da odağında. Çinli ekran üreticisi Royole, Samsung’dan bir hafta önce açıkladığı 7,8 inç ekranlı katlanabilir akıllı telefonuna bin 300 dolar fiyat etiketi koydu. Firmanın bu alanda ne yapacağı ile ilgili bir fikir oluşmasa da bu, artık gelenekselleşen üreticiler kadar dışarıdan gelen ezber bozan oyuncuların da renk kattığı bir oyun izleyeceğimize işaret ediyor.
Altyapı, kullanım örnekleri ve cihazların birlikte gelişimi 5G’nin hızla gelişmesini ve ekonomik faydalarını hızla görmemizi sağlayabilir. Tabii bunun için düzenleyici otoritenin finansal altyapıyı doğru kurgulaması olmazsa olmaz bir koşul.