FED pandemiden beri ilk kez faiz indirimine giderken, milyarder yatırımcı Ray Dalio ABD ekonomisinin hala “devasa bir borç sorunu”yla karşı karşıya olduğuna dikkat çekti.
FED faiz oranını 50 baz puan indirerek, yüzde 4,75 -5 aralığına çekti.
ABD Hazine Bakanlığı kısa süre önce yaptığı açıklamada, hükümetin 35,3 trilyon dolar tutarındaki ulusal borcunun faizi için bu yıl 1 trilyon dolar üzeri para harcadığını bildirdi. Borç ödemedeki bu artış aynı zamanda ağustos ayında ABD bütçe açığında önemli bir büyümeye yol açtı; ülkenin bütçe açığı bu yıl 2 trilyon dolara yaklaşıyor.
Dario daha önceki açıklamasında, küresel ekonomiyi etkileyen güçlerden en önemlilerinin para, borç ve ekonomik döngüler olduğunu söylemişti.
Kendisi özellikle borç konusuyla özel olarak ilgilendiğini belirterek, “bu derece devasa bir borca hayatı boyunca tanık olmadığını” kaydetti.
Dalio, başkanlık seçimlerini ister Trump ister Kamala Harris kazansın, hiç birisinin borcun sürdürülebilirliğine öncelik tanımayacağını da sözlerine ekledi.
Dalio’ya göre, borcun paraya çevrilmesi yani Japonya’ya benzer bir yol izlenmesi uzun vadede benimsenebilecek formül olarak ortaya çıkıyor.
Japonya faiz oranlarını yapay bir şekilde düşük tutarak, Japon yenini devalüe etti ve Japon tahvillerinin değerini düşürdü.
Japon merkez bankası dünyada en agresif parasal genişleme politikasını uygulayarak yıllarca faiz oranını negatifte tuttu. Ülke ancak bu yıl mart ayında faiz artırımına gitti.
Öte yandan, piyasalarda borç arzını satın alacak yeterince alıcı olmazsa, ya faiz oranları mecburen yukarı çekilecek ya da FED borçları satın almak için devreye girecek.
FED’in müdahale etmesi halinde de, piyasalarda bütün para birimleri değer kaybına uğrayabilir çünkü hepsi birbirine bağlı.
Dalio, tüm bu parametreler bir araya geldiğinde, “1970’lere hatta 1930-1945 dönemine benzer bir ortamın görülmesinin kaçınılmaz olduğunu” belirtiyor.