Petrol fiyatları halihazırda 70-80 dolar aralığında seyrederken, ABD’nin İran’a yönelik yeni tehditleriyle artan gerilim petrol üretim/fiyat dengesi üzerinde de yeni baskılar oluşturuyor.
Dünyanın iki büyük petrol üreticisi, OPEC üyesi olan Suudi Arabistan ve OPEC dışından Rusya. Ayrıca yine OPEC üyesi olmayan ABD de petrol üretiminde son yıllarda-özellikle hidrolik kırma sayesinde-belli başlı üreticilerle başat çizgide. Ancak tabii ki, bu üçü arasında petrolün ekonomi açısından yaşamsal olduğu ülkeler Suudi Arabistan ve Rusya.
Suudi Arabistan tamamen petrole bağımlı bir ülke; Rusya’nın ekonomisi ise daha çeşitlendirilmiş olmasına rağmen petrol ve doğalgazın ülke gelirinde ana eksen olduğu aşikâr. Nitekim ülke gelirinin yüzde 50’sinden fazlası petrol ve doğalgazdan elde ediyor. Ayrıca Rusya Batı’nın ağır yaptırımlarıyla da boğuşmak zorunda olan bir ülke. Bundan dolayı da, petrol fiyatlarının küresel siyasi ve ekonomik konjonktüre göre inişli çıkışlı bir seyir izlediği göz önüne alındığında, makro ekonomik politikalarını çok hassas bir denge üzerine oturtması gerekiyor.
Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi’nde “Rusya, Suudi Arabistan ve ABD: Üç Büyük Petrol Üreticisi Arasında Tedarik Dinamikleri” başlıklı bir sunum yapan Rusya Ulusal Araştırma Üniversitesi-Enerji Politikaları Merkezi Başkanı Dr. Vitaliy Yermakov, şimdiye kadar Rusya’nın ekonomik krizlere karşı makroekonomik politikasını iki temel unsura dayandırdığına dikkat çekti:
- Rusya Merkez Bankası’nın izlediği esnek döviz kuru politikası
- Yönetilen bir federal bütçe açığı
Rusya’nın mevcut anti-kriz politikası, 2008-2009 yılında yaşadığı resesyona karşı uyguladığı politikasının tamamen zıttı. O dönemde Rusya Merkez Bankası dolar satarak rublenin değerini korumaya çalışmış ama bunun üzerine yalnızca Kasım-Aralık 2008 döneminde rezervlerinde 100 milyar dolar civarı bir azalmaya tanık olmuştu; Yermakov, bunun üzerine Banka’nın petrol fiyatlarının düşük seyrettiği 2014 -2015 döneminde, ekonomik resesyonun başladığı 2014 yılı sonları itibariyle “managed depreciation” (yönetilen devalüasyon) stratejisini uygulamaya koyduğunu ve rublenin korunması için para piyasalarına büyük çaplı müdahaleleri de engellediğini kaydetti. Bu durum, rubleden dolara büyük bir yönelimi durdururken, rubleye yönelik spekülasyonları da aşırı pahalı hale getirdi.
Rus hükümeti 2018 yılında da bilinçli olarak zayıf para politikasını uygulamaya başladı. Petrol varil fiyatı 70 dolar ve üzerine çıkmasına rağmen ruble, Rusya’nın varil fiyatı 40 dolar üzeri ekstra geliri ‘kötü günler’ için rezerve koyma taktiği sonucu güçlenmedi. Bu politika Rusya’nın bütçesini rahatlatırken, 2018 yılında petrol fiyatlarının yükselmesiyle federal bütçesinde fazla meydana geldi.