CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SISTEMI’NE geçilmesi ve kabinenin belirlenmesiyle birlikte, bakanlıklarda ilk 100 günlük eylem planı da tüm hızıyla oluşturuluyor. Ekonomi alanında da bu noktada çalışmalar hararetli bir şekilde gerçekleştirilirken yeni işbirlikleri ve açılımlar için hamleler de peşi sıra gelmeye başladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın girişimlerinin ise ayrıca takip edilmesi gerekiyor. Bu manada Erdoğan’ın geçtiğimiz temmuz sonunda İslam Konferansı Teşkilatı Dönem Başkanı sıfatıyla katıldığı BRICS zirvesi, “Türkiye ekonomisi için çok önemli bir fırsat” olarak değerlendiriliyor. Dünya ticaretinde doların hâkimiyetinin kırılması ve ulusal paraların ticarette daha etkin olmasına yönelik konu başlıkları alternatif kaynak seçenekleri açısından Türkiye’nin de ilgisini çekiyor. Şüphesiz bu arayışlar yeni değil. Konuya ilişkin daha önce atılmış adımları gözden kaçırmamalı. İki BRICS üyesi Çin ile Rusya daha önceden vardıkları mutabakat ile iki ülke ulusal para birimi Ruble ve Yuan’ın kullanımı konusunda anlaşmaya varmış durumdalar. Aynı şekilde altın ticaretinde de İsviçre ve İngiltere›nin etkinliğini azaltmak amacıyla BRICS ülkeleri arasında kullanılacak yeni ve tek bir sistem üzerinde çalışmalar devam ediyor. Türkiye de dış ticaretinde para birimini dolardan TL ya da ticari ilişkide bulunduğu ülke para birimine çevirerek etkinliğini artırmak ve kaynak çeşitliliği yaratmak istiyor.
Peki, BRIC, Türkiye için bir açılım olabilir mi? Kimi ekonomistler bunu “Türkiye’nin batıya yüzünü dönmesi” olarak değerlendiriyor. Buna karşın iş dünyası farklı açılımların zenginlik olduğu görüşünde. Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Güney Afrika Başkanı Abubekir Salim, BRICS birliğinin Türkiye ekonomisi için çok önemli bir fırsat olduğunu düşünüyor. Rusya, Çin, Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika ülkeleriyle daha güçlü ilişkilerin kurulmasının yararlarına değiniyor. Veriler ise BRICS ülkeleriyle ticaretin zayıf olduğunu gösterirken geliştirilmesi gerektiğine işaret ediyor. Geçtiğimiz yıl BRICS ülkeleriyle gerçekleştirilen toplam ticaret hacmi 60,7 milyar dolar seviyesinde olurken bunun 7,3 milyar doları ihracat, 53,4 milyar doları ithalat yönünde oldu. Analistler ise Türkiye’nin farklı ülkelerle ticaretini geliştiresini olumlu görmekle birlikte özellikle ihracat ayağına vurgu yapıyorlar. BRICS ülkeleri ile yapılan ticarette açık verildiğine dikkat çeken analistler, ticaretin iyi ihracatın ise daha iyi olduğunu söylüyor. Bu noktada ülkenin gereksinimi olan kaynak ihtiyacının ihracatın güçlendirilmesiyle aşılacak bir sorun olduğuna dikkat çekilmekte.
Ekonomi yönetimi ise BRICS’i sadece bir pazar olarak görmüyor aynı zamanda sistemler bütünü olarak değerlendiriyor. Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere yeni ekonomi yönetiminin de açıklamaları BRICS’in oldukça önemsendiğini ve yeni para hamlesi açısından atlama taşı olarak değerlendirildiğini gösteriyor. Görünen o ki Türkiye yeni yol haritasında elini güçlendirebilmek amacıyla farklı işbirlikleri ile yol alarak kaynak çeşitliliği yaratmayı hedefliyor.