“PFOA Yasağına Sektör Hazır Mı?”

By Fortune Türkiye

2025’te yürürlüğe girecek PFOA yasağı öncesinde geçiş sürecine dair belirsizlikler sürüyor. Endüstri Mühendisi İsmail Cem İyitoğlu, uygulamada hâlâ ciddi eksikler olduğunu ve teknik altyapı ile koordinasyonun yeterli düzeyde olmadığını ifade ediyor.

Endüstri Mühendisi İsmail Cem İyitoğlu, Atak Yangın Mühendislik Yönetim Kurulu Başkanı olarak yangın mühendislik alanında yürüttüğü çalışmalarla biliniyor. CFPA-E Avrupa Büyükelçisi unvanıyla da tanınan İyitoğlu, özellikle yangın söndürme sistemlerinde kullanılan ve doğaya kalıcı zararlar veren PFOA maddesiyle ilgili yaklaşan yasağın önemine dikkat çekiyor.

“Yasa geldi ama uygulama hâlâ eksik”

İsmail Cem İyitoğlu, PFOA’nın dünya genelinde yıllardır tartışılan bir konu olduğunu hatırlatarak, “PFOA’nın yasaklanması Avrupa’da gündeme geldiğinde, Türkiye’de henüz bu konuda bir farkındalık yoktu. Ancak şimdi kurumlar, geç kalınmış bir geçiş sürecinin eşiğinde” ifadelerini kullandı.

Bilindiği üzere Perflorooktanoik Asit (PFOA), başta AFFF (Aqueous Film Forming Foam) olmak üzere çeşitli yangın söndürme köpüklerinde yaygın olarak kullanılıyordu. Ancak hem çevresel etkileri hem de insan sağlığı üzerindeki potansiyel zararları nedeniyle bu madde 2019’da Stockholm Sözleşmesi’ne “kalıcı organik kirletici” olarak eklendi. Avrupa Birliği 2020 itibarıyla üretimini ve kullanımını yasakladı. Türkiye ise 15 Nisan 2021 tarihinde yayımlanan Resmî Gazete kararıyla benzer bir adım attı. Buna göre 4 Temmuz 2025 itibarıyla bu maddenin kullanımı tamamen yasaklanmış olacak.

Geçiş süreci teknik kapasiteye bağlı

Geçiş süreci kâğıt üzerinde tanımlanmış olsa da sahadaki uygulamaların hâlâ yetersiz olduğunu söyleyen İyitoğlu, “Mevzuat önemli bir adımdır. Ancak uygulamada teknik altyapının, bütçelerin ve insan kaynağının bu geçişe uyum sağlaması gerekiyor” dedi.

Bu noktada özellikle kamu birimleri ve öncü firmaların eşgüdüm içinde hareket etmesi gerektiğini belirten İyitoğlu, çevre dostu çözümlerin sadece yasal değil, aynı zamanda sektörel sürdürülebilirlik açısından da zorunlu hale geldiğini ifade etti. “Bu sürecin yalnızca çevreyi değil, aynı zamanda sektörün güvenliğini ve geleceğini ilgilendirdiğini unutmamak gerekir” diyerek sözlerine devam etti.

PFOA içeren ürünlere artık tolerans yok

Resmî Gazete’de belirtilen geçiş süreci boyunca, PFOA içeren köpüklerin kullanımına çok sınırlı koşullarda izin veriliyor. Örneğin:

  • Eğitim ve test amaçlı kullanım tamamen yasak.
  • 1 Ocak 2023 itibarıyla yalnızca salımların tamamen kontrol altına alınabildiği sahalarda kullanım mümkün.
  • Stok yönetimi, çevre mevzuatına uygun biçimde sürdürülmeli.

Aksi halde 2025 sonrası bu ürünleri kullanmaya devam eden firmaları ciddi yaptırımlar bekliyor. İdari para cezaları, faaliyet durdurma kararları, uluslararası prestij kaybı ve çevresel zararlar nedeniyle hukuki ve cezai sorumluluklar bu yaptırımlar arasında yer alıyor.

Türkiye distribütörlüğü Atak Yangın tarafından yürütülen Marine3, çevre dostu formülü ve benzersiz teknik özellikleriyle yangın güvenliği sektöründe sürdürülebilir bir dönüşümün öncüsü olmaya aday.

Endüstri Mühendisi İsmail Cem İyitoğlu, “Marine3, yalnızca çevreyle dost olmakla kalmıyor; aynı zamanda sektörel verimliliği artıran güçlü bir inovasyon sunuyor,” diyerek ürünün etkisini şöyle özetliyor:

“Ulusal ve uluslararası testlerde, Marine3 rakip ürünlere kıyasla %80’e kadar daha az su kullanıyor ve bu performansı, yalnızca üçte biri kadar miktarla elde ediyor. Ayrıca uygulandığı yüzeyde 6 saate kadar etkisini sürdürüyor. Bu, özellikle doğal alanlarda tekrar tutuşma riskini ortadan kaldırmak açısından çok önemli.”

Marine3’ün test sonuçlarında, yağ yangınlarında dahi yüzeye uygulandıktan sonra tekrar alevle temas etse bile yeniden yanmanın oluşmadığı gözlemlenmiştir.

Marine3’ün Öne Çıkan Özellikleri:


– PFOA, PFOS ve florlu bileşen içermez
– A ve B sınıfı yangınlarda yüksek soğutma ve alev bastırma etkisi
– %80’e kadar daha az su kullanımı
– 6 saate kadar etkin soğutma etkisi
– Yağ yangınlarında yeniden alev alma riskini ortadan kaldırır
– Mevcut sistemlerle uyumlu, entegrasyonu kolaydır
– AB normları, Stockholm Sözleşmesi ve Türkiye yönetmelikleri ile tam uyum sağlar

Marine3 ile Yangın Güvenliğinde Yeni Çağ

Marine3 ile sürdürülebilir çözüm

Bu dönüşüm sürecinde İsmail Cem İyitoğlu, çevre dostu ve yönetmeliklerle tam uyumlu ürünlerin sektöre kazandırılmasının kritik rolüne dikkat çekiyor. Türkiye distribütörü olduğu Marine3 ürün ailesiyle, sektöre güçlü ve sürdürülebilir bir alternatif sunduklarını vurgulayan İyitoğlu şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye distribütörü olduğumuz Marine3 ile, yangın söndürme sistemlerinde hem yüksek performans hem de çevresel uyumu birlikte sağlıyoruz. Marine3; PFOA, PFOS ve benzeri zararlı içerikler barındırmayan özel formülü sayesinde hem doğaya zarar vermiyor hem de yangınla mücadelede üstün etkinlik sunuyor.”

Marine3’ün öne çıkan avantajları şu şekilde sıralanabilir:

  • PFOA, PFOS ve florlu bileşen içermez, bu da çevresel toksisite riskini ortadan kaldırır.
  • Yüksek soğutma ve alev bastırma kapasitesine sahiptir, A ve B sınıfı yangınlarda güçlü sonuçlar verir.
  • Mevcut sistemlere kolay adapte olabilir, sistem değişikliği gerektirmez.
  • Eğitim, test ve kullanım sırasında emisyon salım riskini azaltır.
  • AB normları, Stockholm Sözleşmesi ve Türkiye yönetmelikleriyle tam uyumludur.

İyitoğlu, “Bu yalnızca bir ürün değil, aynı zamanda sektörümüzü daha sorumlu ve geleceğe duyarlı hale getiren bir dönüşüm aracı” diyerek sürdürülebilirliğe olan bağlılıklarını vurguladı.

“Bu tür çevre odaklı girişimlere devam edeceğiz. Sürdürülebilirlik esaslı çalışmalara katkı sunmayı sürdürecek, uluslararası gelişmeleri yakından takip ederek, yangın güvenliği sektörüne katkı sağlayacak tüm yenilikleri ülkemize kazandırma konusunda öncü rol üstlenmeye devam edeceğiz.”

“Bu dönüşüm ertelenemez”

İsmail Cem İyitoğlu son olarak dönüşümün sadece teknik bir değişim olmadığını, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk taşıdığını da dile getirerek açıklamalarını sonlandırdı:

“Yangın güvenliği sistemlerinin çevresel sürdürülebilirlik ilkeleriyle uyumlu hale getirilmesi artık sadece yasal bir gereklilik değil; kamu sağlığı, çevre koruma ve teknolojik ilerleme açısından da vazgeçilmez bir sorumluluk. Türkiye’nin bu dönüşümü kararlılıkla yürütmesi, hem sektörü küresel rekabette geri bırakmaz hem de gelecekteki olası yaptırımların önüne geçer.”

BENZER MAKALELER

SON MAKALELER

Loading...