2024, küresel ekonomide belirsizliğin olduğu bir yıldı. İş dünyasının odağında yapay zeka vardı. CEO’ların işgücü, sürdürülebilirlik, tedarik zincirleri de dahil olmak üzere birçok alanda stratejik kararlara odaklı. Her sektörden CEO’ların yüzde 63’ü son beş yılda şirketlerinin değer yaratma, sunma ve yakalama şekillerinde değişiklik yapmak için en az bir önemli adım attıklarını söylüyor. Fortune bu öngörülerden yola çıkarak, iş dünyasının önemli isimlerini bir araya getirdi. Fortune C-Suite Series Premier Club Buluşmaları’nın bir diğerini Grand Hyatt Istanbul’da organize etti. Bu özel buluşmanın çarpıcı başlıkları, CEO’ların gündemleri ve işte sayfalarımıza yansıyanlar… – Şule Laleli
Ahmet Argun
Lima Ventures Kurucu Ortağı
‘Teknolojiye uyum sağlamayı ve dönüşümü benimsemeyi önceliklendiriyoruz’
“Dijital dönüşüm, yapay zeka ve ileri teknoloji, iş dünyasının geleceğini yeniden şekillendiriyor. Lima Ventures olarak, bu değişimi sadece bir trend olarak değil, sürdürülebilir büyümenin ve rekabet avantajının temel taşları olarak görüyoruz. Bu nedenle, yatırım yaptığımız girişimlerden iş süreçlerimize kadar her aşamada teknolojiye uyum sağlamayı ve dönüşümü benimsemeyi önceliklendiriyoruz. Her şeyden önce, yapay zeka ve veri analitiği yatırımlarımızı artırarak daha bilinçli ve stratejik kararlar almayı hedefliyoruz. Ancak takdir edersiniz ki, ekosistemimizdeki yapay zeka startuplarını iki ana kategoriye ayırmak gerekir. Bir yanda yapay zekayı destekleyici bir araç olarak kullanarak iş akışlarını hızlandıran girişimler yer alırken, diğer yanda iş modelinin temelini yapay zeka üzerine inşa eden startuplar bulunmaktadır. Biz, her iki yaklaşımın da iş dünyasında değerli olduğuna inanıyor ve bu girişimlerin büyüme yolculuklarında onlara rehberlik ediyoruz. Bu sayede, yapay zekanın farklı sektörlerde en verimli şekilde kullanılmasını teşvik ediyor ve destekliyoruz. Teknolojiye adaptasyon bu anlamda sadece yatırım yaptığımız şirketlerin ürün ve hizmetlerinde değil, fonumuzun şirket kültürü, yetenek yönetimi ve yatırım süreçlerinde de kritik bir unsur. Şirket içi yeni nesil teknolojilere hakim olmak adına gelişmeleri yakından takip ediyor, sektör liderleri ve teknoloji uzmanlarıyla düzenli buluşmalar organize ediyoruz. Bu bağlamda, scouting aşamasında yapay zeka destekli analiz sistemlerini kullanarak en potansiyel girişimleri belirliyor, yatırım kararlarını veri odaklı bir şekilde alıyoruz. Aynı zamanda, portföy şirketlerimizin performansını takip etmek için yapay zeka tabanlı metrik analizleri ve tahminleme modellerinden yararlanıyoruz. Üçüncül olarak, yapay zeka alanında ekosistemimiz içerisinde kurduğumuz iş birlikleri sayesinde portföy şirketlerimizin yapay zekaya entegrasyonu veya yapay zeka optimizasyonu konusunda gerekli adımları atmalarını sağlıyoruz. Bu anlamda, yapay zeka farkındalığımızın artışı ile fonumuzun büyüklüğü arasında organik bir bağ gördüğümüzü söyleyebiliriz. Ayrıca, Lima Ventures olarak düzenlediğimiz etkinlikler ve eğitimler ışığında girişimcileri dijitalleşme ve yapay zeka konularında eğitmeye büyük önem veriyoruz. Yapay zeka ve dijital araçların etkin kullanımı konusunda gerek bize gelen taleplerin gerek sektör paydaşlarımızın bu alana dair girişimlerinin olumlu yönde olduğunu görmek bizleri mutlu ediyor. Son olarak, şirketleri bu dönüşüme hazırlarken etik yapay zeka kullanımı ve veri gizliliği konularına da özel önem gösteriyoruz. Teknolojinin getirdiği fırsatları değerlendirirken, kullanıcı verisinin korunmasını sağlamak, etik kullanım çerçevesinde hareket etmek ve şeffaflık ilkelerine bağlı kalmak, bizim için vazgeçilmez prensipler arasında yer alıyor. Yapay zekanın dünyaya sağladığı faydalar şüphesiz çok büyük bir alan açsa da mevcut faydalardan yararlanırken henüz olgunluk aşamasına gelmemiş olan bu teknolojinin bireysel özgürlüklerin ve gizliliğin sınırını geçmemesi gerektiğinin altını çizmek gerekiyor. Lima Ventures olarak kurulduğumuz günden bu yana otuzdan fazla şirkete yatırımlarda bulunduk ve iki başarılı exit gerçekleştirdik. Yaptığımız ilk yatırımdan bu yana yapay zekayı önemseyen bir ilkeyi benimsememizin meyvelerini bugün yakaladığımız portföy çarpanlarıyla görüyoruz. Yatırım yaptığımız girişimleri ve iş süreçlerimizi dijitalleşme ve yapay zeka ekseninde geliştirerek hem ekosisteme katkı sağlamayı hem de sürdürülebilir büyüme elde etmeyi amaçlıyoruz. Geleceğin iş dünyasında başarılı olmak için yalnızca teknolojiye uyum sağlamanın değil, aynı zamanda teknolojiyi yönlendirmenin de gerektiğine inanıyoruz. Bu noktada 2025 yılında kurulacak yapay zekayı merkezli yeni fonumuzun müjdesini de buradan paylaşmak isteriz. Lima Ventures, sürdürülebilirlik ve rekabet gücü için geleceği bugünden inşa etmeye devam edecek. Geleceğe değil, geleceğin ötesine hazırız!”
Bülent Şen
DE-CIX Türkiye Bölge Direktörü
‘DE-CIX’ın son 30 yıldaki tarihi, tarafsız ve birbirine bağlı bir internetin dünya ekonomisi ve refahı için önemli olduğunu gösterdi”
“Özellikle son bir yıl içinde, yapay zekayla ilgili çok hızlı bir ilerleme ve sürekli bir yükselişe şahit oluyoruz. Pek çok endüstride hizmet veren büyük ölçekli şirketler teknolojideki gelişmeleri ivmelendiren yapay zeka ile alakalı ilerlemeleri yakından takip ediyor ve yapay zekayı dijitalleşmede en heyecan verici trendlerden saymak, doğru olur. Ancak burada doğru soruyu sormak gerekiyor: Şirketler, yapay zeka yatırımlarının performansını nasıl iyileştirebilir? Liderler yapay zekadan nasıl fayda sağlıyor ve başarılı bir yapay zeka için hangi altyapı gerekiyor? Öncelikle şunu belirtmeliyim: Bağlantı, her yapay zeka uygulamasının özü. Örnek vermem gerekirse, MIT Technology Review’un ortaya koyduğu 2024 başlarına ait verilere göre, araştırmaya katılan şirketlerin yüzde 95’i bir şekilde yapay zekayı kullanıma alacağını söylüyor. Ama aynı zamanda ankete katılan şirketlerin, veri kalitesi (yüzde 49), veri altyapısı veya hatları (yüzde 44) ve veri entegrasyon araçları da (yüzde 40) dahil olmak üzere yapay zekayı uygulamaya koymada zorluklarla karşılaştıklarını ifade ettiklerini görüyoruz. Bu zorlukların üstesinden gelmek için bulut, yapay zekanın uygulanmaya alınmasında önemli bir rol oynuyor. Başarılı şirketler, yapay zekalarını oluşturmak için bulut altyapısını kullanıyor veya yapay zeka hizmetlerini buluttan alıyor. Ek olarak az evvel belirttiğim aynı araştırma şunu da ortaya koyuyor: İşletmelerin ve kuruluşların üçte birinden fazlası (yüzde 36), buluta geçişin tamamlanamaması nedeniyle yapay zekayı devreye almada gerilerde kalıyor. IDC’nin bir araştırmasına göre, şirketlerin, özellikle gerçek zamanlı veri gerektiren kullanım senaryoları için buluttan yapay zeka kullanır veya kullanmayı planlarken, ana endişelerinin ağ performansı ve gecikme olduğunu belirtiliyor. Yapay zeka hizmetlerinin en ideal performansa ulaşabilmesi için sorunsuz olması gerekiyor. Bu da kaynaklar, bulutlar ve alıcılar arasındaki ağ performansının (hem yüksek bant genişliği hem de düşük gecikme anlamında) başarılı bir uygulama için işin anahtarı niteliğinde olduğu anlamına geliyor. Ağ bağlantılarını optimize eden işletmeler aşağıdaki avantajları sağlayabilirler: Veri gölleri, ML modelleri ve diğer hizmet ve uygulamalar için dayanıklı ve sorunsuz çoklu bulut ortamları, hizmet olarak yapay zeka tekliflerine düşük gecikmeli erişim, yeni ürün ve hizmetlerin geliştirilmesi veya ekipman bakımı için Nesnelerin İnterneti veya müşteriler gibi birden fazla kaynaktan (gerçek zamanlı) verilerin toplanması ve analizi, iş ortaklarından oluşan kapalı bir ekosistem içerisinde verinin ve içgörünün güvenli ve dayanıklı bir şekilde paylaşılması.Yani başarılı yapay zeka uygulamasına giden yolda ağ performansının en önemli faktörlerden biri olduğu ortada. Yapay zeka kullanım senaryolarının da başarısını belirleyen faktör, adeta yeni para birimi olan, gecikme süresi olacak.”
Demir Murat Aksoy
Cropto Tarım Token’ları CEO
“Tarımın geleceği, dijitalleşme ve blockchain ile şekillenecek ve biz bu sürecin önemli global bir parçası olmayı hedefliyoruz”
“Teknoloji, dijitalleşme ve yapay zeka, şirketimizin faaliyet alanı olan tarımsal ürünlerin blockchain teknolojisi ile tarımsal yatırım enstrümanına dönüştüğü sadece kripto varlık dünyasını değil, tüm sektörleri dönüştüren güçlerdir. Gelecek döneme yönelik hazırlıklarımızda, dijitalleşme ve dijitalleşme içindeki bir takım yenilikçi teknolojileri – yapay zeka ve blockchain gibi – nasıl stratejik bir avantaja dönüştürebileceğimizi net bir şekilde belirledik. Şirket olarak, sektördeki global liderliğimizi sürdürmek ve yatırımcılarımıza istikrarlı getiriler sunmak için teknolojiye, dijitalleşmeye ve özellikle yapay zekaya dayalı bir geleceği inşa ediyoruz. Bu geleceğin, sadece finansal sistemleri değil, tarım gibi kritik sektörleri de derinden etkileyen bir dönüşüm süreci olduğuna inanıyoruz. Cropto Tarım Token’ları (https://www.cropto.io) olarak Tarım sektörü ile Blockchain teknolojisini bir araya getiren dünyadaki en kapsamlı Tarım Blockchain firmasıyız. Buğday, Arpa, Mısır, Fındık, Pamuk ve Zeytin gibi hasat sonrası güvenli depolarda muhafaza edilen önemli 20 adet tarım ürününü Blockchain teknolojisi ile tokenize ederek tüm dünyada 7/24 yatırım yapılabilir bir finansal yatırım enstrümanına dönüştürdük. Tarım sektörü, Blockchain teknolojisi ve kripto para dünyasının potansiyelinden faydalanabilecek ve dijitalleşmeden en çok kazanç sağlayacak alanlardan birisidir. Blockchain teknolojisi, tarımda ürün izlenebilirliği, tedarik zinciri şeffaflığı ve akıllı sözleşmeler gibi uygulamalarla devrim yaratacak büyük potansiyele sahiptir. Blockchain teknolojisi ile sağlanan dijitalleşme sayesinde çiftçiler, ürünlerinin her aşamasını dijital ortamda izleyerek hem verimliliklerini artırabilecek hem de tüketicilere güvenli ve şeffaf ürünler sunabileceklerdir. Tarımın geleceği, dijitalleşme ve blockchain ile şekillenecek ve biz bu sürecin önemli global bir parçası olmayı hedefliyoruz. Aynı zamanda, dijitalleşmenin tarımda sağlayacağı verimlilik artışı, yatırımcılar için büyük fırsatlar sunmaktadır. Tarım arazilerinin daha verimli kullanılması, bir takım IoT (Internet of Things) sensörlerle izlenen su ve toprak koşulları, akıllı sulama sistemleri gibi teknolojilerle, bu sektördeki verimlilik seviyesi ciddi oranda artacaktır. Kripto para sektörünün temelini oluşturan Blockchain teknolojisinin tarımda sağladığı şeffaflık ve hız, tarım yatırımlarını tüm dünyada daha güvenli hale getirecek ve bu da daha fazla yatırımcıyı cezbetmek için büyük bir etki yaratacaktır. Bu dijital dönüşüm, aynı zamanda yatırımcılar için daha az risk, daha yüksek getiri ve daha geniş bir yatırım yelpazesi sunacaktır. Blockchain teknolojisi kullanılarak tarım ürünlerine yatırımın dijitalleşmesi ile birlikte tüm dünyada herhangi bir insanın tarım ürünlerine 7/24 istediği miktarda kolay, hızlı ve güvenli bir şekilde yatırım yapabilmesi sağlanmaktadır. Böylelikle, tarım ürünleri yatırımının sokağa inmesi ile yani yatırımcı sayısının artışı ile birlikte tarım ürünleri fiyatlarının daha adil, demokratik ve katılımcı oluşması sağlanacaktır. Diğer taraftan, Yapay zeka (AI) teknolojisi ise tarım sektöründe büyük bir potansiyele sahiptir. AI ile tarlaların izlenmesi, hastalık ve zararlı tespitlerinin otomatik hale getirilmesi ve verimliliğin artırılması, çiftçilerin işini kolaylaştıracak ve büyük ölçüde maliyetleri düşürecektir. Bu noktada, yapay zekâ destekli çözümlerle, tarım sektörü için daha verimli ve sürdürülebilir bir gelecek mümkün hale geliyor. Biz de yapay zekâ teknolojisini kripto varlık platformumuzda kullanarak, kullanıcılarımıza yüksek verimli dijital çözümler ile daha akıllı yatırım fırsatları sunmayı hedefliyoruz. Sonuç olarak, şirketimizi geleceğe hazırlarken, teknoloji, dijitalleşme ve yapay zeka, blockchain gibi güçlü araçları kullanarak sadece finansal dünyada değil, tarım gibi hayati sektörlerde de değer yaratıyoruz. Geleceğin tarımı, blockchain ve yapay zekâ teknolojileri kullanılarak dijitalleşme süreci ile şekillenirken, biz de bu dönüşümün bir parçası olarak, yatırımcılarımıza güvenli, verimli ve istikrarlı getirili bir gelecek sunmayı hedefliyoruz.”
Eda Uluca Özcan
PLUXEE Türkiye CEO’su
‘Yapay zekanın etkin kullanımı için yetkinliklerimizi güçlendiriyoruz. Sektöre ilham verecek ürün ve hizmetlerle paydaşlarımıza değer yaratmaya odaklıyız’
“Yapay zeka başta olmak üzere teknoloji, bugün hem liderlerin hem de organizasyonların ajandasındaki en önemli konulardan biri; bu bizim için de geçerli. Geleceğin dünyasına hazır olmak için hedefimizde hem kendi iş gücümüzün yetkinliklerinin bu doğrultuda geliştirilmesi hem de sunduğumuz ürün ve hizmetlerin dijitalleşmesi var. Geçtiğimiz yılın başında geçirdiğimiz marka dönüşümü ile bir “HR-tech” organizasyonuna dönüştük; dolayısıyla artık iş stratejimizin kalbinde teknoloji var. Organizasyon olarak dijital yetkinliklerimizi geliştirerek hem iş ortaklarımıza hem de tüketicilerimize sunduğumuz dijital deneyimi zenginleştirmek ve kusursuzlaştırmak Pluxee olarak global vizyonumuzun da bir parçası. Bu hedef doğrultusunda geçtiğimiz yıl dünya genelinde Pluxee, gelirlerinin yaklaşık yüzde 10’unu teknoloji yatırımlarına ayırdı. Dijitalleşmeye yaptığımız yatırımların son yıllarda tüm ekosistemimizde de karşılık bulduğunu gözlemledik. Birkaç örnek vermem gerekirse;
• Tüketicilerimizin yüzde 98’i kullanımlarını mobil uygulamamız üzerinden dijital bir şekilde gerçekleştiriyor.
• Ödeme işlemlerinin yüzde 92’den fazlası mobil olarak yapılıyor.
• Öte yandan, çalışanlara seçim özgürlüğü ve kurumlara operasyonel kolaylık sağladığı için kurumsal hediye alanında dijitalleşme son yıllarda oldukça arttı. Çalışanlarına dijital olarak hediye vermeyi tercih eden kurumların artması ile birlikte dijital hediye platformumuzun işlem hacmi de son 2 yılda 8 katına çıktı.
Burada önemli bulduğum bir diğer konu ise yan haklar dünyasının da teknoloji ile dönüşüyor olması. Bizim buradaki en önemli sorumluluklarımızdan biri teknoloji ile dönüşen çalışan beklentilerine uygun çözümler sunmak. Yapay zekâ bu kadar hızlı gelişirken önümüzdeki dönemde çok farklı yan haklar talepleri de ortaya çıkacak. Örneğin, bugün nasıl çalışanlara bilgisayar desteği veriyoruz, belki bundan sonra evdeki yaşamlarını da kolaylaştırmak için akıllı robot desteği vereceğiz. Çalışanlar işteyken bu robot evdeki işleri hallederek kargoları teslim alabilir, birçok alanda çalışana destek olacak yepyeni bir yardımcı olabilir. Bir başka örnek ise otonom araçlar; çalışanlarımıza yan hak olarak araç desteği vermek yerine paylaşımlı otonom araçları değerlendireceğiz. Kısacası, teknoloji yan haklar dünyasına bakış açımızı tamamen değiştirecek, çalışan deneyimini, taleplerini yeni teknolojilerle birlikte yeniden tasarlamamız gerekecek. Son olarak, tüm bu teknolojik gelişmeler iş gücünü ve sürdürülebilir başarı için kritik yetkinlikleri de yeniden tanımlıyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun ‘İşlerin Geleceği 2025’ raporuna göre, işverenlerin yüzde 86’sı yapay zekayı, yüzde 58’i ise robotik ve otomasyonu küresel iş gücünü dönüştürecek ana faktörler olarak değerlendiriyor. Ayrıca, önümüzdeki beş yıl içinde giderek daha fazla kullanılan beceriler arasında yapay zekâ ve büyük veri, teknolojik okuryazarlık, yaratıcı düşünme ve siber güvenlik öne çıkıyor. Dünya bu denli hızlı bir dijitalleşme sürecinden geçtiği için biz de kurumlar ve bireyler olarak bu döngüden çok hızlı bir şekilde faydalanmaya ve etkilenmeye başladık. Dolayısıyla tüm bu alanlardaki gelişmeleri yakından takip etmemiz ve çevik bir kurgu ile hem iş gücümüzü hem de işimizi dönüştürmemiz artık daha kritik bir önem taşıyor. Önümüzdeki dönemde hedefimizde yapay zekanın etkin kullanımı için yetkinliklerimizi güçlendirerek sektöre ilham verecek ürün ve hizmetlerle paydaşlarımıza değer yaratmak var. Bu süreçte veri ve teknoloji işimizin merkezinde olmaya devam edecek, kusursuz bir dijital deneyim için bu alana yatırımlarımız sürecek. İnovatif bir yaklaşımla ürün ve hizmetlerimizi çeşitlendirmekten müşterilerimizin tercihlerinde onlara destek olmaya kadar birçok alanda bu teknolojiyi entegre etmek adına çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Hande Tibuk
Net Holding Yönetim Kurulu Murahhas Üyesi
‘Net Holding olarak yatırımlarımızda sürdürülebilir turizm uygulamalarına öncelik veriyoruz’
“Teknoloji, iş dünyasını her geçen gün yeniden şekillendirirken, Net Holding olarak bu dönüşümün gerisinde kalmıyor, aksine onu yönlendiren aktörlerden biri olmayı hedefliyoruz. 50 yıllık köklü geçmişimizle faaliyet gösterdiğimiz lüks konaklama ve casino işletmeciliği, araç kiralama, yayıncılık ve gayrimenkul geliştirme alanlarında verdiğimiz iyi ve kaliteli hizmetin sürekliliğini sağlayarak, misafirlerimizin memnuniyet seviyesini korumayı önemsiyoruz. Dijital rezervasyon sistemleri, akıllı müşteri yönetimi yazılımları ve veri analitiği kullanarak, misafirlerimize daha hızlı ve kaliteli hizmet sunuyor, online müşteri hizmetleri, yapay zeka destekli sohbet botları ve mobil uygulamalar ile müşteri memnuniyetini en üst düzeye çıkarmayı hedefliyoruz. Çok yüksek rekabetin olduğu turizm ve otelcilik sektöründe farklılaşmanın ve kişiye özel deneyim sunabilmenin günümüzde çok daha önemli olduğunun bilincindeyiz. Bu sebeple dijitalleşme stratejilerimizi, teknolojinin katkısıyla müşteri deneyimini iyileştirmek, sürdürülebilirliği artırmak ve operasyonel verimliliği en üst seviyeye çıkarmak üzere konumlandırıyoruz. Net Holding olarak yatırımlarımızda sürdürülebilir turizm uygulamalarına öncelik veriyor, kişiye özel hizmetler sunmak için teknolojinin sunduğu kolaylıklardan faydalanıyoruz. Pazarlama ekibimizin yapay zeka destekli yürüttüğü veri işleme ve özelleştirilmiş pazarlama çalışmaları sayesinde, sadakat programlarımızı optimize ediyoruz. Turizm sektöründe sürdürülebilir büyüme sağlamak amacıyla, veri analitiği ve büyük veri (big data) çözümlerini aktif olarak kullanıyoruz. Müşteri davranışlarını analiz ederek, kişiselleştirilmiş hizmetler sunuyor ve pazarlama stratejilerimizi bu verilere dayalı olarak geliştiriyoruz. Farklı pazarlardaki müşterilerimiz için ilgi alanları doğrultusunda özel turnuvalar ve promosyonlarla küresel misafir ağımızı genişletiyoruz. Özellikle casino operasyonlarında müşteri davranışlarını analiz ederek, oyuncu deneyimini hem daha güvenli hem de keyifli hale getiriyoruz. Net Holding olarak her bölgede ve ülkede öncelikli yaklaşımımızı sürdürülebilir turizm uygulamaları üzerine şekillendiriyoruz. Otellerimizde ve işletmelerimizde enerji tasarrufunu artırmak için akıllı bina sistemleri kullanıyor, geri dönüştürülebilir malzemelere yöneliyor ve atık yönetimini dijital çözümlerle optimize ediyoruz. Su ve enerji kullanımını yapay zeka tabanlı sistemlerle analiz ederek, karbon ayak izimizi minimuma indirmeyi amaçlıyoruz. Ayrıca, Kuzey Kıbrıs’ta kurduğumuz Meritta Deniz Kaplumbağaları Rehabilitasyon Merkezi ile çevresel farkındalığı artırmayı ve doğal yaşamı korumayı hedefliyoruz. Teknoloji destekli çevre projeleri ile, turizm sektöründeki sürdürülebilirlik standartlarını yükseltmeyi planlıyoruz. Özelleştirdiğimiz hizmetler ile markamızı daha ileri taşıyor, sahip olduğumuz yüksek tekrar oranlı müşteri sayımızın her geçen gün artmasıyla da şirketimizin finansal sürdürülebilirliğine katkı sağlıyoruz. Günümüzde dijitalleşme, beraberinde veri güvenliği konusunu da öncelikli hale getiriyor. Dijital sahtekarlık ve yasa dışı sitelerle mücadelede öngörülü davranarak hukuki gerekleri üst düzey sorumlulukla yerine getiriyoruz. Veri güvenliğini sağlamak için güçlü şifreleme teknolojileri, çok faktörlü kimlik doğrulama sistemleri ve sürekli izleme çözümleri kullanıyoruz. Ayrıca, çalışanlarımızı siber güvenlik konusunda bilinçlendirmek için düzenli eğitimler gerçekleştiriyoruz. Son dönemde Merit adını kullanarak yasa dışı online bahis hizmeti sunan bazı oluşumlarla da hukuki olarak siber güvenlik odağında yoğun mücadele veriyoruz. Yanı sıra mevcut siber güvenlik politikalarımızı sürekli güncelleyerek, dijital işlemlerin güvenliğini sağlıyoruz. Dijital ödeme altyapılarını güvenli hale getiriyor, misafirlerimizin kişisel verilerini korumak için en yeni teknolojileri kullanıyoruz. Güvenli bir dijital ekosistem oluşturmak, misafirlerimizin bize duyduğu güveni pekiştiren en önemli unsurlardan biri olarak ön plana çıkıyor. Net Holding olarak teknolojiyi, dijitalleşmeyi ve yapay zekâyı stratejik bir büyüme aracı olarak konumlandırıyoruz. Amacımız, teknoloji, dijitalleşme ve yapay zekâ alanlarında yaptığımız yatırımlarla hem hizmet kalitemizi artırmak hem de geleceğin değişen iş dünyasına hızlı ve etkin bir şekilde uyum sağlamak.”
Melisa Acar Demir
Cluster Director of Marketing & Communication
‘Hyatt olarak dijitalleşmeyi ve yapay zekayı insanı merkeze alan bir şekilde kullanıyor, hem misafirlerimizin hem de çalışanlarımızın hayatını kolaylaştıran çözümler geliştiriyoruz’
“Teknoloji, dijitalleşme ve yapay zeka, konaklama sektörünü yeniden şekillendiren en önemli faktörler arasında yer alıyor. Misafir beklentileri hızla değişirken, Hyatt olarak biz de bu değişimi proaktif bir şekilde yönetiyor, teknolojiyi misafir deneyimini mükemmelleştiren bir araç olarak görüyoruz. Ancak, şuna inanıyoruz: Gerçek misafirperverlik insan dokunuşuyla mümkündür. Bu nedenle, inovasyon stratejimiz teknolojiyi operasyonel verimliliği artıran ve kişiselleştirilmiş hizmeti destekleyen bir güç olarak kullanmak üzerine kurulu. Hyatt’ın global stratejisinin temel taşlarından biri, misafir odaklı inovasyondur. Misafirlerimizin konaklama deneyimini daha sorunsuz ve özel hale getirmeyi hedefler. Bunun için birkaç önemli alana odaklanıyoruz: Yapay zeka (AI), misafirlerimizin beklenti ve tercihlerine göre özel hizmetler sunmamıza yardımcı oluyor. Hyatt, gelişmiş veri analitiği kullanarak misafir tercihlerini anlayabiliyor ve onların konaklama deneyimini en üst seviyeye çıkaracak önerilerde bulunabiliyor. Örneğin, sık seyahat eden bir misafirimizin oda sıcaklığı tercihi, yastık tipi ya da favori içeceği gibi detaylar kayıt altına alınıp, her konaklamasında kişiselleştirilmiş bir deneyim sunulabiliyor. Dijital check-in ve check-out, mobil anahtarlar ve temassız ödeme gibi uygulamalar, misafirlerin daha hızlı ve pratik bir deneyim yaşamasını sağlıyor. Hyatt’ın mobil uygulaması üzerinden yapılan rezervasyonlar, oda seçimleri ve özel talepler, misafirlerin konforunu artırıyor. Ancak, dijitalleşmeyi misafir ile otel arasındaki bağı zayıflatan bir faktör değil, tam tersine onu güçlendiren bir araç olarak görüyoruz. Teknoloji yalnızca misafir deneyimini değil, çalışanlarımızın verimliliğini ve memnuniyetini de artırıyor. Yapay zeka destekli iş gücü planlaması ve otomasyon sistemleri, çalışanlarımızın tekrarlayan iş yüklerini azaltarak, onların misafirlerle daha fazla etkileşim kurmasına olanak tanıyor. Hyatt, aynı zamanda eğitim süreçlerini dijitalleştirerek çalışanlarına yeni beceriler kazandırıyor ve onların kariyer gelişimini destekliyor. Yapay zeka ve otomasyon sektöre büyük kolaylıklar sağlasa da, misafirperverlik insan etkileşimi ile anlam kazanır. Hyatt olarak, teknolojiyi misafir deneyimini zenginleştiren bir destek unsuru olarak görüyor, insan dokunuşunu kaybetmeden hizmet kalitemizi sürekli iyileştiriyoruz. Gelecekte, teknolojinin daha da gelişeceğini biliyoruz, ancak Hyatt’ı farklı kılan en önemli şeyin insan faktörü olduğunun bilincindeyiz. Sonuç olarak, Hyatt olarak dijitalleşmeyi ve yapay zekayı insanı merkeze alan bir şekilde kullanıyor, hem misafirlerimizin hem de çalışanlarımızın hayatını kolaylaştıran çözümler geliştiriyoruz. Teknoloji ile desteklenen ama insan dokunuşunun kaybolmadığı bir konaklama deneyimi yaratmak, bizim en büyük önceliğimiz.”
Serdar Urçar
HP Türkiye Genel Müdürü
‘Yapay zekânın iş süreçlerini dönüştürme potansiyeline inanıyoruz ve bu alanda güçlü yatırımlar yapıyoruz’
“Gelecek döneme hazırlanırken, HP’nin 12 ülkede yaklaşık 16.000 bilgi çalışanıyla gerçekleştirdiği İş İlişkileri Endeksi (WRI) bize önemli içgörüler sunuyor. 2024 verilerine göre, çalışanların sadece yüzde 28’i işle sağlıklı ve keyifli bir ilişkiye sahip. Doğru araçlara ve teknolojiye, özellikle de yapay zekâ destekli çözümlere erişimi olanlar ise çok daha iyi iş deneyimleri yaşıyor. Rapora göre bilgi çalışanları arasında yapay zekâ kullanımı geçen yıl yüzde 38 iken 2024’te yüzde 66’ya yükseldi. Üstelik yapay zekâ kullanan çalışanlar, kullanmayanlara kıyasla işlerinden 11 puan daha fazla memnun. Çalışanların en az üçte ikisi kişiselleştirilmiş iş deneyimleri istiyor ve yüzde 87’si bunun için maaşlarının bir kısmından vazgeçmeye bile hazır. Biz de HP olarak, teknoloji, dijitalleşme ve yapay zekâ alanlarındaki gelişmelere öncülük edecek kapsamlı bir strateji izliyoruz. Yapay zekânın iş süreçlerini dönüştürme potansiyeline inanıyoruz ve bu alanda güçlü yatırımlar yapıyoruz. Yeni nesil yapay zekâ destekli bilgisayarlarımızla, işleri daha hızlı ve verimli hale getiriyoruz. Bu cihazlar, GPU’lara göre yapay zekâ iş yüklerini daha hızlı çalıştıran sinirsel işlem birimleriyle geliyor. Ayrıca, yerleşik chatbot sayesinde kullanıcı verilerini analiz ederek bilgileri bir yapay zekâ kütüphanesine ekleyebiliyor ve anında sorgulama imkânı sunuyor. Böylece çalışanlar rutin işlere daha az zaman harcayıp daha yaratıcı ve stratejik işlere odaklanabiliyor. HP olarak yapay zekâlı bilgisayar kategorisinde liderliği hedefliyoruz. Bu yeni nesil ürünler: Daha hızlı veri işleme: Yerel yapay zekâ işlemleri, bulut tabanlı sistemlere kıyasla 5 kat daha hızlı. Güvenlik ve gizlilik avantajları: Hem özel hem de kamusal veri setlerinden yararlanarak daha güvenli bir deneyim sunuyor. Daha düşük maliyet: Şirketler, bulut yatırımlarını tamamlayan yerel yapay zekâ çözümleriyle maliyetlerini yüzde 80’e kadar azaltabiliyor. Çalışma modellerinin değiştiği günümüzde, bireysel ve kolektif iş yapış biçimlerine uygun yenilikçi çözümler geliştiriyoruz. Örneğin, Poly ile toplantı ve video konferans deneyimlerini iyileştiriyor, OMEN ve HyperX ile oyun dünyasındaki büyümeye odaklanıyoruz. İşletmelerin yapay zekânın iş yerlerini dönüştürme gücünden en iyi şekilde yararlanmasına yardımcı olmak önceliğimiz. Biz de HP içinde bu dönüşümü bizzat yaşıyoruz. MyCRM, MSFT Copilot ve diğer yapay zekâ çözümleriyle zaman kaybını azaltıyor, süreçleri daha verimli hale getiriyoruz. Ayrıca, HP İş Gücü Deneyimi Platformu sayesinde IT ekipleri, uzaktan çalışanların cihazlarını yönetebiliyor, sorunları oluşmadan tespit edip çözüyor ve güvenliği en üst seviyede tutabiliyor.”
Sevi Tüfekçi Karahallı
CITRIX Türkiye Genel Müdürü
‘CITRIX olarak, geleceğin iş dünyasında teknoloji, dijitalleşme ve yapay zekâ dönüşümlerine liderlik etmeye ve Türkiye’deki şirketlerin bu sürece en iyi şekilde adapte olmalarına yardımcı olmaya devam edeceğiz’
“CITRIX Türkiye olarak, hızla değişen iş dünyasına uyum sağlamak ve müşterilerimize en iyi çözümleri sunmak için teknoloji, dijitalleşme ve yapay zekâ alanlarında kapsamlı stratejiler geliştiriyoruz. Dijital dönüşüm, hibrit çalışma modelleri ve yapay zekâ entegrasyonları iş yapış şekillerini köklü bir biçimde değiştirirken, biz de bu değişimin öncüsü olmayı sürdürüyoruz. Bu kapsamda yaptığımız hazırlıkları şu şekilde özetleyebilirim. Pandemi süreciyle birlikte hibrit çalışma modelleri kalıcı hale geldi. Biz de bu dönüşümü sadece bir zorunluluk olarak değil, iş dünyasının doğal evriminin bir parçası olarak görüyoruz. Bu yaklaşımla hayata geçirdiğimiz Bağlantılı Çalışma Şekli (C-WoW – Connected Way of Work) yaklaşımımız, fiziksel sınırları kaldırarak çalışanların güvenli ve verimli bir şekilde çalışmasını mümkün kılıyor. Bu yeni modelde Citrix olarak sunduğumuz dijital çalışma ortamları, işletmelerin farklı cihazlardan, farklı konumlardan ve farklı ağlardan güvenli ve hızlı erişim sağlamasına olanak tanıyor. Sanallaştırma çözümleri, dijital masaüstü altyapıları ve bulut bilişim destekli çalışma sistemleri, çalışan deneyimini en üst düzeye çıkarırken şirketlerin operasyonel verimliliklerini artırmalarına yardımcı oluyor. Yapay zekâ konusuna gelecek olursak bu teknolojinin günümüz iş dünyasının en kritik bileşenlerinden biri haline geldiği bir gerçek. 2028 yılı itibarıyla iş süreçlerinin yüzde 15’inin yapay zekâ tarafından yönetileceği öngörülüyor ki bu dönüşüm, işletmelerin daha çevik, daha verimli ve daha güvenli hale gelmesini sağlıyor. Bu doğrultuda Citrix olarak Agentic AI (Özerk Yapay Zekâ) teknolojisindeki gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Bu sistemler, insan müdahalesine ihtiyaç duymadan belirli görevleri yerine getirebilen, kararlar alabilen ve optimize edilmiş aksiyon planları oluşturabilen yapay zekâ destekli iş modellerini mümkün kılıyor. Sunduğumuz bulut çözümleri, organizasyonların yapay zekâya hazır bir altyapı oluşturmasını mümkün kılıyor. Dijital dönüşüm hızlandıkça, güvenlik de her zamankinden daha kritik bir hale geliyor. Bu nedenle Citrix olarak Zero Trust Network Access (ZTNA) – Sıfır Güven Ağı Erişimi modelimizi geliştirdik. Geleneksel VPN çözümlerinin yerine geçen bu model ile tüm uygulamalara; web üzerinden, SaaS üzerinden veya istemci-sunucu yapılarında güvenli erişim sağlanıyor, böylece kurumsal verileri çok daha güçlü bir şekilde koruyabiliyoruz. Ayrıca, Windows, macOS, Linux, Pardus ve IGEL OS gibi işletim sistemlerine entegre şekilde çalışan sanallaştırma çözümlerimiz, şirketlerin güvenli ve esnek bir dijital altyapıya sahip olmalarını da sağlıyor. Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin tüm başarıların ardında insan olduğunun da farkındayız. Dijital dönüşüm sadece altyapıyla değil, insan kaynağıyla şekillenen bir yolculuk. Bu nedenle stratejimiz içerisinde insan kaynağımıza büyük önem veriyoruz. Citrix Türkiye olarak önümüzdeki dönemde teknik ve satış kadromuzu yüzde 25-30 oranında artırmayı planlıyoruz. İlerleyen süreçte bölgesel anlamda kendi teknik servis hizmetlerimizi de vermeye başlayacağız, iş yoğunluğu ve kalifiye eleman gücü göz önüne alındığında Türkiye’nin bu konuda ana üs olacağını düşünüyoruz. Çeşitlilik ve kapsayıcılığı destekleyen bir İK politikamızla, Türkiye’nin en yetenekli profesyonellerini bünyemize katmaya devam ediyoruz. Ayrıca çalışanlarımızın iş-yaşam dengesini korumasına yardımcı oluyor, eğitim ve gelişim programlarımız sayesinde, ekibimizin yetkinliklerini sürekli olarak artırarak geleceğin iş modellerine uygun yetenekler yetiştiriyoruz.”