Avrupalı otomotiv şirketleri, AB’nin sıkı emisyon kurallarının etkisini hafifletebilecek bazı formüllere sahip olsa da, analistler tüm seçeneklerin belli bir maliyeti olduğuna dikkat çekiyorlar.
AB’nin yeni emisyon standartlarına uyum sağlanmaması halinde yüksek para cezaları uygulanacağına dair kararı, otomotiv endüstrisinde yoğun tartışmalara neden oldu. Sektör halihazırda bu yılki hedefleri gerçekleştirebilecek durumda değil.
AB’nin yeni araç satışları için belirlediği ortalama emisyon tavanı 2025 yılı için kilometre başına 93,6 gram karbon dioksit olarak belirlendi. Bu oran, 2021 yılındaki sınır olan 110,1 g/km’ye göre yüzde 15’lik bir düşüşe denk geliyor.
2050 yılında karbon nötr olmak için 27 üyeli bloğun 2019 yılında oybirliğiyle kabul ettiği bu sınırlar aşıldığında, milyarlarca euro’ya varabilen cezalar söz konusu.
Ancak analistler Volkswagen gibi otomotiv devlerinin yeniden yapılanmayla uğraştığı bu süreçte, bu yeni dünyaya uyum sağlamanın çok zor olacağına dikkat çekiyorlar.
Avrupa’da otomotiv devlerinin çoğu halihazırda AB’nin yeni CO2 hedefine ulaşmasından çok uzak ve mali cezaların etkisini hafifletecek bazı girişimlerde bulunmak gerekiyor.
Masadaki seçeneklerden bazıları, daha bütçeye uygun modeller pazara sürmek ve fiyatları düşürmek suretiyle elektrikli araçlar satışlarını artırmak.
Halihazırda kıtada, ABD’li elektrikli araç üreticisi Tesla ve bazı Çinli şirketler haricinde emisyon hedefine uyum sağlayabilen tek büyük otomotiv kuruluşu, İsveçli Volvo.
Otomotiv sektörü analisti Stephen Reitman, Avrupalı otomotiv üreticilerinin fazla emisyon kredisine sahip büyük şirketlerle ortak bir havuz oluşturarak, yeni kuralların olumsuz etkisini hafifletebileceğini söylüyor. Ancak bu büyük şirketlerden biri Tesla ve diğeri de Çinli Geely’ye ait Volvo. Reitman sözlerini şöyle sürdürüyor: “Avrupa’da satılan, emisyon kredisine sahip Tesla’nın araçlarının büyük bir bölümü Çin’den geliyor. Dolayısıyla, Avrupalı otomotivcilerin Çinli şirketlere ya da Çin’de kurulu işlere para transferi söz konusu; bu da hem AB hem de ulusal hükümetler için çok iyi bir görünüm sayılmaz.”