Mastercard, bir teknoloji şirketi olmanın ötesine geçerek, veri servisleri sayesinde şirketlerin yönetim kararlarını güçlendiriyor. Onlara yol gösterici, rehber niteliğinde stratejiler hazırlıyor. Mastercard Doğu Avrupa Bölge Başkanı Yasemin Bedir, “Dünya çapında yarattığımız değerin üçte biri katma değerli servislerimizden geliyor” diyor. – Ersan Taylan
Mastercard, paranın tüm hareketlerini dijitalleştirmeyi hedefleyen bir teknoloji şirketi. Şirket, finansal kuruluşlar, hükümetler, elektronik para şirketleri, fintekler ve tüketicilerden oluşan bir paydaş profiline sahip. Mastercard, 210’dan fazla ülkede ve 50’den fazla para biriminde faaliyet gösteren bir ağ sağlayıcısı konumunda. Mastercard, dünyanın en büyük, en karmaşık ve yüksek hızlı ağlardan birini yönetiyor. Ana hedeflerinin güvenli basit ve hızlı ödemeyi mümkün kılmak olduğunu vurgulayan Mastercard Doğu Avrupa Bölge Başkanı Yasemin Bedir, ödemeleri demokratikleştirerek, finansal kapsayıcılığı artırıp toplumun tüm kesimlerinin avantajlardan faydalanmasını sağlamak için çalıştıklarını söylüyor. Bedir, hareketli dünyanın içinde, ortak hedeflere odaklanan toplulukların gücüne gönülden inanan biri. Bu bağın temelinde empati yatıyor. Ekip arkadaşlarının ihtiyaçlarını anlayıp, onlarla güçlü bağlar kurmaya özen gösteriyor. Bu sayede güven dolu bir atmosfer yaratılmasına katkı sağlanıyor. Herkesin işini tutkuyla yaptığı bir çalışma ortamı sağlanmış. Bunda şeffaflık ve açık iletişimi vazgeçilmez iki prensip olarak gören Bedir’in katkısı hayli fazla… Evet, paranın tüm hareketlerini dijitalleştirmeyi hedefleyen Mastercard’ı diğerlerinden ayıran birkaç önemli özellik var. Bedir ile şirketin bu dikkat çekici özelliklerinin yanı sıra kullanıcılara sundukları yenilikçi ürün ve hizmetlerini konuştuk.
Ödeme sistemlerinin geleceğini düşündüğünüzde sizi en çok heyecanlandıran konular nelerdir?
Yapay zekanın ve veri analitiğinin birçok sektörde olduğu gibi ödeme sistemlerini de yeniden şekillendirmesini bekliyoruz. Veri teknolojilerindeki gelişmeler son derece heyecan verici. Örneğin, veri analitiği pazarının 2030 yılına kadar 745 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Mastercard olarak, bu teknolojileri kullanarak tüketici davranışlarını daha derinlemesine analiz ediyor ve ihtiyaçlarına yönelik özelleştirilmiş çözümler sunuyoruz. Hiper kişiselleştirme, bu bağlamda öncelikli bir alan; Z kuşağı gibi dijital dünyaya yatkın nesiller, kendilerine özel deneyimler talep ediyor. Yüzde 33’ü alışveriş deneyimlerinin temassız olmasını bekliyor ve yine yüzde 33’ü yeni teknolojiyi ilk kullanan olmak istiyor.
Mastercard olarak, yapay zekayı toplumu güçlendiren bir teknoloji olarak görüyoruz. Yapay zeka, tüketici deneyimlerini yeni bir boyuta taşıyor. Hem hızlı çözümler sunarak hayatı kolaylaştırıyor hem de siber güvenlik gibi kritik alanlarda riskleri minimize ederek ödeme ekosisteminde devrim niteliğinde yenilikler yaratıyor.
Nakitsiz topluma doğru ilerlerken nasıl bir gelecek görüyorsunuz?
Bizi bekleyen gelecekte, dijitalleşmenin, güvenliğin, kapsayıcılığın ve erişilebilirliğin ön planda olduğu bir finansal ekosistemin şekilleneceğini düşünüyorum. Bu heyecan verici dönüşümdeki vizyonumuz, herkesin rahatça erişebileceği, kullanımı keyifli, hızlı ve sorunsuz ödeme çözümleri sağlamak. Amacımız sadece inovatif olmak değil, aynı zamanda adil ve sürdürülebilir bir finansal gelecek inşa etmek. Vizyonumuz, daha iyi bir yaşam standardı sunmak için verdiğimiz büyük bir sözdür ve bu yolda attığımız her adımda bu taahhüdü yerine getirmek için çalışıyoruz.
Mastercard’ı farklı kılan yönlerin neler olduğunu düşünüyorsunuz?
Paranın tüm hareketlerini en iyi deneyimle dijitalleştirmeyi hedeflerken Mastercard’ı diğerlerinden ayıran birkaç önemli özellik var. Öncelikle, inovasyona dayalı iş yaklaşımımız gerçekten fark yaratıyor. Biz, inovasyonu sadece teknolojik bir gelişim olarak değil, aynı zamanda iş yapış biçimimizi ve sektördeki lider konumumuzu şekillendiren stratejik bir araç olarak görüyoruz. Bu sayede sürekli yenilikçi çözümler sunuyoruz. Mastercard bugün, ekonomileri dijitalleştirmeyi hedef alan bir teknoloji şirketi olmasının ötesine geçmiştir. Dünya çapında yarattığımız değerin üçte biri katma değerli servislerimizden geliyor. Veri servislerimizle müşterilerimizin iş kararlarını güçlendirecek yol haritaları sunuyoruz. Uçtan uca şifreleme, tokenizasyon, kimlik doğrulama ve daha fazla güvenlik çözümlerimizle tüm ödeme ekosistemini güvence altına alıyoruz. Yanı sıra Mastercard cross-border hizmetlerimizle, bireylerin ve işletmelerin güvenli bir şekilde para gönderip almalarını sağlıyoruz. Ayrıca, fintek şirketleri, startuplar ve teknoloji ortaklarıyla kurduğumuz güçlü iş birlikleri sayesinde müşterilerimizin değişen ihtiyaçlarına hızla yanıt veriyoruz. Bu iş birlikleri, sektördeki trendlere hızlıca adapte olmamızı ve müşterilere en uygun çözümleri zamanında sunmamızı mümkün kılıyor. Müşterilerimizle kurduğumuz güvene dayalı güçlü bağlar da bizi öne çıkaran bir diğer faktör. Bu güven, uzun vadeli ilişkiler kurmamızı ve onların ihtiyaçlarına yönelik çözümler sunmamızı sağlıyor.
Son dönemde yeni teknolojilerle hızla değişen, evirilen ödeme sistemleri dünyasının gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Esasında bu gelişmeleri tetikleyen faktörler hızla gelişen teknolojik yetkinlikler ve değişen müşteri beklentilerine en iyi yanıtı verebilme arayışı. Bugün, mobil cüzdanlar, süper uygulamalar, sorunsuz alışveriş ve ticareti sağlayan gerçek zamanlı ödemeler, kripto para ve blokchain teknolojisi, yapay zeka teknolojisi, nesnelerin interneti gibi birçok yeni teknolojiyle karşılaşıyoruz ve kullanıcıların da bu yeniliklere çok hızlı adapte olduklarını görüyoruz. Tüm bu metrikler ödeme sistemleri ekosisteminin ne kadar hızlı geliştiğini kanıtlar nitelikte diyebiliriz.
Ödeme sistemlerinde Türkiye’nin performansını nasıl görüyorsunuz?
Türkiye, ödeme sistemleri alanında dijital anlamda yaptığı tılımlarla kendisini bölgesel bir lider olarak konumladı desek yanlış olmaz. Artık hemen hemen herkesin kullandığı temassız ödemeler, regülasyonlar ile desteklenen açık bankacılık ve fintek ekosistemi gibi birçok atılım bu gelişimi gözler önüne seriyor. 2021 yılında yüzde 40 olan kartlı ödemelerin hanehalkı harcamalarındaki payının bugün yüzde 60’ların üzerinde olduğunu, Türkiye’deki kredi kartı başvurularının yüzde 65’inin dijital kanallardan yapıldığını görüyoruz. Ülkemizi bölgesel yönetim merkezi olarak konumlayan bir şirket olarak bu gelişimin kalbinde yer almak ve finans sektöründeki tüm oyuncuların bu gelişime katkıda bulunmaları için destek olmak da bizim için ayrıca gurur verici.
Açık bankacılığı, fintekleri nasıl görüyor bu alanlardaki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hem açık bankacılık düzenlemelerinin hayata geçmesinde hem de fintek ekosisteminin hızla büyümesinde regülasyonların destekleyici rolü oldukça önemli. Açık bankacılık için baktığımızda atılan adımlar, fintek girişimlerinin önünü açtı. Kişisel finans yönetimi, finansal karşılaştırma platformları, dijital cüzdanlar, süper uygulamalar gibi birçok yenilikçi hizmet bu sayede hayatımızda önemli yer edindi diyebiliriz.
Hızla büyüyen fintek ekosistemine karşılık, geleneksel bankalar da bunu bir fırsat olarak gördü ve fintekleri rakip olarak görmek yerine onlarla iş birliği yapmayı tercih etti. Bugün baktığımızda neredeyse tüm bankalarda görebildiğimiz kuluçka ve girişim hızlandırma programları bunun en büyük örnekleri. Hatta biz de bu alanda bir adım atarak, Mastercard Lighthouse isimli girişim hızlandırma programımızı başlattık.
Piyasa çıkan binlerce fintek ve startup’ların sürdürülebilirliği konusunda neler düşünüyorsunuz?
Finteklerin ve startup şirketlerinin sürdürülebilirliği, bir orkestranın uyum içinde çalmasına benzer. Pazar dinamikleri ve rekabet ortamı, bu orkestranın ritmini belirlerken, regülatif gelişmeler ve teknolojik inovasyonlar melodiyi oluşturur. Finansal hizmetler alanında ortaya çıkan girişimler, pazarı daha doygun bir noktaya taşıyarak yoğun bir rekabet yaratıyor. Başarıya ulaşmak için, girişimlerin güçlü bir finansal yapıya sahip olması gerekir. İnanıyorum ki gelir kaynaklarını çeşitlendirerek ve iyi risk yönetimi uygulayarak, bu girişimler bir adım önde olacaklardır.
Kullanıcılarınız için hayatı kolaylaştıran uygulamalarınız nelerdir?
Mastercard olarak, kullanıcılarımızın hayatını kolaylaştırmak ve finansal kapsayıcılığı artırmak için birçok yenilikçi ürün ve hizmet sunuyoruz. Örneğin, Voice Card ile görme engelli bireylerin finansal hizmetlere erişimini kolaylaştırıyoruz. Bu kart, kullanıcıların finansal işlemlerini daha bağımsız bir şekilde gerçekleştirmelerine olanak tanıyor. Öne çıkan uygulamalarımızdan biri olan Masterpass, e-ticaret işlemlerinde güvenli ve hızlı bir ödeme deneyimi sağlıyor. Kart saklama ve maskeleme çözümleri sayesinde hem tüketicilere hem de işletmelere yüksek düzeyde güvenlik sunuyor. Bir diğer önemli çözümümüz olan Tap on Phone, işletmelerin akıllı telefonları üzerinden kartlı ödeme kabul etmelerini sağlıyor. Ekstra bir donanıma ihtiyaç duymadan, NFC özellikli Android cihazlar üzerinden temassız ödemeleri kabul etmeyi mümkün kılıyor. Bu sayede, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler için ödeme alma süreci daha kolay ve erişilebilir hale geliyor. Akıllı Şehir Konsepti ile şehirlerin ihtiyaçlarına göre geliştirdiğimiz bu konsept, şehir içi ulaşım ve diğer hizmetlerde ödeme kolaylığı sunarak kullanıcıların hayatını kolaylaştırıyor.
Mastercard’ın, fintek’lerin 15 gün gibi kısa bir sürede kullanıcılarına yeni kartlar sunabilmesini esas alan Fintech Express platformumuz gibi bu ürün ve hizmetler finansal kapsayıcılık yolunda yarattığımız hizmet ve servislerden sadece birkaçı. B2B hizmetlerimizde danışmanlıktan siber güvenliğe geniş bir yelpazede hizmet veriyoruz.
Şirketinizin finansal büyümesi, pazar payı, istihdam konularında nasıl değerlendirirsiniz?
Mastercard Türkiye olarak bağlı bulunduğumuz bölgedeki 12 ülkenin yönetim merkeziyiz. Ülkemiz, Mastercard Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgesinin en büyük e-ticaret pazarı konumunda. Bu, ülkemizin yeni teknolojilere adaptasyonun ne kadar hızlı olduğunun bir göstergesi.
Ülkemizin finansal merkez olma hayaline katkıda bulunmak için durmadan yatırım yapıyor ve teknolojimizi bölgedeki diğer ülkelere ihraç ediyoruz. Bu, büyümeyi de beraberinde getiriyor. Stratejik danışmanlık ve veri analizi konularında usta olan ekibimiz, verileri stratejik bir yol haritasına dönüştürerek sektörle ve karar vericilerle paylaşıyor. İstanbul ofisimizde, ekibimizin üçte ikisini danışmanlık kadromuz oluşturuyor ve bu yetkinliğimizi her geçen gün daha da güçlendiriyoruz.
Topluma fayda sağlamak adına üye olduğunuz dernek, organizasyonlar var mı?
Mastercard olarak, topluma katkı sağlamak ve iş dünyasında fark yaratmak için çeşitli dernek ve organizasyonlara üyeyiz. YASED, WTECH ve AMCHAM gibi önemli platformlarda aktif olarak yer alıyoruz. Ayrıca, Mastercard’ın global gönüllülük programı olan Girls4Tech›i Darüşşafaka ile Türkiye’ye getirdik ve bu program yıl boyunca devam edecek. Global olarak 1 milyon kız çocuğuna ulaşmayı hedefleyen bu program, genç kızlara teknoloji ve STEM (Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik) alanlarında eğitim vererek onların bu alanlarda kariyer yapmalarını teşvik ediyor. Bu, geleceğin liderlerini yetiştirmek için attığımız önemli bir adım. Bunun yanı sıra, Türkiye’de birçok sivil toplum kuruluşu ile yakın ilişkilerimiz mevcut. Bu iş birlikleri sayesinde, toplumun farklı kesimlerine yönelik çeşitli sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştiriyoruz ve topluma fayda sağlıyoruz.
Son olarak şirketinizin sürdürülebilirlik yaklaşımını nasıl özetlersiniz?
Mastercard olarak sürdürülebilirlik yaklaşımımız, daha kapsayıcı ve sürdürülebilir bir dijital ekonomiye geçişe katkıda bulunmayı hedefliyor. 2040 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşma sözü veren ödeme sektöründeki ilk şirket olduk. Ayrıca, güncellenmiş emisyon hedefimiz için Bilim Temelli Hedefler girişiminden (SBTi) onay alan ilk ödeme şirketiyiz. Stratejimiz, karbonsuzlaştırma üzerine odaklanıyor. Yıllardır operasyonlarımızda karbonsuzlaştırma yapıyoruz ve RE100 üyesiyiz.
İklim krizini ele almak için sürdürülebilirlik çözümlerimizi tüm paydaşlarımızla paylaşıyoruz. Örneğin, Karbon Hesaplayıcı çözümü ile tüketicilere alışverişlerinin karbon izini ölçme imkanı verirken ve 2025’e kadar 100 milyon ağaç dikme taahhüdümüz olan Paha Biçilemez Gezegen Koalisyonu ile de dünyamızın ormanlık alanlarını desteklemeyi hedef alıyoruz.