GrayScale’in RWA raporuna göre, 2023 yılında tokenize edilen gerçek dünya varlıkları, %782’lik bir artışla 931 milyon doların üzerine çıktı. BlackRock CEO’su Larry Fink ise, 2030’a kadar bu pazarın 16 trilyon dolara ulaşacağını öngörüyor ve blokzincir tokenizasyonunun sermaye piyasalarını daha verimli hale getireceğini belirtiyor. Bu büyüme hem büyük hem de piyasanın bu yönde hareket edeceğinin işareti.
RWA’nın son zamanlarda sıkça duyulmaya başlandığını söyleyen MANTRA Chain MENA ve Türkiye Genel Müdürü Ekin Gültepe, “BlackRock’tan GrayScale’e, birçok büyük oyuncunun gündeminde. Kısaca RWA (Real World Assets) olarak adlandırılan bu tokenizasyon süreci, yüksek maliyetli veya likiditesi sınırlı geleneksel varlıkların, blokzinciri teknolojisi kullanılarak dijitalleştirilmesi ve böylece küresel bir yatırımcı kitlesine açılması anlamına geliyor. Bu yenilik, bireysel ve kurumsal yatırımcılar için yepyeni fırsatlar sunuyor. Özellikle merkeziyetsiz finans (DeFi) dünyasında geleneksel finansın entegrasyonunun hızlandığına tanık oluyoruz. MANTRA olarak biz de bu dönüşümün öncüsü olmayı hedefliyoruz.” dedi.
Varlık Tokenizasyonundaki Fırsatlar: Gayrimenkul, Devlet Tahvilleri Ve Hazine Bonoları
Gayrimenkul, devlet tahvilleri ve özel krediler gibi varlıkların artık blokzinciri üzerinde dijital olarak temsil edilebileceğini söyleyen MANTRA Chain MENA ve Türkiye Genel Müdürü Ekin Gültepe, “Bu gelişme yatırımları daha erişilebilir kılarken, likiditeyi artıracak ve coğrafi sınırlamaları ortadan kaldıracak. Örneğin, tokenize edilmiş ABD Hazine bonolarının dijital temsilleri şimdiden 2.2 milyar doları aşmış durumda ve BlackRock’un BUİDL fonu bu sürecin önemli bir parçası haline geldi.Tokenizasyon yalnızca devlet tahvilleriyle sınırlı değil. Gayrimenkul, özel kredi ve sanat eserleri gibi çeşitli varlıkların da tokenizasyonu, geleneksel finans dünyasında devrim niteliğinde etkiler yaratıyor. Bu gelişmeler, varlık sınıflarını daha erişilebilir ve likit hale getirirken, yatırımcılar için yeni fırsatlar sunuyor. Özellikle ABD Hazine bonoları önemli bir cazibe yaratmış durumda. Örneğin biz, MANTRA olarak; Dubai’de MAG Grup ile 500 milyon dolarlık bir anlaşma yaptık. Bu anlaşma, küresel yatırımcılara BAE’de premium gayrimenkul erişimi sunacak ve gayrimenkul tokenizasyonunda yeni standartlar belirleyecek.” dedi.
Ekin Gültepe, “Gerçek dünya varlıkların tokenizasyonunun önümüzdeki yıllarda çok daha yaygın hale gelmesini bekliyoruz. Bu süreç finansal piyasaları köklü bir dönüşüme uğratacak; likiditenin artması, yatırım fırsatlarının çeşitlenmesi ve işlem maliyetlerinin düşmesi gibi avantajlar bu süreci hızlandıracak. BlackRock gibi dev yatırım şirketlerinin bu alana yönelmesi, tokenizasyonun yalnızca kripto dünyasıyla sınırlı kalmadığını, aynı zamanda geleneksel finans dünyasında da kabul gördüğünü gösteriyor.Gelecekte gayrimenkul, hazine bonoları, özel krediler ve sanat gibi farklı varlık sınıflarının tokenizasyonuyla piyasaların daha şeffaf ve verimli hale geleceğini öngörüyoruz. Bu da küresel ölçekte daha fazla bireysel yatırımcının piyasaya erişimini kolaylaştıracak. Sonuç olarak, tokenizasyon, varlık yönetimi, ticaret ve yatırım süreçlerini köklü bir şekilde dönüştürecek ve hem bireysel hem de kurumsal yatırımcılar için büyük fırsatlar sunacak.” ifadelerini kullandı.
Sektörün Önündeki En Büyük Zorluk: Regülasyondaki Eksiklik Ve Belirsizlik
Birçok hükümetin, tokenizasyon teknolojisinin sunduğu fırsatları fark etmiş durumda olduğunu söyleyen Ekin Gültepe, “Bu yeni teknolojiyi düzenleyecek yasaların henüz tam olarak oturmadığını görüyoruz. Bununla birlikte, bu durum bir engel olmaktan ziyade, sektöre büyük bir gelişim potansiyeli sunuyor. Regülasyonlar ve küresel standartlar belirlendikçe, tokenizasyonun daha da yaygınlaşması bekleniyor. Sektörün daha da hız kazanması için, oyuncuların düzenleyici kurumlarla iş birliği yaparak güvenilir ve şeffaf bir çerçeve oluşturması büyük önem taşıyor. MANTRA olarak, yerel otoritelerle iş birliği yaparak regülasyonlara uyumlu çözümler geliştiriyoruz. Orta vadede bu iş birliklerinin, tokenizasyon süreçlerini daha sağlam ve güvenli bir zemine oturtacağına inanıyoruz. Yani sektör, düzenleyici çerçeveyle daha da güçlenerek gelişmeye devam edecektir.” dedi.
“Gerçek Dünya Varlıkları İçin Bir Kayıt Defteri Ve Yuva Haline Gelmeyi Hedefliyoruz”
MANTRA Chain MENA ve Türkiye Genel Müdürü Ekin Gültepe, “MANTRA’nın hedefi, gerçek dünya varlıkları (RWA) için bir kayıt defteri ve yuva haline gelmek, aynı zamanda merkeziyetsiz finansın (DeFi) küresel liderlerinden biri olmaktır. Hem bireyleri hem de kurumları güçlendiren geniş bir yenilikçi finansal araç yelpazesi sunmayı amaçlıyoruz. En büyük hedefimiz, MANTRA’yı merkeziyetsiz uygulamalar için bir merkez haline getirmek; geliştiricilere projelerini inşa edebilecekleri güçlü bir platform sunarken, kullanıcılara da piyasadaki en iyi DeFi araçlarına erişim sağlamaktır. Ayrıca, MANTRA’yı varlıklarını tokenleştirmek ve DeFi hareketine katılmak isteyen kurumlar için güvenilir bir ortak olarak konumlandırmayı amaçlıyoruz. Bu adım, blokzincir ekosistemine önemli likidite ve değer getirecektir. Gelecekte, MANTRA’nın küresel çapta kilit yargı alanlarında varlığını genişletmesini, kendi merkeziyetsiz borsasını (DEX) başlatmasını, yerel ortaklıkları teşvik etmesini ve sürdürülebilir büyümeyi sağlamak için düzenleyici kurumlarla iş birliği yapmasını bekliyoruz. İş modelimizin ana odak noktası, RWA tokenizasyon projeleri için güvenli, düzenlemelere uyumlu ve ölçeklenebilir bir katman-1 (L1) sunmak olsa da, kurumsal DeFi ve Web3 altyapısına yönelik kaymamız, geleneksel finans kurumları ve teknoloji şirketleriyle stratejik işbirliklerine yol açabilir ve etkimizi kripto dünyasının ötesine taşıyabilir.” şeklinde konuştu.
Dünyanın En Aktif Ve Dinamik Kripto Topluluklarından Biri Türkiye
Türkiye’nin, dünyanın en aktif ve dinamik kripto topluluklarından birine sahip olduğunu ve stratejik olarak MANTRA için çok önemli olduğunu söyleyen Ekin Gültepe, “Büyük etkinliklerde üst düzey sponsorluklar ile yer alıyoruz ve bu sayede yerel yatırımcılar ve traderlar arasında güven oluştururken, büyüyen kripto meraklıları kitlesine de değer sunma fırsatı bulduk. Türkiye’de güçlü bir MANTRA marka bilinirliği yaratmanın, yerel kurumlar, geliştiriciler ve hatta devlet girişimleriyle ortaklıklar kurmamıza kapılar açacağına inanıyoruz. Elbette Türkiye’deki hedeflerimiz sadece sponsorluklarla sınırlı değil. Türk girişimciler ve geliştiricilerle daha derin ilişkiler kurarak, onları MantraChain üzerinde geliştirme yapmaya teşvik etmeyi amaçlıyoruz. Ekosistemimiz, merkeziyetsiz uygulamaları (dApp’ler) desteklemek için tasarlandı ve Türkiye’nin teknik yetenekleri ile girişimcilik potansiyelinde büyük fırsatlar görüyoruz. Ayrıca, OM token’ın benimsenmesini artırmak, kullanıcı tabanımızı büyütmek ve MANTRA ekosisteminin yerel pazarın ihtiyaçlarıyla uyumlu olmasını sağlamak için Türk ortaklarla yakın bir şekilde çalışmaya odaklanıyoruz. Türkiye, kripto traderları için önemli bir merkez olduğundan, likiditeyi artırma, $OM’nin işlem hacmini yükseltme ve hem bireysel kullanıcılar hem de kurumsal oyuncular için daha iyi DeFi hizmetleri sunma konusundaki uzun vadeli stratejimizle örtüşüyor. Türkiye, genç, teknolojiye yatkın nüfusu ve merkeziyetsiz finansa olan artan ilgisiyle MANTRA gibi yenilikçi blokzincir projeleri için ideal bir pazar. Dijital varlıklar konusunda yüksek bilgi sahibi ve kriptoyu aktif kullanan bir toplum olması da burayı önemli bir büyüme fırsatı haline getiriyor. Türkiye’nin Avrupa ile Ortadoğu arasında stratejik bir coğrafi konumda bulunması da küresel ayak izimizi genişletirken burayı kilit bir pazar haline getiriyor. Ülkenin finans ve teknoloji gibi çeşitli sektörlerde blokzincir benimseme potansiyeli, Türkiye’yi yol haritamızda önceliklendirmemiz için güçlü bir neden sunuyor.” dedi.