İster genel, ister özel, ister hibrit olsun – çoklu bulut ortamları şirketlere esneklik sağlar, ancak bu yalnızca teknolojik ve organizasyonel esneklik birbiriyle paralel olarak gittiğinde mümkün olur. DE-CIX, hibrit BT sistemlerini ve gecikmeye duyarlı uygulamaları çevik bir şekilde düzenlenebilir hale getirirken her bulut stratejisinin aynı zamanda bir bağlantı stratejisine de ihtiyacı olduğunu vurguluyor.
Büyük bir çeviklikle yazılım geliştirmek, maliyetleri düşürmek ve BT ortamını modernize etmek: Yapay zekanın (AI) yanı sıra şirketlerin yatırım yapmayı planladığı en önemli teknolojilerden biri bulut. Boston Consulting Group (BCG) tarafından yapılan yakın zamanlı bir ankete göre, BT liderlerinin neredeyse yüzde 30’u, şirketlerinin önümüzdeki 12 ay içinde buluta yapılan harcamaları artırmayı planladığını belirtiyor. Bu harcamalar, bulutun gelecekteki iş modellerini kalıcı olarak değiştireceğine dair net beklentilerle bağlantılı.
Hibrit Bulut Ortamları Esneklik Vadediyor
Veri odaklı ürünler geliştirmek, dijital hizmetlerden yararlanmak ve akıllı uygulamalar gerçekleştirmek: Buluta geçmek için pek çok sebep olduğu gibi, birçok farklı yol da var. BCG tarafından yapılan ankete katılan 250 CIO, CTO, lider bulut mühendisleri ve bulut konusundaki diğer önemli karar verici yöneticiler için buluta giden tek bir yol yok: İşletmelerin yüzde 95’i zaten halihazırda hibrit ortamlarda bulunuyor ve büyük işletmelerin yaklaşık üçte ikisi, çoklu genel bulut sağlayıcısı ile çalışıyor. Bu yaklaşımın büyük bir avantajı var: Çoklu bulut ortamları şirketlere esneklik sağlıyor; ancak bu yalnızca teknolojik ve organizasyonel esneklik el ele gittiğinde mümkün olabilir.
İster iş süreçlerine, ister teknoloji yığınına, ister bireysel kurumsal kültüre bakalım, buluttan faydalanmak isteyenlerin uyum sağlamsı gerektiği bir gerçek. Bu, sadece gelecekte uygulamaların nerede çalıştırılacağına ve verilerin nasıl işleneceğine karar vermekle ilgili değil, aynı zamanda inovasyonu nasıl yönlendireceğimiz ve müşteri ihtiyaçlarını nasıl karşılayacağımızla da alakalı. Örneğin, BT departmanları daha önce uygulamaları sabit sürüm döngülerinde kademeli olarak geliştirirken, bulut yazılımı çeviklikten beslenir.
Yazılım Geliştirme ve DevOps: Bulutta Başarı Hızla Ölçülür
Geçmişte hep olduğu gibi, olgun program sürümlerini tamamen sunucu odasında kurmak yerine, BT geliştirme ve operasyonlar bulutta birleşiyor. DevOps (Development and Operations), şirketlerin daha önce lineer ve sıralı bir şekilde programladıkları katı paradigmaları yıkar. Scrum ve sprintlerden Kanban panolarına kadar tüm pratik ve hızlı yöntemler, uzun ve karmaşık süreç zincirlerini birçok kısmi adıma ayırarak yazılımı daha hızlı üretir ve kullanır. Bulut yazılımı, bugünün başarısını hız ve esneklikle ölçen çevik bir yazılımdır. Örneğin, büyük hiper ölçekli yazılımlar, haftalık olarak yenilik ve özellik sunar.
Genel Bulutta Modern, Geleceğe Uyumlu ve Yüksek Ölçeklenebilir Uygulamalar Geliştirmek
İster tescilli, ister tek parça, isterse güncelliğini yitirmiş olsun, şirketler genellikle mevcut veri merkezlerinin yapısını ve yönetimini bulutta kopyalamaya çalışırlar. Modern platform yeteneklerinden yararlanmak yerine, uygulama bazında “kaldır ve taşı” yaklaşımını tercih eden kuruluşlar, gelişmiş geliştirici üretkenliğinin avantajlarını kaçırıyor. Uygulamalarını genel bulutta yeniden inşa edenler, modernize edilmiş, geleceğe uyumlu ve yüksek ölçeklenebilir nitelikteki uygulamalardan faydalanabiliyor. Bu çabaya girmekten kaçınanlar ise bunun yerine Hizmet Olarak Yazılım’a (SaaS) geçiş yapabilir: Genel buluttan sağlanan SaaS hizmetleri kullanımı basit, yönetimi kolay ve ihtiyaç duyulduğunda tüketilebilir olarak tanımlanabilir.
Şirketler iş yüklerini buluta nasıl taşırsa taşısın, platformları ve hizmetleri uygun şekilde planlamaları ve seçmeleri gerekiyor. İş hedefleri, teknik gereksinimleri belirler. Ancak bu her zaman böyle olmaz: Veri koruma ve güvenliği, uyumluluk ve konunun karmaşık oluşu etrafındaki sorunlar, işleri zorlaştırıyor. Sadece iç bilgi birikimine değil, aynı zamanda dış uzmanlığa da ihtiyaç var. Bulut dönüşümleri önemli ölçüde üçüncü taraf desteği gerektiriyor.
Ağ Performansı ve Gecikme, Yapay Zeka Nedeniyle Ana Endişeler Haline Geliyor
Genel, özel ya da hibrit olsun fark etmeksizin, sağlayıcılardan depolama ve bilgi işlem kaynakları kullanan şirketler genellikle kontrolü kaybetme korkusu yaşıyor. Ayrıca, sadece bir hizmet sağlayıcısıyla çalışan kuruluşlar, bağımlılık riskiyle karşı karşıya kalıyor. Bu, işletmelerin iş açısından kritik uygulamaları şirket içindeki kendi lokasyonlarında çalıştırmaya devam etmelerinin nedenini de açıklıyor. Böyle eski sistemlerde genellikle kritik olan şey doğru bağlantıdır. Şirketler, kendi sunucu odaları ile dış veri merkezleri arasında veri akışı kesintiye uğradığında bant genişliğinin yetersiz olduğunu fark eder. IDC’nin son rakamlarına göre, şirketlerin yüzde 29’unun kendi iş stratejilerinin arka planında bulutla kendi ağlarını acilen iyileştirmeleri gerekiyor. Ofis uygulamalarında yüksek gecikme süresi küçük bir rol oynarken, akıllıca kontrol edilen makineler, robotlar ve sistemler bu konuda çok daha az tolerans gösterirler. Araştırmacılara göre, şirketlerin yüzde 14’ü kendi bulut kullanımının bağlantıdan ve ağlardan giderek daha fazla etkileneceğini öngörüyor. Ayrıca, ankete katılanların yüzde 22’si bulutta yapay zeka kullanımı söz konusu olduğunda performans ve gecikme sürelerinin ana endişeleri olduğunu belirtiyor.
Kesin olan bir şey var: İş modelleri ve bulut kaynakları ölçeklendiğinde, bağlantı da buna göre ölçeklenmeli. Bu durum, örneğin, yazılım tabanlı yönlendirme ile çözülebilir: Cloud ROUTER ile DE-CIX, şirketlerin hibrit bulut ortamlarını düzenlemelerine yardımcı oluyor. Hizmet aracılığıyla, veriler farklı bulutlar arasında özel ve doğrudan şekilde bir İnternet Değişim Noktasında değiş tokuş edilebilir. Kullanıcılar, veri akışları üzerinde kontrolü elinde tutar, satıcıya bağlı kalmaktan kaçınmayı başarmış olur ve minimuma indirilen gecikme süreleri sayesinde yüksek performanslı uygulamalardan faydalanabilir ki tüm bunlar da tamamen yapay zeka ve iş stratejisinin çıkarınadır.
Bağlantı Stratejisi Olmadan Bulut Stratejisi Olmaz
Endüstri 4.0’dan ve Nesnelerin İnterneti’nden ve robotik, dijital sağlık, akıllı şehir ve interaktif oyunlara kadar gecikmeye duyarlı tüm bulut uygulamaları, yarının değer yaratımının temelini oluşturuyor. Şirketlerin hibrit mimarileri ve uç bileşenlerini uç ağlarda bütünsel olarak yönetebilmesi gerekiyor. Şirketleri ve BT hizmet sağlayıcılarını bu konuda desteklemek için DE-CIX, yakın zamanda iş ortağı programını yönetilen hizmet sağlayıcılar, sistem entegratörleri ve BT danışmanlarını içerecek şekilde genişletti. DE-CIX, pazarın dönüşümüne yardımcı olmayı ve tarafsız bağlantı platformlarının hibrit BT ortamları, iş açısından kritik yazılımlar ve gecikmeye duyarlı uygulamalar için sunduğu olanakları göstermeyi amaçlıyor. Bununla birlikte bugün, her bulut stratejisinin aynı zamanda bir bağlantı stratejisini de içermesi gerekliliği su götürmez bir gerçek.