Un Sektörünün En Büyük 3 Şirketinden Biri Olacağız

By Fortune Türkiye

Yıllık 350 bin ton un üretimi ile Türkiye’nin en büyük üçüncü un ihracatçısı konumunda olan ve 41 ülkeye ihracat gerçekleştiren Doruk Un, iç pazarda yüzde 56 büyüme hedeflediği perakende markası PanPan ile tüketici davranışlarını değiştirmeye odaklanıyor. -ELİF ERMAN

UN sektöründe evsel kullanımın yanı sıra, fırın, restoran, oteller başta olmak üzere hamur ve baklava üreticilerine uzanan geniş bir skalada ihtiyaca ve kullanım amacına yönelik ürünler geliştiren Doruk Un, bir yandan da üretimde dışa bağımlılığı azaltarak katma değerli ihracat hedeflerine doğru emin adımlarla ilerliyor. Gelecekte un sektörünün en büyük üç şirketinden biri olma yolunda stratejilerini oluşturduklarını aktaran Doruk Un Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Gürsel Erbap, “Bu stratejinin ana hususlarından biri de insan odaklı alt yapı ve sistemler kurmak. Bu amaçla; genç, dinamik, yeteneklerini doğru kullanan ve şirketi geleceğe taşıyacak işgücü ile çalışmaya devam edeceğiz” diyor.

Doruk Un adına 2023 yılı üretim, yatırım, ciro, net satışlar, karlılık açısından genel bir performans değerlendirmesi yapar mısınız? Büyümeyi devam ettirmek adına hangi stratejiler gündemde?
2023’te bir önceki yıla göre TL bazında yüzde 100 büyüme ile 8,14 Milyar TL, dolar bazında ise yüzde 35 büyüme ile 329 Milyon dolar ciro elde ettik. 2024 yılında toplamda 25 Milyon dolar ek yatırımla sağlıklı un portföyü, donuk unlu mamül üretimi ve antrepo yatırımını devreye alarak yıl sonu hedefimizi en az yüzde 20 büyüme olarak belirledik. Yıllık 438 bin ton buğday kırma kapasitesi, yıllık 350 bin ton un üretimi ile Türkiye’nin en büyük üçüncü un ihracatçısı konumundayız ve 41 ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. Kendi tohumunu geliştiren tek un üreticisi unvanını da elimizde bulunduruyoruz. Perakende markamız PanPan ile 2024’te iç pazarda yüzde 56 tonaj artışı hedefimiz var. Perakende un pazarında tüketici davranışlarını değiştirmeye odaklandığımız kullanım amacına özel paketli un çeşitlerimizle ciddi bir büyüme içindeyiz. 2024’ün ilk çeyreğinde penetrasyonumuzu ciddi bir oranda güçlendirerek, ulusal zincirler ve online kanallar ile anlaşmalarımızı tamamladık.
PanPan Un olarak her zaman tüketicilerin ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak yenilikçi ürünlere imza attık. Ürün grubumuza yeni eklediğimiz “sağlıklı un” kategorimizde yer alan ürünlerimizin yoğun talep göreceğini inanıyoruz. Böylelikle sektördeki pazar payımızı daha da artıracağımızı düşünüyoruz.

Sektörde lider şirket olma konusundaki adımlarınızdan bahseder misiniz?

Afrika, Asya, Güney Amerika ve Orta Doğu bölgelerindeki 41 ülkeye üretim gerçekleştiriyoruz, kaliteli ürün ve hizmet yaklaşımımız ile üretimden depolamaya, lojistikten özel ürüne güçlü bir entegre yapılanmaya sahibiz. Evsel kullanımdan, fırın ve restoranlara, otellerden baklava ve hamurculara kadar geniş bir skalada ihtiyaca ve kullanım amacına özel ürünler geliştiriyoruz. Üretime destek vererek dışa bağımlılığı azaltıp Türkiye’de üretilen ürünlerle katma değerli ihracat hedefliyoruz.

Çalışan sayınız nedir? İK ve iş gücüaçısından gelecek dönemi nasıl kurguluyorsunuz?

48 beyaz yaka, 67 mavi yaka olmak üzere toplam çalışan sayımız 115 çalışanımız var. Şirketimiz gelecekte un sektörünün en büyük 3 şirketinden biri olma yolunda stratejilerini oluşturdu. Bu stratejinin ana hususlarından biri de insan odaklı alt yapı ve sistemler kurmak. Bu amaçla; genç, dinamik, yeteneklerini doğru kullanan ve şirketi geleceğe taşıyacak işgücü ile çalışmaya devam edeceğiz.

Müşteri odaklı ve yenilikçi yaklaşımlarkonusundaiş planlarınızda neler var?

Unun uzmanlık gerektirdiği, lezzet sırrının kullanım amacına uygun ürün seçimi olduğu ve kullanılan doğru unla herkesin doğru lezzete ulaşacağı yaklaşımıyla yola çıkıyoruz ve bu amaçla PanPan Un ürün grubunu hızla büyütüyoruz. Perakende markamız Panpan Un ile ihtiyaca uygun, yüksek nitelikli ve lezzetli un seçenekleriyle mutfaklarda tüketim alışkanlıklarını değiştirmeyi amaçlıyoruz.

Doruk Un çatısı altında gerçekleştirilen Ar-Ge faaliyetlerinden bahseder misiniz?

5 milyon TL Ar-Ge yatırımı ile geliştirdiğimiz sağlıklı un grubu un çeşitleri, yerli ata tohumundan üretilen en nitelikli ve özlü buğdaylar kullanılarak hazırlıyor. “Beyaz tam buğday unu”, “bol lifli çok amaçlı un” ve “yüksek proteinli çok amaçlı un” olmak üzere üç farklı un çeşidinin yer aldığı “sağlıklı un” grubu, uzun süren bir Ar-Ge çalışması sonucu ortaya çıktı. Ürün geliştirirken çevre ve sosyal sorumluluk bilincini ön planda tutuyoruz. Hayvansal kaynaklara göre daha az çevresel etki yaratan bitkisel protein kaynaklarını kullanarak; emisyonu azaltıyor, sürdürülebilir beslenme ye ve çevre kirliğinin azaltılmasına katkı sunuyoruz.

Çevre ilebağlantılı olarakdoğal kaynak kullanımının azaltılmasıyönünde ne türçalışmalar gündeminizde?

Sürdürülebilir tarım ve verimlilik esaslı üretim, tarladan sofraya değer zinciri oluşturma hedefi ile çalışıyoruz ve tarım ülkesi olan Türkiye’de ekim alanlarını ve verimliliği artıracak çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Küresel iklim değişikliği, dünyanın gıdayla ilgili gidişatını belirleyen önemli bir faktör…

İklim değişikliği ve küresel ısınmayla birlikte üretimde dengeler değişiyor. Doruk Un olarak bu sürece uyum sağlayabilen; verimlilik oranı yüksek ve sürdürülebilir çeşitlere odaklanıyoruz. Gelecek sürdürülebilir gıda tedariği konusunda yatırım yapan şirketlerin olacak, bu konuda ciddi çalışmalara imza atıyoruz. Doruk Un’un iştiraki Doruk Tohumculuk çatısı altında Marmara Bölgesi’nde üç, İç Anadolu ve Güney Doğu Anadolu bölgesinde beş olmak üzere toplam sekiz ayrı sahada buğday, arpa, yulaf, mısır, ayçiçek, acıbakla gibi 80’e yakın tohum geliştiriyoruz.

Türkiye buğday verimi açısından kıyaslandığında 3 kat fazla verim gösteren çeşitlerimiz, en önemli kalite parametresi olan protein değerinde de Türkiye ortalamasının yaklaşık yüzde 25 üzerine çıktı. Doruk Tohumculuk olarak öncelikli olarak deprem bölgesinden başlattığımız ‘Geleceğe Tohum’ hareketimiz her yıl farklı bir bölgede sertifikalı tohumun önemi ve tarım faaliyetleri alanında bilinçlendirme çalışmalarına ev sahipliği yaparak milli değerimiz olan tarımı ve sertifikalı tohumu hak ettiği değere ulaştıracak. Projenin ilk
ayağı olarak Tarım İl Müdürlüğü iş birliği ile Hatay Kırıkhan’da bedelsiz ekmeklik buğday tohumu dağıtımı gerçekleştirdik. Deprem bölgesinde 1000 dekar alanın tarıma kazandırılmasında önemli bir rol üstlendik.

Türkiye’nin finansman,vergiler,yüksek faiz,mevzuat vekurhareketleri noktasındayaşadığı sıkıntılarahangi çözümler sunulabilir?

Türkiye’de neredeyse tüm sektörlerde içeride ihtiyaç olan tüketimden çok daha fazla üretim mal ve hizmet veren firmalar mevcut. Bu nedenle kârlılık ve firmaların sürdürülebilir bir geleceğe kavuşması bugünkü koşullarda hiç de kolay değil. Öncelikle yapısal reformların kalıcı ve uluslararası standartlarda yapılması gerekiyor. Finansmana erişim bugünkü yüksek faiz ve vergilerden dolayı oldukça önem arz ediyor. Çok iyi araştırma ve fizibilite yapılmadan yapılan yatırımlar ve kurulan şirketler mevzuata, rekabete ve çevresel faktörlere uyum sağlayamıyor. Genel olarak enerji, işçilik, vergi ve yüksek finansman maliyetlerinden dolayı yoğun bir rekabet ile karşı karşıyayız. Bu rekabetin sonunda karsız satışlar, maliyeti düşürmek adına sağlıksız şirket büyümeleri en büyük sorunumuz. Firmalar temel dinamiklerini doğru vurgulayıp uluslararası arenada hareket edebilecek rekabetçi alt yapıya kavuşmalı. Bunun için de mevcut yapının hızlıca kalıcı
yapısal reformlara dönmesi gerekmekte. Böyle bir durumda sıcak değil ama yatırımlar için dış kaynak girişi artar, doğru ve gerçekçi iş planları ile kurulan ve hareket eden şirketler karlı büyümelerini sürdürebilirler. Kur hareketleri hem ithalat hem ihracat açısından anlamlı bir seyir halinde olmalı, dışarıdan herhangi bir etkiden ziyade arz talep ile kendi dengesini korumalı. Mevzuatlar belirlenirken hukuki alt yapıları tüm paydaşlar desteklemeli, anlaşılır olmalı.

Vergiler ve mevzuatlar kamu, tüketiciler ve şirketlerin ortak paydada buluşacağı şekilde belirlenmeli. Vergilerin öncelikle adil olarak belirlenmeli ve tahsilatları caydırıcılığa hizmet edecek şekilde yapılmalı. Yüksek faizlerle ve ayrıca bulunamayan finansmana katkı sağlamak için firmalar, stok yönetimini geliştirmeli, borç alacak dengesini iyi yönetmelidir. Şirketler katma değerli ürün üretip karlılığı arttırarak, verimlilik sağlayarak ve operasyonel giderleri düşürerek bugünkü finansal sorunlara önemli bir katkı sunabilirler. Uzun vadeli borçlanma, yurt dışı finansman kaynaklarına yönlenme, iş ve ürün bazında iş birliklerini finansmana katkı sağlayacak diğer yöntemler olarak sıralayabiliriz.

İşdünyasına yön veren şirketlerden biri olarak sizce günümüzde rekabetçilik nereye doğru gidiyor? Türkiye’nin bu konudaki fırsatları neler olabilir?

Günden güne gelişen teknolojiye ve günün koşullarına ayak uydurmak, şirketlerin kendini geliştirip ayakta durabilmesi için önem arz ediyor. Teknolojik gelişmelerin insan kaynağının ve finansman erişiminin her geçen gün zorlaştığı bir döneme giriyoruz. Bunlar şirketlerin riskleri olduğu gibi kendi içinde fırsatları da barındırıyor. Özellikle uluslararası bir firma olabilmek için ihracat ayağınızın olması gerekiyor. Ancak katma değerli ürün üreterek sürdürülebilir bir yapı oluşturduğunuz da size fırsatlar getiriyor.

Türkiye’yi bulunduğu jeopolitik konum, genç nüfus ve uluslararası firmalarla aradaki mesafeden dolayı şanslı olarak görmekteyim. Şirketlerimizin gelişimi ve fırsatları yakalaması için en önemli kaynaklardan bir tanesi insan kaynağı… Ayrıca bulunduğunuz sektörün tüm paydaşlarıyla iletişim, katma değerli ürün, sürdürülebilir, izlenebilir, ihtiyaçlara yönelik Ar-Ge çalışmaları ve çevreye duyarlı çözümler üreterek sektörün lideri ve uluslararası bir firma olabilirsiniz. Şirketlerin gelecekte güçlü ve sürdürülebilir olmasını; finans kaynağı ve bilançoyu doğru yönetme, operasyonel karlılık ve marka bilinirliği olmak üzere üçlü sac ayağına bağlıyorum.

BENZER MAKALELER

SON MAKALELER

Loading...