Google ve Implement Consulting Group tarafından hazırlanan “Yapay Zekanın Türkiye’deki Ekonomik Potansiyeli” raporuna göre; Türkiye’de üretken yapay zekanın yaygınlaşmasıyla, önümüzdeki on yılda GSYİH’de yıllık ilave yüzde 5 artış potansiyeline ulaşacağı tahmin ediliyor.
Google, yapay zekanın Türkiye’deki ekonomik potansiyelini analiz etmek için Implement Consulting Group ile çalışarak “Yapay Zekanın Türkiye’deki Ekonomik Potansiyeli” raporunu kamuoyuna sundu. Rapora göre Türkiye’de üretken yapay zeka kullanımının geniş bir uygulama alanı bulması halinde yaklaşık on yıl içinde GSYİH’de yıllık ilave yüzde 5 artış potansiyeline ulaşacağı tahmin ediliyor. Son gelişmeler, yapay zeka modellerinin yetenekleri ve kullanılabilirliğini artırdı ve bireysel kullanım için benimsenmesini hızlandırdı. 2023 yılında dünyada işlerinde üretken yapay zeka kullanan çalışanların oranı yüzde 28 olarak belirlendi. 2023 yılında yapay zeka çözümleri kullanan Türkiye’deki girişimlerin oranı ise yüzde 5,5. Buradan da anlaşılacağı üzere oldukça erken bir aşamada olan üretken yapay zeka teknolojisi, henüz herhangi bir şirket veya kurum düzeyinde yaygın olarak kullanıma geçirilmiş değil. Ancak üretken yapay zekanın en gelişmiş ülkelerde ekonomiye olan katkısı, on yıl kadar kısa bir süre içerisinde zirveye ulaşabilir. Akademik çalışmalar, yapay zekanın şirket düzeyinde kullanılmaya başlamasının ardından işgücünün genellikle yıllık 2-3 yüzde puan daha üretken hale geldiğini gösteriyor. Google’ın talebiyle Implement Consulting Group tarafından yürütülen araştırma, yapay zekanın Türkiye ekonomisi, istihdamı ve toplumsal sorunlarına yönelik potansiyel etkisini analiz etmek üzere gerçekleştirildi.
POTANSİYELİMİZ YÜKSEK
Google Türkiye Ülke Direktörü Mehmet Keteloğlu, raporla ilgili şu açıklamalarda bulundu: ”Yapay zekanın insanlar, işletmeler, topluluklar ve kısacası herkes için erişilebilir olması ve herkese fayda sağlamasına önem veriyoruz. Her gün yapay zeka alanında yeni bir gelişmeye uyandığımız bu günlerde bu teknolojinin bireylerin, kurumların, işletmelerin hayatını nasıl değiştireceğini hep beraber deneyimleyeceğiz. Tabii ki ülkemiz için potansiyelini, etkilerini ve zorluklarını doğru anlamamız bu teknolojiden en verimli şekilde faydalanmamızı sağlayacak bir numaralı etken. Bugün kamuoyu ile paylaştığımız bu rapor da yapay zekanın ülkemizdeki potansiyeline ve geleceğine ışık tutmayı hedefliyor. Raporun sonuçlarına göre Türkiye’de üretken yapay zeka kullanımının geniş bir uygulama alanı bulması halinde yaklaşık on yıl içinde GSYİH’de yıllık ilave yüzde 5 artış potansiyeline ulaşacağı tahmin ediliyor. Yine raporun sonuçlarına göre yapay zekanın uygulamaya konulmasında yaşanacak 5 yıllık bir gecikme bu potansiyeli yüzde 1 seviyelerine düşürebilir. Üretken yapay zeka sayesinde çalışanların çoğunluğunun- ki rapora göre bu oran %55- kapasitelerini, niteliklerini ve verimliliklerini artırarak üretkenlik artışı sağlayacağı öngörülüyor. Üretken yapay zekanın Türkiye’deki bu potansiyelinin yanı sıra Türkiye, tamamlayıcı inovasyonlar, yatırımlar ve yapay zeka ile ilgili becerilerde küresel oyuncuların gerisinde yer alıyor. Buradaki eksiklerin kapanabilmesi için Türkiye’nin beceri geliştirme, AR-GE faaliyetleri ve ticarileşme konusunda atılım yapması gerekiyor.”
TÜRKİYE’NİN DURUMU
Implement Consulting Group partneri Eva Rytter Sunesen raporla ilgili şunları söyledi: “Birçok ülkede benzer raporlar üzerine Google ile birlikte çalışıyoruz. Yunanistan, İsveç, Belçika, Finlandiya ve İtalya’da da benzer araştırmalar yürüttük. Yapay zekanın diğer ülkelerdeki potansiyelini analiz etmek için onlarla çalışmaya devam edeceğiz. Üretken yapay zekânın ekonomik potansiyeli, yeni teknolojiyi benimsemeye hazır olma durumu ve en önemlisi de iş gücünün mesleki yapısı dahil olmak üzere bir dizi faktöre bağlıdır. Türkiye’deki üretken yapay zekâ potansiyeli, Polonya, Romanya ve Litvanya gibi Avrupa’daki bir dizi gelişmekte olan pazarın yanı sıra tüm Orta ve Doğu Avrupa bölgesiyle uyumludur. Dijitalleşme alanında Kuzey Avrupa ülkeleri gibi daha fazla gelişmiş pazarlarda daha büyük bir potansiyel görüyoruz. Ancak, daha uzun vadeli değerlendirildiğinde, Türkiye’deki potansiyelin daha da artacağını ve 12-13 yıl içinde bunun GSYİH’nın yüzde 7’sine denk geleceğini tahmin ediyoruz.”
YOL HARİTASI
Türkiye, yapay zeka alanındaki yatırım ve çalışmalarıyla dünya lideri olan ülkelerle aynı çizgide hedefler belirlenmesine imkan veren bir ölçeğe sahip. Raporun sonuçlarına göre Türkiye, operasyonel ortam karşılaştırma grubu içinde ikinci, global olarak ise yedinci sırada yer alıyor. Ancak Türkiye, tamamlayıcı inovasyonlar, yatırımlar ve yapay zeka ile ilgili becerilerde küresel oyuncuların gerisinde yer alıyor. Bu alanda, özellikle yapay zeka kapasitesi açısından ölçek avantajı nedeniyle ABD küresel olarak en önde gelen ülke konumunda. Rapor sonuçlarına göre Türkiye, operasyonel ortam bağlamında iyi bir noktada olsa da yapay zeka stratejisi ve altyapısı olmak üzere diğer temel yapay zeka uygulama dinamikleri henüz gelişme aşamasında. Türkiye İstatistik Kurumu’nun araştırmasına göre 2023’te Türkiye’deki girişimlerin yüzde 5,5’i en az bir tür yapay zeka teknolojisini kullanmaya başladı. Rapor, sunduğu politika çıkarımları anlamında güven ortamının yaratılarak ve yatırım teşvikinin korunmasıyla yapay zekanın sunduğu fırsatların yakalanacağına değiniyor ve bu bağlamda beş perspektif sunuluyor: İnovasyona imkan verilmeli, yapay zeka araştırma-geliştirme çalışmalarına yatırım yapılmalı, elverişli bir regülatif çerçeve oluşturulmalı, yaygın kullanım ve evrensel erişilebilirlik desteklenmeli, insan sermayesi ve yapay zeka destekli bir iş gücü geliştirilmeli ve yapay zeka altyapısına ve işlem gücüne yatırım yapılmalı.
ÖNE ÇIKAN BULGULAR
Üretken yapay zeka, bireyler ve kurumlar tarafından daha kolay kullanılabilmesi sayesinde otomasyonda yaklaşık on yıla denk gelecek bir gelişme sağlayabilir. Bazı çalışmalarda, yapay zekanın toplam etkisinin yaklaşık üçte birinin üretken yapay zekadan kaynaklandığı tahmin ediliyor. Raporda üretken yapay zekanın makroekonomik potansiyeline ilişkin tahminlere yer verilirken, diğer yapay zeka türlerinin belirgin ekonomik potansiyelleri de dikkate alınmıştır. Yapay zekanın Türkiye’deki ekonomik potansiyeli raporu’na göre; Türkiye’de üretken yapay zeka kullanımının geniş bir uygulama alanı bulması halinde yaklaşık on yıl içinde GSYİH’de yıllık ilave yüzde 5 artış potansiyeline ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu oran, Türkiye’de konaklama ve yemek hizmetlerinin GSYİH’ye sağladığı toplam katkıdan daha fazla. Önümüzdeki 12-13 yıl içinde maksimum potansiyele ulaştığında ise üretken yapay zekanın yıllık GSYİH’ye katkısının yüzde 7 oranında, yani 1,7-2 trilyon TL olması öngörülüyor. Üretken yapay zekanın uygulamaya konmasında yaşanacak beş yıllık bir gecikme, Türkiye’nin üretken zeka kaynaklı yıllık GSYİH artış potansiyelini yüzde 5’ten (1,2 – 1,4 trilyon TL ) %1’e (150-200 Milyar TL) düşürebilir. Üretken yapay zekanın esas etkisi, çalışanların çoğunluğunun yüzde 55 (yaklaşık 17 milyon işe tekabül ediyor) kapasitelerini, niteliklerini ve verimliliklerini artırarak üretkenlik artışı sağlamasıdır. Bu katkının Türkiye için değerinin GSYİH’de 1 ile 1,1 trilyon TL olması öngörülüyor. İşlerin yaklaşık yüzde 41’inin otomasyondan etkilenmemesi bekleniyor. Türkiye’de tahmini 13 milyon işin üretken yapay zekadan çok fazla etkilenmeyeceği öngörülüyor. İşlerin küçük bir kesimine karşılık gelen yüzde 4’lük dilimde ise yer değiştirme, yani başka bir deyişle üretken yapay zeka sayesinde diğer görevlere aktarılabilecek iş gücü değişikliği ortaya çıkıyor. Bu oranın Türkiye’de 250-300 milyar TL’ye denk gelmesi öngörülüyor. Robotlar gibi yakın geçmişteki otomasyonların aksine üretken yapay zeka, hizmet sektöründe üretkenliği artırabilir. Bu sebeple de üretken yapay zekanın ekonomik potansiyelinin yaklaşık yüzde 70’i hizmet sektöründe bulunuyor. Üretken yapay zekanın on yıl içinde ticaret, ulaşım ve turizm sektörüne katkısı, sektör katma değerinin yüzde 5’i oranında olacaktır. Üretken yapay zeka on yıl içinde imalat ve inşaat alanında üretkenliği katma değerin yaklaşık yüzde 4’ü kadar artırma potansiyeline sahip. Üretken yapay zeka, bilgi ağırlıklı işletme hizmetlerinin katma değerini, yüzde 8 oranında artırma potansiyeline sahip. Kamu sektöründe üretken yapay zeka on yılda tahmini yüzde 7 oranında katma değer artışı sağlayabilir.