FED’in enflasyona karşı harekete geçmesiyle, sıfır faiz politikası ve özellikle Covid dönemine damgasını vuran “bol para” stratejisine son verilmiş oldu.
FED, enflasyonla mücadele kapsamında faiz oranını 25 baz puan artırdı; böylece 22 yıldan sonra ilk kez faiz artışı gerçekleşmiş oldu.
FED’in sıfır faiz politikasından uzaklaşması, istihdam pazarının gücüne inanmasından kaynaklanıyor. Ancak faiz oranlarındaki artış aynı zamanda hayat pahalılığı endişelerini de körüklüyor. FED gelecek aylarda birkaç kez faizleri artırmak zorunda kalacak.
Nitekim Amerikalılar için artık ucuz konut ve ucuz araba kredisi dönemi sona erdi.
ABD’de halen işsizlik son 50 yılın en düşük düzeyinde olsa da enflasyon son derece yüksek.
FED’in faiz artırımının amacı enflasyonu kontrol altında tutmak ve aynı zamanda isitihdam pazarındaki toparlanmayı korumak.
Tüketici fiyatları martta yıllık bazda yüzde 8,5 oranında artarak 1981 yılından beri en yüksek artışı gerçekleştirdi. Enflasyon FED’in yüzde 2’lik hedefinden çok uzakta ve son aylarda daha da kötüleşti.
Ekonomistler, Ukrayna’daki savaştan beri emtea fiyatlarındaki artıştan dolayı enflasyonun daha da kötüleştiğine dikkat çekiyorlar.
Çin’deki covid kapanmaları küresel taleple ilgili endişeleri artırdığından petrol fiyatları gerilese bile gıdadan enerjiye, madene her şey daha da pahalılaşmış durumda.
Milyonlarca Amerikalının geçiminin pahalılaşması, ülkede tüketici güveninin de dibe vurmasına yol açıyor.
Bu tabloda, FED’in faiz artışlarının enflasyonu dizginlemesi zaman alacak. Asıl önemlisi ise enflasyonun seyrinin Ukrayna’daki gelişmelere, tedarik zincirindeki karmaşanın çözülmesine ve tabii ki Covid sürecine bağlı olması. (Kaynak: cnnedition.com)