Pandeminin de etkisiyle artan tedarik zinciri sıkıntıları ve enflasyon baskısı, CFO başta olmak üzere tüm finans grubu yöneticilerinin işini zorlaştırıyor. Şirketler, özellikle kriz zamanlarında ya da dalgalı piyasa koşullarında hızlı, veriye dayalı ve etkin bir finans yönetimine ihtiyaç duyuyor. SAP Türkiye ofisinin kuruluşundan beri iş ortağı olan Çözümevi’nin Genel Müdürü Gökhan Arıksoy, dijital bir iş modelinin 3 ana bileşeni olduğunu söyleyerek, satış ve tedarik zincirindeki dönüşümün ancak finansın dönüştüğü oranda mümkün olabileceğine dikkat çekiyor.
2019’un son aylarıyla 2020’nin ilk ayları arasında Çin’de başlayan COVID-19, yani koronavirüs küresel bir salgına dönüştü. Küresel salgının tetiklediği panik havası da halihazırda kırılgan olan küresel ekonomik piyasalarda sert ekonomik dalgalanmalar ve durgunluk riski yarattı.
Sadece bir salgın hastalığın geliştirdiğimiz onca yeni teknolojiye rağmen tüm insanlığı nasıl çaresiz bıraktığını görmek hepimizde şok etkisi yaptı. Beklenen ancak zamanı bilinmeyen bu durum ile sarsılan dünya, aşı çalışmalarının olumlu sonuçlar vermesiyle 2021 yılında gidişatı tersine çevirmeyi başardı.
Salgını durdurmak amacıyla alınan önlemlerden biri olan kişilerin sokağa çıkmayarak evlerinde kalması ve paralelinde gerçekleşen ekonomik gelişmeler, belki de onlarca yılda gerçekleşecek dönüşümlerin daha kısa sürede ve hızla gerçekleşmesine neden oldu. Çevik ve dayanıklı sistemler kurmak ve iş sürekliliğini garanti altına almak isteyen şirketler, bu dönemde dijitalleşme ve dijital dönüşüme yönelik yatırımlara hız verdi.
Ekim sonunda IDC tarafından açıklanan güncel bir araştırmaya göre, bu yatırımların sonucunda 2022 yılında küresel ekonominin yarısından fazlasının dijital dönüşüm çabalarından etkileneceği öngörülüyor. Doğrudan dijital dönüşüm yatırımlarının 2022 yılından başlayarak 3 sene boyunca %16,5’lik yıllık bileşik oranla büyüyerek 6,3 trilyon dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu ise 2024 sonu itibarıyla toplam Bilgi Teknolojileri yatırımlarının %55’inin dijital dönüşüme odaklanması anlamına geliyor.
“Bu büyük dijital dönüşüm yatırımların ardından, 2023 yılına kadar her 2 şirketten birinin gelirlerinin %40’ından fazlasını dijital ortamda verilen ürün ve hizmetlerden elde etmesi bekleniyor” diyen Çözümevi Genel Müdürü Gökhan Arıksoy, dijital bir iş modelinin 3 önemli bileşeni olduğuna dikkat çekti: “Başarılı ve sürdürülebilir bir dijital dönüşüm yatırımının satış, finans ve tedarik zincirini kapsaması gerekiyor. Bu 3 iş kolunda yapılacak dönüşüm, dönüşüm sonrası kazanımları bambaşka bir boyuta taşıyor.
Şirketlerde finans yönetiminin yeni nesil formülünü teknoloji yazıyor
Dijital iş modellerinde önemi artan finans fonksiyonları, CFO ve diğer finans yöneticilerinin şirketteki rolünü de değiştiriyor. McKinsey tarafından Ekim başında açıklanan araştırmaya göre, finans grubu yöneticilerinin dijital faaliyetlerdeki sorumlulukları 5 yılda 3 kattan fazla arttı. Bu durumu, finansal dönüşümün şirketin dayanıklılığını artırması olarak okumak gerektiğini ifade eden Gökhan Arıksoy, “Bugüne kadar operasyonel görevleri yerine getirmesi ve raporlaması beklenen finans ekiplerinden artık karar verme süreçlerini destekleyecek içgörüler ve gelecek tahminleri bekleniyor. Operasyonel görevlerin yapılmaması söz konusu olamayacağına göre, finans liderleri, yapay zeka, makine öğrenmesi gibi teknolojileri etkin bir şekilde kullanarak finansal iş süreçlerinde otomasyona ulaşabilir. Bu finans operasyonlarının daha küçük ekiplerle yönetilmesi demek değil. Aksine eskiden tekrar eden pek çok işlemle uğraşanların, zaman ve yetkinliklerini verileri analiz etmeye, pazarı gözlemlemeye, yeni iş modeli planlamaya, simülasyon yapıp tahminler üretmeye ve strateji geliştirmeye yönlendirmesi anlamına geliyor” dedi.
“Geçmiş veriler bize çok şey anlatıyor ama onları değiştirmek mümkün değil. Ancak yüzünü geleceğe dönen finans ekipleri, akıllı teknolojileri kullanarak şirketlerini dijital ekonomiye hazırlayabilir” diyen Çözümevi Genel Müdürü Gökhan Arıksoy, “Bu noktada paradigma değişikliğine ihtiyaç var. Kesintisiz, gerçek zamanlı bir finans yönetimini benimsemek gerekiyor ki bu da güçlü bir ERP (Kurumsal Kaynak Planlama) çözümünü gerektiriyor. SAP tarafından geliştirilen yeni nesil ERP çözümü S/4HANA ile akıllı ve gerçek zamanlı bir finansın da formülünü sunuyor. Akıllı bir ERP ile nakit akışını anlık ya da anlığa yakın yapmak, maliyet değişikliklerini anlık olarak simüle etmek mümkün oluyor. Bir karar vermeniz gerektiğinde, işinizin kapsamlı bir görünümünü sunuyor ve topladığınız içgörülerle anında harekete geçme esnekliği kazandırıyor. Böylece, özellikle kriz zamanlarında ya da dalgalı piyasa koşullarında hızlı, büyük veriye dayalı ve etkin bir finans yönetimi yapılabiliyor” dedi.
Tedarik zinciri ve enflasyon riski pandemiyi gölgede bıraktı
McKinsey tarafından hazırlanan “Koronavirüsün Küresel Ekonomik Duyarlılık Üzerindeki Etkisi” başlıklı araştırmanın en güncel versiyonu Ekim sonunda açıklandı. İki yıl sonra ilk kez iş dünyası pandeminin ortaya koyduğu riskleri 3. sıraya yerleştirdi. İlk sırada tedarik zincirindeki kesintiler, ikinci sırada ise enflasyon var. Pandemi risklerinin ardından 4. sırada işgücü sıkıntıları yer alırken, onu iç siyasi çatışmalar ve jeopolitik istikrarsızlık izliyor. Bu tablo, finans liderlerinin çalışma koşullarının giderek daha zor ve karmaşık hale geldiğini gösteriyor.
SAP S/4HANA üstünde çalışan uygulamaların, finans ekiplerinin işini kolaylaştırdığının altını çizen Çözümevi Genel Müdürü Gökhan Arıksoy, sözlerine şöyle devam etti: “SAP S/4HANA sayesinde işlemsel ve analitik veriler tek bir sistemde birleşiyor. Böylece eyleme geçmek gerektiğinde, tahmine dayalı gelişmiş analitikler sayesinde üretilen içgörüler kullanılıyor ve veriye dayalı olarak hızla karar almak mümkün oluyor. Örneğin yeni ürünleri pazara sunma süresi 6-8 aydan 1-2 haftaya düşüyor. Fiyatlandırma ve teklif oluşturma süreleri de %90 azalıyor. Yalnızca zaman değil, maliyet avantajları da var. Yalnızca tahsilat ve ihtilaf yönetiminin optimize edilmesiyle faturalandırma ve tahsilat maliyetlerinde %74 azalma elde edilebiliyor.”
Hizmetler buluta taşınıyor
IDC tarafından yapılan bir araştırmaya göre, kurumsal çapta bir dijital dönüşüm stratejisine sahip şirketlerin sayısı 2 yıl önce %42 iken bugün %53. Ayrıca her 4 şirketten 3’ü daha dayanıklı hale geldiğini ve gelecek krizlere daha hazırlıklı olduğunu düşünüyor. Kurumlar yeni ve dijital stratejiler geliştirdikçe, kurumsal teknolojilerin kritik iş operasyonlarını kesintiye uğratmadan yükseltilmesi gerekiyor. Bu da CIO’lara giderek daha fazla ve karmaşık talepler yöneltilmesine sebep oluyor. Bu talepler arasında finansal uygulamaların da payı yüksek. Deloitte tarafından yapılan bir araştırmaya göre, CIO’ların %70’i COVID-19’un finansta dönüşüm stratejilerini en az bir yıl hızlandırdığını söylüyor. Finansın dönüşümü söz konusu olduğunda, ERP modernizasyonuna giden en uygun yol, uçtan uca bir bulut stratejisinin devreye alınması olarak görülüyor. Her geçen gün daha fazla şirket, kurumsal sistemleri için bulut mimarisini tercih ediyor.
SAP S/4HANA Cloud ile tüm akıllı ERP uygulamalarını buluta taşımak mümkün oluyor. Bu da şirketlerin finans uygulamaları tarafında hem yeni yetkinlikler kazanmasını, hem de önemli bir zaman ve maliyet tasarrufunu beraberinde getiriyor. SAP HANA üzerine inşa edilen ve onun bellek içi işleme ve gerçek zamanlı veri erişilebilirliğinden yararlanan çözüm, akıllı işletme yolculuğunun özünü oluşturuyor ve diğer SAP çözümleriyle kolayca entegre edilebiliyor. SAP, bu yıl servis modeline çevirdiği “RISE with SAP | Business Transformation as a Service” çözümüyle de dijital dönüşümü bulutta gerçekleştirmek için ihtiyaç duyulan tüm araç ve hizmetleri tek bir pakette sunuyor. Dijital Dönüşümün “Her Şey Dahil” Paketi RISE with SAP ile yüksek ön yatırım maliyeti olmadan, tek bir paketle dönüşüm yolculuğuna hemen başlanabiliyor. SLA, uygulama ve destek hizmetleri tek bir sözleşmeyle yönetilebiliyor. Kullandığı kadar öde modeliyle, geleneksel ERP’ye kıyasla 5 yıl içinde toplam satın alma maliyetinde (TCO) %20’ye varan düşüş elde edilebiliyor.
Teknoloji destekli finans yönetiminin geleceğini Çözümevi danışmanlığında yakalayın
“Uçtan uca tüm süreçleri gerçek zamanlı ve merkezi bir altyapıyla yönetmeye olanak tanıyan finansal yönetim uygulamaları, Çözümevi danışmanlığında farklı sektörlere özgü iş süreçlerine uygun olarak hayata geçirilebiliyor” diyen Gökhan Arıksoy, sözlerine şöyle devam etti: “Çözümevi, SAP’nin Türkiye’deki ilk iş ortaklarından biri olarak 1997 yılında kuruldu. SAP Türkiye ofisinin açıldığı 2001’den bile önce… Farklı endüstrilerde yatırımları olan holdingler ve kamudan, ilaç, kimya, inşaat, gıda, otomotiv ve yan sanayi şirketlerine uzanan geniş bir yelpazeye odaklanarak Türkiye’de ve bölgede danışmanlık ve destek hizmetleri ile teknoloji çözümleri sunuyoruz.”
Müşterilerinin ana iş alanlarının SAP çözümleri üstünde çalıştığını söyleyen Arıksoy, “Bunların aksaması finanstan tedarik zincirine, insan kaynaklarından lojistiğe kadar tüm alanlarda ciddi operasyonel sorunlara ve ticari kayıplara neden olabiliyor. Bu nedenle 7/24 destek hizmetleriyle müşterilerimizin operasyonel süreçlerinde kesintisiz bir deneyim sunuyoruz. Altyapı tarafında ise sistemlerin düzenli olarak izlenmesi ve güncel tutulması, sistem yedeklerinin kontrolü ve sürekliliğinin sağlanması, özellikle kötü niyetli saldırılar veya donanımsal problemler nedeniyle veri kayıplarının önlenmesi konularında proaktif önlemlerle müşterilerimizin yanında yer alıyoruz” dedi.
SAP’nin yanı sıra, doküman ve süreç yönetimi konusunda sektörün önemli oyuncularından OpenText’in de Türkiye’deki iş ortağı olduklarını belirten Arıksoy, OpenText’i SAP projelerinde tamamlayıcı bir değer ögesi olarak sunduklarına dikkat çekti.