Türkiye Liman İşletmecileri Derneği (TÜRKLİM), ‘Türkiye’de Limancılık Sektörünün Etki Analizi ve İhtiyaç Değerlendirmesi’ raporunu yayınladı. Limancılık sektörünün ekonomiye katkısını ortaya koyan rapor, sektöre yönelik değerlendirmelerden COVID-19 salgınının etkisine, sürdürülebilir çevre konusundan yeni ticaret rotalarına kadar birçok konuyu da ele alıyor.
Küresel ticarette ve sosyo-ekonomik gelişimde önemli bir role sahip olan limancılık sektörünü çatısı altında bir araya getiren Türkiye Liman İşletmecileri Derneği (TÜRKLİM), ‘Türkiye’de Limancılık Sektörünün Etki Analizi ve İhtiyaç Değerlendirmesi’ raporunu yayınlandı.
Türkiye’de limancılığın gelişmesi için pek çok çalışma yaptıklarını belirten TÜRKLİM Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Genç, hazırlanan Etki Raporuna ilişkin yaptığı açıklamada; “Coğrafi konumu sayesinde Türkiye, kilit bir transit ticaret merkezi olup Avrupa ile Asya arasında bir köprü ve Akdeniz’e açılan ana çıkış noktası konumunda yer alıyor. Dolayısıyla limanlarımız ülkemizin gelişimi adına büyük önem taşıyor. Bu amaçla ihtiyaçların, fırsatların, tehditlerin detaylı bir şekilde ele alındığı bu rapor, dış ticaretimiz için olduğu kadar sektörümüzün de geleceğine ışık tutuyor. Limancılık o kadar önemli bir sektör ki rapora bakınca bu durumun rakamlara da yansıdığını açıkça görebiliyorsunuz. Örneğin, deniz yoluyla yapılan dış ticaretin Türkiye’nin toplam dış ticaretindeki payı yüzde 61. Limancılık sektörünün 2018 yılında GSYH’ye doğrudan katkısının yaklaşık 10,96 milyar TL, doğrudan, dolaylı ve indirgenmiş ekonomik kanallar göz önüne alındığında ise ciro olarak toplam 96,3 milyar TL’lik ekonomik etki yaratmıştır. Sektör ayrıca aynı yıl doğrudan 71 bin kişilik, dolaylı olarak 228 bin 223 kişilik bir istihdamın oluşturdu “ dedi.
Rapora göre; Türkiye’deki Limancılık faaliyetlerinde dış ticaret, Türkiye yük elleçleme pazarının önemli bir parçasını oluşturuyor ve liman elleçleme hizmetlerinin yüzde 70’inden fazlasına tekabül ediyor. 2020 yılı itibarıyla Türkiye’deki genel ve kuru yükün yüzde 68’inin; sıvı kimyasal yükün yüzde 100’ünün; elleçlenen konteynerlerin yüzde 96’nın ve bitmiş araç lojistiğinin yüzde 89’unun Türklim üyesi limanlardan gerçekleştiği belirtiliyor. Türkiye, yük elleçleme açısından ortalama yüzde 3,7 yıllık bileşik büyüme oranı ile dünya yük elleçleme büyüme oranının (2010-2018 yılları için %3,4) üstünde bir artış göstermiş durumda. Limancılık sektörünün katma değeri, Türkiye’nin denizcilik sektörünün toplam doğrudan GSYH katkısının yaklaşık yüzde 70’ini oluşturmaktadır. Ayrıca, konteyner yükünün payı da 2011’den 2019’a kadar yüzde 19’dan yüzde 25’e yükselmiş bulunuyor.
Koronavirüs Döneminde Önemli Lojistik Merkezi Oldu
Türkiye’nin de içinde yer aldığı gelişmekte olan ekonomilerde uluslararası ticaretin, ağırlıklı olarak deniz yolu taşımacılığı üzerinden gerçekleştirildiğini ifade eden Türklim Başkanı Genç, raporun, dijitalleşmenin sektör üzerindeki faydalarını açıkça ortaya koyduğunu, deniz salyası nedeniyle gündemde olan denizcilik sektöründe çevresel sürdürülebilirliğin raporda örnekleriyle ele alındığını belirterek, sözlerini şöyle tamamladı: “Salgın sonrası gemilere yönelik kısıtlamalar özellikle Nisan ayında artış göstermişti, bu durum liman operasyon süreçlerinin uzamasına neden oldu. Özellikle ABD’nin pasifik sahilindeki limanlar, Çin limanları, Kuzey Avrupa limanlarında gemi beklemeleri arttı, operasyon süreçleri uzadı. Hem bu nedenlerden hem de hastalık nedeniyle konteynerlar limanlarda birikti. Boş konteyner temininde dar boğaz oluştu. Türkiye’de durum bu seviyede olmasa da salgının etkilerini göreceli olarak burada da hissettik. TÜRKLİM olarak 2020 yılının Mart – Aralık döneminde her ay bir rapor yayımlayarak limanlarımızdaki gelişmelerin nabzını tuttuk. Aynı zamanda bu süreçte salgın döneminde ulusal sağlık için büyük önem arz eden tıbbi ve medikal ürünler ile gıda ürünleri için depo/antrepo kullanım oranlarındaki artış ise limanları önemli bir lojistik merkezi haline getirdi.”