2008 Döneminde ekonomik toparlanmayı tamamen merkez bankalarının omuzlarına yakına hükümetler bu kez daha aktif davranmayı tercih etti. Bernanke görevde olduğu sürece para politikasının bir noktaya kadar destekleyici olabileceğini ancak mali politikalar olmadan ekonomide gerçek bir toparlanma yaşanmayacağının altını neredeyse her FOMC toplantısından sonra çiziyordu.
O dönem BOJ deneyimini iyi incelememiş olan piyasalar varlık alımlarını gerçek anlamda para basmak olarak değerlendirdiği için sonraki yıllarda yaşanan zayıf enflasyon ve büyüme dinamiklerinin nedenlerini de tam olarak anlayamadı. Hala piyasada Fed’in bilançosu hızla büyürken altın ve gümüşün neden 2011 seviyelerinin altında olduğunu anlamakta zorlananların olduğunu ve komplo teorilerine sığındıklarını görüyoruz. Günümüze döndüğümüzde ise ABD hükümetinin bir yıl içinde üç paket daha doğrusu kamudan hane halkı ve ekonominin diğer aktörlerine transfer gerçekleştiğini gördük.
İlki hemen krizden sonra yaklaşık 2.2 trilyon dolardı. Ardından Ocak başında 900 milyar dolarlık ikinci ve Mart ayında da 1.9 trilyon dolarlık 3. paket geldi. Özellikle son paketin ardından enflasyon tartışmalarının yeniden alevlendiğine şahit oluyoruz. Önümüzdeki aylarda matematiğin de yardımı ile ABD’de enflasyon hızla yüzde 2.0 sevisinin üzerine çıkacak ancak FED’in görmek istediği yatırım ve tüketim kaynaklı bir enflasyon. 1.9 trilyon dolarlık paketin 2021 yılına denk düşen oranı 1.1 ile 1.2 trilyon dolar ve bunun içinde ABD vatandaşlarına (gelir limiti var) düşen miktar da toplam 400 milyar dolar civarında. Yani kişi başına 1400 dolarlık bir çekten bahsediyoruz. Bu çek ve yükselen tasarruf oranı veya banka mevduatlarında gördüğümüz yaklaşık 3 trilyon dolarlık artış harcamaya dönüşecek mi? Aşağıdaki grafikte gıda hizmetleri hariç perakende satış verisini görüyorsunuz. İki noktaya dikkat etmemiz gerekiyor. İlki giriş cümlelerimde paylaştığım 2008 vs 2020 farkı. Her iki dönemde de işsizlik son derece yüksek olmasına rağmen 2008 krizinden sonra yaklaşık dört yıl içinde kriz öncesi seviyesine gelebilen perakende satışlar bu kez birkaç ay içinde toparlanmayı başardı. Zira işsizliğe rağmen kamu transferleri sayesinde gelir kaybı çok daha az oldu.
İkinci nokta da zaten ABD hane halkının önemli oranda ve hatta önden yüklemeli diyebileceğimiz şekilde harcama yaptığı gerçeği. Evde kaldığı sırada insanlar ev eşyalarından, arabalarına, şehir dışı konutlardan Netflix aboneliklerine kadar her şeyi değiştirdi ve ciddi miktarda harcamada bulundu. Şimdi gelecek olan yeni çek daha ziyade servis sektörüne yönlenebilir. Ancak bu sektörde gerçek anlamda bir ertelenmiş talep söz konusu olmadığı gibi aşılama tamamlanmadan çok agresif bir tüketici tavrı da söz konusu olmayacaktır. Bu nedenle paketin harcama kaynaklı enflasyon üzerinde etkisi düşünülenden daha az olabilir. Elbette batan işletmeler nedeni ile hizmet sektöründe de arz sıkıntısı var. Ve maliyet baskısı da enflasyona destek veriyor. Korkarım FED istediği tarzda “iyi” enflasyon yaratmakta başarısız olurken piyasa da ne tür bir enflasyonla karşı karşıya olduğunu anlayana kadar hatalı pozisyonlar almaya devam edecek.