Blokzinciri teknolojisi 2030 yılına kadar 3,1 trilyon dolarlık bir iş değeri yaratacak. Peki Blokzincirine gerçekten ihtiyacımız var mı?
Dünyanın önde gelen dijital varlık alım satım platformu Huobi’nin blokzinciri araştırmalarına odaklı kolu Huobi Research tarafından hazırlanan “Küresel Blokzinciri Sektörünün Görünümü ve Geleceği” başlıklı rapor, blokzinciri teknolojisinin gelişimine ışık tutuyor. Raporda 2019 yılında blokzinciri alanında yaşanan önemli küresel gelişmelere yer veriliyor. Dünya nüfusunun yüzde 40’ını ve küresel GSYİH’nin yüzde 23’ünü oluşturan Brezilya,
Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti’ni içeren BRICS ülkeleri, kendi aralarında tek bir
ödeme ve tasfiye sistemi oluşturma önerisini 2019’da gündeme aldılar. Raporla ilgili görüşlerini paylaşan Huobi Türkiye Genel Müdürü Alphan Göğüş, şu bilgileri veriyor: “Blokzinciri teknolojisinin benimsenmesi konusunda ülkemizde de önemli gelişmeler yaşanıyor. Düzenleyici kurumlarımız tıpkı BRICS ülkelerinde olduğu gibi ticaretin yerel para birimleriyle yapılmasını destekliyor. 2019-2023 yılları arası için yol haritası niteliği taşıyan 11. Kalkınma Planı’nda blokzinciri tabanlı bir dijital paranın Merkez Bankası tarafından piyasaya sürülmesi de yer almıştı. Merkez Bankası’nın dijital para projesi bu alandaki küresel trendde Türkiye’nin öne çıkmasını sağlayabilir.”
Ülkemizde de 2019’da blokzinciri teknolojisinin benimsenmesine yönelik bir dizi gelişme yaşandı. 2019’un eylül ayında paylaşılan 2023 Sanayi ve Teknoloji Strateji belgesinde blokzinciri odaklanılacak teknolojiler arasında gösterildi. 2020 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda da Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın dijital parasının uygulamaya alınacağı bilgisi yer aldı. Tüm bu gelişmeler ışığında ülkemizde oluşturulacak ulusal politikalar ışığında Türkiye’nin blokzinciri teknolojisinin geleceğinde söz sahibi olacağını gösteriyor.
Blokzinciri ekosisteminin 2019 yılındaki performansına ilişkin kilit bulgular içeren rapor, 2019 yılında dünya çapında blokzinciri için yapılan harcamaların yaklaşık 2,9 milyar dolar tutarında olduğunu ortaya koyuyor.
Söz konusu harcamaların ülkelere dağılımında ilk sırada yüzde 40’a yakın payla ABD yer alırken, bu ülkeyi yüzde 24,4’le Batı Avrupa, yüzde 11,2 ile Çin, yüzde 8,1’le Asya-Pasifik Bölgesi, yüzde 5,2’lik payla ise Orta ve Doğu Avrupa takip ediyor.
Raporda blokzincirine yönelik patent başvurularına da yer veriliyor. Verilere göre blokzinciri teknolojisi alanında en çok patent başvurusu yapan ilk 10 şirketin yedisi Çin menşeili olurken, bu ülkeyi iki şirketle ABD takip ediyor. Blokzinciri patent başvurularında ilk beş sırada yer alan şirketler Alibaba (Ant Finance – Çin), Ping An (Çin), Nchain (Antigua ve Barbuda), 33.cn (Çin) ve IBM (ABD) yer alıyor. Tüm dünyada blokzincir teknolojilerine yönelik patent başvuru sayısı ise 22 bini aşmış durumda.
Deloitte Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Ortağı Gökay Özdemir de bu yeni trendle ilgili şu bilgileri paylaşıyor: “20 yıl önce bir teknoloji deneyi olarak doğan blokzincir, ancak son beş yıl içinde yaygınlık kazanan kavram kanıtlama çalışmalarına, geride bıraktığımız 1-2 yılda ise pilot projelere dönüşerek birçok kurum için uygulamalı ilgi alanı olmaya başardı. Günümüzde ise tüm altyapıları ve iş yapış biçimlerini kökten etkileme potansiyeli olan bir değişim dalgası olarak ön plana çıkmaya hazırlandığını açıkça söyleyebiliyoruz. Yakın geleceğin iş yapış modellerini; iç görü,
bilgi ve bulgularıyla yönlendirecek olan blok zincir, küresel dijital kimlik, uyum, muhasebe, denetim, iç kontrol, vergi ve finansal raporlama, küresel ticaret ve anlaşmalar gibi güvenin merkezde ve çok taraflı mutabakatın etken olduğu birçok alanda, verimlilik ve şeffaflık noktasında etkin rol oynayacak.”
EN BÜYÜK GELİŞİM FİNANS ALANINDA OLACAK
Bitcoin ve diğer kripto para birimlerinin arkasındaki teknoloji olarak hayatımıza giren blokzinciri artık çeşitli endüstrilerde farklı uygulama alanına sahip. Bu endüstrilerden birisi de elbette ki finans. Blokzinciri teknolojisi ilk olarak Bitcoin ve Ethereum vb kripto para birimlerine güç veren bu patlamaya altyapı sağlayan teknoloji
olarak biliniyordu. Ancak şimdi birçok endüstride blokzinciri uygulamalarının kullanımı artıyor. Teknolojinin varlığı, büyük bir ivme kazandığı finans sektörü ve farklı birçok endüstride fazlasıyla hissediliyor.
Copper Technologies CEO’su ve Kurucu Ortağı Dmitry Tokarev konuyla ilgili olarak: “Bir zamanlar kripto uzmanları ve kodlama meraklıları için bu çok niş bir alandı. Şimdi geleneksel kurumlar ve hatta merkez bankaları yeni nesil finansal hizmetlerin temellerini oluştururken blokzincirini araştırıyorlar” ifadelerini kullanıyor.
10 yıl önce J.P. Morgan gibi bankaların kripto para birimlerine karşı oldukça şüpheci davrandığı söyleyen Tokarev, şimdi ise bu bankaların bir kripto hesabı sunduklarına dikkat çekiyor. Tokarev politika alanında da blokzinciri teknolojisinin benimsenmesi yönünde önemli adımlar atıldığını söylüyor. İngiltere’de Bank of England Merkez Bankası Dijital Para Birimini (CBDC) nasıl uygulayacaklarını aktif olarak araştırırken, Litvanya gibi bazı ülkeler halihazırda kripto para ihracı denemelerine başladılar. Tokarev konuya yönelik şu ifadeleri kullanıyor: “Blokzinciri teknolojisi halihazırda finansın geleceğini şekillendirmek için yaygın olarak kullanılıyor ve kabul görüyor. Asıl soru, firmaların bu değişen altyapıyı inovasyon ve rekabet avantajını kaybetmeden nasıl entegre edecekleri.”
Finansal hizmetler devrimi finansal hizmetler endüstrisi yeni nesil bankalar ve FinTech’ler gibi yeni oyuncular nedeniyle ciddi bir dönüşümün içinde. Müşterilerin gelişen ihtiyaçları ile başa çıkmak için şirketler, rakiplerini geride bırakmak ve konuyla ilgili kalmak için yeni teknolojiler benimsemeli.
Ripple Başkan Yardımcısı Marcus Treacher‘a göre günümüz ödeme sektöründeki kilit savaş alanı, sınır ötesi transferlerin iyileştirilmesi diyor ve şu bilgileri paylaşıyor: “Geleneksel ödeme işlemleri yavaş, maliyetli ve güvenilir değil. Blokzinciri teknolojisi, günler veya haftalar içinde değil, saniyeler içinde işlenebilen daha hızlı, daha şeffaf ve uygun maliyetli sınır ötesi ödemeler sağlayarak mevcut verimsiz modeli dönüştürme potansiyeline sahip. Şirketler hızlı hareket eder ve bir an önce blokzincirini benimselerse hızlı bir şekilde inovasyon yapabilir, müşteri taleplerini karşılayabilir ve yatırımlarından önemli bir getiri elde edebilirler.