Geçen yıl Temmuz ayının sonlarında ABD mortgage piyasalarında başlayan ve uluslararası piyasalara da sıçrayan ipotekli uzun vadeli konut kredisi (mortgage) krizi, dünya ekonomisi için ABD piyasalarının ne kadar belirleyici olduğunu bir kez daha ortaya koymuştu. Zira olay görünüşte, bazı Amerikalıların, oturdukları evlerin aylık mortgage ödemelerini yapamamaları nedeniyle evlerine el konulması (foreclosure) veya finansör kredi kuruluşlarının likidite problemi içine düşmesinin çok ötesinde, özellikle ülkemiz gibi “yükselen piyasalarda” ve gelişmekte olan ülkelerde ciddi ekonomik dalgalanmalara neden olması ve henüz tam olarak kontrol altına alınamaması nedeniyle oldukça önemli hale gelmişti.
Pandemi Mart ayı başından itibaren Amerika’da konut veya backstops konut kredisi sağlayan hemen hemen her federal kurumun, kiracıların ve borçluların paralarını kurtarmak üzere çalıştı. Ancak hükümetin konut yardımına yaklaşımı zayıf kaldı. Sadece federal hükümet sponsorluğundaki işletmeler ve Fannie Mae , Freddie Mac ve FHA gibi federal ajanslar sıkı gelir ve kredi standartlarını uyguluyorlar. Böylece genel olarak devlet destekli krediler alan borçlular, özel kredi verenlerden ipotek alanlardan daha güçlü bir finansal konumda.