Covid 19 Paydaş Kapitalizm İçin Turnusol Olacak

By Fortune Türkiye

Dünyada COVID 19 salgını sürerken, bunun ekonomi üzerindeki etkileri de gittikçe büyüyor. Global ekonomik büyüme tersine döndü; şirketler müşterilere hizmetlerini iptal etmeye başladılar, milyonlarca çalışan da ya teknik olarak işsiz ya da kovulmuş durumda. Bu noktada şu soru devreye giriyor: Pek çok şirketin daha birkaç ay önce benimsediği, aydınlanmacı ekonomik model “paydaş kapitalizm”e ne oldu? Bugün tanık olduklarımızla nasıl bağdaştırılabilir?

Bu soruya yanıt vermek için önce paydaş kapitalizmin ne olduğuna bakalım: Şirketin uzun süreli varlığını ve dirençli olmasını güvence altına almak ve şirketi toplumla bütünleştirmek. Bu bağlamda, koronavirüs salgını gibi kısa süreli ekonomik krizler hangi şirketlerin gerçekten paydaş modelini benimsediklerini ve hangilerinin kısa vadeli karları tercih ederek bu yaklaşımı kâğıt üzerinde bırakıp, uygulanmaktan kaçındıklarını ortaya çıkarıyor. Nitekim Covid-19 krizi de kimlerin paydaş kapitalizmi benimsemede samimi olduklarını ortaya koymada turnusol kâğıdı görevi üstleniyor.

Tabii ki pek çok küresel şirket Covid 19 salgınıyla derinden sarsıldı ve kendilerinden kaynaklanmayan bir durum karşısında acı reçeteler uygulamak zorunda kaldı. Konaklama, perakende ve seyahat sektörlerindeki pek çok küçük ve orta ölçekli işyeri hükümetlerin talimatıyla faaliyetlerini durdurmak zorunda kaldı. Bu da sınırlı olanakları nedeniyle, kepenk indirmek dışında başka bir seçenek bırakmadı. Ancak paydaş modelini gerçek anlamda benimseyen küresel şirketlerle kısa vadeli hissedar modelini tercih eden şirketler arasındaki farklılıklar çok çarpıcı olabilir.

İlk olarak, bazı büyük şirketler büyük çaplı hisse geri alımları için artan kârlarından yararlandılar. Bu da kısa vadeli kârlarını ve yönetici bonuslarını şişirdi. Ancak stratejik rezervlerinden ve yatırımlarından mahrum olan bu şirketlerin çoğu şimdi zor durumda ve hükümet el uzatmadığı sürece de düzelebilecek durumda değil.
Kârlarını dijital dönüşüme, yeteneğe, ARGE’ye ve müşteri ilişkilerine yatıran şirketler ise bu zor süreçte diğerlerinin sahip olmadığı bir hareket esnekliği sergileyebiliyorlar.

Öte yandan, yakın zamana kadar bazı şirketler 2019 yılı kârlılığı ve hisse fiyatlarından yola çıkarak CEO’ları içi rekor bonuslar ödeyeceklerini duyurmaya devam ettiler. Örneğin, İngiliz havayolu şirketi easyJet uçuşlarının çoğunu iptal ettikten sonra devlet yardımı için başvurmasına rağmen 174 milyon paundluk temettü dağıtımından vazgeçmeyeceğini bildirdi. Böyle bir sığ görüşlülük ne müşterileri, ne çalışanları ne de hükümetler tarafından unutulabilir ve zaten unutulmamalıdır da.

Buna karşılık faaliyetleri büyük bir sarsıntı yaşayan Marriott Otelleri’nin CEO’su Arne Sorenson 2020 yılında hem kendisinin hem de yönetim kurulu başkanının maaş almayacağını söyledi; ayrıca yönetim kadrosunun maaşlarını yarı yarıya azalttıklarını duyurdu. Böylece şirketinin çalışanları ve faal olduğu toplumla bir bütün oluşturduğunu kanıtladı.

Paydaş modelini benimseyen şirketler iş modelleri daha sağlam, hükümet ve kamuoyuyla ilişkileri daha güçlü olduğu için bu tür krizlerde daha dayanıklı bir yapı sergileyebilirler.

Bir başka güzel örnek ise Danimarkalı lojistik devi Maersk. Maersk neresi olursa olsun, ihtiyacı olan yerlere acil ihtiyaç maddelerinin ulaştırılması için gemilerini ve kargo alanlarını sunmaktan çekinmiyor. Bunu da Danimarka hükümetiyle paydaş işbirliği sayesinde başarabiliyor. Şirketin merkezinin yer aldığı Danimarka, krizlerde çalışanları ve şirketleri koruma konusunda en iyi olan ülkelerden biri. Danimarka halkı, hükümeti ve iş dünyası arasındaki “toplumsal sözleşme” paydaşların kriz zamanlarında dirençli ve proaktif olmalarını sağlıyor. (Kaynak: World Economic Forum)

KLAUS SCHWAB – DÜNYA EKONOMİK FORUMU BAŞKANI

BENZER MAKALELER

SON MAKALELER

Loading...