“Nasılsınız?” Bu soru iletişim dünyasının en gereksiz sözcüğü. Soruyu soran kişi aslında karşısındaki kişinin nasıl olduğuyla ilgili değildir ve zaten soru sorulan kişi de gerçeği söylemez. Sonuçta bir fırsat kaçırılmış, alakasız ve anlamsız bir söz alışverişi yapılmış olur.
GARY BURNISON –KORN FERRY CEO’SU
Oya Harvard araştırmacılarına göre, kısa bir konuşmada maksimum yararı elde edebilmenin püf noktası karşınızdaki kişiye devamlılığı olan sorular sorabilmek. Araştırmacılar bir dizi deneyde 30’u aşkın online sohbeti incelediler ve daha anlamlı, süreklilik sağlayabilecek sorular sormanın kişiyi karşı tarafa daha sevimli gösterdiğini belirlediler.
Peki dili kilitlenmiş birisi olmaktan çıkıp karizmatik ve ilginç bir kişi olmaya doğru nasıl evrilirsiniz? Bu, konuşmaya başladığınız soruya bağlı ve daha sonra da sohbetin devamını sağlayacak olan akışa odaklanırsınız.
- Bağlantı kurmanın püf noktası
İnsanlarla sohbete başlarken şu kriterlere dikkat edin:
- Gerçeklik olması
- Bağlantı olması
- Kim olduğunuzla ilgili karşınızdaki kişide belli bir tat ve merak duygusu uyandıracak bir konu seçimi
Sorulardan bazıları şöyle olabilir:
- Halihazırdaki ruh durumunuz nasıl?
- Bu haftayla ilgili planınız nedir?
- Bana bir ünlüyü hatırlatıyorsunuz ama kim olduğunu şu an tam çıkaramadım
- “Saatlik güncel” konulardan kaçının
Çoğu insan trafik, spor, hava durumu gibi haberleri art arda sıralamayı çok sever. Ancak bunlar bir sohbete başlamak için korkunç ötesi kanal açıcılar. Bu klişe konuların ötesine geçip, sizin açınızdan daha önemli ve şahsi başlıklara odaklanın.
- Anda olun ve etrafınızı gözlemleyin
Ağzınızı açmadan önce gözlerinizi açın. Çevrenizde odaklanabileceğiniz bir şeyler bulun; bu duvara asılı bir sanat eseri, masanın üzerinde bir aile fotosu, çeşitli ülkelerden toplanmış bozuk paralar vs olabilir. Bu tür şeyler kısa sohbetlerin başlamasına katkıda bulunur ve açılışın ardından süregelen sorularla akış sağlanır.
- Bazı haberler paylaşın (gerçekten olmuş bir şeyle ilgili)
Eğer bazı “haberler”iniz varsa, bunları “paylaşın”. “Hafta sonu evcil bir hayvanım oldu” ya da “hafta sonu sevimli bir kedi/köpek aldım” gibi. İster inanın ister inanmayın insanların çoğu başkaları hakkında daha fazla şey öğrenmek ister; özellikle de bu iki kişi aynı şirkette çalışıyorsa.
- Erken konuşun
Birisiyle yüz yüze ya da tele konferans aracılığıyla görüşecekseniz, ilk konuşan olun.
Beklerseniz, muhtemelen iki şey olacak: Birincisi, bir başkası sizin söylemek istediklerinizi söyleyecek ve ikincisi, konuşmaya meraklı iş arkadaşlarınız sohbetin akışını sağlayacak sorularıyla sizin önünüze geçecek. Bu durumda karşılıklı konuşmalarda kaybolacaksınız ve fırsat kaçacak.
- Yalnızca söylemek yeterli değil
Ne dediğiniz, ne kadar dediğiniz kadar ve hatta belki de daha önemlisi ses tonunuz, yüz mimikleriniz ve göz temasınız.
Birisiyle karşılıklı konuşurken masaya ya da duvara bakmayın. Karşınızdaki kişiye bakın. Telefonda konuşurken de gülümseyin; gülümseme sesinizi daha tatlı yapacaktır.
- Bir eksen belirleyin
İşte burada kısa konuşmanız bir sonraki seviyeye geçer. Eğer konuşma zaten akıyorsa, soruların devam etmesi daha kolay olacak. İşvereniniz ilk adımı atan olabilir. “Peki bana (X) konuda neler oluyor, anlat.” Bu kısa sohbet sayesinde, senkronize olacaksınız. Böylece bilginizi, katkınızı ve özgüveninizi daha iyi ortaya koyabilecek daha anlamlı bir tartışmaya geçebilirsiniz. (cnnmoney/çev: Anahid Hazaryan)