Dünya sermaye piyasalarında yeni bir rüzgâr esiyor. Geçen hafta Berlin’de yıllık toplantıları için bir araya gelen özel sermaye fonları 2 trilyon dolarlık nakitleriyle borsaların yerine geçmeye hazırlanıyorlar.
7 trilyon doları aşkın servetiyle dünyanın en büyük sermaye fonu olan BlackRock’un 230 müşterisinin yarısından çoğu 2019 yılında borsalardaki paylarını azaltıp sermaye piyasalarındaki yatırımlarını da yüzde 47 oranında artırmayı planlıyor.
BlacRock’un alternatif yatırımlar sorumlusu David Blumer, özel piyasaların olmaması halinde, kurumsal yapıların randımanlarında düşüş olacağına dikkat çekiyor. Nitekim 2023 yılına kadar borsaya kote olan bir kuruluşun portföyünün hemen hemen yarı yarıya gerileyip yüzde 4,5’e düşmesi bekleniyor. Bir karşılaştırma yapmak gerekirse 2004 ila 2018 yılları arasında, özel sermaye fonlarının getirisi borsaya kote varlıklara göre yılda yüzde 14,2 oranında daha iyi bir performans sergiledi.
Ayrıca McKinsey’nin raporuna göre, 2002 yılından beri özel piyasanın varlık değeri yediye katlandı; bu oran, hisse piyasalarınkinden iki kat daha fazla. ABD’de kaldıraçlı satın alma kapsamındaki şirketlerin sayısı (leveraged buyout ya da kaldıraçlı satın alma, borçlanarak bir şirketi satın alma) 2006 ila 2017 yılları arasında 4 binden 8 bine çıkarken, borsaya kote şirketlerin sayısı ise yüzde 16 oranında azalarak 4 bin 300’e geriledi.
Apollo fonunun kurucularından Josh Harris, “şirket olarak karışık bir tarihiniz varsa, borsalarda pek hoş karşılanmazsınız” diyor. Harris’e göre, borsalardaki yatırımcılar genellikle anlamadıkları şirketlere gereken değeri vermiyorlar; hatta bu kuruluşlar iyi bir oryantasyona sahip olsa bile bu bakış açısı değişmiyor.
Kanadalı dev yatırım fonu yöneticilerinden Simon Marc da şöyle diyor: “Eğer 500 milyon euro ila 3 milyar euro arasında değişen piyasa değerine sahip bir şirketseniz, piyasaların kör noktasında yer alıyorsunuz. İşte bu noktada, özel sermaye fonları borsalara kıyasla ciddi bir seçenek oluşturuyor.”
Öte yandan, teknolojide de yeni ortaya çıkan startup’ların borsaya pek sıcak bakmadıkları gözleniyor. Analistler, artık kuruluşların kamuoyuna açık borsa yerine özel ve kapalı piyasaları daha fazla tercih ettiklerine dikkat çekiyorlar.
(Les Echos/çev: Anahid Hazaryan)