Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings’ten yapılan açıklamada, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) faiz artışı kararı değerlendirildi.
Açıklamada, “Perşembe günü yapılan faiz artışı Türkiye’nin Merkez Bankasının zorlu koşullarla karşılaşıldığında hareket geçebileceğini gösteriyor. Fakat en işlevsel tarz ile değil. Daha pozitif olarak, son parasal sıkılaştırma, konjonktüre karşı teşvik sürecinin ardından mali disipline bağlılığı sergiliyor.” ifadelerine yer verildi.
Karmaşık parasal politika çerçevesinin, politika iletim mekanizmalarını baskıladığı kaydedilen açıklamada, “Yönetimsel bazı tedbirlerin takip ettiği perşembe günkü faiz artışının döviz talebi üzerinde uzun vadeli etkisi olabilir, kredi büyümesini yavaşlatabilir. Fakat bu durum TCMB’nin faiz artışlarından sakındığı izlenimi veriyor.” değerlendirmesine yer verildi.
Türkiye’nin “B” kategorisinde değerlendirilen ve 2017 yılında çift haneli enflasyona sahip iki ülkeden biri olduğu belirtilen açıklamada, yüksek enflasyonun cari açığın genişlediği ve küresel finansal koşulların sıkılaştığı bir dönemde iç tasarrufların gelişmesini engellediği vurgulandı.
Pazartesi günü açıklanan verilere göre ekim ayında cari açığın geçen yıla kıyasla iki katından fazla yükseldiğine işaret edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Geniş baz etkisinin desteğiyle çok güçlü gelen üçüncü çeyrek büyümesinin ardından 2017 yılında Türkiye’nin ekonomik büyümesi, projeksiyonumuzun üzerinde olacak gibi görünüyor. Buna rağmen teşviklerin geri çekilmesiyle ekonomik büyümenin 2018 yılında yavaşlamasını bekliyoruz. Bu yüzden 2018 yılına ilişkin tahminimizi yüzde 3,9’a çektik.”
Türkiye’nin mali disiplini sürdürmek konusundaki kararlılığına vurgu yapılan açıklamada, “2019 seçimleri öncesinde 2018 yılında planlanan mali sıkılaştırma, otoritelerin bu yılki mali gevşemenin ardından mali disiplini sürdürmeye istekli olduğuna işaret ediyor. Türkiye’nin mali borç ölçütleri “BB” ve “BBB” kategorisinin medyanlarının üzerinde. “ifadelerine yer verildi.
Parasal sıkılaştırmanın 2018 yılında bütçe açığını azaltabileceği belirtilen açıklamada, “Son politika eylemlerinin, ekonomik politika yönetim tahminlerimizle geniş çapta uyumlu olduğunu düşünüyoruz. Bu durum, dış finansmanın Türkiye’nin kredi profiline ve mali gücüne ilişkin kilit zayıflık olduğuna dair uzun süredir sahip olduğumuz görüşü vurguluyor.” değerlendirmesinde bulunuldu.