Bazı projeler vardır, ülkelerin kaderini değiştirir. 29 Ekim 2018’de ilk fazının tamamlanmasıyla birlikte kademeli olarak hayata geçirilmesi planlanan İstanbul Yeni Havalimanı da bu potansiyele ve vizyona sahip mega projelerin başında geliyor. Toplam 76.5 milyon metrekarelik devasa alanda 2 ana terminal binası, 3’ü paralel 6 pisti, biri sanal 3 kulesi, 200 milyon yıllık yolcu kapasitesi, günlük 3 bin 500 seferiyle dünyanın 350 noktasına yolcu taşıyacak olan İstanbul Yeni Havalimanı dünyanın bu boyuttaki ilk dijital ve akıllı havalimanı olma özelliğine sahip.
Cumhuriyet tarihimizin en büyük projelerinden biri olarak tanımlanan İstanbul Yeni Havalimanı, pek çok özelliğiyle Türkiye’nin hatta dünyanın ilklerinin yaşandığı örnek bir proje olarak tasarlanıp hayata geçiriliyor. İstanbul Yeni Havalimanı dünyanın ilk dijital ve akıllı havalimanı olması özelliğiyle de dünyanın dikkatini üzerinde toplayacak gibi görünüyor. Türkiye’nin kalkınmasına büyük bir katkı sağlayacak olan bu mega projenin bu özelliğiyle dünyanın da kaderini değiştireceğini söylemek yanlış olmaz. İstanbul Yeni Havalimanı, ülkemizi ve İstanbul’u dünya havacılık sektörünün en önemli çekim merkezi haline getirme hedefine bizi bir adım daha yakınlaştıracak. Yaklaşık 100 havayolu şirketini ağırlayacak olan Havalimanı bu yönüyle günümüzün dijital ipek yolunu tasarlamış olacak. Fortune Dijital, geleneksel olarak düzenlediği Gelecek Buluşması Toplantıları’nı bu kez, ülkemizin geleceği adresleyen yenilikçi, çağdaş ve dijital projesi olan İstanbul Yeni Havalimanı’nın Teknoloji Takımı ve bilişim şirketlerinin katkıları ve katılımıyla gerçekleştirdi. İstanbul’un Avrupa yakasında, Karadeniz kıyısındaki Tayakadın ile Akpınar köyleri arasında inşaatı süren İstanbul Yeni Havalimanı yerleşkesinde düzenlenen toplantıya projenin BT yönetim ekibi ve bu büyük projeye teknoloji desteği sağlayan/sağlayacak olan şirketlerin yöneticileri katıldı. Teknoloji ve dijitalleşme herşeyi olduğu gibi havacılık sektörünü de derinden etkiliyor. Küresel mega projelerin en büyüğü olarak seçilen İstanbul Yeni Havalimanı’nın 29 Ekim 2018 tarihinde hizmete açılması planlanıyor. Günde 3 bin 500 sefere evsahipliği yapacak havalimanından 350 farklı noktaya uçuş gerçekleştirilecek. Ayrıca Türkiye yıllık yolcu kapasitesi 200 milyon olan dünyanın en büyük havalimanına sahip olacak ve Avrupa’nın en önemli merkezlerinden biri olacak. Toplam 76.5 milyon metrekare alana inşa edilecek olan İstanbul Yeni Havalimanı’nın tamamı 4 etapta inşa edilecek. 42 ayda tamamlanması planlanan havalimanın 1. etabında, yıllık 90 milyon yolcu kapasiteli bir adet ana yolcu terminal binası, ana hava trafik kontrol kulesi, 6 metre genişliğinde Airbus A380 tipi uçakların inebileceği donanımda 2 adet Kuzey-Güney doğrultusunda bağımsız pist ve ilgili taksi yolları, 114’ü ana terminale bağlı olmak üzere toplam 371 park alanı, aralarında hangar, kargo-antrepo, yer hizmetleri gibi gerekli tüm havaalanı destek tesisleri ile 18 bin araç kapasiteli katlı otopark olacak. İşletmeye açıldığında İstanbul’un yeni havalimanı 100 bin kişiye yeni iş imkanı sağlayacak, dolaylı etkilerle 1,5 milyon kişiye gelir kaynağı olacak. İstanbul Yeni Havalimanı uçuş faaliyetlerinin yanı sıra sosyal ve ticari yönüyle de devasa bir içeriğe sahip. 53 bin metrekarelik alanıyla dünyanın en büyük duty free özelliğine sahip olacak yeni havalimanında yerli ve yabancı yaklaşık 400 tane dünya markası yer alacak. Bu yönüyle de 7/24 yaşayan dev bir alışveriş merkezi oluşturulmuş olacak.
İSTANBUL YENİ HAVALİMANI GELECEĞE BUGÜNDEN HAZIR
2030 yılında dünyada yıllık yolcu kapasitesinin 9 milyara ve ticari uçak sayısının da 39 bin 500’e ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu artan talebi karşılamak için daha büyük ve daha iyi yönetilen havalimanlarına ihtiyaç var. Bilişim teknolojileri ve dijital teknolojiler olmadan bu denli büyük bir projeyi yönetmek artık imkansız. Bu nedenle İstanbul Yeni Havalimanı’nın BT ekibi henüz ortada inşaat bile yokken çalışmalarına daha ilk günden başlamış durumda. BT ekibinin liderliğini yapan Ersin İnankul, deneyimli takım yöneticileriyle birlikte teknoloji tarafında geleceğe bugünden hazır. Ersin İnankul, ‘’Ekibimizde 12 yılı aşkın birlikte çalıştığım kişiler var. Bu ekiple tamamlayacağımız 10. havalimanı olacak’ derken aslında projenin işininin ehli çalışanlara emanet olduğunun da mesajını veriyor.
İnankul zamanla yarıştıklarını ifade ediyor ancak bir taraftan da çok hızlı ilerlediklerini kaydediyor. Örneğin henüz ortada bina dahi yokken veri merkezi tüm unsurlarıyla hayata geçirilmiş durumda. İnankul mevcut durum ile ilgili şunları söylüyor: “Teknoloji ve uygulamalar tarafında, havalimanının ilk fazının açıldığı anda devreye alacağımız teknoloji ve uygulamaların yüzde 90’ından fazlası şu anda hazır durumda. Örneğin check-in sistemimiz, ekranları yöneten yazılımlarımız, ana uçuş bilgi sistemlerimiz, kaynak yönetimimiz vb. ve bunların entegrasyonları hazır. Veri merkezimizin içinde bir yolcunun havalimanında karşılaşabileceği kamera yüz tanıma, bagajını bırakma, pasaport geçişleri, boarding’te yaşayabileceği süreçleri gerçek sistemler üzerinden yaşatabiliyoruz. Bunların test ortamlarını kurduk, entegre ettik ve şu anda çalışıyor. IoT bizim için kritik bir konu ve şu anda planlamamızı yapıyoruz; yıl sonunda onun da ihalesine çıkacağız. Veri yönetimi işinin baştan sona her aşamasını planladık ve orada da örnek hikayeler oluşturacağız. Şu anda inşaat süreciyle paralel giderek kendi takvimimizi en optimum şekilde oluşturma çabasındayız.’’
Yusuf Akçayoğlu İGA Havalimanları İnşaatı CEO:
Yolcularımıza benzersiz bir deneyim yaşatmak için çalışıyoruz
Toplantıya katılan ve söz alan İGA BT Ekibindeki yöneticiler sorumluluk alanları çerçevesinde projeyi değerlendirdiler ve güncel bilgiler paylaştılar. Toplantıya destek veren Comparex, Netaş, Oracle Türkiye, Panasonic, Software AG, Vestel şirketlerinin yöneticileri de bu projede sundukları/ sunmayı planladıkları teknoloji çözümleri hakkında uygulamalı örnekler verdi.
Toplantıda konuşulan başlıklar sırasıyla şunlardı: Toplantının açılış konuşmasını yapan Yusuf Akçayoğlu, Mayıs 2015’te başladıkları İstanbul Yeni Havalimanı projesinde deneyimli bir BT ekibiyle çalışmaktan büyük bir mutluluk duyduğunu ifade ederek dijital çağın havalimanını oluşturmak için canla başla çalıştıklarını vurguladı. Akçayoğlu konuşmasında şu noktalara değindi: ‘’İGA (İstanbul Grand Airport) olarak İstanbul’un Yeni Havalimanı’nı A’dan Z’ye inşa etmek için 2015 yılının Mayıs ayında çalışmalara başladık. Cumhuriyet tarihinin en büyük projesine birlikte tanıklık ettiğimizi söyleyebilirim. Projenin büyüklüğünü birkaç rakamla anlatmak gerekirse; 76.5 milyon metrekareye yayılmış, 6 pistli, 2 terminalli ve yaklaşık 200 milyon yolcuya çıkabilecek bir kapasiteye sahip olduğunu söylemek yeterli olacaktır. Havalimanının en önemli özelliği, yeni nesil teknolojilerle sarmalanmış akıllı entegre bir yaşam alanı olması diyebiliriz. Biz aynı zamanda yolcularımıza baştan sona akıllı bir uçuş deneyimi de yaşatmayı hedefliyoruz. Bunun için de yolcunun bilet alımından uçuş sonrası bagaj alımına kadar yaşayacağı tüm süreçlerini dijital olarak yönetebileceği dijital bir deneyim senaryosu oluşturuyoruz. İlk yapılanmamızda işin tasarım sürecinden itibaren BT konusunda çok dikkatli yürüdük ve Ersin Bey liderliğinde sektörde en yetkin arkadaşları biraraya getirdik. BT ekibimiz daha önce defalarca havalimanı kurma deneyimine sahip kişilerden oluşuyor. Projenin BT tarafında ne gördüyseniz tamamen kendi mühendislerimiz tarafından yapıldığını gururla söyleyebilirim.
Yolcularımızı en verimli ve hızlı şekilde uçurmak kritik parametrelerimizin arasında. Öte yandan en iyi ve en uygun alışverişi yapmaları da bizim için çok önemli. Bunu nasıl gerçekleştirebileceğiz? Yolcumuz evinden çıktığı andan itibaren yolculuk süresi ve uygun trafik güzergahı hakkında anlık bilgilendirme, terminale ve check-in bankosuna geldiğinde doğru yönlendirme, hangi check-in bankosundan hangi uçağın uçacağını, hangi bölgeye uçacağının doğru bilgilendirilmesi, alan içerisinde yoğunluk olan noktaları gösterip en uygun bankoya ya da güvenlik noktasına yönlendirilmesi, vb. tüm işlemler dijitalleşme olmadan olmaz. Kısacası İGA olarak vizyonumuz yolcuyu kaybetmeden, uçağını kaçırtmadan ona en iyi seyahat deneyimi sunmak bunun yanında da uçuş süresini alışveriş deneyimi gibi fırsatlarla farklılaştırmak. ‘’
Ersin İnankul İGA Havalimanları İnşaatı, CIO:
Dijital çağın havalimanı vizyonu İGA’da şekilleniyor
İGA’daki BT ekibinin liderliğini yapan Ersin İnankul, havacılık sektöründeki gelişme ve eğilimlerden bahsederek yeni inovatif çözümlere ihtiyaç duyulduğunun altını çizdi. İnankul konuşmasında havacılık sektöründe gelecekteki ihtiyaçları belirleyerek bunları da yeni teknolojilerle harmanlayıp geliştirdikleri uygulama ve çözümlerini şu başlıklarla aktardı: “Havacılık endüstrisinde değişimi ve dönüşümü zorlayan bir dizi gelişme yaşanıyor. Öncelikle yolcu sayısında gözle görülen bir artış söz konusu. 2009 – 2030 yılları arasındaki yolcu projeksiyonunu gösteren bir araştırmaya göre 2009’da dünyada 5 milyar yolcu havayoluyla seyahat ederken bu rakamın 2030’da 9 milyar yolcuya çıkacağı öngörülüyor. Yine bugün dünyada 20 bin uçak var ve bu sayının 2030’da 40 bine çıkması bekleniyor. Bu büyümeyi adresleyecek olan geleceğin havalimanlarının da daha büyük ve modern, son teknolojiyle hizmet veren yapıda olması gerekiyor.
İstanbul Atatürk Havalimanı dünyadaki ilk 20, Avrupa’daki 3. büyük havalimanından biri. Geçtiğimiz yıl 60 milyon yolcuyu kabul etti. İstanbul hava taşımacılığında dünyada en büyük bağlantı noktalarından biri ve şu anda 300’e yakın destinasyona ve 120 ülkeye gidiyor. Buradan hareketle gelişen havacılık sektörünü yakalayabilmek için aslında 1 trilyon dolarlık bir yatırım yapılması gerekiyor. Biz burada dünyanın sayılı Yap-işletdevret projelerinden birini yapıyoruz. Baktığımızda, dünyadaki havalimanlarının henüz yüzde 3’ü özelleşmiş durumda. İGA’da BT olarak çalışmalarımıza ilk günden başlayarak uçtan uca tüm bilişim ve dijitalleşme süreçlerini tasarladık, planladık ve adım adım hayata geçiriyoruz. İdari bölümde 60’a yakın çalışanımız ve alt yüklenicilerimizle birlikte toplam 780 kişilik bir ekibiz. BT uygulamalarını 5 ana bölümde topladık. Altyapı, Havacılık sistemleri, Güvenlik, İletişim ve haberleşme, Operasyonel sistemler.
Altyapı olarak yapısal kablolama, network sistemleri, switch’ler ve pilotla kulenin konuştuğu entegre bir iletişim sistemimiz var.
Havacılık sistemleri tarafında birçok havalimanı özelinde entegrasyonlar ve yazılımlar var. Checkin’den başlayarak uçağa binene kadar olan süreçlerde self servis ve mobil hizmetlerimiz; uçuş bilgi ekranları, parmak izini okutarak pasaporttan otomatik geçiş, otopark navigasyon sistemi, bagdrop uygulamaları, bagaj-yolcu eşleştirme, e-gate-i-gate gibi sistemleri hayata geçireceğiz.
Güvenliği hem fiziksel hem de siber güvenlik olarak ele alıyoruz. Bünyemizde bir siber güvenlik operasyon merkezi kuruyoruz. Bir entegrasyon platformu üzerinde konumlandırılmış farklı izleme ekipmanlarıyla havalimanı her an takipte olacak. Ayrıca yine Türkiye’de ilk kez yapılacak olan yolcu analizini 8 farklı analitik özellikli kamerayla gerçekleştireceğiz. Yani yolcunun sağa sola hareketini veya boşluğa bırakılmış paket ve bagajlar gibi tüm bu unsurları görebileceğimiz entegre güvenlik sistemi olacak.
Operasyonel sistem tarafında ERP sistemi başta olmak üzere yaklaşık 30 iş uygulamasından sorumluyuz. Tüm bu BT süreçlerini tasarlama, planlama, izleme, yönetme ve hayata geçirme noktasında MSI adı verilen proje yönetimi sistemiyle yapıyoruz.
Bu projede dünyada ve ülkemizde ilk uygulanan bazı teknolojilerden bahsetmemek olmaz.
¬ Kağıtsız bir proje gerçekleştiriyoruz. Sahadaki arkadaşlarımız bütün uygulamaları, odalardaki kapı ve kapı kollarına kadar herşeyi 3 boyutlu modelleyerek tabletler üzerinden takip ediyor. Dünyada bu büyüklükte bir havalimanı ve bu büyüklükte bir binanın daha önce modellenmediğini biliyoruz.
¬ Siber güvenlik çok kritik ve ülke güvenliğine kadar uzanan boyutu var. 80 bin portu, 5 bin network cihazını yöneteceğiz ve bunun dışında fiziksel güvenlik tarafıyla da entegre yönetebilmek için kendi güvenlik yönetim merkezimizi oluşturduk. Buradan online olarak devlet ve istihbarat birimlerine anlık güvenlik bilgileri alıp aktaracağız.
¬ Dünyanın ilk Tier3 sertifikalı veri merkezine sahip havalimanı olan İGA’da hedefimiz BT yatırımlarımızı gider merkezinden gelir merkezine dönüştürmek.
¬ Havalimanındaki tüm araçların (uçaklar ve aprondaki tüm araçlar) takibini ve yönetimini gerçekleştireceğimiz entegre bir uygulama geliştiriyoruz. Bu da dünyadaki ilk örnek olacak.
¬ 77 milyon metrekarelik alanı izleyebilmenin zorluğundan hareketle ; belli kritik bölgelere koyacağımız gelişmiş dev kameralarla görüntüleri biraraya getirip 300 m2’lik bir odanın içinde sanal kule operasyonu yaptık. Sanal kule ile de havalimanı operasyon merkezini entegre ediyoruz. Bu da ülkemizdeki ilk uygulama olacak.
¬ Nesnelerin interneti, artırılmış gereklik, sanal gerçeklik, sanal asistan, aracım nerede, CDM, akıllı yolcu yoğunluk yönetimi, robotik gibi teknolojileri projemize dahil edeceğiz. IoT konusunda kendimize yol haritası çıkardık ve akıllı kavramlar üzerinde çalışıyoruz.’’
Emrah Bayarçelik Bilgi İşlem Altyapı ve Güvenlik Grup Müdürü:
Kazan-kazan modelini esas alan sürdürülebilir bir altyapı tasarladık
Altyapı ve güvenlik bir havalimanında olmazsa olmaz. Tüm süreçlerin bu altyapı üzerinde inşa edildiği noktada geleceği kucaklayan ve yönetimi kolay bir altyapı için nasıl yola çıktıklarını Emrah Bayarçelik toplantıda yaptığı konuşmada şöyle aktardı: ‘’Dijital çağda dijital bir havalimanı inşa etmenin temelinde ileri teknolojiye sahip bir bilgi işlem ve güvenlik altyapısı yatıyor. Bilgi işlem altyapımızın kalbi veri merkezimiz; omurga ve iskeletimiz network altyapımız ve gözbebeğimiz olan güvenlik operasyon merkezimizden oluşuyor. Altyapıyla ilgili bazı sayılar verecek olursak; kablolamada 80 bin portumuz mevcut. İleride bir kullanıcımızın 10 GB kapasite ihtiyacı olduğunda bunu karşılayabilecek büyüklükte bir altyapıdan bahsediyoruz. 14 petabaytlık bir depolama kapasitemiz var. Bunun büyük kısmı güvenlik altyapımız için tutulacak video kayıtları için tasarlandı. Bu devasa verinin içerisinde bir veriye ihtiyaç duyduğunuzda buna ne kadar sürede erişebileceksiniz? Mevcut sistemlerle dünyada bu süre 3-6 saat arasında. Biz ise bunu 30 dakikanın altında yapmak istiyoruz. Siber ve fiziksel güvenlikte asıl önemli olan bir alan hakimiyeti sağlayabilmek. Bir kemera da bizim için bir sensör. 8 bin 500 kameramız var. Bunların her birini tasarlamak ve kurmak gerçekten kritik bir iş çünkü her bir kameranın yeri için saatlerce çalışıyoruz. Analitik özellikli kameraların da yardımıyla herşeyi merkeze gelmeden uçta ölçebilme kabiliyeti sağlamak istiyoruz. Kemaraların minimum 8 tane analitik özelliği var. Herhangi bir şekilde yolcuların sıradışı davranışları olduğunda kameralar üzerlerindeki sensörler vasıtasıyla uyarıp haber verebilecekler.
Dijitalleşmeyi sağlayan en önemli unsur, entegrasyon. 100’ün üzerinde sistemle entegrasyonu sağlıyoruz. 2000’in üzerinde network swithc’imiz, 4 bin access point’imiz var. Buradaki herkesin wi-fi ihtiyacını karşılamayı ve bir wireless operatör olmayı hedefliyoruz. Veri merkezimizi yeni devreye aldık ve dünya çapında bir sistem kurduğumuzu söyleyebilirim. Tier3 sertifikalı veri merkezi olan dünyadaki ilk havalimanıyız. Güç kullanımı verimliliğimiz, 1.5. Buradaki iş ortaklarımız Netaş ve Cisco ile altyapımızı tasarlarken ve kurarken sayısız testlerden geçirdik, herşeyi ince eleyip sık dokuduk. Altyapının sadece entegre olması ve birbirine bağlanması yeterli değil; bu yapı bize analitik bilgi de veriyor. Networkte kaç tane kullanıcı var, bunların yüzde kaçı Facebook , yüzde kaçı ERP kullanıyor? Trafiğin ne kadarı ses, ne kadarı data, ne kadarı video trafiği? gibi… Güvenlik operasyon merkezi ile ilgili pek çok örnek inceledik. Sonucunda belki de Türkiye’de en kapsamlı siber güvenlik şartnamesini yazan şirket olduk. Daha önceleri dışarıdan gelecek saldırılara karşı kendini koruma ön plandaydı. Yeni yaklaşımımızda içeriden, kurum içinden gelecek saldırılara karşı profesyonel önlem alma refleksi geliştirdik. Bu merkez 7/24 çalışarak zafiyet izleme, malware analizi, yaşadığımız sorunlara anlık cevap verebilme kabiliyeti vb. yetkinlikleri içinde barındıracak. Yanı sıra güvenlik önlemleri noktasında network altyapımızda belli standartlar belirledik; patch’i, windows update’i ya da antivirüsü olmayan bir kişi bizim networkümüze bağlanamaz. Siber güvenlikte başarı için 3 kritik parametre var. Birincisi yetişmiş insan kaynağı. Bulmak zor olduğu gibi ayrıca mevcut kadroyu sürekli eğitmek ve motive etmek gerekiyor. İkincisi süreçler. Güvenlik yaşayan ve sürekli geliştirilmesi gereken bir süreç. Periyodik olarak tatbikatlar yapıp sistemi güncellemek gerekiyor. İGA’da çalışmaya başlayacak olan birinin öncelikli olarak güvenlik farkındalığı eğitiminden geçmesi şart. Geçmeyen hiçbir kişiye bilgisayar teslim edilmeyecek. Diğer bir parametre de teknoloji. Buradaki altyapı teknolojimiz izleme, takip ve gerçek zamanlı veriler toplayıp anlık çözüm üretebilecek şekilde tasarlanmış durumda. Sonuç olarak başarılı bir proje için modelimiz kazan-kazan olmalı. Sadece İGA değil iş ortaklarımız da kazanmalı.’’
Vedat Yıldız IT Havalimanları Sistemleri Müdürü:
Mutlu yolcu için bilgiyi iyi yönetmeliyiz
Toplantıda ‘’Havalimanı Yolcusuna Hizmet Süreçlerinde Bilişim’’ başlıklı bir sunum yapan Vedat Yıldız, hem İGA yönetimi hem de self servis hizmetler için gerçek zamanlı veri yönetiminin önemine dikkat çekti. Yıldız’ın yolcu memnuniyetiyle ilgili aktardıkları şunlar oldu: ‘’Son yıllarda havalimanlarında yaşanan hızlı büyümeye yanıt verebilmek, bu yapıyı verimli olarak yönetebilmek için BT’den yararlanmak, havalimanı işletme süreçlerindeki en büyük ve gerekli değişim olarak karşımıza çıkıyor. Bir havalimanındaki beyin görevini AODB (Airport Operational Database) ve RMS (Resource Management System) sistemleri üstleniyor. Bu sistemlerle gerçek zamanlı operasyonel kontrol, sistem entegrasyonları, hızlı değişimlere anlık tepki verilmesi sağlanabiliyor. Kısacası bu sistemler sayesinde yolcu sıkışıklıklarını önlemek, uçuş gecikmelerini ve bundan doğan yüksek maliyeti düşürebilmek, gerçek zamanlı bilgiye ulaşabilmek ve paylaşabilmek, yolcu memnuniyetini artırmak, kaynakları verimli kullanabilmek olanaklı hale geliyor.
Baştan sona bir uçak yolculuğunun adımları şunlar: Check-in, güvenlik, gezme ve alışveriş, boarding, geliş, bagaj alım. Son yıllarda tüm bu süreçler bir otomasyon dahilinde yapılmaya başlandı. Bu sayede havayolları, yolcu ve yük ile ilgili gerek finansal, gerekse operasyonel işlemlerini önce dağınık daha sonradan merkezi yapıda yönetmeye başladı. Bugün ise havalimanlarında check-in’den boarding’e bir dizi self-servis hizmet sağlanıyor. Bunlar, check-in kioskları, bag drop birimleri, otomatik pasaport geçişleri ve otomatik boarding kapıları olarak sıralanıyor.
Havalimanında bagaj operasyonu kritik konulardan biridir. Güvenlik açısından yolcu ile bagajı eşleştiren sistemler hem yolcunun gittiği yere valizinin gitmesini hem de valizin yalnız seyahat etmemesini sağlıyor. Aslında valizler kaybolmuyor; yüzde 99 doğrulukla gideceği yere ulaştırılıyorlar. Yüzde 1’in yüzde 49’u transfer sırasında yanlış yere gidebiliyor. Biz bu yüzde 49 oranını düşürmeye çalışacağız. İGA’da bütünleşik self servis hizmetinin tasarımı hazır ve elimizdeki verilerle uygulama testlerini yapmaya başladık. Uçağa gidiş kapılarında yani i-gate ve e-gate self servis çözümümüzde yurtdışı çıkış pulu alma uygulamasını otomatize ettiğimizde self servis çözümümüzü İGA’ya implemente edebileceğiz. Havalimanlarında değişen uçuş bilgilerini her noktadan anlık olarak yolcularımızın dikkatine sunmak bir başka önemli parametre. Uçuş bilgi sistemlerimiz bizim yolcuya dokunan tarafımız. FIDS (Flight Information Display System) platformu; grafiksel görüntü, video oynatma ve metin işleme yeteneğine sahip ve sadece uçuş bilgisi için değil; reklam, bilgilendirme ve yönlendirme amaçları için kullanılabiliyor. Projeyi hayata geçirdiğimizde yaklaşık 3 bin 200 adet uçuş bilgi monitörünü İGA’da devreye almış olacağız.’’
Olgay Demirci Bilgi İşlem İş Uygulamaları Müdürü:
Önceliğimiz hızlı ve doğru karar almak
“Kurumsal Kaynak Planlama Yönetim Sistemi, Entegrasyonları ve İş Zekası’’ başlıklı konuşmasında Olgay Demirci, havalimanında bilgi yönetiminin ve bilgiyi faydaya, karlılığa dönüştürmenin önemine değindi. Gelecekte bir gelir sistemine dünüştürmeyi düşündükleri iş uygulamalarını şöyle aktardı: ‘’Havalimanında veriyi toplamak, işlemek ve yönetmek; veriyi bilgiye ve faydaya dönüştürmek ve paylaşmak gibi konular üzerinde çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Hem kendi çalışanlarımıza hem de diğer paydaşlarımıza ERP ve CRM kapsamında sunacağımız özel hizmetlerle yolculara da kolaylıklar sağlamak amacıyla bazı çalışmalar yapıyoruz. Kurumsal kaynak planlama (ERP) sistemimizin içinde bulunacak olan modüllerimiz gerçekleşen bütçelerin yönetimi, talep yönetim sistemleri, satın alma sistemleri, depo yönetim sistemleri, sözleşme ve hukuk süreçlerimiz gibi hazine, konsolidasyon, varlık ve bakım yönetimi gibi genel konuları içeriyor. İGA bünyesinde ne katkı sağlayabiliyoruz diye baktığımızda en önemli noktamız, verinin üretildiği noktadan kullanılmasını hedefliyoruz. Üretilmiş olan bir verinin bir başka departman, kişi veya sistem tarafından yeniden yaratılmadan varolana entegre olarak kullanılması bizim ana prensibimiz. Bilginin her yerde aynı olmasını sağlamak, farklı farklı rapor ve sonuçlar üretilmemesi için verinin kaynağından erişim yöntemiyle bütün sistemleri birbirine entegre ederek ilerliyoruz. Bu modüllerimizin haricinde uygulama ve entegrasyonlarımız da mevcut. Bunlar bütçelerin planlanması için harici geliştirdiğimiz ve dışarıda tuttuğumuz sistemlerimiz olacak. İnsan kaynakları ve işe alım süreçlerinde, iş başvurusu yapan kişilerle yüzde 100 entegre çalışan bir sistemimiz olacak. İşealım süreçlerinde ve mevcut personelimize periyodik olarak siber güvenlikten tutun sivil havacılık konularına kadar her türlü eğitimi elektronik olarak vereceğiz, süreçleri sistem üzerinden entegre şekilde takip edeceğiz.
Bilgiyle Bilgiyle işi olan tüm çalışanlarımızın her an, her yerden, her cihazdan erişimini sağlayacağımız iş zekası çözümlerimizi devreye alacağız. Yanı sıra ERP entegrasyonlarımız olacak ve iş zekası uygulamamıza veri üretecekler. ERP sistemimiz bütün sistemlerle entegre çalışacak. Örneğin bakım yönetim sistemlerimizi ve tüm bu süreçleri de ERP kapsamında ele alıyoruz. Makinelerin bakımlarının yapılıp yapılmadığının takibi, uyarıcı bakımların yapılması, bazı ileri yöntemler kullanarak tahmini olarak makinelerin ne zaman bakıma gireceğini, ne zaman arıza verebileceğini önceden tahmin etme metotlarını uygulayarak iş kayıplarını önlemeyi hedefliyoruz. İlk etapta kurguladığımız en önemli entegrasyonlarımız bina yönetim sistemleri, gayrimenkul ve havacılık dışı sistemlerle olan entegrasyon, bankacılık sistemleri, e-devlet, PDKS ve buna bağlı olarak emniyet noktalarındaki entegrasyonu, otopark sistemleriyle entegrasyon, havacılık tarafında uçakların hareketi, yolcularımızın alanda geçirdikleri zaman ve yaptıkları alşıverişlerle ilgili takip sistemleri vb. sayabiliriz.’’
Yusuf İlerisoy Havacılık Sistemleri Müdürü:
Geleceğin dijital havacılığına bugünden hazırız
Toplantıda ‘’Dijital Havacılık ve Paydaş Yönetimi’’ başlıklı bir sunum gerçekleştiren Yusuf İlerisoy, dijital çağın havacılık uygulamalarında ilk dünya örneklerini İGA BT ekibi olarak kendilerinin gerçekleştireceğini vurgulayarak vizyonlarını şu sözlerle anlattı: ‘’Havalimanlarının dijital dönüşümünü analiz ettiğimizde 3 temel faktörün dijital dönüşümü tetiklediğini görüyoruz. Bunlardan birincisi yolcu deneyiminin değişmesi ve dönüşmesi, havacılık operasyonlarının değişmesi ve dönüşmesi, havacılık dışındaki gelirlerdeki yüksek artış. Bu nedenler havalimanı çözümlerinde kullanılan BT sistemlerini de dönüşüme uğratıyor. Yıllar itibarıyla yolcu sayısında beklenenin üzerinde artış yaşanması, hizmetlerin de dönüşümüne neden olmuş ve daha self servis hizmetler ön plana çıkmış durumda. Bugün kendi yolculuk süreçlerini takip etmek isteyen; evden çıkmadan önce mobil cihazından uçuşuyla ilgili bilgileri görmek, havalimanına geldiğinde uçuş bilgi ekranlarından değişiklikleri takip etmek, kiosklardan bilgi almak, check-in yapmak, bagaj vermek vb. aynı zamanda çok büyük bir alanda yönünü ve gideceği yere en kestirme yoldan gitmek isteyen bir yolcu profilinden bahsediyoruz.
Havacılık operasyonunun BT’den beklediği temel hizmet, farklı farklı sistemlerden gelen verilerin entegre edilerek anlık olarak izlenmesi ve takip edilmesi, yolcu akışı, yolcu yoğunluğu, yolcu-bilet eşleşmesi, personel iş verimliliğinin takip edilmesi, aprondaki araçların yönetimi, araç gereç ve havalimanı ekipmanlarının bakımları, emniyet ve güvenlik süreçlerinin işleyişi vb. sıralamak mümkün. BT dönüşümünü tetikleyen faktörlerden biri de havacılık dışındaki operasyonların gelişimi. Havalimanı aynı zamanda büyük bir alışveriş merkezi niteliğini de taşıyor. Bu alanda ticaretin artması, buradaki iş ortaklarının/paydaşların da beklentilerini farklılaştırmış durumda. İş ortaklarının beklediği yolcuyu tanımak ve ona doğru çözüm ve kampanyaları iletebilmek, sadakat kampanyaları uygulayabilmek aynı zamanda altyapı ihtiyaçlarını gidermek. Bunun için de bilgilendirme ve Beacon teknolojileriyle yakaladığımız yolculara bu bilgilendirmeleri yapmak istiyorlar. İGA olarak yolcu tarafında sağladığımız hizmetler: Kiosk, bagaj teslim, e-Gate, i-Gate, alan içi navigasyon, Ücretsiz Wi-Fi, bildirim, bilgilendirme ekranları, Web-mobil uygulama. Bu hizmetler sayesinde yolcularımız havalimanında hiçkimse ile muhatap olmadan, herhangi bir otoriteyle karşılaşmadan uçağına gidebiliyor. Havacılık operasyonunda sağladığımız hizmetler: Operasyonun tamamını izleme, kaynak yönetimi, bilet yolcu eşleşmesi, yolcu hareketini görmek, alandaki ekipmanların bakımı ve servisi, sanal kule, yolcu-bagaj eşleştirme, uçuş bilgi ekranları, apron araç takibi, emniyet yönetim sistemi. Havacılık dışı operasyonda sağladığımız hizmetler: CRM ve sadakat uygulamaları, ERP, web, mobil, altyapı ihtiyacı. Gelecekte havalimanı teknolojisinde öne çıkacak yeni alanları sıralayacak olursak; Öngörüsel analiz, yapay zeka, makine öğrenmesi, blockchain teknolojilerini sayabiliriz. Her ne kadar bunlar henüz havacılık için olgunlaşmamış teknolojiler ise de biz bugünden hazırlıklarımızı yapıyoruz.’’
Ömer Üner Güçlü Havalimanı Sistemleri Entegrasyon Müdürü:
Dünya ölçeğinde bilgi alışverişi yapan bir sistem kuruyoruz
Konuşmasında veri alışverişi ve veri entegrasyonu konusunun önemine dikkat çeken Ömer Güçlü, iç ve dış paydaşların da katılımıyla geleceğin sistemini inşa ettiklerini vurguluyor ve şu tespitleri yapıyor: ‘’Havalimanında yolcularımızın sorunsuz ve en verimli şekilde seyahat edebilmesi için yerleşkedeki tüm sistemlerin anlık ve güvenli olarak birbiriyle entegre bir şekilde konuşması, haberleşebilmesi kritik önem taşıyor. Havalimanı sisteminin işleyişine baktığımızda 3 değişik akış olduğunu görüyoruz. Birincisi yolcu, diğerleri bagaj ve hava araçlarının akışı. Bunların hepsinin birbirine dokunduğu yerler var. Buradan başlayarak entegrasyonun nereye evrildiğini görebilirsiniz. Havalimanındaki tüm bu akışın bilgisinin entegre olarak takip edilip yönetildiği tek bir sistem ve bunu yapan bir şirket yok. Bu nedenle entegrasyon için farklı farklı sistemlere yatırım yapmak zorunda kalıyoruz. Sonrasında da bu sistemlerin üzerinde birlikte çalışacakları entegrasyon altyapısını oluşturmaya çalışıyoruz. Bilgiye kaynağında ve zamanında ulaşmak çok önemli. Havalimanı gibi zamanla yarışan bir organizmada zamanında veriye ulaşmak gerekiyor. Gerçekten çok büyük bir yapıdan söz ediyoruz ve burada da gerçekten çok fazla veri ürüyor. Bu verileri kağıt kalemle bir yere taşımak, eski yöntemlerle konsolide edip raporlamaya çalışmak mümkün değil. Dolayısıyla önce fiziksel bir altyapıya ihtiyacımız var. Fiziksel altyapının üzerine çok sayıda havalimanı uygulamamızı yerleştirmemiz ve bu uygulamaları da entegre etmemiz sonucunda gerçek zamanlı anlamlı veriye ulaşabileceğiz.
Entegrasyonun ilk aşaması yolcu uygulamalarından oluşuyor. İkinci entegrasyon adımımızda ise paydaşlarımız yer alıyor. Bunlar; yer hizmetleri şirketleri, havayolu şirketleri, kule uçuş operasyonu, ticari kurumlar vb. Bunların hepsinin kendi içinde biriktirdiği ve sonra da diğer paydaşlarıyla paylaşabildiği pek çok veri mevcut. 15 yıl önce banzer bir işi başka yerde yapmaya kalktığımızda verileri toplayamıyorduk, şirketler bilgilerini paylaşmak istemiyordu. Bugün ise kurumların çoğu entegrasyon konusuna ikna olmuş durumda ve verilerini gönüllü paylaşmaya açık. Paydaşlarından sonra havalimanı ekosisteminin dışındaki yapılara veri sağlamak ve almak gerekecek. Örneğin evinizin kapısından uçağınıza ulaşana kadar olan süreçleri de biliyor olursanız yolcu olarak zamanınızı daha verimli değerlendirebilirsiniz. İnen uçağın ne kadar süre içinde kalkacağını söyleyebilmek için 3. parti kuruluşlarla veri alışverişi yapmamız gerekiyor. Kısacası bizim entegrasyondan anladığımız sadece birkaç sistemi biraraya getirip bunlar arasında bilgi transfer eden bir vizyondan çok daha geniş ve büyük. Gelecekte burayı dünya ölçeğinde bilgi alışverişi yapan bir sistem haline getirmek durumundayız.’’
Egemen Karaca IT Yapım Müdürü:
Geleceği adresleyen bir kablolama altyapısı kuruyoruz
IGA’da yapısal kablolama tasarım ve standartlardan sorumlu olan Egemen Karaca toplantıda yaptığı ‘’Yapısal Kablolama Sistemi Tasarım ve Uygulama Standartları’’ konulu sunumunda havalimanındaki tüm kablolama altyapısı hakkında şematik bilgiler verdi ve şu noktalara değindi: ‘’25 yıllığına Yap-İşletDevret modeliyle gerçekleştirilen İGA projesinin tüm altyapı kablolama sistemi, sürekli büyüyen ve gelişen yapısı dikkate alarak tasarlandı. Bu yönüyle bugünün değil geleceğin projesini yapıyoruz diyebiliriz. Projede hacim büyüdükçe riskler de büyüyor. Sağlıklı çalışan bir altyapıyı oluşturmak için en önemli parametreler; doğru ürün, doğru tasarım ve sahada doğru uygulama olarak öne çıkıyor. Kablolama yapım maliyeti tüm BT donanım ve yazılım yatırımı içerisinde ortalama yüzde 5-10 civarında olurken, oluşan ağ hatalarının yüzde 50’den fazlasının kaynağı fiziksel katmandan kaynaklanıyor. Standartlara uyum da bu noktada devreye giriyor. Kablolama altyapısını tasarım aşamasında uluslararası standartlara uygun olarak doğru tasarlayıp kurgulamak; değişik sistemleri, fiziksel cihazları, kabloları birçok yapıyla birbirine entegre ederek çalıştırmak durumundayız. Tüm fiziksel yapıların aynı dili konuşuyor olması gerek. Ağ içinden bir cihazı söküp daha gelişmiş bir başka cihazı devreye aldığınızda herhangi bir sorun yaşanmaması gerekiyor. İGA altyapısında işin tasarım aşamasında takip ettiğimiz 3 adet uluslararası organizasyon var. Bunlar: ANSI (ABD), ISO (GLOBAL) ve CENELEC (EU). Tasarım aşamasında ISO’nun çok katmanlı yapısını referans aldık. Buna işin kalbi ve en üst katman diyoruz. Dağıtım odaları ve telekom odalarına varan sahadaki 80 bin adet portun altyapısını oluşturuyoruz. Standart kablolamada bakır kabloda Cat6A ve fiberde OM4-OS2 standardı mevcut. Yapısal kablolamada tasarım ve sahadaki uygulamayı uluslararası standartlarda gerçekleştirebilmek için, ABD Merkezli bir organizasyon olan BICSI’nin yayınlarına başvuruyoruz. BICSI bize, işin doğru standartla, doğru ürünle, sahada uygulamanın doğru yapılması konularında ışık tutuyor.
Burak Çetinkaya IT Veri Merkezi ve Network Müdürü:
Bulut altyapısı bize hız,esneklik ve kolaylık sunuyor
Toplantıda ‘’Veri Merkezi Bulut Yönetim Sistemi’’ başlıklı bir konuşma yapan Çetinkaya, havalimanı bulut altyapısının 7/24 kesintisiz çalışma prensibiyle tasarlandığını ve gelecekte bulut hizmetlerini iş ortaklarına bir servis olarak sunup BT harcamalarını düşürmeyi hedeflediklerini kaydetti. Çetinkaya konuşmasında şu noktalara değindi: ‘’BT altyapı sistemlerinde günümüzün popüler konularından biri olan bulut bilişime, ortak bir kaynak havuzu sistemi diyebiliriz. Havalimanında çalışacak olan tüm uygulama sistemleri bulut altyapısı çatısında çalışacak. Bulut sistemleri müşterilerimize yönelik dijital tüm uygulamalar için en uygun platform olarak karşımıza çıkıyor. Bu sistemin içeriğinde sunucular, depolama sistemleri, yedekleme sistemleri, bulut yazılımı ve bileşenleri, yardım masası, loglama, izleme ve veri merkezi yönetim sistemleri ile olan entegrasyonları yer alıyor. Bulut sistemleri İGA iç ve dış müşteriler, iş birimleri ve iş ortaklarımızın kullanımına açık durumda tasarlandı. Bulut sisteminin işe etkilerine bakacak olursak; geleneksel metotlarla yapılan kurulumlar, konfigürasyon değişiklikleri gibi işlemleri yapmayacağız; bir iş akışı mantığıyla bu işlemler otomatik hale gelecek. Böylece de altyapıda kullanılacak insan kaynağı ihtiyacını düşürmeyi; BT’de karmaşık yapıların daha basit hale getirilmesini, birçok altyapı isteklerinin servis portal aracılığıyla alınmasını ve çözümün bulut altyapısındaki “orchestration” sistemi içerisinde otomatik şekilde yapılması ve bunun sonucu olarak altyapı süreçlerini basit bir şekilde yönetmeyi hedefliyoruz. Burada en güçlü tarafımız, veri merkezi seviyesinde yedekli, yüksek erişilebilir donanımların aktif mimaride konumlandırılması, donanımlar üzerinde çalışan uygulamaların ve veritabanlarının cluster yapıda yedekli olması ve bunların siber güvenlik sistemleriyle korunmuş bir şekilde sunulması diyebiliriz. Geleneksel sistemlerde bir ana veri merkezi ve bir tane de olağanüstü durum merkezi vardır. Ana veri merkezinde bir sorun olması durumunda belli kesintilerle, belirli prosedürlerle ikincil sistem tarafına geçiş yapılır. Buradaki sistemimiz ise, iki farklı storage üzerinde değil de bütünleşik çalışıyormuş gibi bir veri merkezinden diğerine hiçbir kesinti olmadan geçebilme yeteneğine sahip. Böylelikle veri merkezlerinden bir tanesinin tamamen işlev dışı olması durumunda diğeri zaten gerçek zamanlı çalıştığı için hiçbir veri kaybı ve de hizmet kesintisi oluşmayacak. Bulut sistemlerini devreye alma noktasında karşılaştığımız zorluklar kurulum, güvenlik, doğru sunucu ve yazılıma karar verme, deneyimli personel, bulut sisteminin boyutunun belirlenmesi olarak karşımıza çıkıyor. Kurulum kısmını yüklenici, üretici ve dış kaynak kullanımıyla; güvenlik tarafını siber güvenlik stratejisiyle çözmeyi planlıyoruz. Doğru donanıma karar vermek konusunda son birkaç aydır sürekli testler yapıyoruz ve bu testlere göre değerlendirmelerimizi yapıyoruz. Deneyimli personel arayışımız sürüyor ve diğer taraftan personel eğitimlerimize devam edeceğiz. Burada oluşturacağımız sistemin büyüklüğüne karar vermek için öncelikle projenin inşaat aşamasında veriyi inceledik; konumlandıracağımız sistemlerin kaynak ihtiyaçlarını topladık ve bunları analiz ettik; elde ettiğimiz veriler üzerinden yaptığımız analiz çalışmaları sonrasında sistem boyutlarımız belirlendi. Bu proje sonucunda müşterilerimize ciddi bir esneklik kabiliyeti kazandırmış olacağız. Müşterilerimiz kendi BT yatırımlarını planlayacak, yönetecek ve izleyebilecek. Müşteriler bu sistemi kullanarak geçici ya da kalıcı test ortamlarını oluşturup kullanabilecekleri bir esnekliğe sahip olacaklar. Proje hedeflerini tekrarlayacak olursak; altyapı insan kaynağı kullanımını azaltmak, servis seviyesini artırmak, karmaşık altyapı süreçlerini basit hale getirmek. Son olarak söyleyebileceğim; bu projedeki en önemli yenilikçi yönümüz, BT altyapı masraflarını bulut sisteminden elde ettiği gelir ile karşılayarak Havalimanı Sektöründe bir ilki gerçekleştirmemizdir.”
Zainuddin Abdullah Havacılık Sistemleri ve Entegrasyon Grup Müdürü:
Sistem entegrasyonu ve KPI’larla fayda yaratılıyor
Abdullah’ın Sistem Entegrasyonu ve kilit performans göstergelerinin (KPI) faydalarına işaret eden sunumu, göstergelerin doğru belirlenmesinin entegrasyon ve farklı birimlerin birlikte geliştirdiği işlerin performansın artırılmasında oynadığı role odaklanıyor. Entegrasyonun yarattığı temel faydaları iş süreçlerinin otomasyonuna olanak tanımak; verinin mükerrer kaydını ortadan kaldırmak ve hataları engellemek; gelişmiş denetim takibi; kaynakların verimlilik ve karlılık yaratacak şekilde tahsis edilmesi; müşteri odaklı ve varlık odaklı yönetim ve operasyonları desteklemek şeklinde tanımlayan Abdullah, bu tanımlamasıyla entegrasyonun bu kadar çabaya değip değmediği sorusuna da yanıt veriyor.
IGA’nın sıfırdan gerçekleştirilen yeni bir havalimanı projesi olması, bu projede de entegrasyon sınavını her zaman olduğu kadar önemle gündeme taşıyor. İGA gibi sıfırdan başlanan bir projede entegrasyonun başarısı, hizmete açıldıktan sonra daha net izlenebilecek.
İş süreçlerinde otomasyonun sağlanması, operasyonel ve finansal iş hedeflerine ulaşmayı sağlayacak şekilde iş performansını ölçmeye yarayan KPI’ların tanımlanmasına ve uyarlanmasına olanak tanıyor. IGA’nın başlangıçtaki planlama aşamasında Bilgi Teknolojileri Kurumu’nun hazırladığı iki kilit entegrasyon tasarım hedefi belirleniyor. Bunlardan ilki, BT şebekesindeki sistemlerin tümü arasında veri alışverişi ve dağıtımını sağlayacak şekilde ortak bir (Enterprise Service Bus-ESB) uyarlanmasını içeriyor. İkincisi ise, IATA/ACI tarafından geliştirilen AIDX/XML’in arayüz mesaj standardı olarak kullanılmasını kapsıyor. Böylece, planlama, operasyon ve karar alma için anlamlı verinin zamanında paylaşılmasını otomatik olarak sağlamaya olanak tanıyacak şekilde farklı sistemler arasındaki iletişim arayüzlerinin tasarımı ve uyarlanması anlamına gelen sistem entegrasyonu, havalimanı hayata geçince kendini ortaya çıkaracak. Gerçek zamanlı ve net verinin alışverişi İGA için verimli, güvenli ve karlı operasyonun temelini oluşturacak.
Bunun ölçülmesinde KPI’ların önemli rolü olacak. İGA için belirlenen bazı KPI’lar ve bunların dayandığı ölçümler şöyle sıralanıyor:
Yolcu: Seyahat sınıfına göre sayım
Uçak hareketi: Servis tipine göre uçuş sayısı
Gecikme: Servis tipine göre uçuş sayısı ve süresi
Sıra: Bölgeye göre kalma süresi
Bagaj: İlk bagaj ile son bagaj arasındaki süre
Otopark: Araçların sayısı
Abdullah, İGA’da KPI hedeflerinin belirlendiğini ve geliştirilmekte olduğunu belirtirken, bunların geçerliliğinin Entegrasyon Testi aşamasında test edileceğini ifade ediyor. Abdullah, “Bu iletişim arayüzlerinin ve KPI’ların başarısı ile etkinliği sadece, yetenekli ve eğitimli kaynaklarla gerçekleştirilen işleyen havaalanı operasyonlarında ve zaman içinde görülebilir” şeklinde konuşuyor. Bu da, İGA’nın dinamik yapısını korumak için bu alanın sürekli önem taşıyacağını ortaya koyuyor.
TEKNOLOJİ ÇÖZÜMLERİ
Bulut servisleri havalimanı yönetiminde fark yaratıyor
Oracle 3 ofisi ve 300’ü aşkın çalışanıyla 20 yılı aşkın zamandırTürkiye’de faaliyet gösteriyor. Verinin saklanması, işlenmesi, analiz adilmesi, bir yerden bir yere aktarılması gibi konularda 40 yılı aşkın bir uzmanlığa sahip olan şirket sonrasında da kurumsal iş uygulamaları geliştirmede lider şirketlerden biri oldu. 2000’li yılların sonuna doğru bulut platformuna geçme kararı alan şirket tüm yazılımlarını bulut hizmetleri özelinde tekrar yazdı. Bugün Oracle İş Uygulamaları tamamen bulut tabanlı olarak kullanılabiliyor.
Oracle Türkiye, Teknoloji Kıdemli Satış Müdürü Dinçer Çetin, dijital dönüşümde bulut çözümlerinin önemine değindiği konuşmasında havalimanındaki verinin ve iş süreçlerinin bulut üzerinden yönetimiyle ilgili bilgiler verdi. ‘’Bugün ve yakın geleceği tahmin ederek belki bir çıkarım, tasarım yapabiliriz ancak 20 yıl sonra hayal edemediğimiz neler olacak? Geleceğe hazır olmak için bugünden dijital altyapıyı doğru olarak kurgulamak gerekiyor. Dijitalleşmede liderliğin temel prensipleri dediğimizde çok kanallı etkileşim, çeviklik, entegrasyon, anında yanıt üretebilme, güvenlik ve kimlik kontrolü başlıklarını sıralayabiliriz. Havalimanındaki yoğunluğu ve karmaşayı yönetebilmek kritik bir iş. Buluta taşınan hizmetler yardımıyla tüm süreçlerin entegre çalışabilmesi, yönetilebilmesi mümkün. Buradaki temel başlıklar arasında; her an her yerden ulaşımı sağlayan mobil uygulamlar, yolcular ve müşterilerle yeni bir yakınlık arabirimi oluşturan sosyal medya, yüksek hacimde analiz imkanı sunan büyük veri, cihazlararası haberleşmeyi sağlayan IoT çözümleri yer alıyor. Bulut üzerindeki bu çözümler de bize hız, çeviklik ve maliyet avantajı sağlıyor. Oracle teknoloji çözümleri ile bahsi geçen tüm özellikler müşterilere kendi veri merkezlerinde veya bulut tabanlı olarak sağlanıyor. Şirket olarak dünyanın çeşitli havalimanlarında çok farklı çözümler geliştirdik. Bunlar arasında iş zekasından araç takibine, varlık takibinden mobil uygulamalara, konum bazlı verilerle müşteri hizmet yönetimi gibi pek çok konuyu sayabiliriz. Son
geliştirdiğimiz çözümlerde ise tamamen bulut ortamına geçiş söz konusu.’’
Teknolojinin işle uyumu noktasındayız
Software AG, dijital çağın yenilik odaklı, küresel, bağımsız bir yazılım şirketidir ve 1989 yılından bu yana Türkiye’de faaliyet gösteriyor. Ana bilgisayar sistemleri üzerinde kurumsal altyapı ve veritabanı yazılımları geliştirerek başlayan ve bugün entegre Dijital İş Platformu yaklaşımını şirketlere sunarak beklentilerin ötesinde, ölçülebilir bir müşteri değeri sunuyor. Amacımız, mevcut yatırımlardan ödün vermeksizin tüm uygulamaları, verileri ve cihazları birbirine bağlayarak, müşterinin dijital dönüşüm yolculuğunu hızlandırmaya ve basitleştirmeye yardımcı olmaktır. Kurulduğu günden itibaren, en alt seviyedeki sistemlerden başlayıp, uygulama, süreç, insan, strateji dünyasını entegre etme noktasında değer yaratmış. Şirket bugün geleneksel BT ile dijital dünyayı birbiriyle konuşturan yönüyle dikkat çekiyor. Bu kapsamda bir şirketin hem iş ve yönetim alanında hem de teknoloji altyapısı olarak tamamen dijitalleşmesini sağlayacak yazılımlar sağlıyor. Software AG Dijital İş Platformu, iş kollarının dijital dönüşümünü sağlayan iş ve süreç yönetimi, nesnelerin interneti, sistem, uygulama, süreç ve veri entegrasyon çözümleri, API yönetimi, dinamik uygulamalar, ve tüm bunların üzerinde de gerçek zamanlı ve öngörüsel analiz yapabilen bir platform sağlıyor. Software AG son yıllarda veri açısından zengin IoT ve Endüstri 4.0 seçeneklerini de biraraya getirerek önemli iş ortaklarımız ile dijital bir işletme kurmak için en uygun temelleri oluşturdu.
Software AG Türkiye ve Katar Genel Müdürü Ebru Kılıç Eker, ‘’Dijital Havalimanı Platformu’’ başlıklı sunumunda havalimanlarının BT yönetimi ile ilgili yeni yaklaşımları ve hangi konularda katkı sağlayabileceklerini aktardı: ‘’Şirket yeteneklerimiz dolayısıyla havalimanı içindeki yolcuların analizi tarafında gerçek zamanlı ve hızlı, doğru karar almaya yönelik veri üretimini, yönetimini önemsiyoruz. Akan yolcunun çok boyutlu analitiğinin yapılarak her türlü faaliyetini takip edip sonrasında ne yapabileceklerini tahmin edebiliyoruz. Pek çok parametreyi aynı anda planlayıp en uygun ortam ve koşulu oluşturmaya çalışıyoruz. İGA’da kesintisiz çalıştırması ve yönetilmesi zorunlu bir altyapı mevcut. Altyapıdaki bütün operasyonları ve iş süreçlerini çok hızlı bir şekilde gerçekleştirip yolcuya uçtan uca uçuş konforunu yaşatmayı sağlıyorsunuz. Ama bunu da en ucuz maliyetle yapmaya çalışıyorsunuz. Diğer yandan yolcunun alanda harcadığı zamanı da genişletme çabasındasınız. Yolcunun havalimanındaki ticari faaliyetlerinden elde edilecek geliri artırmak ve aynı zamanda buradaki iş ortaklarınızla da paylaşımda bulunmak istiyorsunuz. Dijital iş platformu yaklaşımımız tüm bu gereksinim isterlerinin karşılanması noktasında IGA’ya değer katabilir. Süreç yönetimi, risk analizi, varlık yönetimi, kurumsal mimari yönetimi gibi altyapıya yönelik çözümlerimizin yanı sıra asıl güçlü olduğumuz alanlara bakacak olursak, akan veri analitiği, yapay zeka uygulamaları, hibrit yapıların entegrasyonu, API (bağımsız-üçüncü parti yazılım geliştiriciler) yönetim, cihazların haberleşmesi ve yönetimi, dinamik iş süreçleri otomasyonu başlıklarını sıralayabiliriz. IoT bizim için önemli. Bu konuda mevcut çözümlerimize entegre IoT çözümleri geliştiriyoruz. Havalimanında sürekli öğrenen ve kendini yenileyen altyapılara ihtiyaç var ve bunu IoT teknolojisiyle yapabiliriz. ‘’
Dijital dönüşüm, teknolojiden çok daha fazlası
Dünya genelinde 38 ülkede faaliyet gösteren Avrupa’nın en büyük yazılım lisans ve hizmet sağlayıcılarından birisi Comparex, 2015 yılı başında 20 yıl önce Türkiye’de kurulmuş olan Dataserv firmasına ortak oldu. Comparex Türkiye; BT Güvenlik ve uyum, BT Otomasyonu, Bulut ve Altyapı Yönetimi, Dijital Dönüşüm, Microsoft Yazılım ve Hizmetleri alanlarında hizmet vermekte ve bu alanlarda uçtan uca yazılım çözüm ve hizmet sunmakta. IGA Havalimanı’nda Microsoft lisanslarını sağlayan şirket diğer dijitalleşme konularında da hizmet vermeye aday.
Comparex Türkiye, Yönetim Kurulu Üyesi ve COO’su Hüseyin Sivri konuşmasında IGA’da sağlayabilecekleri dijital dönüşüm konularına şöyle değindi: ‘’İGA’da yaşanan gelişmeleri, yapılan yatırımları, buradaki mühendisler tarafından yapılan çalışmaları ve uçtan uca dijital bir havaalanını görmek gerçekten gurur ve heyecan verici. Bu çerçevede bize göre kritik olan ve bizim katkıda bulunma şansımız olan bazı konuları anlatmak isitiyorum.
Bunların ilki Dijital Strateji ve Mimari Yönetimi. Teknolojik gelişmeler, bireylerin yeni teknolojileri adaptasyonundan çok daha hızlı gerçekleşiyor, kurumlar ise adaptasyon anlamında bireylerin daha da gerisinde kalıyor. Böyle bir dünyada dijital dönüşüm sadece teknolojiyle ilgili olmayıp, dijital bir dünyada iş dönüşümünü ifade ediyor. Bugün havaalanı endüstrisindeki liderler başarılarının sadece yeni teknolojilerin kullanımıyla ilgili olmadığının farkındalar. Zira BT sistemleri ve uygulamalar çok hızlı değişmekte, gelişmekte. Dijital dönüşüm, dijital stratejilerin oluşturulması ile başlamakta. Dijital strateji, dijital olgunluğu yönlendirmekte, olgunlaşan dijital organizasyonlar, stratejiyi daha başarıyla uygulayacak becerileri geliştirmekte. Yani dijital dönüşüm yolculuğuna öncelikle dijital stratejilerin oluşturulması ile başlamak gerekiyor.
Bu nedenle bize göre böyle bir dönüşümde planlama ve mimari yönetimi çok kritik. Strateji bileşenlerinin tanımlanması, proje sepetlerinin ve projelerin strateji bileşenleri ile ilişkilendirilmesi, yol haritalarının oluşturulması ve stratejinin operasyonelleştirilmesi başarı için çok önemli. Dijital strateji yukarıdan aşağıya doğru akmalı, erişilebilir olmalı ve günlük hayatta kullanılmalı.
Teknoloji çok hızlı değiştiği için sağlam bir mimari omurganın oluşturulması ve yapı taşlarının belirlenmesi bize göre ilk ele alınması gereken konu başlıklarından birisi. Bu yapıldığı takdirde teknolojiler değişse bile bu omurga sayesinde değişen yapı taşları yenilenerek başarılı bir şekilde dijital dönüşüm yolculuğuna kesintisiz devam edilebilir. Mimari yönetimi sayesinde kurumun hem bugünkü resmini çekme, hem de gelecekteki resmini oluşturma, gelecekteki resme nasıl ulaşılacağını değerlendirme ve proje portföyünü bu çerçevede irdeleme, anahtar performans göstergelerini belirleme ve izleme mümkün olacaktır. Örneğin yolcu başına havacılık dışı gelir, yolcu bagaj bekleme süresi, kullanılan veya kullanılmayan servisler, yolcu yoğunluğu gibi pek çok gösterge bu çerçevede izlenip iyileştirilebilir.
Bize göre ikinci önemli konu başlığı siber güvenlik. Bir güvenlik operasyon merkezi (SOC) oluşturulsa bile kurumun statik güvenlik yapıları yerine, gelecekteki tehditlerle de başa çıkabilecek adaptif güvenlik alt yapılarına sahip olması kritik öneme sahip. Yapay zeka ve makine öğrenmesi gibi yaklaşımların güvenlik alanında da kullanımı önemli faydalar sağlayacaktır. Bunun için klasik güvenlik çözümlerinin yanı sıra yeni nesil log ve izleme sistemleri, güvenlik analitiği, muhtelif bilgi güvenliği sistemleri, kullanıcı davranış analitiği, ileri (hedefli) tehdit önleme sistemleri gibi alanlarda yatırım yapılması gerekiyor:
Veri Yönetimi ve Analitik bize göre karlı, müşteri memnuniyeti yüksek dijital bir havalanı için en önemli konulardan birisi. Bu alanda da aşağıdaki konuların ele alınmasını önermekteyiz:
•Akan veri, büyük veri sistemleri, sosyal medya gibi veri kaynaklarıyla gerçek zamanlı entegrasyon
•Veri ambarı ve yukarıdaki anlık veri kaynaklarını harmanlayarak kullanma (data blending)
•Self servis raporlama ve analitik
•Verinin demokratizasyonu, çalışanların veriye ulaşıp kendi süreçlerinde kullanabilecekleri ve kendi raporlarını üretebilecekleri ortamların sunulması
•Yolcu analitiği
•Lokasyon bazlı analitik çözümler
Kesintisiz bir hizmet için iş sürekliliği ve otomasyonun yine en önemli çalışma alanlarından birisi diye düşünüyoruz. Doğası gereği 7/24 kesintisiz çalışması gereken bir havaalanı için mevcut otomasyon uygulamalarının yanısıra aşağıdaki yatırımların yapılması gerektiğini düşünmekteyiz:
•Felaket yedekleme merkezi otomasyonu ve iş sürekliliği
•Kesintisiz test ve yazılım teslimatı (continuous testing & continuous delivery)
•Robotik süreç otomasyonu
•Kesinti ve veri kaybı risklerini kesintisiz izleme
Müşteri memnuniyeti ve operasyonel mükemmelliğe ulaşmak için akıllı süreçlerin oluşturulması, bunun için uygun bir iş süreçleri analiz çözümü ile süreçlerin modellenmesi ve dokumante edilmesi, müşteri temas noktalarını inceleyerek müşteri yolculuk analizi (customer journey analysis) ve simulasyon ile süreçlerin optimizasyonu ve sürekli iyileştirilmesi bize göre dijital dönüşüm yolculuğunda mutlaka ele alınması gereken en önemi konular arasında. Son olarak ise onlarca sistemin ve paydaşın olduğu böyle bir yapıda API yönetimi kolay entegrasyon, daha hızlı uygulama geliştirme, BT sistemlerini daha yalın ve güvenli hale getirme, paydaşlar ile işbirliğini kolaylaştırma ve API ekonomisi oluşturma yolunda önemli katkı sağlayacaktır.’’
Dijital havalimanının olmazsa olmazı entegrasyon
Ar-Ge ve mühendislik alanında 50 yıllık geçmişiyle Türkiye’nin lider sistem entegratörü olan Netaş, dünyanın önde gelen teknoloji geliştiricisi Cisco ile birlikte İstanbul Yeni Havalimanı’nın tüm kablolu ve kablosuz ağlarının kuruluşunu ve 5 yıl boyunca işletmesini üstlenmiş durumda.
Netaş İş Geliştirme Müdürü Devrim Ergel, toplantıda yaptığı ‘Dijitalleşmede Netaş Yaklaşımı’ başlıklı sunumunda dijitalleşme süreçlerinin havalimanlarında nasıl işlediğine ilişkin adımları aktardı: ‘’Dijital dönüşüm entegrasyonu gerektiriyor ve bir havalimanının dijitalleşmesi için de bu kaçınılmaz. Artık hiçbir ürün ayrı ayrı çalışmıyor; farklı çözümleri, doğru ürün ve markaları doğru bir şekilde entegre etmek gerekiyor. Dijital dönüşümün bileşenlerinden ve teknolojik ana alt yapılarından olan bulut bilişim, nesnelerin interneti (IoT), büyük veri gibi konularda uzmanlık sahibi olmanız gerekiyor. Biz konusunda tecrübeli çözüm ekiplerimiz, 800’e yakın ArGe mühendisimiz ve 100’den fazla teknoloji partnerimiz ile yeni nesil teknolojilerle uçtan uca optimum çözümler sunuyoruz. Tüm bu projelerin kurulumunda, desteğinde ve işletilmesinde servis yetkinliğimiz öne çıkıyor.”
“Dijitalleşme çözümlerimiz arasında siber güvenliğe çok önem veriyoruz. Tüm iş akışları dijitalleşirken hassas verilerin güvenliğini ve gizliliğini de sağlamak zorundayız. Bu alana dört yıl önce yatırım yapmaya başladık. VoIP (Voice over IP) alanında dünyadaki ilk 10 laboratuvardan birine sahibiz ve bu yetkinliğimizle ilk yerli VoIP siber güvenlik ürün ailesi olan NOVA’yı geliştirdik. Bunun yanı sıra, aktif olarak güvenlik durum takibi ihtiyacı bulunan kurumların BT altyapılarının 7/24 kesintisiz izlendiği ve saldırı/tehdit durumunda gerekli müdahalenin gerçekleştirildiği Siber Operasyon Merkezimizi bu yıl devreye aldık. Tek bir merkezden müşterilerimize verimli ve gelişmiş siber güvenlik ve ağ operasyon hizmetleri sunuyoruz.”
“NEOS adını verdiğimiz bulut tabanlı akıllı enerji yönetim çözümlerimiz 2 yıldır sahada çalışıyor. Neos, otomatik sayaç okuma, akıllı şehir aydınlatma ve akıllı binalar yönetimi işlevlerine sahip. Bir diğer ürünümüz olan Mobi-fi, akıllı saha servis yönetimi sunuyor. Kendi servis ekiplerimizin de kullandığı ve yurtdışına ihracatını gerçekleştirdiğimiz bir ürün. Mobi-fi sayesinde operasyonel verimliliği önemli oranda artırmak mümkün.” “Dijital dönüşümle birlikte nesneler iletişim kurmaya ve büyük veri üretmeye başladılar. Burada nesneleri yönetebilmek, akan veriyi doğru değerlendirebilmek gerekiyor. Yeni bir çözümümüz olan ION adlı IoT platformumuz bu ihtiyacı karşılıyor. Kurumların networke bağlı tüm cihazlarını yönetip verilerini dışarı açmalarını ve veri bütünleştirmeyi sağlıyor. Uygulama katmanıyla, analitik katmanıyla cihazları ayırabiliyoruz. ION ölçeklenebilir ve buluttan çalışabilir bir yapıda.”
“Entegre edilen sistem sayısının artmasıyla birlikte test ve doğrulamanın da karmaşıklığı artmaktadır. Burada Test Merkezi’mizden bahsetmeden olmaz. 200’ü aşkın test mühendisimizle Netaş Test Merkezi bünyesinde yazılım test hizmetleri, test otomasyonu, M2M ve mobil terminal testleri, mobil uygulama testleri, performans, sızma testleri ve çevresel testler gibi kapsamlı bir hizmet portföyü sunuyoruz.”
Akıllı ekran ve cihazlar yolcu deneyimini zenginleştiriyor
Ekran (display) teknolojinde yerli ArGe ve mühendislikte lider şirketlerden biri olan Vestel hem iç hem de dış pazara son teknoloji ürünlerini sunuyor. Şirket İGA Havalimanı’nda da kendi teknolojisi olan uçuş bilgilendirme ekranlarını devreye alıyor. Söz konusu ürünler, ekiplerarası işbirliğiyle terzi usulü tasarlandı. Ekranlar Vestel’in display(ekranlar) konusundaki uzmanlığıyla İGA’nın havalimanı uzmanlıklarının birleşmesi sonucunda oluştu. Son teknolojiye uygun bu cihazlarla yolcu deneyimini yukarıya taşımak hedefleniyor.
Vestel Ürün Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Barış Ökesli toplantıda ‘’İnsan/Ekran/ Cihaz Etkileşim Teknolojileri ve Kullanım Alanları’’ başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Bilginin merkezinde insan ve insanın ihtiyaçları olduğunu dile getiren Ökesli, insanı bilgiyle buluşturan ekran teknolojisinin bu ihtiyaçlara yanıt verme noktasında hızlı gelişimine dikkat çekerek şunları paylaştı: ‘’Tüketici elektroniğinin başlangıcından elektronik cihazları kontrol etme konusu bir mühendislik problemi olarak karşımıza çıktı. Uzaktan kumandalar, cihazların her geçen gün foksiyonlarının artması ve akıllanmaları ile evrim geçirdiler. Sadece kanal değiştirmek ve ses ayarlarından oluşan kumanda butonları, daha sonra teletext tuşları ve air mouse gibi özellikler ile donandı. Ekranlar daha sonra Akıllı TV’ler ve PC entegre ekranlara evrildi. Bu durumda ekranlar ile iletişim için dokunmatik teknolojisine ve ses teknolojilerine ihtiyaç duyuldu. Artık bilgilendirme ekranları video analitics dediğimiz teknolojiler ile önünden geçen kişilerin cinsiyetine ve yaşına göre bilgileri gösterir hale geldiler.
Sistem tasarımında bir çok fonksiyonun ve güvenliğin sağlanabilmesi için cihazın alt katmanlarına tanımlanan API’ları (Application Programming Interface) kullanarak bunları kullanmak zorunda kalıyorsunuz. Vestel bu noktada cihazın birçok fonksiyonunu yönetmenizi sağlayan bu yazılım köprülerini sağlıyor. Bu köprüler aracılığı ile cihazların birbiri ile haberleşmeleri mümkün olmakta. Dolayısı ile nesnelerin interneti (IoT) dediğimiz platform/kavram ortaya çıkıyor.
Plastiğinden metaline, ana kartından yazılımına birçok şeyin üretildiği fabrikamızda robot teknolojilerini kullanıyoruz. Robot teknolojisinin sahada uygulanması konusundaki uzmanlığımızı da havalimanı süreçlerine taşıyabiliriz.
Havalimanında değerlendirilebilecek bir başka çözümümüz de elektrikli otomobiller için geliştirdiğimiz şarj cihazları. Vestel, güç elektroniğinde birçok elektronik cihazın arkasındaki kartları kendi tasarladığı için bu alanda ciddi bir tecrübesi var.’’
Havacılıkta mobil çözümler verim sağlıyor
Kurumsal iş uygulamalarından son kullanıcıların tüm gereksinimlerini karşılamaya kadar her platformda kullanılan mobil sistemler sağladığı hız, esneklik, kolaylık sayesinde verimliliği ve katma değeri artırıyor. Panasonic’in Kurumsal Mobil Çözümleri endüstriyel alandaki kullanım özellikleriyle ön plana çıkıyor ve fark yaratıyor. Suya, toza, darbeye, düşmeye, zorlu iklim şartlarına, titreşime karşı dayanıklılık, savunma endüstrisi tarafından belirlenmiş ve global olarak da kullanılan ‘military-MIL’ standartlarına sahip kurumsal mobil çözümler, havalimanlarında sahadaki çalışan, uzman ve yöneticilerin işlerine de değer katıyor.
Panasonic Kurumsal Satış Müdürü Emre Taşman, toplantıda yaptığı konuşmada Kurumsal Mobil Çözümlerin akıllı özellikleri sayesinde entegrasyona da katkı sağladıklarını vurguladı. Taşman, havalimanı projelerinden de örnekler vererek mobil çözümlerle neler yapılabileceği hakkında şunları aktardı: ‘’Kurumsal Mobil Çözümlerimizi geliştirirken 7 anahtar teknolojiyi kullanıyoruz. Bunlar; ekran görünürlüğü, uzun pil ömrü, güvenlik, hafiflik, ısı-sıcaklık yönetimi, dayanıklılık ve bağlantı özellikleri olarak sıralanıyor. Panasonic ürünlerindeki tüm ekranlar kendi tesislerimizde üretilmektedir ve görünürlük konusuna büyük önem vermekteyiz. Bağlantı konusunda bugün dünyada kendi anten üretim tesisi olan tek markayız. Bunun dışında uzun pil ömründe kendi ArGe’mizle üretim yapan bir şirketiz. Hafiflik, sıcaklık ve ısı yönetiminde de hepsinin optimum şekilde kesiştiği cihazlar üretiyoruz. Aynı zamanda dayanıklılığı ön planda tutuyoruz. Çok hızlı bir şekilde terzi usulü isteğe göre ürünlerimizi konfigüre edebiliyoruz. Havacılık saktöründen örnek verecek olursak; Toughpad FZ-G1 tabletimiz kokpit içi kullanıma özel EFB sertifikasına sahiptir. Pegasus ile elektronik uçuş çantası adlı önemli bir proje gerçekleştirdik. Pegasus tüm uçaklarında kendi geliştirdiği EFB yazılımı ile kağıtsız bir ortama kavuştu. Uçuş simülasyonları, elektronik dokümanlar ve kokpit ile Pegasus uçuş performans ekibi arasındaki iletişim bu platform üzerinden sağlanıyor. Yer hizmetlerinde de Android tabanlı tabletlerimiz sahada çalışmaya devam ediyor.’’